Bilindiği üzere mali durumu müsait olan Müslümanlar, Ramazan Bayramı'nda fitre ve zekâtla, Kurban Bayramı'nda da kurbanla ihtiyaç sahiplerine ikramda bulunurlar, sosyal dayanışma ve kucaklaşma örnekleri verirler.
Medine hayatının ikinci senesinden itibaren başlayan yardımlaşmayı Efendimiz (sas) hiçbir bayramda bırakmamıştır. Bu yüzden Şafiilerde kurbana, kuvvetli sünnet gözüyle bakılmış, Hanefilerde ise ayetteki 'venhar' emri kurbanla yorumlanmış ve vacip kuvvetinde görev olmuştur.
Demek ki, bayramda ekonomik gücü yetenler, Efendimiz (sas)'in hiç terk etmediği bu sünnetini terk etmezler, hatta imkanı olanlar tek kurbanla yetinmeyip, fazla kurbanla kurban kesmeyenlerle paylaşmaya ve kaynaşmaya büyük bir değer verirler. Hanefi'de kurban, servet sahibinin şahsına ait bir vacip olduğundan, aile içinde şahsına ait malı olanların hepsi de kendi şahısları adına kurbanla mükellef olurlar. Bu sebeple yedi kişiye kadar ortak olunabilen büyük baş sığırla aile fertlerinin ortaklığını da sağlayabilirler.
Bu ortaklığa adak, akika, ölmüşlere kurban.. gibi sevap niyeti ile kesilecek tüm kurban çeşitleri girebilir... Yeter ki ucuz et almak niyetiyle ortak olma gibi dünyevi bir menfaat niyeti söz konusu olmasın.
Buraya pek açıklanmayan, küçüklerin mallarıyla ilgili hükmü de ilave etmeliyim:
- Henüz akıl-baliğ olmayan çocukların kendi şahıslarına ait kurban düşecek kadar imkanları varsa, velisinin onların adına kurban kesmesi caiz olabilir. Ancak, bunların geleceğinin emniyet altına alınması açısından malını harcamaktan çekinmek de 'veli'nin dikkat edeceği bir sorumluluktur. Bu sebeple Hanefi'de akil-baliğ olmayan çocukların kurbanları kesilmeyebilir.
Günümüzde kurban konusunda şehir ve kasabalarda kesileceği mekân itibarıyla güçlüklerle karşılaşıldığından, kesim yerini ve kesimden sonraki temizliği çok iyi hazırlamak gerekmektedir. Kurban kesiminden sonra geride kirli bir görüntü bırakmak, hem sünnete aykırılık arz eder hem de kurban karşıtlarına kullanacakları istismar malzemesi bırakılmış olunur. Bu sebeple kurbanlar hem eziyet vermeden, en kolay ve en temiz şekilde kesilip eti en kolay şekilde konu komşuya özenle dağıtılmalı, kurban kesmeyen komşu ve dostlara ikramlarda bulunulmalı, yani gönüller kurbanla bir daha kazanılmalı, saygı sevgiler bir daha kurban vesilesiyle tazelenmelidir. Hatırlanacağı üzere Efendimiz (sas) Hazretleri, kestiği kurbanın erkenden ikram edilen etinden yemeyi uygun bulmamış, komşularının da et yemeye başladığı saatlerde getirilmesini istemiştir. Böylece ümmetine muhteşem bir komşuluk örneği vermiştir. Bundan dolayı kurban etinin mühim bir kısmı mutlaka konu komşuya gönderilmek üzere ayrılır, çoluk çocuğun ihtiyacı da ihmal edilmez tabii.
Şöyle bir sorumuz var. Kurbanda ziyaret için geziye çıkıyor, memleketimize gidiyoruz. Bu durumda kurban kesmesek olur mu? Seferîlere kurban mükellefiyeti yüklenmediği doğrudur. Ama bu, 'seferiler kurban kesemezler' demek değildir. İmkanı olanlar, kurbanı seferde de olsalar ihmal etmemeli, yardımlaşma fırsatını kaçırmamalıdırlar... Seferde iseler nafile yerine geçer, sevap alırlar, değillerse vacip olan kurban yerine geçer, borçlarından kurtulurlar... Böylece her iki halde de kurban kesen kazanır, kayba maruz kalmazlar
Medine hayatının ikinci senesinden itibaren başlayan yardımlaşmayı Efendimiz (sas) hiçbir bayramda bırakmamıştır. Bu yüzden Şafiilerde kurbana, kuvvetli sünnet gözüyle bakılmış, Hanefilerde ise ayetteki 'venhar' emri kurbanla yorumlanmış ve vacip kuvvetinde görev olmuştur.
Demek ki, bayramda ekonomik gücü yetenler, Efendimiz (sas)'in hiç terk etmediği bu sünnetini terk etmezler, hatta imkanı olanlar tek kurbanla yetinmeyip, fazla kurbanla kurban kesmeyenlerle paylaşmaya ve kaynaşmaya büyük bir değer verirler. Hanefi'de kurban, servet sahibinin şahsına ait bir vacip olduğundan, aile içinde şahsına ait malı olanların hepsi de kendi şahısları adına kurbanla mükellef olurlar. Bu sebeple yedi kişiye kadar ortak olunabilen büyük baş sığırla aile fertlerinin ortaklığını da sağlayabilirler.
Bu ortaklığa adak, akika, ölmüşlere kurban.. gibi sevap niyeti ile kesilecek tüm kurban çeşitleri girebilir... Yeter ki ucuz et almak niyetiyle ortak olma gibi dünyevi bir menfaat niyeti söz konusu olmasın.
Buraya pek açıklanmayan, küçüklerin mallarıyla ilgili hükmü de ilave etmeliyim:
- Henüz akıl-baliğ olmayan çocukların kendi şahıslarına ait kurban düşecek kadar imkanları varsa, velisinin onların adına kurban kesmesi caiz olabilir. Ancak, bunların geleceğinin emniyet altına alınması açısından malını harcamaktan çekinmek de 'veli'nin dikkat edeceği bir sorumluluktur. Bu sebeple Hanefi'de akil-baliğ olmayan çocukların kurbanları kesilmeyebilir.
Günümüzde kurban konusunda şehir ve kasabalarda kesileceği mekân itibarıyla güçlüklerle karşılaşıldığından, kesim yerini ve kesimden sonraki temizliği çok iyi hazırlamak gerekmektedir. Kurban kesiminden sonra geride kirli bir görüntü bırakmak, hem sünnete aykırılık arz eder hem de kurban karşıtlarına kullanacakları istismar malzemesi bırakılmış olunur. Bu sebeple kurbanlar hem eziyet vermeden, en kolay ve en temiz şekilde kesilip eti en kolay şekilde konu komşuya özenle dağıtılmalı, kurban kesmeyen komşu ve dostlara ikramlarda bulunulmalı, yani gönüller kurbanla bir daha kazanılmalı, saygı sevgiler bir daha kurban vesilesiyle tazelenmelidir. Hatırlanacağı üzere Efendimiz (sas) Hazretleri, kestiği kurbanın erkenden ikram edilen etinden yemeyi uygun bulmamış, komşularının da et yemeye başladığı saatlerde getirilmesini istemiştir. Böylece ümmetine muhteşem bir komşuluk örneği vermiştir. Bundan dolayı kurban etinin mühim bir kısmı mutlaka konu komşuya gönderilmek üzere ayrılır, çoluk çocuğun ihtiyacı da ihmal edilmez tabii.
Şöyle bir sorumuz var. Kurbanda ziyaret için geziye çıkıyor, memleketimize gidiyoruz. Bu durumda kurban kesmesek olur mu? Seferîlere kurban mükellefiyeti yüklenmediği doğrudur. Ama bu, 'seferiler kurban kesemezler' demek değildir. İmkanı olanlar, kurbanı seferde de olsalar ihmal etmemeli, yardımlaşma fırsatını kaçırmamalıdırlar... Seferde iseler nafile yerine geçer, sevap alırlar, değillerse vacip olan kurban yerine geçer, borçlarından kurtulurlar... Böylece her iki halde de kurban kesen kazanır, kayba maruz kalmazlar