KURBAN
“Onların (kurbanlarının) etleri de, kanları da Allah'a asla ulaşmaz. Fakat sizden O'na takva ulaşır.” (Hacc,22\37)
Câhiliye halkı kurban kestiklerinde kurbanların kanlarını taşlara sürer, kurban etlerini bu taşlar üzerine koyarlardı. İslâm gelince ashab-ı kiram: "Ey Allah'ın elçisi, câhiliye halkı Ka'be'ye, onun etrafındaki dikili taşlara kan sürerek ta'zimde bulunurlardı. Ka'be'ye ta'zime, saygı göstermeye biz elbette onlardan daha lâyığız. Biz de kurbanlarımızın kanlarından Ka'be'ye sürmeyelim mi?" diye sordular. Hz. Peygamber (a.s) bunu yasaklamadı da hemen peşinden Allah Tealâ bu "Hiçbir zaman onların ne kanlan, ne etleri Allah'a ulaşacak değildir..." âyet-i kerimesini indirdi.( Taberî, Câmiu'l-Beyân. VI.48; Râzî, Mefâtîhu'1-Ğayb. Tahran ty. XI, 135).
Kurban nail olmak (ulaşmak), yüce yaratıcı ile alâkası olan bir fiil değildir. Bu fiil kabul etmek manasını mecazi bir yolla anlatmaktadır. O'na asla ulaşmaz demektir. İbn Abbas: O'na asla yükselmez diye açıklamıştır. İbn İsa da: Allah kurbanların etlerini de kanlarını da asla kabul etmez, fakat sizden O'na takva ulaşır, diye açıklamıştır. Yani yalnız kendi rızası istenenleri kabul eder, onları kendisine yükseltir, bunu işitir (kabul eder), bunun mükâfatını verir, "Ameller ancak niyetler iledir." ( Buhâri, Bed'u'l-Vahy 1, İman 41, Nikah 5...; MUslim, Imâre 155; Ebû Dâvûd. Talâk 11; Tirmizî, Fedâilu'l-ahâd 16; Nesâİ, Tahâre 59, Talâk 24; îbnMfee, Ztthd 26; Müsned, I, 25, 43.) hadisi bu manadadır.( Kurtubi, el-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an, Buruç Yayınları: 12/106.)
Kurban kesmenin meşrûiyeti Kitap, Sünnet ve icmâ-ı ümmet ile sabittir. Allah Teâlâ'nın Kur'ân-ı Kerîm'de; "Rabbin için namaz kıl ve kurban kes" (Kevser, 108/2), Hz. Peygamber (a.s)'in de "İmkânı olup da kurban kesmeyen bizim namazgâhımıza yaklaşmasın" (İbn Mâce, Edâhı, 2; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 321) şeklindeki ifadeleri konunun önemini ortaya koymaktadır. Bu ve benzeri nasslardan hareket eden Hanefi fukahâsı kurban kesmenin vâcip olduğu görüşündedirler. (Serahsî, el-Mebsût, Kahire 1324-31, XII, 8; Kâsânî, Bedâyîu's-Sanâyi', Kahire, 1327-28/1910, V, 61, 62; el-Fetâva'l Hindiyye, Bulak 1310, V, 291).
Kurban Allah'a yaklaşmak maksadıyla ve yalnız O'nun rızasını kazanmak için kesilir. Allah'tan başkası adına hayvan kesmek haramdır ve bu yola tevessül edenleri Hz. Peygamber (a.s) "Allah'tan başkası nâmına hayvan kesene Allah lânet etsin." (Müslim, Edâhî, 43-45; Nesâî, Dahâyâ, 34; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 108, 118, 152, 217, 309, 317) şeklindeki ifâdeleriyle uyarmıştır.
Kurban, kelime olarak قرب kökünden mastardır, yaklaşmak mânasına gelir. Dinî bir ıstılah olarak Allah Teâlâ'yı râzı ederek yakınlığını kazanmak için kesilen hayvana kurban denir.
İnançtan dolayı kurbanda bulunmak, hemen hemen bütün dinlerde vardır. Tarih boyunca her millet, inancına göre nazarında kıymetli olan bir şeyi, uluhiyet adına kurban etmeyi müesseseleştirmiştir. Kur'ân-ı Kerim, kurban müessesesinin Hz. Âdem (a.s)'in çocuklarıyla birlikte başladığını haber verir:
"Onlara Âdem'in iki oğlunun gerçek olan haberini oku: Hani onlar (Allah'a) yaklaştıracak birer kurban takdim etmişlerdi ve ikisinden birininki kabul olunmuş, öbürününki kabul olunmamıştı..." (Maide.5\ 27).
Böylece âyet, ulûhiyete yaklaşmak maksadıyla kurban sunma ibâdetinin insanlıkla birlikte başladığını gösterir.
Âyette kabul edildiği belirtilen kurban Hâbil'e aitti ve bir koçtu. Kabul edilmeyen de Kâbil'e aitti ve ekindi.
Şu halde, kurban deyince bunun mutlaka bir hayvan olması gerekmez, başka şey de kurban olabilir. Nitekim, ne zaman başladığı kesin olarak bilinmese de, insanın kurban edilmesi de târihin yaygın vakalarından biridir. Kur'ân-ı Kerim Hz. İbrahim (a.s)'le ilgili olarak buna da yer verir.
Allah Yoluna Adanan Kurbanlar:
1-Toplumun çekirdeği olan ailenin kurulması için ergenlik çağına gelen kızların adanması,
2-Millet ve memleketi iç ve dış tehlikelerden korumak ve sınırda nöbet tutmak için adanmış askerler,
3-Allah’a yakınlaşmak, Onun rızasına ermek için adak olarak kesilen hayvanlar,
4-Yüce Allah’ın dinin değerlerini, kutsallarını ayakta tutmak ve insanlara ulaştırmak için adanan “Ashab-u Suffa” niteliğindeki ilim ehli.
Birinci kurban ile gelecek insan neslinin devamı ve bekası için şarttır. Aksi takdirde hem insanlığın geleceği hem de fitne ve fesadın önüne geçilemez.
İkinci kurban, toplumun ayakta durması, can ve ırzın muhafazı ancak bununla mümkündür.
Üçüncü kurban, görünür ve görünmez kaza ve belalardan korunmak ve Allah’a ibadet maksadıyla ifa edilir.
Dördüncü kurban, Dinin ve dine ait olan kutsal değerlerin korunup gelecek nesillere aktarılması ancak bununla mümkündür.
Sonuç olarak
Allah'a ulaşan kurban etleri değildir. Kurbanlıkların bize müsahhar kılınması İlâhî bir lütuftur. Hidayete ileten Allah'a şükürdür.
Yüce Allah, cümlemizi hayırlı kurbanlara ulaştırsın.
Araştırmacı
Salih ÖZBEY