Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kur'an-ı kerim (1 Kullanıcı)

HUSEYIN SASMAZ

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eyl 2009
Mesajlar
1,204
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
61
Kur'an-ı Kerim Muhammed Sallallahu Aleyhi Vesellem'e yirmi üç yılda parça parça indi. Kur'an-ı Kerim çeşitli konularda bazen peş peşe, bazen de aralıklı olarak iniyordu. Kur'an-ı Kerim, Allahu Teâla'nın Kur'an'da da zikrettiği hikmete göre bir defada değil olayların akışına göre inmiştir:

وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لَوْلا نُزِّلَ عَلَيْهِ الْقُرْآنُ جُمْلَةً وَاحِدَةً كَذَلِكَ لِنُثَبِّتَ بِهِ فُؤَادَكَ

"O küfredenler dediler ki; Kur'an ona bir kerede topluca indirilmeli değil miydi? Halbuki biz onu senin kalbine iyice yerleştirmek için böylece azar azar indirir ve ağır ağır okuruz."[1]

Yani kalbine iyice yerleşmesi ve böylece de onu kavrayabilmen ve ezberlemen için onu azar azar indirdik, demektir.

وَقُرْآنًا فَرَقْنَاهُ لِتَقْرَأَهُ عَلَى النَّاسِ عَلَى مُكْثٍ وَنَزَّلْنَاهُ تَنزِيلاً "Bir de Kur'an-ı insanlara ağır ağır okuman için bölüm bölüm ve gerektikçe indirdik."[2]

Bir başka ifade ile olayların akışına göre gerektikçe, yavaş yavaş indirdik. Hem Resulün kalbine iyice yerleşmesi hem insanlara Kur'an-ı yavaş yavaş okuması ve hem de olaylara göre, soru soranların sorularına cevap verilmesi için yirmi üç senede bölüm bölüm indirdik, demektir.

Kur'an-ı Kerim Muhammed Sallallahu Aleyhi Vesellem'e iniyor ve o da Kur’an’ın göğüslerde (hafızalarda) ezberlenmesini, deriden ya da yapraklardan, ya da kemiklerden parçalar üzerine yazılmasını emrediyordu. Yani kürek kemiklerine, hurma dallarına ince ve geniş taş parçaları üzerine yazılmasını emrediyordu. Bir ayet indiğinde onu sûredeki yerine konulmasını emrediyor ve bu ayeti şu sûredeki şu ayetten sonraya koyun, yazın diyerek ayetlerin yerlerini tek tek belirtiyordu. Osman Radıyallahu Anhu'dan şöyle dediği rivayet edildi:

"Nebi Sallallahu Aleyhi Vesellem'e ayetler iniyordu ve Nebi Sallallahu Aleyhi Vesellem bu ayetleri, içerisinde şu ayetlerin bulunduğu şu sûreye koyun diyordu."[3]

Kur’an’ın indirilmesi tamamlandıktan sonra Resul Sallallahu Aleyhi Vesellem Rabbine kavuşuncaya kadar bu durum aynı minval üzere devam etti. Bu nedenle şu anda mushaftaki bütün sûrelerde bulunan ayetlerin tertibi, Nebi Sallallahu Aleyhi Vesellem 'den, onun Cibril'den, Cibril'in de Allah Subhenehû ve Teala'dan aldığı şekilde tevkifidir/vahyin emri doğrultusundadır.

Buna göre de ümmet, Kur'an-ı Kerimi Nebi Sallallahu Aleyhi Vesellem 'den en ufak bir ihtilafa yer bırakmadan nakletmişlerdir. Şu anda gördüğümüz şekle göre sûrelerdeki ayetlerin tertibi, bizzat Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem 'in emrettiği ve emrine göre de deri, yaprak, kürek kemikleri ve ağaç dalları üzerine yazılan ve göğüslerde muhafaza edilen Kur'an'ın bizzat aynısıdır. Bu nedenle sûrelerdeki ayetlerin tertibi kat'idir. Resulullah'tan, Cebrail'den ve Allah Subhenehû ve Teala’dan geldiği üzere tevkifidir.

Fakat sûrelerin tertibi ise sahabelerinRadiyallahu anhüm ictihadına göre düzenlenmiştir.

Ahmed İbni Hanbel ve diğer sünen sahiplerinin çıkardığı, İbni Hibban ve Hakim'in de tashih ettiği İbni Abbas'ın rivayet ettiği bir hadis şöyledir:

"Osman'a; Berae/Tevbe sûresi ile Enfal sûresini bir araya getirip aralarına besmele yazmadan onları yedi uzun sûrenin arasına koymanızın sebebi nedir? diye sordum. Osman dedi ki; Nebi Sallallahu Aleyhi Vesellem'e birkaç sûre birden iniyordu. O sûrelere ait bir şey indiği zaman vahy kâtiplerinden bazılarını çağırıyor ve onlara, şu ayetleri içinde şunların zikredildiği şu sûreye koyunuz diyordu. Enfal sûresi Medine'de inen ilk sûrelerdendir. Berae sûresi ise Kur'an'ın en son inen sûrelerindendir. Bu sûre içeriği bakımından Enfal sûresine benziyordu. Bu benzerliğinden dolayı onu Enfal sûresinden bir parça sandım. Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem ruhunu Allah Subhenehû ve Teala’ya teslim etti fakat bunu bize açıklamadı."

Said b. Cübeyr İbni Abbas'tan şunu rivayet ediyor: "Bismillahirrahmanirrahim ifadesi ininceye kadar Nebi Sallallahu Aleyhi Vesellem bir sûrenin bitip bitmediğini bilmiyordu."

Bir başka rivayette ise: "Bismillahirrahmanirrahim ifadesi indiğinde sûrenin bittiğini biliyorlardı."

Bu da bütün sûrelerdeki ayetlerin tertibinin tevkifi olduğuna delalet etmektedir. Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem Berae sûresinin durumunu açıklamadığı için Osman Radıyallahu Anhu ictihad yaparak onu Enfal sûresine birleştirmiştir.

"El-ikna" isimli kitapta nakledildiğine göre İbni Mesud'un mushafında Berae sûresinin başında besmele vardır.

Ayetlerin tertibinde herhangi bir ihtilaf olmamakla beraber sûrelerin tertibinde sahabelerin farklı mushafları muhafaza ettikleri rivayet edilmiştir. sûrelerin tertibi açısından İbni Mesud'un mushafı ile Osman'ın mushafı farklıdır. İbni Mesud'un mushafının tertibinde, önce Fatiha sonra Bakara, sonra Nisa sonra da Âl-i İmrân sûresi gelmektedir. Osman'ın mushafındaki düzenleme ise Fatiha, Bakara, Âl-i İmrân ve Nisa şeklindedir. Her ikisi de sûrelerin nüzulüne göre düzenlenmemiştir. Ali Radıyallahu Anhu'nun mushafının nüzul sırasına göre şu şekilde tertip edildiği söylenir: Alak, Müddessir, Kalem, Müzzemmil, Tebbet, Tekvir, A’la sıralamasıyla önce Mekki sûreler sonra da sırasıyla Medeni sûrelere göre tertip edilmiştir. Sûrelerin tertibinde görülen bu farklılıklar sûrelerin tertibinin tevkifi olmayıp sahabenin ictihadının bir sonucu olduğuna delalet etmektedir.

Bu nedenle okurken sûrelerin tertibine uymak ne namazda, ne Kur'an tilavetinde, ne ders esnasında ne de eğitim esnasında vacib değildir. Nebi Sallallahu Aleyhi Vesellem'in bir gece namazında Âl-i İmrân sûresinden önce Nisa sûresini okuması da buna delalet etmektedir. Ancak Kur'an-ı Kerimin tersten okunmasını yasaklayan rivayetler, sûreleri tersten okumayı değil aynı sûredeki ayetleri tersten okunmasını yasaklamaktadır.

Cibril, Kur'an'dan inmiş olanların tamamını her yıl bir defa Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem'e okuyordu. Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem'in vefat ettiği sene ise Cibril Kur'an'ın tamamını Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem'e iki defa okudu.

