Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Mahlukun değil Hâlikin beğendiği (1 Kullanıcı)

nakşibendi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Mar 2006
Mesajlar
1,946
Tepki puanı
0
Puanları
0
İnsan, Allahü teâlânın yarattığı varlıklardan birisidir. Akıl, irâde ve ruh verilmek suretiyle, diğer mahluklardan üstün kılınmıştır. Ayrıca insana, yükselmesi, alçalması ve dünyada kalabilmesi için, diğer varlıklardan ayrı olarak, nefs de verilmiştir. Kendisine ihsan edilen bu hususiyetlerle insan, diğer varlıklardan üstün kılınmış ise de, bunları emredildiği gibi kullanmazsa, hayvanlardan da aşağı bir varlık haline gelmektedir. Zira A’râf suresinin yüz yetmiş dokuzuncu âyet-i kerimesinde mealen; (Onlar, hayvan gibidir. Belki hayvandan daha sapık, daha şaşkındırlar. Asıl gâfiller onlardır) buyurulmaktadır.

İnsanın yaratılmasındaki maksat, Sahibine, Yaratanına kul olmaktır. Kul olabilmek de, emredilenleri yapmak ve yasak edilenlerden de, sakınmaktır. Bu hâl, Zâriyât suresinin elli altıncı âyet-i kerimesinde mealen; (İnsanları ve Cinnileri ancak, beni bilip itâat, ibadet etmeleri için yarattım) buyurularak bildirilmektedir.

İbadet etmekten maksat ise, Allahü teâlânın emrettiği, Onun Peygamberi Muhammed aleyhisselamın, açıklayıp gösterdiği, tebliğ ettiği, Eshab-ı kiramın naklettiği ve müctehid âlimlerin kitaplarında yazıp bildirdiklerine uymaktır. Buna uyulursa, Allahü teâlâya kulluk edilmiş ve üstün olarak yaratılan insanlık şerefine kavuşulmuş olur. Aksi olursa, bu şereften mahrum kalınır ve hayvanlardan da aşağıya düşülmüş olur.

İman ve İbadet demek, emredildiği gibi inanmak ve yapmak demektir. Kendi görüşlerimizi, düşüncelerimizi iman, ibadet diye yapmak, inanmak, bunları bu şekilde anlatmak ve yazmak, Hâlîka, Yaratana isyândır, tavır koymaktır ve Onu cahil bilmektir. Bu hâl de insanı, hayvandan da aşağı duruma düşürmektedir.

Bizim beğendiğimiz değil, Sahibimizin, Yaratanımızın beğendiği ve razı olduğunu yapmak önemlidir. Çünkü bizim beğendiklerimiz, sevdiklerimiz ve yaptıklarımız, bizim için zararlı hatta felaket olabilir. Zira Bekara suresinin ikiyüzonaltıncı âyet-i kerimesinde mealen; (Beğendiğiniz, sevdiğiniz çok şey vardır ki, sizin için zararlıdır!) buyurulmaktadır.

Bunun için, ibadetlerde yapılacak ufak bir değişiklik, çok faydalı görünse bile, bu değişiklikleri yapmaktan, şiddetle kaçınmalıdır.

İslamiyet’i ve Müslümanları ortadan kaldırmak isteyenler, asırlardır Müslümanları hıristiyan yapmaya, câmileri kiliseye çevirmeye uğraşıyorlar. Bu işi sinsice yapabilmek için, Müslüman görünüyorlar. Câmilere ilerde masa sokabilmek için, secde yerlerini biraz yükseltmekle işe başlıyorlar. Basılan yere baş konulmaz, hastalık olur diyerek secde yerlerini uzun yıllarda yükselte yükselte, masaya yol açarız diye düşünüyorlar. Câmilere müzik, org sokabilmek için, önce hoparlörden, teypten başlıyor, ibadetlerin çalgı âletleri ile yapılmasına, yavaş yavaş alıştırmak istiyorlar. Hoparlör, teyp ve benzerleri ile ibadet etmek, iyi ve faydalı görülse bile, bid’at olduğu ve ibadetleri değiştirmeye yol açacağı için, ibadet yerlerine sokulmamalı, İslam düşmanlarının plânlarına, tuzaklarına kapılmamaya dikkat etmelidir.

Yapılması günah olmayan, mubah bir şeyin bile, ibadet sanılması korkusu olursa, bu mubah şeyi yapmanın haram, büyük günah işlemek olduğu, fıkıh kitaplarında yazılıdır. Bunun için, Müslümanların çok uyanık olması, ibadetleri Eshab-ı kiram gibi, müctehid âlimlerin kitaplarında bildirdiği gibi yapmaya titizlikle ehemmiyet vermeleri lazımdır. Eshab-ı kiramdan Ebu Hüreyre hazretlerinin haber verdiği bir hadis-i şerifte; (Bir zaman gelir ki, Müslümanlar birbirlerinden ayrılır, parçalanırlar. İslamiyet’i bırakıp, kendi düşüncelerine, görüşlerine uyarlar. Kur’an-ı kerimi mizmârlardan, yani çalgılardan, şarkı gibi okurlar. Allah için değil, keyf için okurlar. Böyle okuyanlara ve dinleyenlere hiç sevap verilmez. Allahü teâlâ bunlara lanet eder. Azap verir!) buyurulmaktadır.

Ka'b-ül-Ahbâr hazretleri buyuruyor ki:
"Allahü teâlâya yemin ederim ki, sizden biri doğuda, Cehennem ateşi de batıda olsa, sonra Cehennem ona gösterilse, ateşinin sıcaklığına asla dayanamazdı. Ey insanlar! Allahü teâlânın beğendiği şeyleri yapmak daha kolaydır. Bu yüzden Allahü teâlâya itâat ediniz. Bu ateşe düşmeyiniz. Çünkü dayanamazsınız."

Ebu Abdullah-ı Turuğbâdi hazretleri; "Allahü teâlânın rızâsına kavuşmak için, Onun beğendiği şeylerden başkasını vesile yapmayan kimselere müjdeler olsun! Çünkü Ona kavuşmak için, Onun razı olduğu şeylerden başka bir vesile yoktur" buyurmaktadır.

Bekir Sıdkı Visâli hazretleri de, sevenlerine sık sık; “Dünyanın parasına, malına, mülküne kalbinizi bağlamayın. Bir gün gelip, her şey yok olup, elinizden çıkacak. Ancak Allahü teâlâ ve Onun sevdiği, beğendiği ameller kalacaktır” buyururdu.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt