botanik_3727
Kayıtlı Kullanıcı
Yeni Şafak'ta ''Arap baharında İslam'a yolculuk'' başlıklı yazısında Hayrettin Karaman, despot idarelerin zulmü altında yaşayan ülkelerde başlayan hareketlerin Batı tarafından başlatılmadığını söyledi.
Hayrettin Karaman, çağdaş sömürücü Batı'nın bu hareketlere müdahil olmaları ise tabii bir durum olduğunu öne sürdü:
"Bu hareketi başlatanların çağdaş sömürücü Batı olduğu kanaatinde değilim. Başlatan zulümdür, baskıdır, despot yöneticilerin çağı okuyamamalarıdır, gerilimin patlamasıdır. Hareket bir kere başlayıp sonuç almaya yönelince dünya düzeni kurucu ve oyuncularının kendi menfaat ve politikaları istikametinde işe müdahil olmaları tabiidir. Ama bu herşeyin onların dediği ve istediği gibi olacağı manasına gelmiyor."
"Meseleye bu yazıda rejim bakımından yaklaşmak istiyorum" diyen Karaman, heyecanlı ve hesapsız bazı müslümanları eleştirerek "farklı iradelerin çatıştığı bir toplumda bir grup istediğini başkalarına dayatamaz" tezini öne sürdü. Nebevi metodla ilgili bir değinide bulunmadığı dikkat çeken Hayrettin Karaman dünya şartlarını gözönünde tutarak, adım adım mükemmele gitmek gerektiğini savundu:
"Heyecanlı ve hesapsız bazı müslümanlar, farklı kesimlerin yaşadığı bu ülkelerdeki reformları, İslam'a uygunluk yönünden değerlendiriyor ve olumsuz sonuçlara varıyorlar. Bunlara katılmıyorum. Normal bir sosyal değişim bir adımda olmaz. Farklı iradelerin çatıştığı bir toplumda bir grup her istediğini başkalarına dayatamaz. Adım adım mükemmele gitmeyi amaçlayanlar, hem ülke hem de dünya şartlarını göz önünde tutmak durumundadırlar."
Karaman'dan Laiklikle ilgili 'ilginç' değiniler
Hayrettin Karaman Laik kesimin de beklentilerinin aynı olduğunu belirterek:
"Bir de laik(çi) kesim var; onlar da olup biteni kendi davalarına uygun olarak değerlendirmeyi tercih diyor ve bu baharın laik-demokratik ulus devletler ürünü vereceğini düşünüyor, umuyor ve söylüyorlar."
Gannuşi'nin rejim anlayışı
Karaman, Gannuşi'nin 'dengeli siyaset' ve laiklik anlayışını ise olumlayarak şöyle anlatıyor:
Geçtiğimiz ayda Tunus Nahda Partisi başkanı Raşid el Gannuşi'nin Tunus resmi kanalı Vataniye 1'de yaptığı açıklamaları TİMETÜRK nakletmişti (8 Haziran). Burada geçen şu ifade, Arap Baharı'nın ilk adımını atan ülkenin önde gelen ve tabanı olan liderinin rejim anlayışı bakımından önem arzediyor:
Gannuşi'nin 'dengeli siyaset' anlayışı
"Dengeli siyaset, Yusuf Kardavi tarafından geliştirilmiş bir kavramdır. Dengeler ve öncelikler üzerinden kurulan bir kavramdır. Maslahat fıkhının bir bölümüdür bu. Çünkü İslam insanların maslahat ve faydalarını korumak için geldi. Buna göre yaptığınız tüm amellerde hayır ile şer (fayda ile zarar) arasındaki dengeye korumanız gerekiyor. Dini, nefsi, aklı, malı, canı, aileyi, eşitliği, çevreyi ve özgürlüğü korumak için geldi İslam. Dengeli siyaset için buna riayet etmemiz gerekiyor!
"Sizden anladığım kadarıyla ılımlı laiklik İslam'a aykırı değil?" şeklindeki soruya da şu cevabı veriyor:
Gannuşi'nin Ilımlı Laiklik anlayışı
"Tabii ki laiklik dışlayıcı olmadığı sürece İslam'la beraber yaşayabilir. Ilımlı laikliğin getirdiği kazanımları İslam ile de getirebiliyoruz. Ilımlı laiklikte hoşgörü ve ötekiyi kabul etmek var. Farklılık ve renklilik var. Bütün bunlar islamda var zaten. Ama İslam'ın laikliğe ihtiyacı yok.
Başka örnekler de var!
Arap Baharı'nın yönünün İslam olduğu kanaatimi destekleyen başka örnekleri gelecek bir iki yazıya bırakıyorum.
Arap baharında İslam'a yolculuk - Hayrettin Karaman
ARKADAŞLAR LAİKLİK DİN VE DEVLET İŞLERİNİN AYRILMASIDIR. MÜSLÜMAN DEDİĞİN HERŞEYİ DİNE GÖRE YAPAR DİNİ KENDİNE GÖRE ŞEKİLLENDİRMEZ VEYA AYRI BİR OBJE OLARAK DEĞERLENDİRMEZ TİMURTAŞ UÇAR HOCA DEDİĞİ GİBİ RAHMETLİ BİZ MÜSLÜMAN BİR ÜLKEMİYİZ Kİ KANDIRMAYALIM KENDİMİZİ EZAN SESİNDEN RAHATSIZ OLANLAR BİLE VARKEN
Hayrettin Karaman, çağdaş sömürücü Batı'nın bu hareketlere müdahil olmaları ise tabii bir durum olduğunu öne sürdü:
"Bu hareketi başlatanların çağdaş sömürücü Batı olduğu kanaatinde değilim. Başlatan zulümdür, baskıdır, despot yöneticilerin çağı okuyamamalarıdır, gerilimin patlamasıdır. Hareket bir kere başlayıp sonuç almaya yönelince dünya düzeni kurucu ve oyuncularının kendi menfaat ve politikaları istikametinde işe müdahil olmaları tabiidir. Ama bu herşeyin onların dediği ve istediği gibi olacağı manasına gelmiyor."
"Meseleye bu yazıda rejim bakımından yaklaşmak istiyorum" diyen Karaman, heyecanlı ve hesapsız bazı müslümanları eleştirerek "farklı iradelerin çatıştığı bir toplumda bir grup istediğini başkalarına dayatamaz" tezini öne sürdü. Nebevi metodla ilgili bir değinide bulunmadığı dikkat çeken Hayrettin Karaman dünya şartlarını gözönünde tutarak, adım adım mükemmele gitmek gerektiğini savundu:
"Heyecanlı ve hesapsız bazı müslümanlar, farklı kesimlerin yaşadığı bu ülkelerdeki reformları, İslam'a uygunluk yönünden değerlendiriyor ve olumsuz sonuçlara varıyorlar. Bunlara katılmıyorum. Normal bir sosyal değişim bir adımda olmaz. Farklı iradelerin çatıştığı bir toplumda bir grup her istediğini başkalarına dayatamaz. Adım adım mükemmele gitmeyi amaçlayanlar, hem ülke hem de dünya şartlarını göz önünde tutmak durumundadırlar."
Karaman'dan Laiklikle ilgili 'ilginç' değiniler
Hayrettin Karaman Laik kesimin de beklentilerinin aynı olduğunu belirterek:
"Bir de laik(çi) kesim var; onlar da olup biteni kendi davalarına uygun olarak değerlendirmeyi tercih diyor ve bu baharın laik-demokratik ulus devletler ürünü vereceğini düşünüyor, umuyor ve söylüyorlar."
Gannuşi'nin rejim anlayışı
Karaman, Gannuşi'nin 'dengeli siyaset' ve laiklik anlayışını ise olumlayarak şöyle anlatıyor:
Geçtiğimiz ayda Tunus Nahda Partisi başkanı Raşid el Gannuşi'nin Tunus resmi kanalı Vataniye 1'de yaptığı açıklamaları TİMETÜRK nakletmişti (8 Haziran). Burada geçen şu ifade, Arap Baharı'nın ilk adımını atan ülkenin önde gelen ve tabanı olan liderinin rejim anlayışı bakımından önem arzediyor:
Gannuşi'nin 'dengeli siyaset' anlayışı
"Dengeli siyaset, Yusuf Kardavi tarafından geliştirilmiş bir kavramdır. Dengeler ve öncelikler üzerinden kurulan bir kavramdır. Maslahat fıkhının bir bölümüdür bu. Çünkü İslam insanların maslahat ve faydalarını korumak için geldi. Buna göre yaptığınız tüm amellerde hayır ile şer (fayda ile zarar) arasındaki dengeye korumanız gerekiyor. Dini, nefsi, aklı, malı, canı, aileyi, eşitliği, çevreyi ve özgürlüğü korumak için geldi İslam. Dengeli siyaset için buna riayet etmemiz gerekiyor!
"Sizden anladığım kadarıyla ılımlı laiklik İslam'a aykırı değil?" şeklindeki soruya da şu cevabı veriyor:
Gannuşi'nin Ilımlı Laiklik anlayışı
"Tabii ki laiklik dışlayıcı olmadığı sürece İslam'la beraber yaşayabilir. Ilımlı laikliğin getirdiği kazanımları İslam ile de getirebiliyoruz. Ilımlı laiklikte hoşgörü ve ötekiyi kabul etmek var. Farklılık ve renklilik var. Bütün bunlar islamda var zaten. Ama İslam'ın laikliğe ihtiyacı yok.
Başka örnekler de var!
Arap Baharı'nın yönünün İslam olduğu kanaatimi destekleyen başka örnekleri gelecek bir iki yazıya bırakıyorum.
Arap baharında İslam'a yolculuk - Hayrettin Karaman
ARKADAŞLAR LAİKLİK DİN VE DEVLET İŞLERİNİN AYRILMASIDIR. MÜSLÜMAN DEDİĞİN HERŞEYİ DİNE GÖRE YAPAR DİNİ KENDİNE GÖRE ŞEKİLLENDİRMEZ VEYA AYRI BİR OBJE OLARAK DEĞERLENDİRMEZ TİMURTAŞ UÇAR HOCA DEDİĞİ GİBİ RAHMETLİ BİZ MÜSLÜMAN BİR ÜLKEMİYİZ Kİ KANDIRMAYALIM KENDİMİZİ EZAN SESİNDEN RAHATSIZ OLANLAR BİLE VARKEN