Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Marifetullah ne demektir? (1 Kullanıcı)

MUHAFIZ

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Nis 2007
Mesajlar
9
Tepki puanı
0
Puanları
0
Selamun Aleyküm....
Marifet, tanıma, bilme demektir. Marifetullah, Allah’ı Kur’anın bildirdiği gibi tanıma, sıfatlarını, isimlerini ve bunların sonsuz kemalde olduğunu bilme, İlâhî hakikatlere vakıf olma, şeklinde özetlenebilir.

Allah’a inanan insanın kalbi imanla nurlanmıştır. Bu, kör gözün açılmasından, işitmeyen kulağın duymaya başlamasından çok ileri bir inkişafla ruhun, Rabbine kavuşması, Ona inanması ve kendini Onun mahlûku bilmesidir. Şimdi sıra, Onu tanıma vadisinde mesafeler almaya gelmiştir.

Kur’an-ı Kerim, mümine daima marifet dersleri verir. Allah’ın adıyla başlar ve hemen Allah’ın Rahman ve Rahim olduğunu bildirir. Bu bir marifettir, yâni Allah’ı tanımaktır; Rahman ve rahim olarak.

“Yaratan Rabbinin ismiyle oku!” emriyle Allah Resulü’ne (asm.) ve onun şahsında da bütün ümmetine marifet sahasında mesafeler kat etme emri verilmiştir. Biz bu emirdeki Rab isminden dersimizi alarak, öncelikle kendimizde tecelli eden ilâhî terbiyeyi okuruz. Yüzümüzü gözümüzü okuruz; kalbimizi ruhumuzu okuruz, Kanımızı, hücremizi okuruz. Hepsini en güzel ve en faydalı biçimde terbiye eden Rabbimizin rahmetini, keremini okuruz. Okudukça onun terbiye ediciliğine olan marifetimiz artar. Onun rahmetine marifetimiz artar. İhsanını daha güzel, daha net, daha açık seyreder oluruz.

Ayetin devamına geçer, nutfeden yaratıldığımızı ibretle düşünürüz. Bizi her şeyimizle o küçücük şifrede yerleştiren ve onu açıp her organımızı yerli yerine koyan Rabbimizin lütfuna, rahmetine hayran kalırız.

Rab ismi üzerindeki bu düşüncelerimiz bizi Fatiha Suresine götürür. Rabbimizi, “Rabb-ül-âlemin” olarak tanırız. O, bizim Rabbimiz olduğu gibi, bütün hayvanlar, bitkiler âleminin de Rabbidir. Sema âleminin, arz âleminin de Rabbidir. Melek âleminin, cin âleminin de Rabbi. Arşın, kürsinin, cennet ve cehennemin de Rabbi. Bunları düşündükçe, onun marifetinde daha da terakki ederiz.

Rab ismi İlâhî isimlerden sadece birisi. Diğer isimleri ve tecellilerini de aynı şekilde tefekkür ederiz. Allah’ı Rab olarak tanıdığımız gibi, Rezzak olarak, Muhyi (hayat verici), Kerim olarak, Kadir olarak da tanırız. Böylece marifetimiz daha da artar. Sonra, bütün bu isimlerin İlâhî sıfatlardan geldiğini düşünürüz. Marifetimiz sıfatlar aleminde derinleşir ve genişlenir. Ve sonunda, bütün bu sıfatların bir tek zata ait olduğunu bilmekle tevhit sahasına girer, Allah’ı hiçbir mahlukuna benzemeyen, bütün sıfatları gibi zatıyla da eşi ve benzeri olmayan tek zat olarak biliriz.

Allah’ın yarattığı eşya üzerinde bilim adamlarının dünya yaratılalı beri kafa yormaları ve her gün yeni keşiflerde bulanmaları, varlık alemini her geçen gün biraz daha tanımaları gösteriyor ki bu eserlerin tümünü yaratan Allah’ı tanımanın, Onun marifetinde ilerlemenin sonu yoktur. Peygamber Efendimiz (asm) miraç mucizesinin son durağında, “Ben seni hakkıyla tanıyamadım.” buyurmakla, hem bu sahanın sonsuzluğunu, hem de marifetimizi kesinlikle yeterli görmeyip ömrümüzün sona kadar bu yolda ilerlememiz gerektiğini bize ders vermektedir.
Sadakallahulazim....ALLAH(c.c)Razı Olsun inş...
 

derya_derya

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Nis 2007
Mesajlar
606
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Marifetullah ne demektir?

Allah razı olsun kardeş.eline sağlık.
 

yarali_serce

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 Eki 2007
Mesajlar
41
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
17
S.A ALLAH RAZI OLSUN KARDEŞLERİM


Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde buyurur ki:
“Her şeyden haberdar olan Allah gibi sana hiç kimse haber veremez.” (Fâtır: 14)
Sana hakikatı bildirecek olan, herşeyden kemaliyle haberdar olan zât-ı kibriyâ’dır, diğer haber verenler değil.
Allah-u Teâlâ veli kullarını bize tarif ediyor ve Hadis-i kudsî’de buyuruyor ki:
“Kulun benimle meşgul olması, en fazla önem verdiği şey olursa, onun arzu ve lezzetini zikrimde kılarım. Arzu ve lezzetini zikrimde kılarsam da o bana âşık olur, ben de ona âşık olurum. O bana, ben ona âşık olunca da, onunla aramdaki perdeyi kaldırırım. Bu hâli onun umumî hâli kılarım. İnsanlar yanıldığı zaman o yanılmaz. Böylelerinin sözleri peygamberlerin sözleri gibidir. Gerçek kahramanlar onlardır.
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
“Yaratan Rabbinin ismiyle oku!” emriyle ALLAH Resulü’ne (asm.) ve onun şahsında da bütün ümmetine marifet sahasında mesafeler kat etme emri verilmiştir. Biz bu emirdeki Rab isminden dersimizi alarak, öncelikle kendimizde tecelli eden ilâhî terbiyeyi okuruz. Yüzümüzü gözümüzü okuruz; kalbimizi ruhumuzu okuruz, Kanımızı, hücremizi okuruz. Hepsini en güzel ve en faydalı biçimde terbiye eden Rabbimizin rahmetini, keremini okuruz. Okudukça onun terbiye ediciliğine olan marifetimiz artar. Onun rahmetine marifetimiz artar. İhsanını daha güzel, daha net, daha açık seyreder oluruz.

Ayetin devamına geçer, nutfeden yaratıldığımızı ibretle düşünürüz. Bizi her şeyimizle o küçücük şifrede yerleştiren ve onu açıp her organımızı yerli yerine koyan Rabbimizin lütfuna, rahmetine hayran kalırız.

Rab ismi üzerindeki bu düşüncelerimiz bizi Fatiha Suresine götürür. Rabbimizi, “Rabb-ül-âlemin” olarak tanırız. O, bizim Rabbimiz olduğu gibi, bütün hayvanlar, bitkiler âleminin de Rabbidir. Sema âleminin, arz âleminin de Rabbidir. Melek âleminin, cin âleminin de Rabbi. Arşın, kürsinin, cennet ve cehennemin de Rabbi. Bunları düşündükçe, onun marifetinde daha da terakki ederiz.

Rab ismi İlâhî isimlerden sadece birisi. Diğer isimleri ve tecellilerini de aynı şekilde tefekkür ederiz. ALLAH’ı Rab olarak tanıdığımız gibi, Rezzak olarak, Muhyi (hayat verici), Kerim olarak, Kadir olarak da tanırız. Böylece marifetimiz daha da artar. Sonra, bütün bu isimlerin İlâhî sıfatlardan geldiğini düşünürüz. Marifetimiz sıfatlar aleminde derinleşir ve genişlenir. Ve sonunda, bütün bu sıfatların bir tek zata ait olduğunu bilmekle tevhit sahasına girer, ALLAH’ı hiçbir mahlukuna benzemeyen, bütün sıfatları gibi zatıyla da eşi ve benzeri olmayan tek zat olarak biliriz.


Selamün Aleyküm kardeşim..
Davet-i Tefekkür paylaşımınız için Rabbimiz razı olsun.. Emeğinize sağlık.. En üstün ve en yüce ilim, O'nu bilmek.. Kadir-i Mutlak Rabbimizin sıfatlarını, Kur'an'da bildirilen yaradılış mucizeleriyle tanımak, O'nu tevhidi olarak tanımanın da can damarı.. Faydalı bir yazıydı, güzel örnekler eşliğinde.. Emeğinize sağlık..
Selam ve Dua ile inşallah.

 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt