La ilahe illallah diyen kurtulur mu?
Âlim bir zata bir mecliste sormuşlar: “Hocam ‘la ilahe illallah’ diyen kurtulur mu?” O da, “Kurtulur; ancak size başımdan geçen bir olayı anlatayım da siz de nasıl olması gerekiyor, ‘hangi şartlarda kurtulur’un tam anlaşılmasında yardımcı olsun.” demiş: “Şehirlerarası yolculuklarımdan birinde otogardan çıkış yaptıktan sonra yol kenarında otostop yapan bir turisti yer olmamasına rağmen şoför otobüse aldı ön taraftaki hostes koltuğuna oturttu. Sohbet etmeyi seven kaptanımız turist ile yarı Türkçe yarı İngilizce sohbete koyuldular.
Ben de ön taraflarda oturduğum için ister istemez kulak misafiri oluyorum.
Konuşmalar ilerledikçe konu İslamiyet’e geldi. Turistin bazı sorularından sonra bizim uyanık kaptan hemen turisti kısa yoldan Müslüman yapma faaliyetlerine başladı ve sürekli lâ ilahe illallah kelimei tevhidini turiste telkin etmeye başladı.
Belli bir süre sonra kelimei tevhidi yüksek sesle ve makamlı söylüyordu ve turistin de tekrar etmesini işaretlerle teşvik ediyordu. Turistimizin de hoşuna gitmiş olacak ki o da makamlı bir şekilde iştiyakla eşlik ediyordu. Bu belli bir süre böyle devam etti. Yani iş tamamdı, muhabbetleri yerindeydi. Bu neşe içinde yolculuk devam ederken turist kaptana yönelerek “Bak ben tekrar söyleyeyim sen de onayla.” diyor ve makamıyla doğru bir şekilde söyledikten sonra gülüşüyorlardı.
Kaptan muzaffer bir edayla muavine, “Oğlum anons et mola vereceğiz.” dedikten sonra bir dinlenme tesisinde hep birlikte otobüsten indik. Kaptan diğer şoförler ile yemek için ayrıldı, turist ise çay içmek için bir köşeye oturdu. Ben de fırsatı değerlendirerek İngilizce de bildiğim için turistle diyaloğa geçtim ve şunları konuştuk: Kaptanla konuştuklarınıza kulak misafiri oldum size bir sualim olacak: Şu size öğretilen lâ ilahe illallah cümlesinin manasını biliyor musunuz, dedim. Hayır, bana anlatırsanız memnun olurum, diye benden bilgi istedi. Ben de lâ ilahe illallah cümlesini dilim döndüğü kadar anlattım ve bunu söyleyen kimsenin bir olan Allah’a inanıp Müslüman olduğunu, Peygamber Efendimiz (sas)’in sünnetine tâbi olacağına söz verdiğini ve yapılması gereken ibadetleri kabul ettiğini anlattım. Birden benzi atan turist ellerini havaya kaldırarak şaşırmış bir şekilde “Hayır hayır ben bunları kabullenemem ve gereklerini de zaten yapamam.” diye karşı çıktı.
Evet arkadaşlar sorduğunuz soruya başımdan geçen bu olay herhalde cevap olmuştur. Tabii ki Allah Rasulü (sas) kim lâ ilahe illallah derse cennete girer, buyuruyor; ama unutmayalım Efendimiz’in sadece bu hadis–i şerifi yok. Diğer tebliğlerini görmezlikten gelip de turist gibi kelimei tevhidi şuursuzca değerlendirmemeliyiz.
özetle...
1- Bir kimse "La ilahe illallah" demekle bazı sorumlulukları da kabul eder.
2- Sadece kelime-i tevhidle kurtulunacağına inanmak yanlıştır.
3- Sadece dille söylemek yetmez. Kalp ile tasdik etmek de gerekir.
Âlim bir zata bir mecliste sormuşlar: “Hocam ‘la ilahe illallah’ diyen kurtulur mu?” O da, “Kurtulur; ancak size başımdan geçen bir olayı anlatayım da siz de nasıl olması gerekiyor, ‘hangi şartlarda kurtulur’un tam anlaşılmasında yardımcı olsun.” demiş: “Şehirlerarası yolculuklarımdan birinde otogardan çıkış yaptıktan sonra yol kenarında otostop yapan bir turisti yer olmamasına rağmen şoför otobüse aldı ön taraftaki hostes koltuğuna oturttu. Sohbet etmeyi seven kaptanımız turist ile yarı Türkçe yarı İngilizce sohbete koyuldular.
Ben de ön taraflarda oturduğum için ister istemez kulak misafiri oluyorum.
Konuşmalar ilerledikçe konu İslamiyet’e geldi. Turistin bazı sorularından sonra bizim uyanık kaptan hemen turisti kısa yoldan Müslüman yapma faaliyetlerine başladı ve sürekli lâ ilahe illallah kelimei tevhidini turiste telkin etmeye başladı.
Belli bir süre sonra kelimei tevhidi yüksek sesle ve makamlı söylüyordu ve turistin de tekrar etmesini işaretlerle teşvik ediyordu. Turistimizin de hoşuna gitmiş olacak ki o da makamlı bir şekilde iştiyakla eşlik ediyordu. Bu belli bir süre böyle devam etti. Yani iş tamamdı, muhabbetleri yerindeydi. Bu neşe içinde yolculuk devam ederken turist kaptana yönelerek “Bak ben tekrar söyleyeyim sen de onayla.” diyor ve makamıyla doğru bir şekilde söyledikten sonra gülüşüyorlardı.
Kaptan muzaffer bir edayla muavine, “Oğlum anons et mola vereceğiz.” dedikten sonra bir dinlenme tesisinde hep birlikte otobüsten indik. Kaptan diğer şoförler ile yemek için ayrıldı, turist ise çay içmek için bir köşeye oturdu. Ben de fırsatı değerlendirerek İngilizce de bildiğim için turistle diyaloğa geçtim ve şunları konuştuk: Kaptanla konuştuklarınıza kulak misafiri oldum size bir sualim olacak: Şu size öğretilen lâ ilahe illallah cümlesinin manasını biliyor musunuz, dedim. Hayır, bana anlatırsanız memnun olurum, diye benden bilgi istedi. Ben de lâ ilahe illallah cümlesini dilim döndüğü kadar anlattım ve bunu söyleyen kimsenin bir olan Allah’a inanıp Müslüman olduğunu, Peygamber Efendimiz (sas)’in sünnetine tâbi olacağına söz verdiğini ve yapılması gereken ibadetleri kabul ettiğini anlattım. Birden benzi atan turist ellerini havaya kaldırarak şaşırmış bir şekilde “Hayır hayır ben bunları kabullenemem ve gereklerini de zaten yapamam.” diye karşı çıktı.
Evet arkadaşlar sorduğunuz soruya başımdan geçen bu olay herhalde cevap olmuştur. Tabii ki Allah Rasulü (sas) kim lâ ilahe illallah derse cennete girer, buyuruyor; ama unutmayalım Efendimiz’in sadece bu hadis–i şerifi yok. Diğer tebliğlerini görmezlikten gelip de turist gibi kelimei tevhidi şuursuzca değerlendirmemeliyiz.
özetle...
1- Bir kimse "La ilahe illallah" demekle bazı sorumlulukları da kabul eder.
2- Sadece kelime-i tevhidle kurtulunacağına inanmak yanlıştır.
3- Sadece dille söylemek yetmez. Kalp ile tasdik etmek de gerekir.