Aişe Radıyallahu Anha'nın Fatıma Radıyallahu Anha'dan rivayetine göre;

أَسَرَّ إِلَيَّ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّه عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنَّ جِبْرِيلَ كَانَ يُعَارِضُنِي بِالْقُرْآنِ كُلَّ سَنَةٍ وَإِنَّهُ عَارَضَنِي الْعَامَ مَرَّتَيْنِ وَلاَ أُرَاهُ إِلاَ حَضَرَ أَجَلِي "Nebi Sallallahu Aleyhi Vesellem bana gizlice şöyle dedi: Cibril Aleyhisselam her sene bana Kur'an-ı bir defa okuyordu. Bu sene iki defa okudu. Bu da ecelimin yaklaştığını gösteriyor."[4]

Ebu Hüreyre Radıyallahu Anhum’dan: "Nebi Sallallahu Aleyhi Vesellem 'e Kur'an her sene bir defa arz olunuyordu/tamamı okunuyordu. Vefat ettiği sene Cibril Kur'an-ı ona iki defa arz etti."[5]

Her sene Cibril'in Kur'an-ı Nebi Sallallahu Aleyhi Vesellem'e arz etmesi demek, ayetlerin birbiri ile olan tertibini ve ayetlerin sûrelerdeki tertibinin arz edilmesi anlamına gelmektedir. Çünkü Kitabın arzı, Kitabın cümlelerinin, kelimelerinin ve tertibinin arzı demektir. Resul Sallallahu Aleyhi Vesellem'in vefat ettiği sene iki defa arz edilmesi de ayetlerin birbirlerini takip ediş sırasını ve ayetlerin sûreler içindeki tertibinin arzı anlamını ifade eder. Hadisten sûrelerin birbirleri ile olan tertibini anlamak da mümkündür. Ancak ayetlerin tertibi ile ilgili olarak birçok sarih ve sahih hadisler vardır. Bu hadisler ayetlerin tertibinin ve ayetlerin sûreler içindeki tertibinin nassıdır. Örneğin;

ضعوا هذه الآيات في سورة كذا بعد آية كذا "Şu ayeti şu sûredeki falan ayetten sonra koyunuz."

ضَعُوا هَؤُلاَءِ الاَيَاتِ فِي السُّورَةِ الَّتِي يُذْكَرُ فِيهَا كَذَا وَكَذَا "Şu ayetleri şunların zikredildiği sûreye koyun."[6] gibi emir içeren ifadeler ayetlerin tertibi konusunda geçen açık ve sahih nasslardır. Bir sûrenin bitip bir başka sûrenin başlaması Cebrail vasıtasıyla Allah'tan tevkifidir. İbni Abbas'tan; "Besmele ininceye kadar Nebi Sallallahu Aleyhi Vesellem bir sûrenin bittiğini bilmiyordu." Bir başka rivayette ise; "Besmele inince sûrenin bittiğini anlıyorlardı." Bütün bunlar kesinlikle sûrelerdeki ayetlerin tertibinin, sûrelerdeki ayetlerin sayısının ve yerlerinin hepsinin Allah Subhenehû ve Teala tarafından tevkifi olduğuna delalet etmektedir. Böylece ümmetin Nebi Sallallahu Aleyhi Vesellem 'den naklettikleri tevatüren sabittir.

Sûrelerin tertibine gelince: Her ne kadar Kur'an'ın Cebrail tarafından sunulması hadisinden sûrelerin tertibinin de tevkifi olduğu anlaşılırsa da diğer hadislerden de tevkifi olmadığı anlaşılmaktadır. Mü'minlerin annesi Aişe Radıyallahu Anha’dan;

إِذْ جَاءَهَا عِرَاقِيٌّ فَقَالَ أَيُّ الْكَفَنِ خَيْرٌ قَالَتْ وَيْحَكَ وَمَا يَضُرُّكَ قَالَ يَا أُمَّ الْمُؤْمِنِينَ أَرِينِي مُصْحَفَكِ قَالَتْ لِمَ قَالَ لَعَلِّي أُوَلِّفُ الْقُرْآنَ عَلَيْهِ فَإِنَّهُ يُقْرَأُ غَيْرَ مُؤَلَّفٍ قَالَتْ وَمَا يَضُرُّكَ أَيَّهُ قَرَأْتَ قَبْلُ إِنَّمَا نَزَلَ أَوَّلَ مَا نَزَلَ مِنْهُ سُورَةٌ مِنَ الْمُفَصَّلِ فِيهَا ذِكْرُ الْجَنَّةِ وَالنَّارِ حَتَّى إِذَا ثَابَ النَّاسُ إِلَى الاَسْلاَمِ نَزَلَ الْحَلاَلُ وَالْحَرَامُ وَلَوْ نَزَلَ أَوَّلَ شَيْءٍ لاَ تَشْرَبُوا الْخَمْرَ لَقَالُوا لاَ نَدَعُ الْخَمْرَ أَبَدًا وَلَوْ نَزَلَ لاَ تَزْنُوا لَقَالُوا لاَ نَدَعُ الزِّنَا أَبَدًا لَقَدْ نَزَلَ بِمَكَّةَ عَلَى مُحَمَّدٍ صَلَّى اللَّهم عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَإِنِّي لَجَارِيَةٌ أَلْعَبُ ( بَلِ السَّاعَةُ مَوْعِدُهُمْ وَالسَّاعَةُ أَدْهَى وَأَمَرُّ ) وَمَا نَزَلَتْ سُورَةُ الْبَقَرَةِ وَالنِّسَاءِ إِلاَ وَأَنَا عِنْدَهُ قَالَ فَأَخْرَجَتْ لَهُ الْمُصْحَفَ فَأَمْلَتْ عَلَيْهِ آيَ السُّوَرِ

"Iraklı bir adam ona geldi ve şöyle dedi: Hangi kefen daha hayırlıdır? Aişe Radıyallahu Anha; Yazıklar olsun sana. Bunun sana ne zararı var? dedi. Bunun üzerine Iraklı adam; Ey müminlerin annesi mushafını bana göster. Aişe Radıyallahu Anha; Niçin? diye sorunca adam; Belki sendeki nüshaya göre telif ederim. Hangisini önce okursan sana ne zararı var. İlk önce inen sûreler Cennet ve Cehennem hakkında tafsilatı içeriyordu. İnsanlar İslâm'a yönelince helal ve haram ayetleri indi. Eğer önce içki içmeyin ayeti inseydi, biz ebediyen içkiyi bırakmayız derlerdi. Zina etmeyin ayeti inmiş olsaydı biz ebediyen zinadan vazgeçmeyiz derlerdi. Mekke'de henüz oyun oynayan bir kız çocuğu iken Muhammed Sallallahu Aleyhi Vesellem'e: "Daha doğrusu onlara va'd olunan asıl saattir. O saat ne belalı, ne acıdır."[7] ayeti indi. Bakara ve Nisa sûresi ben yanında iken indi. Sonra Aişe Radıyallahu Anha yanındaki mushafı çıkardı ve sûreleri ona yazdırdı."[8]

Bu hadis Kur'an'ın başlangıçta toplu halde olmadığına delalet etmektedir. Sahabelerin mushafı tertiplerindeki ihtilaf da buna ilave edildiğinde Kur'an'daki sûrelerin tertibinin sahabenin ittifakı ile olduğu anlaşılır.



--------------------------------------------------------------------------------

[1] Furkan: 32

[2] İsra: 106

[3] Tirmizi, Ebu Davud

[4] Buhari, Sahih; III-35, Müslim-1803,1904/4

[5] Buhari

[6] Tirmizi, Tefsiri’l-Kur’an, 3011

[7] Kamer:46

[8] Buhari, Fedâil Kur’an, 4609
 
H

hado77

selamün aleyküm ve rahmetullahi ve berakatühü
kelamullah yerlerin ve göklerin ve gaybin rabbi olan ALLAH(cc) tarafından efendimiz(SAS) e indirilmezden evvel ALLAH(cc) kainatı yaratırken tilavet ayetler şeklinde vardı. yasin suresi bu surelerden biridir.TAHA ve YASİN Sürelerini Allahü Teala Hz.Adem A.S.' ı yaratmadan bin yıl evvel okumuştur. bu şu dmektir parça parça inmesi demek kelamullah içinde mevcut ve mezkur ayetlerin yavaş yavaş anlaşılmasına zemin hazırlamak değil . insanın hz. adem(AS) ın anlayış seviyesinden sonraki seviyelerine olan anlayışsızlığın yani kül halinde ALLAH(cc) KULLARINA OLAN İHTARININ YAVAŞ YAVAŞ AÇIKLANMASIDIR.
ALLAH(cc) taha ve yasin belki bilmediğimiz bazı sure-i celileleri okumakla hz. adem(AS) için yani ilk yaratışta verilecek ders kadarını almak için yeterl i azığı sağlamış. tevrat incil zebur dan önce kelamullahı halk etmiştir. zaten kelamın insandan önceliği kelamullahça kabul edilen bir husus olmakla bir insan yaratacağım tazim edin ayetiyle tasdiklidir.ALLAH(cc) ayetleri vardı ve zaten okunuyordu. buna rağmen eksik olan husus ne idi ki parça parça nazil oldu?ve bilinene surelerin fazlası farz olarak tilavet edildi. veya bu diğer ayetlerden murat edilen hangi esmanın anlaşılması içindi ve bemele-i şerif ne demekti?

ta-ha ve yasin sureleri özelde yasin suresi insanın halk eilişi ve onun bu yaratılıştaki hasmane tutumundan bahseder. bu açıdan yaratılmayı tamamen açıklar. taha ile ilgili yorum yapmayacağım. bunu dışında ve ALLAH(cc) bileceği ayetler dışında bir ayetin yaılmadığı ve okunmadığı düşünülse bile ALLAH(cc) bu sure ile insanı açıklamış ve nev-i beşere hep bu sure ile seslenmiştir. yani bizler meni haldeki hasmane düşmanı ve şeytanı hep değişik şekillerde tasvir eder ve mecaz ile anlar olmuşudur.
kelamullah kendini diğer ayetler ile açıklama gereğ hisettirecek ameller bakımından insan nefsin merhaleleine takılmışlığı yahudi isevi putperest ve müslüman omayı ve bunlar arasında zig*zag çizmeyi gösterince ALLAH(cc) besmeleyi açıklama gereği hissetti. yyani dedi ki namazı orucu zekatı ben farz kılıcam ve bunlar uygulanmayacak. bu nasıl kudrettiri size sorgulatıp cehenneme atmamak için size RAHMAN (cc) ne demekmişi anlatacam dedi.
RAHMAN (cc) ALLAH(cc) ün aslında özelde şeytan ve kulluk incelemesi bakımından ins ve cinnin aslında rahmete karşı isyankar bir tutum içine girmiş olma ihtimaline karşı ben herkese veririrm mümmin olsun kafir olsunu değil siz daha besmele çekmeyi bilmezken ben size orucu zekatı namazı farz kılmamı açıklar.
bu şu demek çok açık bir şekilde kelam yasin dışında kemal bulmamış insana besmele dersiolur. ALLAH(cc) bir şey diler de o olmaz mı? bir an için bile isyan vukua gelir mi? insani değerlendirme bakımından evete verilen hal zaman gösterdiki kendi halimiz ve bunlara cevap çok ağır , demekki biz daha RAHMAN(cc) öğrenim safhasındayız. ALLAHIN ADIYLA RAHMAN(cc) olanın diyor ve besmelyi kesiyoruz. RAHİM(cc) ahirette öğrenilecek. peki kelam ne zaman okunacak. o 600 sayfalık kitap ne kadar azken daha okunma zafahatına bile geçemeiş yüzlerce müslüman var ve okudukları halde. çünkü RAHMAN(cc) demek SULTAN(cc) yani emrine itaatsızın olmadığı demek. ya varsa. işte orda daha besmele eğitimi vardır kelam telif edilmez. yani mevcut kelam orada daha okunmamıştır ALLAH(cc) tarafından. bu şu demek nsan tek olmakla hz. adem(AS) gibidir ve onun(CC) huzuzrnda o şekilde ağırlanır. o kişi edebe riayeti ölçütünde besmelenin evvelinden ve ahirinden sonrasını okumaya/anlamaya/yaşamaya/yaşatmaya başlar bu noktalardan biri eksikse her okuduğu ayet besmele olur.
bu şundan önemli kelamllahtaki imtihan eğer ALLAH(cc) İMTİHAN EDECEM DERSE KORKUNÇTTUR. VE BUNA YARATILMIŞ HİÇ BİR ŞEY DAYANAMAZ. samir koca bir yhaudi cemaatı olur ve hz.musa (AS) a sen beni neden kovdun o koruduğun yahudiler azaba yine uğradı yine isyan ettiler bense sana firavunun anlatamadığını anlattım. o yahudilerin tam olgunlaşamaış imanın gösterdim ve korkma o ateşi aldığın yerdeki zatınsözü haktır ALLAH(cc) katında peygamberler korkmaz. o kvuşun huzurda bir şey bırakmadı da ahir aman nebisi geldi. sen o buzağını böğürmesini açıklasaydın. biz de putperestlikle mücadeleyi ona(SAS) bırakmayacaktık. size emredilen içinizden gücü yettiğinize zulmetmekmiydi. hep tartışılan bir din olarak ve kitap olarak tevratı bırakıp yanınazdan gideceğim ve size her gördüğünüzde yalnızlık cezanızı ve ALLAH(cc) önündeki esas imtihanınızı hatırlatacağı ve kıyamete yakın o rasul(SAS) bekleyeceğim der.
bu kelamullahın özü itibari ile hakikattır ve peyganberi bir imtihan bakımından böyle bir kimse ile karşı karşıya bırakıp koca koca devletleri nasıl samiri yapıldığını gösterir ve bir kii biz aramızda münafık da olsa barındırdığı ibn-i selul örneği ile eğer onları kovarsan onlar sizden daha sabırlı gözükür de kelamı hak bilmezleri açıklarsın. sabırda yarış ve bana güven. ALLAH(cc) peygamberi bir imtihanla insanı denemesi akıl almaz bir şiddettir ve insan buna takat getiremez. ALLAH(cc) doğru sözlü olun der. kelamtek bir ayet olur. bildiğin hakikatı nefsinin önüne getirme . eskimo olsan seni anlamayanlara nazire biz onu kalbine okuruz der. ve sen anlayanlardan olursun. doğru sözlü olmaka kelamı okuduğuna inana insana benim okuduğum bana nimet verince hatırladığımmışı gösterir. tilavet başlayınca ben zaten bunları biliyordu. ALLAH(cc) bunları yeri göğü yaratmazdan önce zaten okumuş da bana emrini ondan sonra vaz etmiş. yani parça parça edilen imtihan olarak kelam olmuş. ve iyice belletecekleri tek husu koca kainatın şehadetine şamil olanRAHMAN(cc) ismini doğru okuyup anlayın ki kelama şimdi başlayının açıklamasıymış.

yoksa kelamın parça parça olması ayrı ayrı okunması insanların hak ve hakikatı bilmeyenler olmasından değildi onlara ilk insansadan hz. adem(AS) dan sonraki kardeş olma hali içindeki eksikliklerin hatırlatılmasıydı.

o yüzden o kişi ki şehadet getiriyor savaşıyor başına bir taş düşüyor ölüyor ve cennete gidiyordu tek bir ayet bilmeden. ashap(RTA) oluyor az çalışıp çok kazanıyor. bütün parçaları tek halde ALLAH(cc) rızasına eriyordu. ALLAH(cc) o kullarının kalplerine çoktan RAHMAN(cc) yazmıştı. bu yüzden kelamın yavaşlığı ve ağırlığı yavaş ve ağır olan kalpler bakımındadır. efendimiz(SAS) anlatılan o kalplerin haliydi kelamın sahibinni değil. O (ac) seriül hisabdı ve insana kelamın besmelesindeki RAHMAN(cc) ismini o koca kitabda imtihana çeviriyor. oyun için yaratmadım diyor eğere edinseydik kendi katımızda yaratırdık diyerek. nefsi ve imanı arasında kalan ve gerçeği bilen insana en güzel oyun sahasını açıyor evet koca kainatta insi cinni ona iman etmemişse oyun oynatıyor ve her yer onun katı oluyordu.

yeddi kudretinde olan ALLAH(cc) kudretini anlamamışıktı parça parça eden insanı /fıtratı/kelamı. yoksa kamil ruhlar zaten yasin olur da adına MUHAMMED(as) derler. üzerine kelam indirilmeden hürmetine tevbeler kabul edilir de hz. adem(AS) öyle kurtulur.
ALLAH(cc) bizlerden razı olsun.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt