Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Masum yalanlara izin var mı? (1 Kullanıcı)

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
Meşhur bir söz vardır
İnsana sadakat yaraşır, görse de ikrah.
Yardımcısıdır doğruların Hazreti Allah.
Bir okuyucum için dünür gitmişler. Talip oldukları aileye çocuğun durumunu hiç abartmadan anlatmışlar. Maddi durumu şu, manevi durumu bu demişler. Olan ne ise onu artırmadan, eksiltmeden nakletmişler. Anlaşılan muhatap da anlayışlı biri imiş. Madem siz doğruyu söylediniz. Durumu hiç abartmadınız. Öyle ise ben de hayır demiyorum. Böyle doğru konuşan insanlarla akrabalık kurulabilir. diyorum diyerek işi tatlıya bağlamışlar.
Hazreti Allah doğruların yardımcısıdır. Yeter ki insan yanılıp da doğruluktan vazgeçmesin, yalana, mübalağaya başvurma gereği duymasın. Size bu konuyla ilgili bir tarihî olay arzedeyim izin verirseniz.

İslâm büyüklerinden Şuayb bin Harb, Horasanlı bir âlimdir. Tahsil için geldiği Medinede kalmış, geriye bir daha dönmemiştir. Bir ara Medinede kendisi için bir dünürlük sözkonusu olunca yakınlarına şöyle söyler:

Benim maddî - manevî durumumu biliyorsunuz, sakın abartmayın, ne isem onu anlatın. Beni bu halimle bilsinler, sonunda bir sürprizle karşılaşmasınlar.

Gariptir ki Şuayb biraz sert sözlü, haşin mizaçlı biriymiş. Bunu da nazara vermeyi istemiş. Nitekim kız evindeki konuşma sırasında kendisi bizzat şöyle demiş

-Benim mizacım serttir. Yanlışı görürsem hemen hatırlatırım, tekrar edilirse pek hoş karşılamam. Sabrımın fazla olduğu söylenemez. Beni böyle bilin.

Talip olduğu hanım ise ondan geri kalmamış. O da şöyle karşılık vermiş:

Ben de çenesi düşük, huyu kötü bir kadınım. Sırası gelince taşı gediğine koyar, lafımı söylerim. Beni de sessiz biri sanmayın. Bunun üzerine Şuayb bin Harb şu ibretli cevabı verir:

Ben sizi söylediğiniz şekilde kabul ediyorum. Şayet söylediğiniz gibi iseniz, kendinizi medhetmediniz, doğruyu söylediniz. Doğruyu söyleyen ise bırakılmaz. Söylediğiniz gibi değil de tevazu için böyle konuşmuşsanız zaten siz iyi insansınız. İyilerle elbette kolay geçinilir. Her iki halde de ben evet diyorum.

Bu evlilik mesud ve bahtiyar şekilde sürer. Bir gün Şuayb rüyasında Efendimizi (sav) görür. Efendimiz, Şuayba şöyle hitapta bulunur:

Gel bakalım doğru sözlü, muttaki Şuayb!
 

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
RE: Masum yalanlara izin var mı?

HİÇ yalan söylemeyen var mı?
"Evet, ben!" diyorsa, bilin ki yalancının tekidir.
Kimi "Hayatımız yalan!" diye sağa sola felsefe kırıntıları saçar, kimi "Yalandan ölen var mı?" diye güvence verir, "yalan"a dokunulmazlık kazandırmak isteyenler de kılıflar giydirirler...
"Beyaz yalan, masum yalan! Zararsız yalan!" gibi.
* * *
GÜNLÜK yaşantımızda ve konuşmalarımızda ne yalanlar söylüyoruz, hiç araştırdınız mı?
Halit Toprak, böyle bir araştırma yapmış ya da böyle bir araştırmayı derlemiş, adını da "Meşhur Türk Yalanları" koymuş...
Nereden geliyor bu yalanların meşhurluğu?
Her gün ağzımızda, dilimizdeler de...
* * *
MESELA, öğle üzeri biri geldi, adamdan da pek hoşlanmıyorsunuz, yalan hazır:
"Kalsaydınız, bir şeyler yerdik!"
Yalan, hele bir kalsa, yüzünden düşenin kaç parça olduğunu saymak gerek...
* * *
TELEVİZYONDAKİ yarışmaların ortak cümlesi:
"Kazanmak mühim değil, mühim olan yarışmaya katılmaktı."
Yalan ki yalan!
Milyarları bir iki puanla kaybedeceksin, sonra "Kazanmak mühim değil!" diyeceksin!
Öyle ya, yalandan kim ölmüş ki!
Yine bir televizyon yalanı:
"70 milyon bizi izliyor!"
Herkesin işi gücü kalmamış da.
* * *
BİR aşk yalanı:
"Seni düşünmekten bütün gece gözüme uyku girmedi!"
Yalan ki yalan!
Karın seni uyandırabilmek için yarım saat uğraştı
* * *
AKŞAMÜZERİ bir kokteyldesiniz. Ev sahibi itibar için garsonu çağırır, kayık tabaktaki kanepelerden ikram etmek ister, teşekkür edersiniz:
"Ben rejimdeyim, diyet yapıyorum!"
Yanınızdaki arkadaşınızın kulağına fısıldarsınız:
"Hadi, çabuk çıkalım da bir yerde karnımızı doyuralım!"
Hemşirenin elinde iğne:
"Korkma çocuğum, hiç acıtmayacak!"
Onu bir de çocuğa sorsanıza!
Bitmez tükenmez toplantı yalanları:
"Beyefendi toplantıda, kim diyelim?"
Beceriksiz futbolcunun yalanı:
"Abicim, ben gol atmayı değil, asist yapmayı seviyorum."
* * *
VE demokrasi tarihinin, en sürekli yalanları, bitmez tükenmez, eskimez, değişmez, her politikacıya lazım yalanlar:
"Devletimiz güçlüdür."
"Failler en kısa zamanda yakalanacaktır."
"Memuru enflasyona ezdirmeyeceğiz."
"Akan kan yerde, çalınan para cepte kalmayacaktır!"
"Benim işçim, benim memurum, benim köylüm!"
* * *
SİZE "Meşhur Türk Yalanları"ndan bir demet sunduk...
İsterseniz, siz de bu demete, ne güzel "yalancı çiçekler" ekleyebilirsiniz.
Bizde daha çok var ama yerimiz kalmadı.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt