Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kuran insan için konuştu-9- (1 Kullanıcı)

ozdenozgur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Şub 2008
Mesajlar
60
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
75
SEHER VAKTİ ÇALIN YARİN KAPISIN


“Seher vakti çaldım yarin kapısın” Bu mısrayı anımsamayanınız yoktur değil mi ? Seher vakti kalkabilmek ,uykudan fedakarlık edebilmek bayağı zorlu işlerdendir.Öyledir ,çünkü işe gidenler zorla kalkmakta, evde olanlar zaten öğlene yakın uyanmaktadırlar.Ama diyelim tatile ya da pikniğe gidilecek herkes canavar gibi erkenden klakmaktadır. İnsan pikniğe ,tatile gitmeyecek mi,elbette gidecek.Ama yıllar geçer bir gün bile ,O gerçek yarin kapısını ne bir ibadet,ne bir affet nidası,ne bir dilek için çalmamışsak bunda bir gariplik var demektir. Ne zaman kapıya yöneleceğiz.Ölüme yaklaşılan ya da öyle düşünülen geç yaşlar kapımızı çaldığı zaman mı…Bir denesek en azından ,seher vakti kalkmanın huzurunu, dinginliğini,Tanrı’ya yakınlığını. Yani o seher vektinin içinde esrarengiz bir şeyler olduğunu.Sanki yalnız olmadığımızı bir şeylerin sessizce bize ilahi bir senfoni ya da ilahi bir sesle seslendiğini bir hissetsek…Ben hayal mi görüyorum dersiniz.Olabilir ama bir deneyin. En fazla kafa gitmiş bunda der geçer gidersiniz. “Seher vaktinde Allah’a yönelerek af dilemek ,size hiçbir psikoloğun veremeyeceği bir terapidir.”
O Muazzez Peygamberimiz ,kimbilir kaç kez o zamanın insanlarına şöyle haykırmıştır;”Ey insanlar !Bakın ben size Allah’tan gelmiş bir açıklayıcı,bir uyarıcıyım.Şu kendilerine bile yararı yada zararı olmayan ortakları,şirk araçlarını bırakın da seher vakitlerinde,sabah ve akşam Allah’a sığının. Yalnız Allah’a ibadet edin ,kulluk edin yalnız ondan yardım isteyin,yalnız ondan af dileyin. “
Kimbilir kaç gururlu ,fakir, zengin ,alay etmiştir onunla.Putlarına koşarak affet bizi bu zalimi dinlediğim için demişlerdir , zalim olduklarının farkına bile varmadan. Şunu bir daha yinelemek istiyorum ; “Seher vaktinde Allah’a yönelerek af dilemek ,size hiçbir psikoloğun veremeyeceği bir terapidir.”Ey İsmail önce senin terapiye ihtiyacın var…

Zariyat suresi 18.,50.,51. ayetler bana bunları anımsattı.

Zariyat 18. Seher vakitlerinde af dilemekteydi onlar.
Zariyat 50. O halde Allah'a kaçın/sığının! Ben size O'ndan gelmiş açıklayıcı bir uyarıcıyım.
Zariyat 51. Allah'ın yanına başka bir ilah koymayın! Ben size O'ndan gelmiş açıklayıcı bir uyarıcıyım.







AŞIRILIKLAR FELAKET YOLUMUZA DÖŞEDİĞİMİZ TAŞLARDIR
AŞIRILIKLAR FELAKET YOLUMUZA DÖŞEDİĞİMİZ TAŞLARDIR
AŞIRILIKLAR FELAKET YOLUMUZA DÖŞEDİĞİMİZ TAŞLARDIR

Canlılar tepki verirler.Çünkü canlılar yaratılırken tepki vermeye göre yaratılmışlardır. Tepkisel davranışlar kişiden kişiye değişir. Kişinin yaradılış özellikleri kadar,entelektüel düzeyleri de tepkilerin sınırları konusunda belirleyicidir.İnsan davranış biçimlerinin bir sinemasıdır tepkiler. Bu sinema oynarken kullandığımız enstrümanlar elbette bilincimiz,duygularımız,yaradılış özelliklerimizdir ki bazılarını tahmin ederiz,bazılarını bilimsel olarak ispatlarız. Yaşamını sert tepkilere aşırı davranışlara göre yöneten insanlara bakınız. Her aşırılık aynı davranışı sergileyenler dışında kimse tarafından hoş karşılanmaz. Aşırı davranışlar iyi niyetli bile olsalar ki bu temelde olamaz, bir nedeni vardır ve neden genellikle hoş değildir ,yine de garip karşılanır.Söylenmez ama hissedilir.Bir örnek verelim.Şu anda Cuma günleri dilencilerin aşırı arttığı günlerdir.Bu dilencilerden pek çoğu da bunu meslek edinmişlerdir.Yani gerçekten muhtaç olanlar değildirler. Özellikle Kur’an’ı iyi bilmeyenler her dileneni boş çevirmezler. Çünkü bir yerlerden sadaka vermenin, dilencileri boş çevirmemenin (Kur’an’da azarlamayın der ,ikisi farklı şeylerdir ) çok sevap olduğunu duymuşlardır. Oysa biz aslında zengin olan dilencileri en azından kendimizden daha varlıklı olduğu emniyet kayıtlarından belli olan dilencileri kötü yola itmiyor muyuz para vermekle. Bir ikinci sadaka şekli ,hiçbir kayda dayanmayan,Gülen cemaatine ve diğer yardım derneklerine ait kutular. Bunlarda toplanan paralar çok yüksek tutarlara ulaşmaktadırlar. Hiçbir kontrolü yok bunların.Birileri para atıyor birileri topluyor.Ne kadar toplandı nereye harcandı belli değil. İşte deniz feneri yolsuzluğu bunlara örnek. Ben bu sadaka kutularına para atanlara sevap avcıları diyorum. Cennet satın alıcıları diyorum.Neden mi…Bakınız kur’an bir kere bile akıl sözcüğünü kullanmaz.Aklını kullanmak,aklını işletmek sözünü sık sık kullanır. Kardeşim Allah’a rüşvet vereceğine aklını kullansana.Sen o kutuya attığın paranın nasıl kullanıldığını biliyor musun.Canım ben atayım sevabını alayım da günahı onların diyemezsin. Allah aklını doğru kullanmayanın üstüne pislik yağdırırım diyor.Yardım mı edeceksin, akrabalarının içinde,sokağında ,yakın çevrende yardım edecek kimse kalmadı mı…Olmaz, sevap ,kutularda daha fazla.Çünkü onlar dinimize karşı olan laiklere de karşılar. Yani para aslında yoksulun yanında laik dinsizlere karşı olunduğu, Atatürk’e karşı olunduğu, başörtüsü ve çarşafa karşı olanlara karşı olunduğu için de veriliyor. Yani bir sadaka ki,içinde siyaset ticaret Allah ile aldatma ,ne ararsan var. Biliyor musunuz neye acıyorum,bazı saf tertemiz Müslümanlar da kandırılıyor ya,onlara acıyorum…
Bakınız aşırı gözükmeyen bazı davranış ve eylemler ne aşırılıklara yol açıyor.O sadakanın hesabı da bizlerden sorulacak. Bu yağma öyle planlı kotarıldı ki.Önce Kızılayda yolsuzluk yapan yada bilerek yaptırılan birileri kamuoyuna açıklandı,sonra şanlı Osmanlı devleti vakıfları propagandası devreye sokuldu,sonra benim insanım okula muhtaçken gidip bilmem nerelere okullar yaptılar.En büyük propagandayı da bu okullar üzerinden yürüttüler.Trilyonlarca para ,kurban derisi,sadaka,ayni nakdi yardım olarak aktı akıyor.Bunun bir hesabı kitabı tutuluyor mu ? Hayır.Devlet denetliyor mu ? Hayır. Bu muazzam para nereye harcanıyor,birtakım söylentiler dışında biliyor muyuz ? Hayır. Bu büyüklüğü tahmin bile edilemeyen ,milyar dolarlarla anılan aşırılığın sebebi kim. Sevap avcıları yani ben kurban derisini vereyim,yada sadaka kutusuna üç beş kuruş atayım da gerisinden bana ne diyenler.
Vah vaaaaah Vah vaaaaaah!
Allah insanı Kur’an’dan gafil etmesin.Aklını istese de doğru kullanamaz.Kullansa da ancak çıkarı doğrultusunda kullanır. Kur’an’dan gafil olmak yani habersiz olmak,Kur’an aynen böyle kullanıyor cümleyi.Demek ki kur’an’ı anlamadan okumak insanı mealinden okumak kadar doğru yola iletmiyor.Zaten Allah istemezse iletemez de.Neden çünkü Yasin suresinin 70. ayeti açık açık bu Kur’an diriler içindir derken sen gider ölünün başında ölülere okursun. Bu okuduğunu ona bağışlarsın da günahlarının affını umarsın.Ey akılsız insan Kur’an sağlığımızda okunup kendimiz tarafından anlaşılmak zorunda. Yoksa arkadan gelen Kur’an neden fayda sağlasın ki. O zaman zenginler belli bir para ayırır her gün kendilerine hatim indirtirler böylece cenneti garantiye alırlardı.Zuhruf suresi 44. ayeti okuyun .Orada der ki;”Bu Kur’an’dan sorumlu tutulacaksınız.”Cahil kabir azabından korkar “Behey gafil yarın ölünce Kur’an’dan bildiğin ayetleri açıkla bakalım dendiğinde ne cevap vereceksin onu düşün de ondan kork asıl…”
Behey canım kardeşim sabah akşam bir sayfacık meal okumaya da mı gücün yetmiyor. Bir denesen ne kaybedersin.Ama kazancın büyük olur inan bana.Aslında benimkisi de laf.Beni dinlesen ne dinlemesen ne.Önce imanın olacak dağlar kadar,sonra ayetleri anlama isteğin olacak dağlar kadar,sonra Allah’tan Kur’an dostluğu dileyeceksin,sonra gayret göstereceksin dağlar kadar,buna rağmen başına belalar gelecek te senin imanın sarsılmayacak ve Kur’an’ı okuyup anlamaya devam edeceksin. Ve Allah sana yardım edecek te sen hissedecek ama hissettirmeyeceksin kimseye. Asla aşırı düşüncelere kaptırmayacaksın kendini.Diyeceksin ki ben melek mi olacağım.Hayır sadece gerçek bir insan olacaksın o zaman.
Yalnız değilsin bu sabahlarda ve akşamlarda kimbilir kaç inançlı insan Rab’lerine yalvarmaktadır. Bu bir kervan ister katıl ister dünya nimetlerine kapıl . Ey İsmail kime söz söylemeye hakkın var,sen önce o kervana kendin katıl…

İşte Kehf suresinin beş satırlık meali bana bunları yazdırdı.

Kehf 28. Benliğini, sabah-akşam yüzünü isteyerek rablerine yalvaranlarla beraber tut. İğreti dünya hayatının süsünü isteyerek gözlerini onlardan kaydırıp uzaklaştırma. Ve sakın, kalbinin bizim zikrimizden/Kur'anımızdan gafil koyduğumuz, boş arzularına uymuş kişiye boyun eğme. Böylesinin işi hep aşırılıktır.







NE KADAR ÜRPERİYORUM VE SAKINIYORUM
Her zaman diliminde,her mekanda yaşantımızı bir hay huy içinde sürdürürken,daha sonra eve gelip yorgun argın ayaklarımızı uzattığımızda, geçen bunca zaman içinde kaç kere Allah aklımıza geliyor acaba…Dolmuşta, otobüste ,uçakta, yanımızdan biri Allah dese, ne gibi bir etki altında kalıyoruz ve ne tepki oluşuyor ruhumuzda. O anda bir ürperti mi kaplıyor bedenimizi yoksa bakıp geçiyor muyuz. Allah. Bu ne bir söz ne bir anlam ne bir zaman ne bir mekan. Düşünülünce düşünülmeyen,yorumlanınca yorumlanamayan, hiçbir tanıma uymayan,benzetilmeye çalışılsa ,hiçbir şeyle eş olmayan , bildiğimiz matematiksel fiziksel tüm kavramları sıfırlayan,aramayan ama hep aranan,bilinemeyen ama hep bilen,görünemediği sanılan ama her halde göründüğünü hissettiren, en fazla unutulan,verdiği nimetleri bile tam algılanmayan,öfkesi hakkında korkudan titrenmeyen,sevgisi hakkında hayranlık gösterilmeyen,her şeye kul olunduğu halde O yaradan büyük güce lafın gereği kul olunan,tüm bu nankörlüklerin sonunda bile kızıp yarattığı bu canları toptan yok etmeyen, Allah…Nankör sözü benden değil bakınız Adiyat suresinin aşağıdaki ayetleri ne diyor;

6. İnsan, Rabbine karşı gerçekten çok nankördür. - 7. Ve kendisi de buna iyiden iyiye tanıktır.

Kur’an’da hiçbir söz boşuna olmadığına göre,durup bir daha düşünmek ve Allah’a yönelmenin ürperti boyutuna tarikatların ayinler gözlüğünden değil ama yüreğimizin gözüyle bakmak gerek. Ve yanımızda yöremizde meleklerin bize bir şekilde yardım ettiklerini Allah’ın emrindeki ruhun da onların yanında olduğunu bilmek gerek.Onlar sakının ,sakının, kendinizi sakının deyip durmakta iken. Bunlar da biraz sonra numaralarını vereceğim ayetlerde var. Ödül var ama azap ta var.Allah’a yönelenler af umabilirler elbet. Affet ya Rab!
Tarihi ören yerlerini gezerken yada televizyonlarda ilgili belgeselleri seyrederken, oralarda yürüyen Allah diyen yada zevk içinde eğlenenleri canlandırırım gözümde.Şimdi yoklar. Ne kadar da güçlü olduklarını sanıyorlardı oysa. Oysa son nefeslerinde hepsi şunu anladı ki ;Güçlü olan gücüne sınır olmayan Allah.
Yani İsmail bütün bu yazdıkların kendine.O Yüceler yücesi Allah’ı bir gün bile anmadan geçen yılları anımsa…

Nahl suresi 2.36.50.ve 104. ayetler bunları düşündürdü bana.

Nahl 2-Kullarından dilediğine melekleri, emrinden olan ruh ile şöyle diyerek indirir: "Gerçek şu: Benden başka ilah yok, o halde benden sakının!"

Nahl 36. Andolsun, biz her ümmette şöyle tebliğ yapan bir resul görevlendirdik: "Allah'a kulluk/ibadet edin, tâğutttan kaçının. Sonra bunlardan kimine Allah kılavuzluk etti, kimine de sapıklık hak oldu. Şimdi yeryüzünde gezip dolaşın da yalanlayanların sonu nasıl olmuş görün.

Nahl 50. Üstlerinde egemen olan Rablerinden ürperirler ve emredildikleri şeyi yaparlar.
Nahl 104. Allah'ın ayetlerine inanmayanlara Allah kılavuzluk etmez. Onlar için acıklı bir azap öngörülmüştür.

DEVAM EDECEK İNŞALLAH ALLAH'IN İZNİYLE

İSMAİL UYSAL ÖZDEN ÖZGÜR
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt