Hayat küskünlerle doludur. Herkesin bacasından tüten gizli bir dumandır o. Yazar yazara küser bazen. Anne kızına, baba oğula, patron işçiye, seyirci takıma, öğretmen sınıfa. Bazı dostlar hiç haber vermeden uzun süre küserler dostlarına ve bunun bilinmesini isterler. Özel bir dille söyleyiverirler bunu. Oysa diğer dostun aklından bile geçmemiştir küskünlük olabileceği. Getirmez bu yüzden küskünlük o hep götürücüdür. İnsanın zamanını parçalar. Güzel anları düğüm yapar. Anıları boğazlar, istekleri köstekler. Aşılmaz ve inançsız duvarlar koyar. Madeni karartır, suları kirletir. İNSAN KÜSTÜKÇE DEĞİL BARIŞTIKÇA DAHA İNSAN OLMAZ MI? Zaman gazetesi Ufuk Bozkır'dan alıntı Ne kadar doğru bir tesbit. Hepimizin küs olduğu birileri mutlaka vardır. Küstüğümüz insanlarla yaşadığımız güzel günleri düşünerek bu küskünlükleri bitirelim. Gururumuzu bir kenara bırakalım mü'minin yapması gerekende budur. Ben bugünden başladım bile darısı sizlerin başına ALLAH kolaylık versin (amin) ZOR BİR İŞ
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark
Küsmek (1 Kullanıcı)
- Konuyu başlatan yahova
- Başlangıç tarihi
çok doğru söylüyorsun ama sana birşey söyliyecem belkide inanmazsın ben tam 5 yıldır yengemlen konuşmuyoruz sadece bayramlarda bayramlaşırız okadar o da ilk adımı ben atarım olurmu böyle birşey diyeceksin evet olur insanin gururu incindiğinde olur ufuk abinin sözü beni çok etkiledi ama zor çok zor
K
çok haklısınız müslüman müslümana küsmez sırf buna inandığım için nerdeyse 3-4 aydır küs olduğum biriyle barıştIM ALLAH RIZASI İÇİN.....
sayın kardeşim.her daim her üye kardeşimizin istek ve önerilerine yetişemeye biliriz.konu hakkında dikkat ettiğiniz kanaatindeyiz.bu tarz sıkıntılarınızı üye kurallarında belirtilen adreslere yöneltiniz.
selam ve yürekten samimi dualarımla.
(konunuz taşınmıştır.)
selam ve yürekten samimi dualarımla.
(konunuz taşınmıştır.)
Aman Dikkat...
Aman Dikkat...
ÜÇ GÜNDEN FAZLA KÜS DURMAK
Rasulullah (SAV) şöyle buyurdu: “Bir müslümanın, kardeşine (din kardeşine) üç günden fazla küsmesi helal değildir. Yani küsme ile kastedilen, bunların birbirleri ile karşılaşmalarında, her birinin diğerinden yüz çevirmesidir. Bu ikisinden hayırlı olanı, birinci olarak selam veren kimsedir.” (Buhari, Edep 62, Müslim, Birr 25; Davud, Edep 55)
Rasulullah (SAV) şöyle buyurdu. “Küs duran iki kimseden, ilkin hangisi barışmak için selamda acele ederse o ötekinden önce Cennete gider.
Rasulullah (SAV) şöyle buyurdu: “Bir mü’minin diğer mü’mine üç günden fazla küs durması helal olmaz. Üzerinden üç gün geçince, onu görüp selam versin. Eğer öteki verilen selama karşılık verirse, barışmaktan dolayı ikisi de sevap alır. Selama karşılık vermezse günah onda (selamı almayanda) kalmıştır.” (Davut, Edep 55)
Rasulullah (SAV) şöyle buyurdu: “kim kardeşine bir yıl küserse, bu tıpkı kanını dökmek gibidir(yani onu öldürmek kadar günahtır)” (Davut, Edep 55)
Rasulullah (SAV) şöyle buyurdu: “Kim üç günden fazla küs kalır ve küs olarak ölürse cehenneme gider” (Davut, Edep 55) (Çünkü üç gün sonra insanda ilk anda olduğu gibi bir öfke kalmamış, sağlam kafa ve soğukkanlılıkla düşünecek bir sakinliğe tekrar ulaşmıştır. İşte bu üç günden sonra, devam eden küslüğü o şahısların inadı bir tutumları gururlarından ve kibirlerinden kaynaklanıyor ise “selam vermiyor”, “özür dilemiyor” barışmıyor iseler üzerlerinde bulunan birbirleri ili olan komşu hakkından ve kul hakkından dolayı böyle bir günahla doğrudan Cennete giremezler. Ancak, kendisine veya başkasına zarar vermede devam eden bir kimseye karşı, onu bu hareketinden uzaklaştırmak gayesiyle, belirli bir tavır takınmada bir beis yoktur. Bu soğukluk amacına ulaştıracaksa bu mesafeli tavrında devam eder. Ama bu küslüğün karşı tarafa bir yararı olmayacak onu düzeltmeyecek ise, onu daha da uzaklaştırmamak ve azgınlığının artmasına sebep olmamak için yeterli düzeyde bir ilişkiye girmesi gerekir. Mesela selam vermek ve hal hatır sormak gibi bağları koparmamaya dikkat etmesi gerekir. Mü’minin kendi üzerine düşen, karşı taraf barışmasa dahi barışmak için selam vermek onu bu sorumluluktan kurtarır.
Eğer ki, canına, dinine ve dünyasına zarar verecek bir şey olmasından ciddi bir şekilde endişe ediliyorsa onunla konuşulmaması caiz olur. Örneğin Rasulullah, ceza vermek böylece kendisine çeki düzen vermesini sağlamak maksadıyla, Tebük savaşına çağrıldığı halde sebepsiz olarak katılmayan Kab b. Mâlik adlı sahabi ile elli gün küs durmuştur.
İşte, kişi aklı ile düşünüp karar verir, kendisinin gururunu ve öfkesini kinini gidermek için değil, sadece karşı taraftaki hata yapan mü’min bir kardeşini ıslah maksadıyla ne oranda küsmesi gerekiyor ise o kadar küser. Örneğin, bazen küsmeden sevgi ve samimiyeti kısa bir süre için kesmek bile yeterlidir. Öyle ise, içerisinde bulunduğu durumu değerlendirerek İyileştirmek için hangi dozajda kaç tane acı hap vermek gerekiyorsa o kadar verilmelidir.
Aman Dikkat...
ÜÇ GÜNDEN FAZLA KÜS DURMAK
Rasulullah (SAV) şöyle buyurdu: “Bir müslümanın, kardeşine (din kardeşine) üç günden fazla küsmesi helal değildir. Yani küsme ile kastedilen, bunların birbirleri ile karşılaşmalarında, her birinin diğerinden yüz çevirmesidir. Bu ikisinden hayırlı olanı, birinci olarak selam veren kimsedir.” (Buhari, Edep 62, Müslim, Birr 25; Davud, Edep 55)
Rasulullah (SAV) şöyle buyurdu. “Küs duran iki kimseden, ilkin hangisi barışmak için selamda acele ederse o ötekinden önce Cennete gider.
Rasulullah (SAV) şöyle buyurdu: “Bir mü’minin diğer mü’mine üç günden fazla küs durması helal olmaz. Üzerinden üç gün geçince, onu görüp selam versin. Eğer öteki verilen selama karşılık verirse, barışmaktan dolayı ikisi de sevap alır. Selama karşılık vermezse günah onda (selamı almayanda) kalmıştır.” (Davut, Edep 55)
Rasulullah (SAV) şöyle buyurdu: “kim kardeşine bir yıl küserse, bu tıpkı kanını dökmek gibidir(yani onu öldürmek kadar günahtır)” (Davut, Edep 55)
Rasulullah (SAV) şöyle buyurdu: “Kim üç günden fazla küs kalır ve küs olarak ölürse cehenneme gider” (Davut, Edep 55) (Çünkü üç gün sonra insanda ilk anda olduğu gibi bir öfke kalmamış, sağlam kafa ve soğukkanlılıkla düşünecek bir sakinliğe tekrar ulaşmıştır. İşte bu üç günden sonra, devam eden küslüğü o şahısların inadı bir tutumları gururlarından ve kibirlerinden kaynaklanıyor ise “selam vermiyor”, “özür dilemiyor” barışmıyor iseler üzerlerinde bulunan birbirleri ili olan komşu hakkından ve kul hakkından dolayı böyle bir günahla doğrudan Cennete giremezler. Ancak, kendisine veya başkasına zarar vermede devam eden bir kimseye karşı, onu bu hareketinden uzaklaştırmak gayesiyle, belirli bir tavır takınmada bir beis yoktur. Bu soğukluk amacına ulaştıracaksa bu mesafeli tavrında devam eder. Ama bu küslüğün karşı tarafa bir yararı olmayacak onu düzeltmeyecek ise, onu daha da uzaklaştırmamak ve azgınlığının artmasına sebep olmamak için yeterli düzeyde bir ilişkiye girmesi gerekir. Mesela selam vermek ve hal hatır sormak gibi bağları koparmamaya dikkat etmesi gerekir. Mü’minin kendi üzerine düşen, karşı taraf barışmasa dahi barışmak için selam vermek onu bu sorumluluktan kurtarır.
Eğer ki, canına, dinine ve dünyasına zarar verecek bir şey olmasından ciddi bir şekilde endişe ediliyorsa onunla konuşulmaması caiz olur. Örneğin Rasulullah, ceza vermek böylece kendisine çeki düzen vermesini sağlamak maksadıyla, Tebük savaşına çağrıldığı halde sebepsiz olarak katılmayan Kab b. Mâlik adlı sahabi ile elli gün küs durmuştur.
İşte, kişi aklı ile düşünüp karar verir, kendisinin gururunu ve öfkesini kinini gidermek için değil, sadece karşı taraftaki hata yapan mü’min bir kardeşini ıslah maksadıyla ne oranda küsmesi gerekiyor ise o kadar küser. Örneğin, bazen küsmeden sevgi ve samimiyeti kısa bir süre için kesmek bile yeterlidir. Öyle ise, içerisinde bulunduğu durumu değerlendirerek İyileştirmek için hangi dozajda kaç tane acı hap vermek gerekiyorsa o kadar verilmelidir.