vaktileyl
Kayıtlı Kullanıcı
Şantiyeden geldim üzerimi değiştirdikten sonra balkona oturdum. Rüzgarda iyi serinliyorum. Dış kapının telini birileri çekti. İçerden zil sesi geldi. Gidip bakmam lazım, bakasım da yok zil bidaha çaldı. Yerimden kalktım kapıyı açmaya gidiyordum ki annem kapıyı çoktan açtı. Kapıda küçük bir erkek çocuğu vardı. Yaşı 9 filan anca. Annemi görür görmez “Teyze ben camiye gidiyorum, Kur’ana geçtim, evimizde Kur’an yok, alacak paramız da yok, ne olur bana biraz para verin de Kur’an alayım” dedi. Annem “Sana para değil Kur’an versem olur mu” dedi Çocuk “Süper olur” diye bağırdı. Annem kitaplıktaki harfleri en rahat okunan Kur’anı getirdi. Bir de çanta ayarladı belinden yukarı gelecek şekilde omzuna asıp yolladı çocuğu. Ben bunlara biraz kulak misafiri olduktan sonra balkona geri gittim. Aradan 15 dakika mı ne geçti. Yine zil çaldı, bu kez ben açtım kapıyı, annem yorulmasın diye. Yine aynı çocuk, elinde bir Horoz var. “Teyze bana Kur’an vermişti ,ben de civcivken alıp büyüttüğüm horozumu size vermek istiyorum lütfen kabul edin” deyip dışkapıdan içeriye horozu salıverdi. Ben “Hayır hiç gereği yok” falan diyemeden çocuk kaçmaya başladı. Aklıma geldi cebimde babannemin verdiği miktarı önemli olmayan bir para vardı. Çocuğun peşinden koştum her ne kadar koştum desem de siz anlayın ki yürüdüm(Fitness salonunda sakatlandım pek koşamıyorum). Elemana caminin önünde anca yetişebildim. Ve gık demeden cebine parayı sokuşturdum. Yüzüme baktı ben de ona baktım gözlerimiz neredeyse aynı anda ve aynı dolulukla yaş akıtmaya başladı. Bir daha bakamadan ikimiz de evin yolunu tuttuk.(İşte her şey ya nasip)
Sami Yaylalı
Sami Yaylalı