Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Mayınları temizleyelim derken yenileri döşenmesin!.. (1 Kullanıcı)

kaniirfan

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ocak 2009
Mesajlar
647
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Mayınları temizleyelim derken yenileri döşenmesin!..

Suriye sınırımızdaki mayınlı arazinin temizlenmesini öngören yasanın Meclis'te görüşülmeye başlanması ile yeni bir tartışma başladı. Hem de kıran kırana bir tartışma. Bir yanda Hükumet bu bölgenin mayınlardan temizlenmesi için yasal alt yapıyı hazırlamaya çalışırken, öbür yandan bu temizleme işine bir İsrail firmasının talip olduğu, bir bedel talep etmeden araziyi mayınlardan temizleyeceği, buna karşılık söz konusu arazinin bu firmaya 45 yıllığına kullanım hakkının verileceği iddiaları var. Buna karşılık Başbakan ve diğer ilgililer İsrail'in bu bölge ile ilgilenmediğini tüm yazılanların ve söylenenlerin gerçek dışı olduğunu ileri sürüyor. Böyle olunca da sanki maksadımız var olan mayınları temizlemek değil bu vesileyle siyaset ortamına yeni mayınlar döşemek gibi bir sonuç ortaya çıkıyor.

Bu arada hükumet kanadı mayınların temizlenmesi ile ülkemizin büyük bir toprak kazanacağını söylüyor. Buna kimsenin itirazı olmadığı gibi bu gerçeği bilmeyen de yok.. Tartışma mayınların temizlenmesi sonucu bu bölgedeki kazanılacak alanın ne şeklinde kullanılacağıdır. Mayınlardan temizlenen bu arazinin tarıma açılacağını da herkes biliyor. Tartışma mayınların nasıl ve kimler tarafından ne karşılığında temizleneceği, temizlenen arazinin kimler tarafından kullanılacağı etrafında yoğunlaşıyor. İşte bu konuda Hükumet kanadından net bir açıklama gelmiyor. Birtakım yuvarlak sözlerle mesele geçiştirilmeye çalışılıyor. Böyle olunca da kafalardaki şüpheler büyüyor. Sanki bir yerlere söz verilmiş de işin hukuki kılıfı hazırlanıyor gibi görünüyor.

Medyaya mayınlı arazinin temizlenmesi yoluyla Türkiye'ye bedel ödetilecek gibi yorumların yansımış olması da kafaların daha da karışmasına yol açıyor. Kim kimin için Türkiye'ye bedel ödetecektir? Bunun sebebi gerçekten Başbakan'ın Davos'taki çıkışı mıdır? Kısacası konu etrafında tartışmalar büyüdükçe sorular ve şüpheler daha da artacak.. Görünen bu.

Bu arada eldeki araç ve gereçlerin yetersizliği sebebiyle mayınlı araziyi kendi imkanlarımızla temizleyeceğimiz yolundaki açıklamalar da inandırıcı gelmiyor. Çünkü, bazı emekli subaylar yaptıkları açıklamalarda mayınları kendilerinin döşediğini, gerekli planların elde mevcut olduğunu, bu iş kendilerine bırakıldığı taktirde mayınları temizleyebileceklerini söylemeleri olayı daha da içinden çıkılmaz hale getiriyor.

Madem kendimiz döşedik, "Kendi döşediğimiz mayınları temizleyemeyeceksek niçin döşendi?" sorusu da cevapsız kalıyor.

Bu arada bir başka tartışma konusu daha gündeme taşındı. O da Suriye sınırından mayınların temizlenmesinin güvenlik sorunu oluşturacağı iddiasıdır. Doğrusunu söylemek gerekirse bu iddia da bana pek inandırıcı gelmiyor. Mayınlar 53 yıl önce sınırların Suriye'ye karşı korunması için döşenmiş değil, kaçakçılığın önüne geçmek için döşenmiştir.. Ne var ki mayınlar döşendi diye kaçakçılık önlenebilmiş değildir. Son yıllarda Suriye ile aramızdaki düşmanlığın giderek yok olduğu, pek çok uluslararası konuda birlikte hareket ettiğimiz düşünüldüğünde mayınların dış tehdide karşı tutulması gerektiği düşüncesini haklı çıkarmaktan uzaktır.

