Ey Müslümanlar! Başımızın çaresine bakalım. Başımızın çaresine bakmak, Kur'an'a sarılmakla, Kur'an ehli olmakla olur. Kur'an'a hak ettiği değeri vermek gerekir. Değer verdiğimiz nasıl anlaşılır? Şöyle bir misal verelim: İçimizden birine tanıdığı bir erden bir mektup gelse, bunu normal karşılar. Bir teğmenden gelse, biraz farklı karşılar. Hele bir yüzbaşıdan gelse, değeri biraz daha artar. Bir binbaşı, bir albay olursa, mektup daha fazla önem kazanır. Hele bir generalden, paşadan gelse, o mektubun çok daha fazla değeri olur.
Netice itibariyle makamı ne olursa olsun, bir kuldan gelen mektuba bu kadar değer veriliyor. Peki, bütün insanların ve mevcudatın yaratıcısından bir mesaj geliyor. Varın bu mesajın değerini siz hesaplayın.
Bu Kur'an öyle bir mesajdır ki, Kur'an denilince şöyle bir durmak gerekir. Bu milletin düşmanları Kur'an'ın önemini çok iyi anladılar ve bu milleti Kur'an'dan uzaklaştırmak için her yola başvurdular. Netice itibarıyla da başarılı oldular. Milleti bölük bölük cehenneme sevk etmeye çalışıyorlar. Bir âyeti celilede Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
"Elif, Lâm, Ra, (Bu Kur'an) Rablerinin izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa, yani her şeye galip (ve) övgüye lâyık olan Allah'ın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır." (İbrahim, 1)Mevlâ'mız bize Kur'an'ı indirmekle en büyük devleti ve nimeti verdi. Bunun en güzel ve canlı örneği Osmanlı'da görülmüştür. İlk başta Kur'an'ın hâkimiyeti Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile başladı. Yirmi üç yılda dört bir yana yayıldı. Ondan sonra Hulefâi Raşidin devrinde alabildiğine genişledi.Sonraki yıllarda Osmanlı devleti yüzlerce yıl dünyaya hükmetti. Osmanlı dünyaya ne ile hükmetti? Hiç şüphesiz Kur'an ile hükmetti. Osmanlı padişahları Kur'an ilmi ile yetişti, Kur'an'ın hakkını vererek, yaşayarak, yaşatarak dünyaya egemen oldular. Ne zaman ki Kur'an'dan uzaklaşmaya, Avrupa'ya yakınlaşmaya başladılar, hâkimiyet de elden gitmeye başladı. Kur'an'dan uzaklaştıkça Avrupa'ya yaklaşıldı. Sonunda öyle bir noktaya gelindi ki, tam bir zillet içine düşüldü. Bugün yaşanan hâdiseler yıllarca yapılanların bir finalidir.
Netice itibariyle makamı ne olursa olsun, bir kuldan gelen mektuba bu kadar değer veriliyor. Peki, bütün insanların ve mevcudatın yaratıcısından bir mesaj geliyor. Varın bu mesajın değerini siz hesaplayın.
Bu Kur'an öyle bir mesajdır ki, Kur'an denilince şöyle bir durmak gerekir. Bu milletin düşmanları Kur'an'ın önemini çok iyi anladılar ve bu milleti Kur'an'dan uzaklaştırmak için her yola başvurdular. Netice itibarıyla da başarılı oldular. Milleti bölük bölük cehenneme sevk etmeye çalışıyorlar. Bir âyeti celilede Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
"Elif, Lâm, Ra, (Bu Kur'an) Rablerinin izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa, yani her şeye galip (ve) övgüye lâyık olan Allah'ın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır." (İbrahim, 1)Mevlâ'mız bize Kur'an'ı indirmekle en büyük devleti ve nimeti verdi. Bunun en güzel ve canlı örneği Osmanlı'da görülmüştür. İlk başta Kur'an'ın hâkimiyeti Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile başladı. Yirmi üç yılda dört bir yana yayıldı. Ondan sonra Hulefâi Raşidin devrinde alabildiğine genişledi.Sonraki yıllarda Osmanlı devleti yüzlerce yıl dünyaya hükmetti. Osmanlı dünyaya ne ile hükmetti? Hiç şüphesiz Kur'an ile hükmetti. Osmanlı padişahları Kur'an ilmi ile yetişti, Kur'an'ın hakkını vererek, yaşayarak, yaşatarak dünyaya egemen oldular. Ne zaman ki Kur'an'dan uzaklaşmaya, Avrupa'ya yakınlaşmaya başladılar, hâkimiyet de elden gitmeye başladı. Kur'an'dan uzaklaştıkça Avrupa'ya yaklaşıldı. Sonunda öyle bir noktaya gelindi ki, tam bir zillet içine düşüldü. Bugün yaşanan hâdiseler yıllarca yapılanların bir finalidir.