Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

KUR'AN-I KERİM ışığında "NAMAZ"IN FARZ OLUNUŞU (1 Kullanıcı)

EHL-İ BEYT

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Mar 2009
Mesajlar
731
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
46
Namaz; Farsça bir kelimedir.
Arap dilindeki karşılığı “Salât”tır.
Dilimizde de Farsça’da olduğu gibi, belli bir kural ve kaideler çerçevesinde yerine getirilen bildiğimiz bedeni ibadetin ismi olarak kullanılmaktadır.
Namaz; İslam dininin en fazla önem verdiği ibadettir.
Kur’an-ı Kerim, Hz. Resul ve Ehl-i Beyt İmamları’ndan (a.s) bu hususta gelen beyanattan haberdar olan hiçbir kimse, bunu inkar edemez.

Hz. Resul ve Ehl-i Beyt İmamları’nın hayatında da namaz, her zaman ve her halükarda başta ve en önemli mevkide yer almıştır.
Öyle ki, hiçbir iş ve hiçbir tehlike namazı onların gözünde ikinci derece konumuna düşürmemiştir.
Hatta en kritik an olan savaş meydanında düşmanla savaştıkları anda bile namaz ön planda olmuş ve namaz vakti olunca önce namazlarını kılmış, sonra savaşmaya devam etmişlerdir.

İbn-i Abbas diyor:
“Hz. Ali (a.s)’ın Sıffin’de Muaviye ile savaştığı sırada ikide bir göğe yönelip güneşe baktığını gördüm. Hazrete, niçin böyle ikide bir güneşe baktığını sorduğumda;
Hazret:
“Öğle vakti olup olmadığını bilmek için bakıyorum, öğle olunca öğle namazını kılalım” buyurdular.
Bunun üzerine ben: “Şimdi namaz vakti mi? Biz savaşmaktayız, savaş anında namaz olur mu?”
dedim.
Hazret: “Meğer biz onlarla niçin savaşıyoruz? Biz onlarla namazı yaşatmak için savaşmıyor muyuz?” buyurdular.

İbn-i Abbas ekliyor:
“Hazret asla gece (teheccüt) namazını terk etmedi, hatta Harir gecesinde bile gece namazını kıldı.”
( Bihar-ül Envar, c. 83, s. 23)

İmam Hüseyin (a.s) da Aşura günü Kerbela denen o belalı çölde ve o kanlı savaş esnasında bile namazını terk etmemiş, öğle vakti olunca düşmandan namaz kılmak için bir anlık savaşı durdurmayı istemiş, o Yezidîler bunu kabul etmeyince de, babası Ali bin Ebu Talib gibi, savaşa ve bütün o musibet ve felaketlere rağmen, geri kalan ashabıyla birlikte öğle namazını kılmıştır.

 

EHL-İ BEYT

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Mar 2009
Mesajlar
731
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
46
Kısacası namaz, İslam dininin direği ve en fazla önem verdiği ibadettir.
Kur’an-ı Kerim, Hz. Resul ve Ehl-i Beyt İmamları’nın açıklamalarında hiçbir ibadete namaz kadar önem verilmemiştir.

Salât kelimesi ve bu kelimeden üretilen çeşitli kipteki kelimeler Kur’an-ı Kerim’de birbirine yakın manalarla yüzü aşkın ayette geçmektedir.
Bu ayetlerin bazılarında kesinlikle rahmet, mağfiret, dua ve niyaz anlamlarını ifade ederken, diğer bazılarında da kesinlikle, bildiğimiz namaz ibadetini ifade etmektedir.
Aşağıda zikredeceğimiz örnekler bunu açık olarak gözler önüne serecektir.

Allah Teala şöyle buyuruyor:
“Allah ve melekleri, Peygambere salât etmektedirler. Ey iman edenler! Siz de O’na salât edin ve O’na selam verin.”
Bu ayet-i kerimede geniş zaman ve emir kipinde kullanılan salât kelimelerinden kesinlikle rahmet indirme ve dua etme anlamları kastedilmiştir.

Yine Allah Teala şöyle buyurmuştur: “...Onlara salât (dua) et. Muhakkak ki senin salâtın (duan), onlara huzur ve sükunet verir. Şüphesiz Allah işiten ve bilendir.”
 

EHL-İ BEYT

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Mar 2009
Mesajlar
731
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
46
Yine Cenab-ı Hak şöyle buyurmuştur:
“İşte Rablerinden salâvat ve rahmet hep onlaradır. Doğru yolu bulan da onlardır.”
Bu ayet-i kerimedeki salât kelimesinden üretilen salâvat kelimesinin de af ve mağfiret anlamına geldiği açıkça gözler önündedir. Bunların benzeri diğer ayetler de mevcuttur.
Ancak Kur’an-ı Kerim’de salât kelimesi ve bu kelimeden türetilen diğer kelimeler daha çok bildiğimiz bedeni ibadet olan namaz manasında kullanılmıştır.

Bu, ayetlerden de anlaşıldığı gibi, Hz. Resul ve Ehl-i Beyt İmamları’nın bu ayetlere getirdikleri yorumlar da aynı doğrultuda olmuştur.
Şimdi bu ayetlerden birkaç örnek verelim.

Allah Teala şöyle buyuruyor:
“Sen de içlerinde bulunup onlara salâtı ikame ettiğin (namazı kıldırdığın) vakit, onlardan bir bölük seninle beraber salâta (namaza) dursun, silahlarını da yanlarına alsınlar.
Secde ettikten sonra bunlar arkanıza geçsinler, salât (namaz) kılmayan öbür grup gelip seninle salâtlarını (namazlarını) -kısaltılmış olarak- kılsınlar, korunmalıklarını ve silahlarını da yanlarına alsınlar.
Çünkü kafirler sizin eşyanızdan ve silahlarınızdan gafil kaldığınızda birden üzerinize saldırmayı arzularlar...”

Bu ayet-i kerimede savaş esnasında salâtın (namazın) nasıl kılınacağı açıklanmakta ve bildiğimiz namaz kastedilmektedir.

Yine Allah Teala şöyle buyurmuştur:
“Salâtı (namazı) bitirdiğiniz zaman, ayakta, oturarak ve yanlarınız üzerine uzanarak Allah’ı zikredin.
Güvene kavuşunca da salâtı ikame edin (tam olarak yerine getirin). Çünkü salât (namaz), müminlere vakitli olarak yazılmıştır (farz kılınmıştır).”

Görüldüğü üzere bu ayet-i kerimede de salât kelimesi açıkça namaz anlamında kullanılmıştır.
 

EHL-İ BEYT

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Mar 2009
Mesajlar
731
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
46
Kur’an-ı Kerim’de namaz kadar hiçbir ibadetin önemsenmediğini kimse inkar edemez.
Kur’an’da bir iki defa değil, defalarca her şeyden önce namaz kılmaya emredilmiştir.

Yine Kur’an’da namaz kılanlar ilahi övgüye mazhar olurken, namaz kılmayan kimseler şiddetle kınanmıştır.
Keza namaz kılanlar için büyük ilahi mükafatlar va’dedilirken, namaz kılmayanları büyük ilahi azabın beklediği açık bir dille ortaya koyulmuştur.
İlaveten, Kur’an-ı Kerim’de namaz ibadetinin bütün ilahi dinlerin ortak ibadeti olduğu vurgulanırken, bütün ilahi elçilerin en fazla önemsediği ibadetin de namaz olduğu, hatta onların Allah Teala’dan kendilerini namaz kılanlardan kılmasını diledikleri ve namaz kılmanın bütün enbiyanın ortak vasfı olduğu gözler önüne serilmiştir.
 

EHL-İ BEYT

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Mar 2009
Mesajlar
731
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
46
Allah Teala şöyle buyuruyor:
“Salâtı (namazı) ikame edin (gerektiği gibi kılın). Zekatı verin ve rüku edenlerle birlikte rüku edin.”


“Namazı kılın, O’ndan sakının ve bilin ki, dönüşünüz O’nadır.”


“İman eden kullarıma de ki: “İçinde alışveriş ve dostluk olmayan gün gelip çatmadan namazı dosdoğru kılsınlar ve kendilerine rızk olarak verdiğimiz şeylerden gizli ve açık olarak Allah yolunda harcasınlar.”


“Ey iman edenler! Rüku ve secde edin, Rabbinize kulluk edin, hayırlar işleyin ki, kurtulasınız....
Öyleyse, namazı dosdoğru kılın, zekat verin ve Allah’a sımsıkı sarılın. O, sizin sahibinizdir. Ne güzel sahip ve ne güzel yardımcıdır O.”



“Namazı dosdoğru kılın, zekat verin ve Allah’ın Resulü’ne itaat edin ki; rahmedilesiniz.”


“Allah’a yönelin, O’ndan sakının, namazı doğruca kılın ve müşriklerden olmayın.”

 

EHL-İ BEYT

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Mar 2009
Mesajlar
731
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
46
Allah Teala şöyle buyuruyor:

“Gerçekten Rabbin, senin gecenin üçte ikisinden az bir zamanda ve gecenin yarısında ve üçte birinde, seninle beraber olan bir grup ile beraber kalkıp namaz kıldığını biliyor.
Gece ve gündüzü takdir edip planlayan Allah’tır.
Allah, sizin bu vakitlerde kalkmaya güç yetiremeyeceğinizi biliyor.
O, sizin tevbenizi kabul etti.
Artık Kur’an’dan okuyabildiğiniz kadar okuyun.
Allah, sizden hastalananların olacağını ve çıkıp yeryüzünde Allah’ın fazlını (rızkını) arayan başkalarının bulunacağını ve diğer başkalarının da çıkıp Allah yolunda cihad edeceğini biliyor.
Artık size müyesser olduğu kadar Kur’an okuyun, namaz kılın, zekat verin,
Allah için güzel bir şekilde borç verin ki;
kendi lehinize takdim ettiğiniz her hayrı Allah katında daha yararlı ve mükafatça daha büyük olarak bulacaksınız ve Allah’tan bağışlanma dileyin; şüphesiz O, çok bağışlayan ve çok acıyandır.”
 

EHL-İ BEYT

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Mar 2009
Mesajlar
731
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
46
Bütün peygamberlere gelen vahiyde namaz emredilmiştir.

Allah Teala bu hususta şöyle buyuruyor:

“Onları (peygamberleri) emrimizle yol gösteren önderler kıldık. Onlara iyilikler yapmanın, namaz kılmanın, zekat vermenin yapılışını vahyettik ve onlar Bize kulluk edenlerdendiler.”



Yine Hz. İsa (a.s)’ın dilinden şöyle buyurmuştur:

“Ben Allah’ın kuluyum, bana kitap verdi, beni peygamber yaptı, nerede olursam olayım beni mübarek kıldı ve sağ olduğum müddetçe bana namaz ve zekatı emretti.”
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt