Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kuran insan için konuştu-5- (1 Kullanıcı)

ozdenozgur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Şub 2008
Mesajlar
60
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
75
. ARTIK ALLAH’I DAHA ÇOK ANACAKSIN DEĞİL Mİ!…
Vakıa 96 --Artık, o yüce Rabbinin adını tespih et! (Yani Allah’ı an diyor. Ne kadar anıyoruz…Sustum ben )
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------


GÖRÜNEN HER ZAMAN GÖRÜNEN OLMAYABİLİR
Kötülük asla cezasız kalmaz.Ama kötülere bir şey olduğu yok. Böyle bir yargıya varabilir miyiz ? Çoğu zaman varırız bu yargıya.Bir de bakıyorsun ki hayra barışa yönelik olanlar ,İman sahipleri, Allah’ı anıp duranlar daha zor durumdalar. Allahı anıp duranlar daha zor durumdalar.Bir kez bu algılama için yeterli gözlem yapmak olanaksız.Yani her kötü ya da iyi insanı bir ömür izleyecek değiliz ya.Tut ki izledik nedenlerin ve sonuçların ilahi tarafını nasıl bileceğiz. Bunun için ne bir izin ne izin için bir adres var. Asıl benliğimizi bilen Allah , kimin gerçekten doğru yola yöneldiğini kimin gerçekten saptığını en iyi bilendir. Biz de bazı sonuçlara varabiliriz elbette. Ama bu tamı tamına gerçeğin kendisi olmayabilir. Mesela zulme uğrayan İsa peygamberi izleyen o zamanın Musevileri , şöyle düşünmüş olamazlar mı;Bakın kardeşler ,Allah bunun yanında olsa zulüm görmesini engellerdi. Bu bizim dinimizi yok etmeye gelen bir zalimdir. Oysa o günkü Yahudilerin görüp akıl yürüttükleri şey gerçekten ne kadar uzaktı değil mi…Bizlerin de gördüklerimiz her zaman görünen olmayabilir. Ama şu ilahi evrensel ve hukuksal kural her zaman aklımızda olmalı:Kötüler bir şekilde cezasını bulacaktır.
Kuran bunu şu dille anlatır;İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlar Allah’ı çok ananlar ,zulme uğratıldıktan sonra başarıya ulaşanlar mutlaka ödüllerini alır bir şekilde. Zalimlere gelince onlar için acı verici bir devrim,değişim gelecek hazırlanmıştır ama onlar bu değişimi baş aşağı dönecekleri zamanı ve yeri bilemezler.
Ey İsmail her zaman gördüğüne inanma… Şuara suresinin 227. ayeti bana bunları anımsattı
Şuara 227. İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlar, Allah'ı çok ananlar ve zulme uğratıldıktan sonra başarıya ulaşanlar böyle değillerdir. Zulmedenler, hangi devrime uğrayıp baş aşağı döneceklerini yakında bilecekler.


BAĞIRARAK ALLAH ANILMAZ
Bazen camilerde, bazen hu çekilen odalarda ,bazen evde kendi kendine olunduğu bir zamanda ibadet eden birilerinin, Alllaaaaaaah! diye bağırdığını duymuş ya da görmüşsünüzdür. Oysa bu Kuran’a tamamen aykırı ve Allahın emrine karşı gelmektir.Var mı delil derseniz ayeti aynen yazayım. 4 mealden.
A’raf 205- Rabbini, öz benliğinin içinde yalvarıp ürpererek, bağırtılı olmayan bir sesle sabah-akşam zikret. Sakın gafillerden olma. (Yaşar Nuri Öztürk )
A’raf- 205 Rabbini, içinden, yalvararak ve korkarak, yüksek olmayan bir sesle sabah akşam an, gâfillerden olma! (Süleyman Ateş )
A’raf- 205. Kendi kendine, yalvararak ve ürpererek, yüksek olmayan bir sesle sabah aksam Rabbini an. Gafillerden olma. (Diyanet meali )
A’raf 205 -Sabah ve akşamları içinden yalvararak, gizlice ve kendin işitecek kadar bir sesle Rabbini zikret de gafillerden olma! (Elmalılı Hamdi m)
İşte 4 mealden apaçık bir ayet.Ne yoruma yer var ne değişik olarak anlamaya. Nasıl oluyor da bu kadar açık bir ayet varken, ayeti hiçe sayıp ,ayet bağırmayın dediği halde bağıra bağıra Allah’ı zikrediyoruz diyebiliyorlar.Anlayamıyorum.Aslında anlıyorum.Kuranı sadece Arapça okumayı Kuran okumak sayarsak, şeytan da bizi peşine takar götürür. Yüceler yücesi Rab’bim pek çok ayette özellikle daha Kuran yeni indirilmeye başlandığı zamanda,indiriliş sırasına göre 2.3.ve 4. sureler olan Kalem, Müzzemmil, Müddessir surelerinde Kuran’ı anlamamız için nasihat edip durur.Ama biz hala anlamamakta direnmekteyiz. Birileri de bizim yerimize yanlış doğru anlayıp bizi kah iyiye kah sapkınlığa yöneltmektedirler.En iyisi kendimiz şu mealleri sabah akşam azar azar da olsa okuyup Kuran’ı anlasak ta şeytanın öbür gözünü de kör etsek olmaz mı… (Dizi seyretmek varken Kuran okunur mu …)
Eğer iman ve inançlı isek dini sadece ve sadece Allah’a yönelip O’na özgülemez de kıyıdan kenardan ortaklar edinmeye başlarsak şirkin en berbatına bulaşmış oluruz ki Allah bundan tüm İslam alemini korusun.Ama İslam alemi ortak koştuklarını terk etmedikçe yani aklını kullanmadıkça üstüne Allah tarafından pislikler yağacaktır.Koca 20. yy ‘ da olduğu gibi. En büyük ortaklar tarikatlardır.Kişilerin akıllarına ipotek koyan bu tarikatlar işi tarikatı olmayanın dini de olmaz diyerek Allah’ın olan dini de ipotek altına almışlardır ki daha isyan ve şirk nasıl olsun . Daha pek çok şeye ipotek koymuşlardır.Demişlerdir ki Kuran’ın mealinden bir şey anlamazsınız. Demişlerdir ki Kuran yalnız Arapçadan okunur çünkü Arapça inmiştir ve cennette Arapça konuşulacaktır.Yine demişlerdir ki Kuran çevrilemez meal yazanlar yalan yanlış çeviri yapıyorlar.Sakın okumayın. Eğer yazmaya devam etsek koca bir kitap çıkar ortaya. Ama sizler onların her gün ortaya çıkan rezaletlerini duyup duruyorsunuz. Artık söz sahibi siz olun.Camide Furkan suresinin 43. ve 44. ayetini açık gezen kadınlar hayvandırlar hatta hayvandan da aşağıdırlar diyerek kadınları aşağılayan bir cahil vaize hayır o ayetler nefse hitabeder kadınla ne ilgisi var diyebilmeliyiz. Ben dedim , tepki çeksem de. Sıra sende onda şunda bunda sizlerde. Meydanı Kuran’a hakaret eden bu cahillere mi bırakacağız. Ama önce kendiniz bileceksiniz.Hem de çok iyi. Yani meallerden her akşam okumalıyız.Evde camide nerede olursak olalım din Allah’ındır.Ortağı olamaz. Yarın O’na döndürüldüğümüzde hani o ortaklarınız dendiğinde ne cevap veririz. Biraz daha dikkatle düşünürsek ortak koşmak olmasa bile Allah ‘ a yönelmenin önünde mal mülk edinme ,şehvet , para, evlatlarımıza aşırı düşkünlük , Allah ile aldatılma, İhtiyar olmayı bekleme, içki kumar sigara , gibi engellerin olduğunu görebiliriz. Zamanı hiç te iyi kullanmadığımızı.her şeyi Allah’a havale etme yanlışına düştüğümüzü, hatta günahlarımızı bile bir şekilde kadere bağlayıp sıyrılma gayreti içinde olduğumuzu , çalışkanlık yerine tembelliği isteyip durduğumuzu,çıkarımız sözkonusu olduğunda hak ve adaletten nasıl şaştığımızı görmüyor musunuz?...Hatta bazıları her şeyi unutup azgınlık sergilemiyorlar mı.?Hiç boyun bükerek gizlice ürpererek Yaradanına yakaran o haddini aşanlar gibi olur mu…Onlar huzura kavuşmuş bir yurtta beldede bozgun çıkarmazlar.Hep Allah’tan ümit ederler.Allah’tan ümit kesilir mi.Onlar hep güzel düşünmekle kalmazlar, aynı zamanda hep güzel davranırlar.Onlar bilirler ki güzel düşünüp güzel davrananlara Allah rahmet ve merhamet edecektir.
Sesini yükseltip durma İsmail , bilmez misin ki seslerin en çirkini eşek sesidir…
Cinn 20. De ki: "Ben ancak Rabbime yakarırım/çağırırım. Ve hiç kimseyi O'na ortak koşmam."( Şeytanın gözünün birini daha kör ettiniz mi…)
İşte A’raf suresinin 29.55 ve 56. ayetleri insana bunları hatırlatıyor.
A’raf 29.Şunu da söyle: "Rabbim bana adaleti emretti. Her mescitte yüzlerinizi O'na doğrultun. Dini yalnız O'na özgüleyerek O'na yakarın. Tıpkı sizi ilk yarattığı gibi O'na döneceksiniz." A’raf 55.Rabbinize; boyun bükerek, gizlice/ürpererek yakarın. O, haddi aşanları/azmışları sevmez. A’raf 56.Yeryüzünde, orası barışa kavuştuktan sonra bozgun çıkarmayın. Ürpererek ve ümit ederek dua edin O'na. Hiç kuşkusuz, Allah'ın rahmeti, Güzel düşünüp güzel iş yapanlara çok yakındır.
SEN ANCAK KUR’AN’A UYANI UYARIRSIN

. Birkaç tür insan var ki bunları uyarmak çok zor hatta olanaksız. Bunlardan birinci grup ;Kur’an’la uzaktan yakından ilgisi olmamış ahrete değil yüzünü dünyaya dönmüş insanlar. Ateist değildirler ama inançları öylesine zayıftır ki.Şöyle konuşurlarsa şaşmayın.Allah var tamam ama peygambere Kur’an’ı uzaylılar yazdırmış. Yok ya Allahın bizi gördüğü yok zenginleri görüyor. Namaz da neymiş Allah’a temiz bir kalple gideceksin işin aslı budur. Oruç ta ne Allah senin açlığından zevk mi alıyor.
İkinci grup olarak cahilliğin alt sınırlarında gezen ve kafası bidatlarla dolu tarikat mensubu olan ya da olmayan bazı insanlar.Bunların da Kur’an’la ya sadece Arapça olarak ilgileri vardır ya da hiç ilgileri yoktur tabii Kur’an’ı anlamak anlamında söylüyoruz.Bunlar bilgileri ya cahil imamlardan ya da gelenekselleşmiş kulaktan kulağa gelip yerleşmiş bidatlardan alırlar ya da tarikat ağabeylerinin anlattıklarıdır.Öylesine katıdırlar ki ayetleri gözlerine soksan yine inandıramazsın.En ılımlıları bile ama derler sen şöyle anlamış olabilirsin.Yani ayeti açık açık gördüğü ve anladığı halde bidat yönü onu gerçekten uzaklaştırır. Ya da en son eğer hafız falansa sana Kuran okumayı biliyor musun der .Biliyorum dersen devam eder ;Tecvidiyle okuyabilir misin…Amaç seni köşeye sıkıştırmaktır. Hele bazıları meal oku dersen yanından kaçtığı gibi bazıları açıkça benim yanımda meali övme de der.Hatta biri beni mealcilik mesleği yapıyorsun diye itham etmişti.Yine bazıları ;Kardeşim Kur’an’ı anlamak için Arapçan olacak senin Arapçan var mı diye başlarlar.Gerisi şöyle gelir ;Zaten kuranı kimse anlayamaz.
Görüyor musunuz.Kur’an’ı anlamamamız için ne engeller türetmişler. Neden acaba.Neden olacak tek yetkili kendileri olmak için.Nur risalelerine bir bakın asla ayet adı verilmez.Öyle ya merak eder okursun mealden.Oysa tek yetkili Saidi Nursi olmalı. Ama arapça harflerle yazılıdır. Yani arapça bileceksin denmektedir. Sonra senin neyine canım.Saidi Nursi yazmış ya Kur’an yerine onları oku yeter.Zaten sen ne anlarsın ki cahilin tekisin. İşte bakış açısı bu.Bir nur mensubu bana şunu sormuştu.Atatürk fizikçileri kestirmiş doğru mu ? Bakınız o kişi önemli değil nur risalelerini öğretenlerin bu kişiye bakış açıları çok ama çok önemli. Bu kişinin okuma ile hiç ilgisi olmamış.Öyle ki asla da olmaz okumaktan nefret eden biri.Onlar da bunu bildikleri için onu salak yerine koyuyorlar.Çünkü Atatürk’ün en önemli özelliği fizikçileri yani müspet bilimi baş üstünde tutması değil mi.Bunu sağır sultan bile biliyor.Ama bu cahil nerden bilecek.O da cahillere anlatır böylece Atatürk efsanesi yıkılır gider.Hesap bu. Eğer bu tarikat mensupları nasıl aldatıldıklarını bilseler çok acı hesap sorarlar eminim.
Bir gruptan daha söz edeceğim.Bunlar namazı kılar ,orucu tutar, bol kelime-i şahadet ve salavat getirir.Tamam derler bana bu kadarı yeter Allah benden daha fazlasını istemez varsa günahlarımı da affeder. Bu kimseler açık açık söylemeseler de kendilerine cenneti garantilemişlerdir. Öyle Kur’an’ı anlamak falan onları hiç ilgilendirmez.Onlara göre bütün hocaları keseceksin bir tane bırakacaksın. Bunlara Kur’an’ın bir mücevher sandığı ayetlerinse birer mücevher olduğunu nasıl anlatacaksın ki…
Ancak şu gruba anlatırsın:Bir kere muhatabı olduğu , sorumlu tutulacağı,Yüce Rab’binin ne istediğini,neyi yasakladığını oradan öğreneceği temel kaynağı olan Kur’an’ı iyi okuyup anlayabilen , içinde Allah korkusu ve aşkı olan,görmediği halde yürekten inanan,çaba olmadan eser verilemeyeceğini ödül alınamayacağını bilen.kıyıdan köşeden Allah’a yönelmek yerine tam yönelen ya da yönelmeye çalışan, kalbine kılıf geçirilmeyen,okumaktan ve okuyanlardan yazmaktan ve yazarlardan korkmayan,çevresinde kendinden korkulup şüphe edilmeyen,ama sevileceğim diye ikiyüzlü olmayan,bidatlardan uzak duran .İşte bu gruba giren insanlara bu mücevher sandığını mücevherlerini anlatabilirsin.Onlara anlarlarsa ödüllerinin büyük olacağını da söyleyebilirsin.
Sen önce kendin o Yüce kitabın Mealini oku anla ey İsmail. Okudum mu diyorsun.A cahil o seni okudu mu bakalım…
Aynen Yasin suresinin 11. Ayetinin dediği gibi.
Yasin 11. Sen ancak o zikire/Kur'an'a uyan ve görmediği halde Rahman'dan korkan kimseyi uyarırsın. Böylesini, bir bağışlanma ve seçkin bir ödülle müjdele!

DEVAM EDECEK ALLAH'IN İZNİYLE
İSMAİL UYSAL ÖZDEN ÖZGÜR
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt