zunnun_u_misri
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 16 Şub 2008
- Mesajlar
- 292
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 45
Amerikalı Müslümanların 1960'lı yıllardaki öncülerinden Malcolm X (Malik El Şahbaz) ölümünün yıldönümünde sevenleri tarafından unutulmadı.
Siyasetçi, mücahid ve insan hakları savunucusu olan Malcolm X 1925 yılında ABD'nin Omaha şehrinde doğdu. 1952'de Siyah Müslümanlar hareketine dahil olarak, 1964 yılına kadar Elijah Muhammed'in yolunu izledi. Ancak daha sonra yolları ayrıldı.
Zor yıllardan sonra...
Çok zor bir çocukluk ve gençlik dönemi geçiren Malcolm, Harlem'e geldiğinde başı dertten kurtulmadı ve hapse girdi. Hapishane yılları için "bir insanın düşünmeye ihtiyacı varsa, gidebileceği en iyi yer, bana sorulursa, üniversiteden sonra hapishanedir" diyerek, hiç kimsenin çaresiz ve çözümsüz olmadığını vurgular.
Hapisten önce bir sokak serserisiyken, hürriyetine kavuştuktan sonra Amerika'da büyük bir hızla gelişen İslam'ın etkili ve ateşli bir temsilcisi olan Malcolm, Little olan soyadını X olarak değiştirir. Siyah Müslümanlar hareketinin lideri Elijah Muhammed'in başkurmayı olan Malcolm, gerçek İslam'ı öğrenmek ister. Elijah'ın yaptığı yanlışlara karşı çıkan Malcolm 1964 senesinde Hicaz'a giderek, hacı olur.
Suikaste kurban gitti
Bir zamanlar en yakını olan Elijah'ın düşmanlığını kazanan Malcolm X, hacdan dönüşünde gerçek İslamiyet'i çevresindekilere anlatmaya başlar. Bunun üzerine güç kaybına uğrayan Elijah ile Malcolm X büyük bir savaşa girişirler. 21 Şubat 1965 günü, bir toplantı esnasında silahlı saldırıya uğrayan Malcolm X olay yerinde hayatını kaybeder.
1964 yılında gittiği Mekke'den Harlem'de bulunan arkadaşlarına uzun bir mektup yazan Malcolm X'in (Malik El Şahbaz) satırlarından kısa bir bölüm şöyledir:
"Dünyanın dört bucağından onbinlerce hacı ile ile birlikteydim. Mavi gözlü sarışınlardan siyah derili Afrikalıya kadar bütün renkler kaynaşmıştı. Fakat hepsi insanların birlikteliğini, tek bir ruh halinin ibadeti içinde idiler. Bu benim Amerika'da siyah ile beyaz arasında göremediğim, fakat görülmesi kaçınılmaz olan ve mümkün olan bir manzaraydı.
Amerika, İslâm'ı tanımalı, anlamalı ve bilmelidir. Çünkü sadece bu din toplumdaki ırk, renk, insanlar arasındaki ayırımı kökten reddetmektedir. İslâm ülkelerine yaptığım gezilerde konuştuğum insanlar ve hatta beraber yemek yediğim beyaz Amerikalılar
kafalarındaki beyaz ayırımcılığın İslâm ile tanıştıktan sonra yok olduğunu söylediler."