Her varlık İlahi bir sanatla, hikmetle yaratılıyor. Nereye nazar etsek ayrı bir güzellik, ayrı bir şaheser. Kainatta çirkin diye bir şey yok. Her şey ya bizzat güzel ya da netice itibari ile güzel. Gül bizzat güzel, gübre netice itibari ile güzel.
Ölmüş bir hayvan görüntüsüyle ve kokusuyla ilk bakışta hoş bir görüntü arz etmiyor. Ama o ceset toprağın üstünde ve altında olan nice canlılara bakterilere rızık oluyor. Görünüş itibariyle güzel olmayanlar da güzel.
Bir elmayı düşünelim. Elmanın içine vitamin ve mineraller katılmış.Vücudumuzun da en çok buna ihtiyacı var. Fakat o vitamin ve mineraller hemen özelliğini yitirmesin, değerini kaybetmesin diye biraz da asit yerleştirilmiş. O asit de meyvenin tadını bozup değiştirmesin diye biraz da glikoz konulmuş. Hoş kokusuyla kırmızı, yeşil elbisesiyle ne de güzel iştah açıyor. Elbisesi de sebepsiz değil üstelik. Elmayı kabuğunu soyduktan sonra bir saat bekletince hemen kararmaya, çürümeye başlıyor. Demek ki bu vitamin ve lezzet paketi güzel bir ambalajda korunuyor.
Bu güzellikler, eserler; onu okuyacak, üzerinde düşünüp tefekkür edecek, takdir edecek ve şükredecek birini istiyor: İNSANI...
İşte bu güzellik tablosu ancak insanla tamamlanıyor. İnsanlar ise güzel olarak kadını işaret ediyorlar. Kadından da sadece fiziği düzgün olanını. Onları bir araya getirip hangisi güzel diyorlar. Sanki o güzellik kendi mallarıymış kendi eserleriymiş gibi. ALLAH(celle celalüh) bizim suretimize ve malımıza değil, sadece kalbimize ve malımıza baktığı halde, biz niye nazarlarımızı çekemiyoruz geçici güzelliklerden? O gelip geçen güzelliklerin işaret ettiği baki isimlerinin tecellisini niye göremiyoruz?
Sahneye çıkıp, jüri üyelerinin önünde geçici; kendine ait olmayan güzellikleri beğendirmeye çalışmak! Oysaki insan güzel ahlakını, Rabbinin o güzel isimlerini üzerinde barındırsa, o manevi güzelliklerle süslense ve Sultanı Kainat huzurunda resmi geçit yapsa. Kendimizi asıl jüri, asıl seçici, asıl takdir edici ve mükafat verici olan RABBİMize beğendirmeye çalışsak, O’nu razı etsek. O’nun baki isimlerini yansıtan ayna olsak.
Asıl güzellik yarışması yıllardır devam ediyor kainatta. İnsanlar ya ebedi güzel yada ebedi çirkin ve zelil olarak yarışmanın neticesini alacak.
Suret ve mallarımıza değil de kalbimize ve amelimize bakıldığına göre, bu manevi güzellik yarışmasında kaçıncı seçileceğiz acaba???
Ölmüş bir hayvan görüntüsüyle ve kokusuyla ilk bakışta hoş bir görüntü arz etmiyor. Ama o ceset toprağın üstünde ve altında olan nice canlılara bakterilere rızık oluyor. Görünüş itibariyle güzel olmayanlar da güzel.
Bir elmayı düşünelim. Elmanın içine vitamin ve mineraller katılmış.Vücudumuzun da en çok buna ihtiyacı var. Fakat o vitamin ve mineraller hemen özelliğini yitirmesin, değerini kaybetmesin diye biraz da asit yerleştirilmiş. O asit de meyvenin tadını bozup değiştirmesin diye biraz da glikoz konulmuş. Hoş kokusuyla kırmızı, yeşil elbisesiyle ne de güzel iştah açıyor. Elbisesi de sebepsiz değil üstelik. Elmayı kabuğunu soyduktan sonra bir saat bekletince hemen kararmaya, çürümeye başlıyor. Demek ki bu vitamin ve lezzet paketi güzel bir ambalajda korunuyor.
Bu güzellikler, eserler; onu okuyacak, üzerinde düşünüp tefekkür edecek, takdir edecek ve şükredecek birini istiyor: İNSANI...
İşte bu güzellik tablosu ancak insanla tamamlanıyor. İnsanlar ise güzel olarak kadını işaret ediyorlar. Kadından da sadece fiziği düzgün olanını. Onları bir araya getirip hangisi güzel diyorlar. Sanki o güzellik kendi mallarıymış kendi eserleriymiş gibi. ALLAH(celle celalüh) bizim suretimize ve malımıza değil, sadece kalbimize ve malımıza baktığı halde, biz niye nazarlarımızı çekemiyoruz geçici güzelliklerden? O gelip geçen güzelliklerin işaret ettiği baki isimlerinin tecellisini niye göremiyoruz?
Sahneye çıkıp, jüri üyelerinin önünde geçici; kendine ait olmayan güzellikleri beğendirmeye çalışmak! Oysaki insan güzel ahlakını, Rabbinin o güzel isimlerini üzerinde barındırsa, o manevi güzelliklerle süslense ve Sultanı Kainat huzurunda resmi geçit yapsa. Kendimizi asıl jüri, asıl seçici, asıl takdir edici ve mükafat verici olan RABBİMize beğendirmeye çalışsak, O’nu razı etsek. O’nun baki isimlerini yansıtan ayna olsak.
Asıl güzellik yarışması yıllardır devam ediyor kainatta. İnsanlar ya ebedi güzel yada ebedi çirkin ve zelil olarak yarışmanın neticesini alacak.
Suret ve mallarımıza değil de kalbimize ve amelimize bakıldığına göre, bu manevi güzellik yarışmasında kaçıncı seçileceğiz acaba???