Bu noktada sanıyorum önemli olan husus doğruların gündeme getirilmesi, tartışılmasıdır. Hükumet de bir takım ithamlarla işin içinden çıkmaya çalışmamalıdır. Çünkü, bugün İsrail söz konusu arazi ile hiç ilgilenmiyor diyerek bu konuda hassasiyeti olan çevreler susturulmaya çalışılırken bir süre sonra bunun tersi gündeme geldiğinde çıkacak tepkiyi kimse engelleyemez.

Hemen belirtelim ki İsrail'in bu geniş arazi ile ilgilenmediğini söylemek ya gerçekleri bilmemek ya da toplumu susturmaya yönelik bir taktik olabilir. Çünkü, tüm dünya biliyor ki İsrail o topraklarla yakından ilgileniyor.. Hatta gelecekteki sınırları içinde sözünü ettiğimiz toprakların dışında Şanlıurfa ve Harran dahil Güneydoğu bölgemizin önemli bir kısmı da var. Çünkü, bu onların tahrif edilmiş dinlerinin gösterdiği hedef. Bunu İsrailliler gizlemeye bile gerek duymazken bu ülkeyi yönetenlerin görmezden gelmelerinin arkasındaki gerçek sebebin topluma izah edilmesi gerekiyor.

Son olarak geçtiğimiz günlerde Şanlıurfa ve Harran'a giden İsrail'in Ankara Büyükelçisi Gaby Levy'nin burada yaptığı ve gazetemizde de yer alan konuşmasından sadece kısa bir bölümü aktararak bitirmek istiyorum. Levy bakın neler söylüyor:

"Bu bölge hem Müslümanlar hem Yahudiler için çok önemli. Biz küçüklüğümüzden beri nereden geldiğimizi ve tarihimizi biliyoruz. Bunu küçük çocuklarımız da biliyor. Tabii her Yahudi için bu topraklar; atalarımızın, dedelerimizin geldiği bu topraklara gelmek çok önemlidir."

Bilmem bu sözler sıkıştıkça İsrail bu topraklarla ilgilenmiyor diyenlere bir cevap niteliği taşır mı?

 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Aklından Bile Geçirme!



Sınırlarına mayın döşe, geçmesin bir adem karşı yakaya. İnat eder başarırsa kavgasını, keskin gözlerle bakan bir adamdan bulur hışmını.

Elli kilo çaydır ‘kaçak’ cinsinden. Kınadır, hurmadır; şifa niyetine.

‘Fırsatı ganimet bilerek’ sıyrılmışsa aradan silahlar… Döşemeli boydan boya, toprağa gömülü pat patlar.

Bir kabustur, Yayladağ’dan Habur’a can yakan. Bacak koparan, kalça yerinden.

‘İlelebet kapalıyız, dostluğa, kardeşliğe!’ diyerekten, ince bir itinayla(!) örtülmüştür üzeri toprakla.

……………..

Kırmançi bir ezgiyle koyunlarını otlatırken Abdullah, vermiştir bacağını soysuz bir mayına. O gün bugün, bıçak açmaz ağzını.

Bakamaz yüzüne sözlüsünün, on dokuzunda kışa dönmüştür baharı. Sedirden seyreder hayatı. Pencereye konan hüdhüd müdür, saka mı?

Akranları, düşerken yollara başlık parası niyetine, çeşme başında duyulur acının en tazesi:

‘Topala verecek kızım yok, bekledi boşuna bunca sene!’

Firavun’dan bir mirastır. Sağ bacakla, sol kol. Çaprazlama işkence.

…………….

Bekir, sapmıştır tarlaya, okul yolundan. Bağrı yanmıştır babasının, suya hasrettir sabahtan. Hamaylısını bırakıp bir duvara, koşar gider, yürek yangınına.

Değneğin bir ucunda helkisi, ötekinde yufkası, yumurtası, çöreği, çökeleği…

‘Babam ne de sevinir!’ derken uzaktan, bir namert tuzakla uzaklaşır dünyadan.

Çığlıktır kopan; cılız, çaresiz, sessiz. Boynunda mendili, dizinde şalvarı babası getirir biçareyi, kucağında.

“Olan oldu, hır çıkarma bundan gayri, ölenle ölünmez. Ne yaparsın, benim yeğenim, aha şunun dayısı, karnında beş aylığıyla karısı… Toprakta kalır acısı.

Şu mezarlık ses verse neler söyler neler!”

“Acısı tazeyken yavrumun, öpmeye doyamadığım kumrumun. Ne istediler sabiden? Kime ne zararı vardı bebemin?”

“Eski bir kalleşliktir, bu. Yüz elli senelik. Muallimden dinlemiştim:

Amerika’da ağalar, iç savaş çıkarmışlar ilkin. Kuzey’e de, Güney’e de mayın döşemişler.

Bunu birbirinden bilen gavurun oğlu, sarılmış silaha, kırmış birbirini. Savaş biter bitmez, çıkarmışlar döşedikleri yerden.

İyilik olsun diye değil. Aynı bölgede petrol aramakmış maksat. Giden gitmiş. Olan, Kızılderili’ye, Aztek’e, Maya’ya, Meksikalıya; Afrikalıya olmuş.

Sonra tadını almışlar bu işin. Nerede emperyalizme bir direniş var, tampon bölgeler kurmuşlar. El altından kaydı kuyudatı değiştirmişler.

Kendi tarlasında, ‘maraba’ olmuş yerli halk.

Altın arayacağız, kapat… Baraj yapacağız, kapat. Yol yapacağız, kapat. Koca bir kıta, asri hapishaneye dönmüş.

Ar damarı çatlamış bir kere Avrupalının. Kafa sakat.

Küçük şirketler, büyük kartelmiş artık. Yayılmışlar dünyaya. Kilise akıl vermiş:

‘Müslüman coğrafyadan başlayın, yapacaksanız bir iş. Hem kökünü kurutun bunların, hem de dezenformasyon yapın, deyin ki:

‘Şunların haline bakın! Yarısı sakat bir toplum! Bunlar mı Piri Reis yetiştiren, tıp kitapları Avrupalarda okutulan müslümanlar! Baksanıza kendilerine hayırları yok!’

‘Kurnazsın be papaz! Tavuk esirgenmez, gelse kaz! Bir taşla iki kuş!’

………………

Dünya mayın haritasını gösterdi muallim. Gözlerime inanamadım. Kuzey Amerika’da yok, Avrupa’da adı bile yok!

Mazlumların yurduna, mayınları kurdu, haçlılar.

Cezayir’den ayrılmamış Fransız. Giderayak döşemiş sahraya, dizi dizi. Libya’da Bingazi, Çad’da Emi Kussi…

Kremlin, Afgan Diyarı’nda namertçe savaşmış. Afganlı adım atsa, mayınla karşılaşmış. Tam da ‘Ülke kurdum!’ derken nefes bile almamış.

İmdadına koşmuş Coni’nin, Ehl-i Salib Ordusu. Bitmeyen bir çileymiş, Kenyalının sorgusu.”

………………….

“Seçilmişler ne yapmış, bunca olay olurken?”
“Önce sözler alınmış, sonra seçilmişler(!) Çağırmışlar bir yere, tuzağa düşürmüşler. Telaşlıymış belli, aceleymiş işi.
‘Bu işi ben yaparım, var mı benden iyisi! Neden diye sorarsan: Çünkü ben İsrailli(!)”


…………………

“Şimdi ben oğluma mı yanayım, gördüğüm ihanete mi? Sen olsaydın ne yapardın, bu ülkeyi yöneten?”
“Ben olsam, ‘mıntıka temizliği’yle bitirirdim mayını, iki saat geçmeden.


Bırakırdım arkamda tertemiz bir nesil, organikle beslenen!

Sade bu değil! Pasaportsuz, dolaşırdım Asya’da. Çalardım kapısını Arap’ın İranlının. Asardım her bir yere: Güvenli Bölge Asya.”

“Niye yapmamışlar bizimkiler? Sol’u anladık, peki sağ?”

“Sağ’ın kafası karışık, Nato ile barışık. Renksizdir sağ, tuhaftır, ahenksizdir. Bilmez ne istediğini, yoktur yol haritası.

Sol ise, girdaptadır, boğulurken günbegün. Barışamaz halkla, kavgalıdır inançla. İkisi de yol bulamaz, kılavuzu kargadır.

Yolun sonu görünür, musallada övülür.

Kurtaramaz, alkışlar. Umutsuzdur bakışlar.”

…………………..

“Reçete var, ilaç var, doktor var. Niye bekler hastalar?”

“Bir sabah çıkmalı evden. Arkaya bile bakmadan. Çağırmalı basını, anlatmalı, sürecin kahreden içyüzünü:

‘Bir kumpasa düştüm. Kurtarın beni ey halkım! Yoksa, bilmez miyim, temizlemeyi mayını? Kavuşsun işe güce, Akçakale, Reyhanlı.

Lakin bırakmaz yakamı, Bin Dokuz Yüz Elli Dört’teki gaflet! Sonum kötüdür bilirim, bekler beni felaket!

Localardan emir var: ‘Ver işi Tel Aviv’e! Son bir adım daha kaldı, niyetler İsrail’e!’

…………………

“Kuramadım hiç alaka. Bir dedi, ‘Haksızlık yaptık azınlıklara!’

Sonra geveledi lafı, çevirdi mayınlara.

Belli ki travma hali, benliğini kavuran. Çıkarmıştı baklaydı, bir çırpıda ağzından.

Lafı bile incitir, bu toprağın sesini. Önce kullanırlar, sonra geçirirler ipini.

Adını temiz tut, verme düşmana fırsat! Toprak senindir senin! İbret almadı Kırat!

Aklından bile geçirme, zalimle bir olmayı! Gözün arkada kalmasın; ver köylüne toprağı.

Eksin, sürsün, işletsin. Kanat gersin ülkene! Yüzü gülsün köylünün, yürüsün kardeşliğe!


 

kaniirfan

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ocak 2009
Mesajlar
647
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Kendi tarlasında, ‘maraba’ olmuş yerli halk.

örnekmi? çook, şöyle bir dünyaya bak!
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
AKP'NİN MAYIN TASARISI YASALAŞTI



Muhalafetin 'İhanet yasası' dediği 'mayın tasarısı' AKP'nin ısrarı sonucu 'Üçlü formüle bağlanarak' yasalaştı.

Dört haftadır iktidarla muhalefet arasında gerilim yaratan Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesine ilişkin yasa tasarısı, dün Meclis'te 15 saat süren görüşmeler sonunda 91'e karşı 255 oyla kabul edildi.

İktidar ile muhalefet arasında büyük tartışmalara ve kavgalara neden olan Suriye sınırındaki mayınlı arazinin temizlenmesiyle ilgili yasa tasarısı dün Meclis'te 15 saat süren görüşmeler sonunda 91'e karşı 255 oyla kabul edildi. Dört haftadır gerilime neden olan tasarıyla ilgili dünkü gelişmeler şöyle: Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesini öngören tasarıyla ilgili Danışma Kurulu'nda yapılan toplantıdan dün de sonuç çıkmadı. Genel Kurul'da yapılan görüşmede AK Parti'nin uzatma önerisi kabul edilince, tasarı görüşmeleri bitene kadar Meclis'in çalışması kararlaştırıldı. Görüşmeler sık sık tartışmalarla kesildi. MHP İzmir Milletvekili Şenol Bal'ın AKP'li vekillere"bastırılmış, örtülmüş, karartılmış vicdanlarınızın sesini duymak için bizi dinlemelisiniz" diye seslenmesi kavgaya neden oldu. CHP'li Nur Serter'in yasayı "İhanet ve peşkeş yasası" olarak tanımlaması tansiyonu yükseltti. Kavgayı, Başkan Toptan oturuma ara vererek önledi.

ŞİMŞEK: ÜLKE YARARI İÇİN
Muhalefetin sorularını ve eleştirilerini yanıtlayan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, arazinin yabancılara verileceği iddialarının doğru olmadığını söyledi. Şimşek, "Bir Türk firması toprakları işletmeyi alırsa ne diyeceksiniz. Topraklarımız satılmıyor, kiraya verilmiyor. Ülkenin ilgili kurumlarının görüşleri alınarak ülkemizin menfaatleri neyi gerektiriyorsa onu yapacağız. Kanun bize seçenekler sunuyor. Temizlemek esas, burada Milli Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığımız var. Biz bu kurumlarımıza güveniyoruz" dedi.

5 ve 6. maddesinin kabul edilmesinden sonra tasarının ikinci maddesi tekrir-i müzakere (yeniden görüşme) önergesinin kabul edilmesiyle görüşülmeye başlandı. Yapılan konuşmaların ardından bu madde için açık oylamaya geçildi. Maddeye 257 milletvekili kabul oyu verirken 93 vekil de ret oyu kullandı. Tasarının tüm üzerindeki oylamaya ise 346 milletvekili katıldı. Bu oylamadan 255 kabul, 91 ret oyu çıkınca, tasarı Meclis'ten geçmiş oldu.

NAMSA İÇİN YOL AÇILMIŞ OLDU
AKParti 2. madde için verdiği değişiklik önergesinde, NAMSA (NATO İkmal ve Bakım Teşkilatı) formülünü temizleme işinde ilk seçenek olarak belirledi. Önergeye göre, mayın temizleme işi öncelikle Milli Savunma Bakanlığı tarafından davet usulüyle yaptırılmaya çalışılacak. Bu formül, Genelkurmay'ın da istediği şekilde NAMSA'ya temizleme işini alabilme yolunu açacak. Bu yolla temizleme işi yaptırılamazsa, 2. aşamada Maliye Bakanlığı hizmet satın almak suretiyle ihaleye çıkacak. Oluşturulacak komisyonda Genelkurmay Başkanlığı da olacak. Bu yöntemden de sonuç alınamazsa, yap-işlet-devret modeli devreye girecek. Buna göre, temizleme ihalesi, temizlenecek alanların tarımsal amaçlı kullanım hakkı karışlığı gerçekleştirilecek.

HARİTALAR VERİLECEK
Yeni hükme göre, kanunun uygulanmasında ihaleyi yapan bakanlığın bilgi, belge, teknik ve personel gibi talepleri diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından öncelikle ve ivedilikle karşılanacak. Böylece Genelkurmay Başkanlığı'nın elinde bulunan mayınlı arazilere ilişkin haritalar da ilgili bakanlığın talebi halinde verilecek.


 

burak_55

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Mar 2009
Mesajlar
352
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
29
Mayınları temizleyelim derken yenileri döşenmesin!..

Suriye sınırımızdaki mayınlı arazinin temizlenmesini öngören yasanın Meclis'te görüşülmeye başlanması ile yeni bir tartışma başladı. Hem de kıran kırana bir tartışma. Bir yanda Hükumet bu bölgenin mayınlardan temizlenmesi için yasal alt yapıyı hazırlamaya çalışırken, öbür yandan bu temizleme işine bir İsrail firmasının talip olduğu, bir bedel talep etmeden araziyi mayınlardan temizleyeceği, buna karşılık söz konusu arazinin bu firmaya 45 yıllığına kullanım hakkının verileceği iddiaları var. Buna karşılık Başbakan ve diğer ilgililer İsrail'in bu bölge ile ilgilenmediğini tüm yazılanların ve söylenenlerin gerçek dışı olduğunu ileri sürüyor. Böyle olunca da sanki maksadımız var olan mayınları temizlemek değil bu vesileyle siyaset ortamına yeni mayınlar döşemek gibi bir sonuç ortaya çıkıyor.

Bu arada hükumet kanadı mayınların temizlenmesi ile ülkemizin büyük bir toprak kazanacağını söylüyor. Buna kimsenin itirazı olmadığı gibi bu gerçeği bilmeyen de yok.. Tartışma mayınların temizlenmesi sonucu bu bölgedeki kazanılacak alanın ne şeklinde kullanılacağıdır. Mayınlardan temizlenen bu arazinin tarıma açılacağını da herkes biliyor. Tartışma mayınların nasıl ve kimler tarafından ne karşılığında temizleneceği, temizlenen arazinin kimler tarafından kullanılacağı etrafında yoğunlaşıyor. İşte bu konuda Hükumet kanadından net bir açıklama gelmiyor. Birtakım yuvarlak sözlerle mesele geçiştirilmeye çalışılıyor. Böyle olunca da kafalardaki şüpheler büyüyor. Sanki bir yerlere söz verilmiş de işin hukuki kılıfı hazırlanıyor gibi görünüyor.

Medyaya mayınlı arazinin temizlenmesi yoluyla Türkiye'ye bedel ödetilecek gibi yorumların yansımış olması da kafaların daha da karışmasına yol açıyor. Kim kimin için Türkiye'ye bedel ödetecektir? Bunun sebebi gerçekten Başbakan'ın Davos'taki çıkışı mıdır? Kısacası konu etrafında tartışmalar büyüdükçe sorular ve şüpheler daha da artacak.. Görünen bu.

Bu arada eldeki araç ve gereçlerin yetersizliği sebebiyle mayınlı araziyi kendi imkanlarımızla temizleyeceğimiz yolundaki açıklamalar da inandırıcı gelmiyor. Çünkü, bazı emekli subaylar yaptıkları açıklamalarda mayınları kendilerinin döşediğini, gerekli planların elde mevcut olduğunu, bu iş kendilerine bırakıldığı taktirde mayınları temizleyebileceklerini söylemeleri olayı daha da içinden çıkılmaz hale getiriyor.

Madem kendimiz döşedik, "Kendi döşediğimiz mayınları temizleyemeyeceksek niçin döşendi?" sorusu da cevapsız kalıyor.

Bu arada bir başka tartışma konusu daha gündeme taşındı. O da Suriye sınırından mayınların temizlenmesinin güvenlik sorunu oluşturacağı iddiasıdır. Doğrusunu söylemek gerekirse bu iddia da bana pek inandırıcı gelmiyor. Mayınlar 53 yıl önce sınırların Suriye'ye karşı korunması için döşenmiş değil, kaçakçılığın önüne geçmek için döşenmiştir.. Ne var ki mayınlar döşendi diye kaçakçılık önlenebilmiş değildir. Son yıllarda Suriye ile aramızdaki düşmanlığın giderek yok olduğu, pek çok uluslararası konuda birlikte hareket ettiğimiz düşünüldüğünde mayınların dış tehdide karşı tutulması gerektiği düşüncesini haklı çıkarmaktan uzaktır.

Bu noktada sanıyorum önemli olan husus doğruların gündeme getirilmesi, tartışılmasıdır. Hükumet de bir takım ithamlarla işin içinden çıkmaya çalışmamalıdır. Çünkü, bugün İsrail söz konusu arazi ile hiç ilgilenmiyor diyerek bu konuda hassasiyeti olan çevreler susturulmaya çalışılırken bir süre sonra bunun tersi gündeme geldiğinde çıkacak tepkiyi kimse engelleyemez.

Hemen belirtelim ki İsrail'in bu geniş arazi ile ilgilenmediğini söylemek ya gerçekleri bilmemek ya da toplumu susturmaya yönelik bir taktik olabilir. Çünkü, tüm dünya biliyor ki İsrail o topraklarla yakından ilgileniyor.. Hatta gelecekteki sınırları içinde sözünü ettiğimiz toprakların dışında Şanlıurfa ve Harran dahil Güneydoğu bölgemizin önemli bir kısmı da var. Çünkü, bu onların tahrif edilmiş dinlerinin gösterdiği hedef. Bunu İsrailliler gizlemeye bile gerek duymazken bu ülkeyi yönetenlerin görmezden gelmelerinin arkasındaki gerçek sebebin topluma izah edilmesi gerekiyor.

Son olarak geçtiğimiz günlerde Şanlıurfa ve Harran'a giden İsrail'in Ankara Büyükelçisi Gaby Levy'nin burada yaptığı ve gazetemizde de yer alan konuşmasından sadece kısa bir bölümü aktararak bitirmek istiyorum. Levy bakın neler söylüyor:

"Bu bölge hem Müslümanlar hem Yahudiler için çok önemli. Biz küçüklüğümüzden beri nereden geldiğimizi ve tarihimizi biliyoruz. Bunu küçük çocuklarımız da biliyor. Tabii her Yahudi için bu topraklar; atalarımızın, dedelerimizin geldiği bu topraklara gelmek çok önemlidir."

Bilmem bu sözler sıkıştıkça İsrail bu topraklarla ilgilenmiyor diyenlere bir cevap niteliği taşır mı?


Allâh razı olsun.

Yazı çok doğru şeyler söylüyor.


Paylaşımlar için Allâh razı olsun, kimkimdir ve kaniirfan.
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Kuşatma harekâtı mı?


YAHUDİNİN KUŞATMA HAREKATI...
Geçen hafta mayın temizlenecek sınır bölgesini gezen İsrail'in Ankara Büyükelçisi Gabi Levi, dün de TBMM'deydi

İsrail'in Ankara Büyükelçisi Gabi Levi, mayınlı araziler temizliği konusundaki tartışmalar sürerken TBMM'yi ziyaret etti. Geçtiğimiz hafta Şanlıurfa'da temaslarda bulunan Levi'nin, Meclis'teki temasları da dikkat çekiyor. Başbakan Erdoğan'ın AKP milletvekillerine "fırça" atmasının ardından İsrail büyükelçisinin de TBMM ziyareti sırasında sözde ana muhalefet partisi olarak gösterilen CHP'lilerle görüşmesi manidar bulundu.
Geçtiğimiz hafta Şanlıurfa'da temaslarda bulunan Levi'nin, Meclis'teki temasları da dikkat çekiyor. Başbakan Erdoğan'ın AKP milletvekillerine "fFırça" atmasının ardından İsrail büyükelçisinin de TBMM ziyareti sırasında sözde ana muhalefet partisi olarak gösterilen CHP'lilerle görüşmesi manidar bulundu. CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in 'Meclis'i markaj altına almaya gelmiştir' dediği Levi'nin CHP Manisa Milletvekili Şahin Mengü ile de görüştüğü ortaya çıktı. TBMM Genel Kurulu'nda Suriye sınırındaki mayınlı arazilerin temizlenmesine ilişkin kanun tasarısı üzerindeki görüşmeler devam ederken, İsrail'in Ankara Büyükelçisi Gabi Levi, Meclis'e sürpriz bir ziyaret gerçekleştirdi. Makam aracının etrafı gazeteciler tarafından çevrilen Levi'nin kiminle görüştüğü öğrenilemezken, Levi'nin ziyareti bazı CHP milletvekillerinin tepkisine neden oldu. CHP İzmir Milletvekili Ersin, Levi'nin makam aracının önünde gazetecilerin sorularını cevapladı. Levi'nin geçen hafta vatandaşları ikna etmek için bölgeye bir gezi düzenlediğine işaret eden Ersin, "Şimdi de Meclis'e gelmişler. Anlaşılan şimdi de Meclis'i markaja almak istiyor. Bu da AKP'nin, Başbakan'ın İsrail'e, mayından temizlenecek arazileri organik tarım yapmak üzere bir İsrail firmasına devretme sözü verdiğini gösteriyor. Aksi halde İsrail'in Büyükelçilik düzeyinde bu kadar büyük bir gayret içine girmesini başka türlü izah etmek mümkün değil" şeklinde konuştu. Mayınların temizlenmesiyle ilgili çok kritik bir gün yaşandığına dikkat çeken Ersin, bu ziyaretin bunun üzerine tuz biber eken bir gelişme olduğunu savundu. Ersin, "Olağan bir durum değil. Mayınlı arazilerin temizlendikten sonra İsrail firmasına devredileceğine yönelik iddiaların çok yoğun olduğu bir dönemde İsrail büyükelçisinin hem bölgede çalışmalar yapması, hem de en kritik günde Meclis'i markaj altına almaya çalışması hem İsrail'in niyetini, hem de Başbakan'ın İsrail'e verdiği sözün önemini gösteriyor" dedi.
Mengü: Levi Şahsi dostum

Bir kısım CHP'lilerin tepkisine yol açan Levi'nin, CHP Manisa Milletvekili Şahin Mengü ile görüştüğü anlaşıldı. Gazetecilerin görüşmeyle ilgili sorularını cevaplayan Mengü, Levi ile şahsi dostluğu olduğunu belirterek, "Kahve içmeye geldi, 5 dakika kahve içti gitti" diye konuştu.


 

Nevin_1982

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eyl 2006
Mesajlar
5,000
Tepki puanı
8
Puanları
38
Yaş
41
Konum
sakarya
Şimdi bu masada(lozanda) verdiklerimizi yakında ekonomik zorluklar içine düştüğünüzde bir bir alacağız
lord curzon
ingiliz devlet adamı

vatana millete hayırlı olsun
 

pinar1988

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 May 2008
Mesajlar
322
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Allah sonumuzu hayır eylesinnnnnn
 

erzsalih

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Ocak 2009
Mesajlar
967
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
verdiğin bilgiler için teşekkür ederim
Allah senden razı olsun
selam ve dua ile...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt