Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

laf taşıma taş taşı (1 Kullanıcı)

zeynur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Eyl 2006
Mesajlar
518
Tepki puanı
0
Puanları
0
B)Es-Selamunaleykum verahmetullah....

Laf taşıma, taş taşı! İnsanların bir arada bulunduğu yerlerde her zaman entrikacı, dedikoducu, laf taşıyıcı, huzur bozucu kişiler olabilir. Bu, insanlık tarihi kadar eski bir problem. Bu tarz insanları hayatın her alanında görmek mümkün; işte, apartmanda, okulda,sitelerde, askerde ve akla gelebilecek her ortamda... Bu tarz kişilerin perişan ettiği ailelerin, dağılmasına sebep olduğu yuvaların haddi hesabı yoktur. İncir çekirdeğini doldurmayacak bilgi kırıntıları bu tarz insanların dilinde dolana dolana büyür ve sonunda bir çığ gibi zavallı muhatabının başında patlayıverir. Sonu cinayet ya da intiharlarla biten faciaların bile görüldüğü vakidir.
Entrikacı, gıllıgış ve halk tabiriyle "kurtlu" insanların işi gücü sinsi sinsi plan yapmak, insanları nasıl birbirine düşürebileceğini planlamaktır. Başka işi yoktur. Psikolojik bir boşluk ve hedefsizlik yaşamaktadır. İçinde tatmin edemediği duygular ve müthiş bir haset hali vardır. Gıdaları, etraflarındaki olumsuzluklardır. Bu olumsuz havayı köpürtüp çoğaltmak, bire bin katmak en büyük maharetleridir.
Her şeye olumsuz gözle bakmak, her şeyin bir kusurunu bulmak, her sözü kötüye çekmek, herkese karşı suizanda bulunmak ayırt edici özellikleridir.
ALLAH'a iman etmiş veya bunun ötesine geçmiş bir insanın dedikodu veya daha beteri gıybet yapması mümkün değildir. Yapıyorsa, o kişinin "ALLAH"a imanında ve korkusunda zaaf var demektir. Gıybet, dedikodu, koğuculuk, laf taşıma gibi işleri ancak ALLAH'tan gafil insanlar yapabilir. Bu boş; ama çok tehlikeli sözleri ise ancak insafsızlar dinler. İnsan ilim ve iman için yaratılmıştır; ancak ciddi şeylere vakit ayırır, ciddi şeyleri konuşur. Gıybet ateşini, ancak iman suyu söndürebilir. ALLAH hepimize imanın gereğini yaşamak suretiyle; ALLAH Resulu'nün yolunda yürümeyi nasip etsin ve kolaylaştırsın. amin
Efendimiz (sas) uyarıyor
Ebu Hureyre radıyu anh naklediyor: ALLAH Rasulü aleyhissalutü vesselam etrafındaki sahabilere buyurdular ki:
"Gıybet nedir biliyor musunuz?.." Onlar da: "ALLAH ve Rasûlü daha iyi bilir" cevabını vermişler. Bunun üzerine ALLAH Rasulü: "Kardeşini hoşuna gitmeyen şeyle anmandır!.." Ashaptan biri: "Dediğim şeyler kardeşimde varsa, bu hususta ne buyurursunuz Ey ALLAH'ın Rasulü?" deyince Rasulullah: "Söylediğin onda varsa, onun hakkında gıybet etmiş olursun, eğer onda yoksa ona apaçık iftirada bulunmuş olursun!..

SELAM VE DUA İLE
 

m_muaz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
7,359
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: laf taşıma taş taşı

selamun aleykum


Allah razı olsun
 

zeynur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Eyl 2006
Mesajlar
518
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: laf taşıma taş taşı

aleykümselam arkadaşım ALLAH cümlemizden razı olsun inşB)
 

theays

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Tem 2007
Mesajlar
65
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: laf taşıma taş taşı

SELAMIN ALEYKÜM ARTIK TELEVİZYONLAR MİLLET İZLEYE İZLEYE ÇOK NORMAL OLAN BİR ŞEY GİBİ GELİYOR BU TAMAM MİLLET TV İZLİYOR AMA YARARLI ŞEYLERE İZLESELER BU İSLAMİ KANALLAR ÇOĞALSA ÇOK GÜZEL OLCAK AMA İŞTE

ALLAH YARDIMCIMIZ OLSUN ALLAH RAZI OLSUN
 

_Resul_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ocak 2007
Mesajlar
8,169
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
RE: laf taşıma taş taşı

Selamün aleyküm..Allah(c.c) razı olsun inşallah.... B)
 

talipamca

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Eki 2007
Mesajlar
1,472
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
66
B)Es-Selamunaleykum verahmetullah....
Laf taşıma, taş taşı! İnsanların bir arada bulunduğu yerlerde her zaman entrikacı, dedikoducu, laf taşıyıcı, huzur bozucu kişiler olabilir. Bu, insanlık tarihi kadar eski bir problem. Bu tarz insanları hayatın her alanında görmek mümkün; işte, apartmanda, okulda,sitelerde, askerde ve akla gelebilecek her ortamda... Bu tarz kişilerin perişan ettiği ailelerin, dağılmasına sebep olduğu yuvaların haddi hesabı yoktur. İncir çekirdeğini doldurmayacak bilgi kırıntıları bu tarz insanların dilinde dolana dolana büyür ve sonunda bir çığ gibi zavallı muhatabının başında patlayıverir. Sonu cinayet ya da intiharlarla biten faciaların bile görüldüğü vakidir.
Entrikacı, gıllıgış ve halk tabiriyle "kurtlu" insanların işi gücü sinsi sinsi plan yapmak, insanları nasıl birbirine düşürebileceğini planlamaktır. Başka işi yoktur. Psikolojik bir boşluk ve hedefsizlik yaşamaktadır. İçinde tatmin edemediği duygular ve müthiş bir haset hali vardır. Gıdaları, etraflarındaki olumsuzluklardır. Bu olumsuz havayı köpürtüp çoğaltmak, bire bin katmak en büyük maharetleridir.
Her şeye olumsuz gözle bakmak, her şeyin bir kusurunu bulmak, her sözü kötüye çekmek, herkese karşı suizanda bulunmak ayırt edici özellikleridir.
ALLAH'a iman etmiş veya bunun ötesine geçmiş bir insanın dedikodu veya daha beteri gıybet yapması mümkün değildir. Yapıyorsa, o kişinin "ALLAH"a imanında ve korkusunda zaaf var demektir. Gıybet, dedikodu, koğuculuk, laf taşıma gibi işleri ancak ALLAH'tan gafil insanlar yapabilir. Bu boş; ama çok tehlikeli sözleri ise ancak insafsızlar dinler. İnsan ilim ve iman için yaratılmıştır; ancak ciddi şeylere vakit ayırır, ciddi şeyleri konuşur. Gıybet ateşini, ancak iman suyu söndürebilir. ALLAH hepimize imanın gereğini yaşamak suretiyle;
ALLAH Resulu'nün yolunda yürümeyi nasip etsin ve kolaylaştırsın. amin
Efendimiz (sas) uyarıyor
Ebu Hureyre radıyu anh naklediyor: ALLAH Rasulü aleyhissalutü vesselam etrafındaki sahabilere buyurdular ki:
"Gıybet nedir biliyor musunuz?.." Onlar da: "ALLAH ve Rasûlü daha iyi bilir" cevabını vermişler. Bunun üzerine ALLAH Rasulü: "Kardeşini hoşuna gitmeyen şeyle anmandır!.." Ashaptan biri: "Dediğim şeyler kardeşimde varsa, bu hususta ne buyurursunuz Ey ALLAH'ın Rasulü?" deyince Rasulullah: "Söylediğin onda varsa, onun hakkında gıybet etmiş olursun, eğer onda yoksa ona apaçık iftirada bulunmuş olursun!..

SELAM VE DUA İLE


VeAleynaAleykümSelamVeRahmetullahiVeBerekatuhu..
Eski tarihli bir yazı,okuma yaparken rastladım..

Güzel bir konuyu işlemişsiniz..Ne güzel bu sıcak yuvada şükür ki böyle şeyler olmuyor..Ama bilgilenmek için okunması..hatırda tutulması gereken bir konu..Allah(CC) razı olsun..
Selam ve dua ile..

 

Nevin_1982

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eyl 2006
Mesajlar
5,000
Tepki puanı
8
Puanları
38
Yaş
42
Konum
sakarya
SA BUDA BENİM ÖNCEDEN AÇTIĞIM FORMUM BURDADA PAYLAŞMAK İSTEDİM.KATKISI DOKUNUR İNŞALLAH.PEYGAMBERİMİZİN BİR HADİSİNİ BURDA ARZETMEK İSTİYORUM:"NAMUSUNU VE AĞZINI KORUYAN BİR İNSANA CENNETİ VAAD EDİYORUM".YANİ ALLAH BİZLERE CENNETİ GARANTİ EDİYOR.OKADAR KOLAY ASLINDA AMA İNSAN Bİ TÜRLÜ ÇENESİNİ TUTAMIYOR.GEÇEN HABERLERDE İZLEDİM KONUŞMA TARTIŞMAYA DÖNÜŞMÜŞ CİNAYET İŞLENMİŞ.İLK DEFA OLMUYOR TABİİ BU DAHA KAÇTANE VARDIR KİMBİLİR...AEOLUNUZ

Gıybetiniz bitince haber verin, hemen dönerim..
Kur'ân-ı Kerîm gıybeti, ölmüş kardeşinin etini yemeye benzetiyor.

Yüce Yaratıcı'nın bu ikazına rağmen, Müslümanlar bu büyük günaha ara vermeden devam ediyorlar.

Gıybet, hakkında konuştuğumuz kişinin duyduğunda hoşlanmayacağı sözlerdir.

Başkalarını, yanımızda bulunmayanları , gıyaplarında çekiştirmektir.

Çoğu kişi söylenenler doğru olursa, gıybet sayılmayacağını sanıyor. Oysa söylenen doğruysa, gıybettir.

Eğer söylenen doğru değilse, o zaman çifte günah imleniyor demektir. Çünkü birine yapmadığı bir kötülük isnat edilirse, bu işin adı iftiradır.

Benim başıma sıkça gelmektedir. Gıybete başlayan birini ikaz ettiğim zaman, çoğu defa feveran ediyor ve diyor ki:

-Yemin ederim anlattıklarım tamamen doğrudur. Gözlerimle gördüm!

İşte budur gıybet...

Doğru da olsa, anlattığın yerde bulunmayan kişinin duyunca hoşlanmayacağı şeylerdir...

Beni bir dernek lokalinde sohbet için davet etmişlerdi. Sohbetin konusunu gıybet olarak tespit etmiştik. Bir saatlik konuşmanın sonunda, dinleyicilerimden nüktedan bir zat dedi ki:

-İyi de efendi, biz şimdi burada sabah akşam ne konuşacağız?

Bu arif kişi çok doğru söylüyordu.

Birçok sohbet mekânında, gerçekten gıybet yapılmasa, söz öylesine azalır ki...

Bakıyorsunuz, kahvede, lokalde, çayhanede, ev toplantılarında hep gıybet var.

Ya bir siyasînin, ya bir komşunun, ya bir sanatçının, ya bir akrabanın gıybeti yapılıyor.

Yani Kur'ân'ın deyimiyle, ölmüşünün eti yeniliyor.

Oysa bu türlü konuşmaların hiçbir faydası yoktur.

Üstelik insanın içini karartır, ümitsizleştirir ve toplumdaki güven duygularını yok eder.

Hem zaman israf edilmiş, hem de durduk yere günaha girilmiş olur...

Gıybet, yapanın içini karartır, kendine olan saygısını kaybettirir.
Hep başkalarıyla uğraşan, kendisinin değersizliğini kabul ediyor demektir.

Bahsedeceği şeyi bilmeyen, kültürsüz, fikirsiz insan hep konuşur. En kolay sohbet mevzuu olan gıybete kayar.

Çünkü kendi değerleriyle kendini kabul ettiremeyenler, başkalarının eksikliklerini söyleyerek bir varlık göstermek isterler. Ötekini batırarak kendini yüceltmeyse şerefli insanlara yakışmayan kötü bir haslettir.

Gıybet, yapısını, fıtratını bozduğu insanların meydana getirdiği toplumları da zehirler. Kimse kimseden emin olamaz.


Gıybet, içinde taşıdığı sû-i zan, zarar verme, kıskançlık gibi birçok kötü duygular sebebiyle toplum hayatını çürütüyor.

İnsan kendi nefsiyle kendi hata ve günahlarıyla uğraşacağı yerde hep başlarınınkiyle meşgul olmayı iş ediniyor. Başkalarının hatalarıyla uğraşansa, kendine dönüp bakma fırsatını bulamıyor.

Gıybet ağızdan ağza dolanırken şekil ve muhteva değiştiriyor.
İşin içine yalanlar karışıyor. Yani günah adedi artıyor.

Bazı gıybet konuları da ağızdan ağza eğrilerek dolaşıyor ve hakikatinden ayrılıyor.

Bu türlü gıybetlerin ne dinleyicisi, ne de taşıyıcısı olalım.
Çünkü hem insanlığa, hem de Müslümanlığa ters bir durumdur.

İmam-ı Şafii hâzretleri buyuruyor ki:

"Süt dolu bir tasın etrafında dolaşan ağzı süt bulaşığı bir kedi görseniz, kedinin o tastan süt içtiğine şahitlik etmeyin…"

Çünkü kedinin o tastan süt içtiğini söyleyebilmeniz için, kediyi süt içerken bizzat görmeniz gerekir.

Hasan Basrî Hazretleri, gıybetini yapan kişilere değerli hediyeler gönderirmiş... Sebebini soranlara da dermiş ki:

- Onlar benim gıybetimi yapmak suretiyle, iyiliklerinin ve ibadetlerinin sevabını bana hediye ediyorlar… Onların bana verdiklerinin yanında, benim onlara verdiğimin hiçbir kıymeti yoktur...

Gıybet iki kişiyle yapılır:

1) Söyleyen,
2) Dinleyen.

Dolayısıyla gıybet edenle, gıybete kulak veren, suç ortağıdır.

Çünkü dinlemek söyleneni paylaşmaktır.

Hele bu gıybet çirkinliğini basın yoluyla yapanlar, bir anda bir gıybeti binlerce, milyonlarca kişiyle paylaşmış ve çoğaltmış oluyorlar…

İnsanların özel hallerine, mahrem mekanlarına, şahsi sırlarına ulaşmak ve bunları söze, sohbete konu yapmak, hangi yolla, kim tarafından ve kim için yapılırsa yapılsın gıybettir…

Bir toplantıda, hepsi de benden küçük yaşta bulunan insanlar gıybete başlayınca kalkmış ve demiştim ki:

-Beyler, ben dışarıya çıkıyorum. Gıybetiniz bitince haber verin, hemen dönerim...

Beni özür dileyerek oturttular. Sonra da toplantıya başkanlık eden genç işadamı dedi ki:

-Arkadaşlar, hocam doğru düşünüyor... Gıybet etmeyelim, arkadaşlarımızı çekiştirmeyelim. Çünkü biz de onları çekiştirirsek, onarın durumuna düşmüş oluruz…

Toplumumuz Öylesine bir gıybet bataklığına dönüşmüş ki, "gıybet etmeyelim" derken de gıybet ettiriyor. Böyle bozulmuş bir ortamda bile bana güzel gönüllü insanlar rastlar.

Derler ki:

-Hakkınızı helâl ediniz ve bizi bağışlayınız... Biz sizi böyle bilmiyorduk, çok gıybetinizi yaptık geçmişte… Acaba bildikleri gibi olsam, gıybet yapmaya hakları olacak mıydı? Ama hiç olmazsa helallik alıp bir kul hakkından kurtulmuş oluyorlar.

Bu şekilde helallik isteyenlere yumuşak ve dostça davranalım ki, sayıları çoğalsın...

Biz de gıybetini ettiklerimize korkusuzca başvurup af isteyelim…

-Sizden biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemeyi sever mi? diyerek gıybeti, hem aklen, hem kalben, hem insaniyetten, hem vicdanen, hem fıtraten ve hem de milliyeten kötüleyen ve yasaklayan Kur'ân-ı Kerîm'dir.

Bu sebeple, Müslümanlar gıybeti de artık büyük günahlar arasına almalı, uygulamalıdırlar.

Gıybet düşmanlığı iş edinenlerin, kıskançların ve inatçıların en çok kullandıkları alçakça bir silahtır. "İzzet-i nefis sahibi, bu pis silaha tenezzül edip kullanmaz. Nasıl meşhur bir zat demiş:

-Düşmanıma gıybetle ceza vermekten nefsimi yüksek tutuyorum ve tenezzül etmiyorum. Çünkü gıybet, zayıf, zelil ve aşağıların silahıdır."

Büyüklerden öğrendiğimize göre, gıybet ancak bazı özel hallerde yapılabilir:

1) Hakkını yiyen bir adamın, ilgili makama şikayet suretinde yapılan gıybeti gıybet değildir.

2) Bir kötülüğü, bir yolsuzluğu, bir günahı önlemek amacıyla, belli yerlere be makamlara anlatmak…

3) Kendisiyle meşveret eden birine, başka biri hakkında fikir söylemek de gıybet değildir. Mesela kendisiyle ortaklık yapılacak olan biri soruluyorsa, gerektiğinde, "Onunla ortaklık etme zarar görürsün!" denilebilir.

4) Tahkir ve teşhir amacı taşımadan, sırf tanıtmak için biri hakkında konuşulabilir. İcabında tuhaf ve saçma da olsa lâkabı söylenebilir.

5) Günahı açıktan işleyen, fenalıktan sıkılmayan, hatta onunla da yetinmeyip işlediği günahla iftihar edeni zulmünden lezzetlenen kişiler için de gıybet söz konusu değildir. Çünkü bunlar zaten kötülüğü açıktan yapan, mütecahir fasıktırlar. Başka bir art niyet taşımaksızın, sırf Hak rızası ve iyilik olsun diye, bu konularda konuşulanlar gıybet sayılmamıştır.

Aksi halde, işin içine başka niyetler karışırsa, Efendimiz'in (SAV) diliyle,

"Ateşin odunu yiyip bitirdiği gibi, gıybet de Salih amelleri yer bitirir."

.: VEHBİ VAKKASOĞLU :.
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38

Esselamun aleyküm ve rahmetullahi ve berakatühü.
Allah razı olsun kardeşim,
Emeğinize sağlık.
Selam ve baki dua ile kalın.

93270140eb0.gif
97906724wb4.gif

 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt