Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kuran bır mucızedır!!!!!!!! (1 Kullanıcı)

elifimbenim(MERHUME)

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 Kas 2007
Mesajlar
1,642
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
64
[FONT=Times New Roman, Times, serif]Kuran Bir Mucizedir[/FONT]
kuran_quran.jpg
Allah, bundan 14 asır önce, insanlara yol gösterici bir kitap olan Kuran-ı Kerim'i indirmiş ve tüm insanlığı Kuran'a uyarak kurtuluşa ermeye davet etmiştir. Ayette de bildirildiği gibi Kuran "alemlere bir zikr (öğüt, hatırlatma, hüküm ve üstün bir şeref)den başka bir şey değildir." (Kalem Suresi, 52) Kuran indirildiği günden kıyamet gününe kadar da, insanlığın yegane yol göstericisi olan son İlahi kitap olacaktır.

Kuran her çağda yaşayan her insan grubunun anlayabileceği, kolay ve anlaşılır bir dile sahiptir. Allah bunu "Andolsun Biz Kuran'ı zikr (öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık..." (Kamer Suresi, 22) ayetiyle bizlere haber verir. Kuran'ın, aynı zamanda edebi dilinin mükemmelliği, benzersiz üslup özellikleri ve içerdiği üstün hikmet de, onun Allah'ın sözü olduğunun kesin delillerindendir. Nitekim bu gerçeği günümüzde birçok batılı dil bilimci, felsefeci, fizikçi, biyolog, kimyager ve düşünür tasdik etmektedir. Bu yazımızı aydınların Allah’ın insanlığa son mesajı olan Kuran-ı Kerim hakkındaki yorumlarına ayırdık.

Kuran’ın Mükemmelliği İle İlgili Yorumlar

“Mekkeliler hala ondan mucize istiyorlardı ve Hz. Muhammed (sav), dikkate değer bir cesaretle ve kendinden eminlikle misyonunun teyidi olarak Kuran'ın kendisine başvurdu. Tüm Araplar gibi onlar da lisan ve konuşma sanatında uzmandılar. Eğer Kuran O'nun kendi yazması olsaydı, diğer kişiler onunla rekabet edebilirdi. Bırakalım onun gibi on ayet yazsınlar. Eğer yazamazlarsa (ki kesinlikle yazamazlar) o zaman Kuran'ı açık bir mucize olarak kabul etsinler.” (Oxford Üniversitesi'nden ünlü Arap dili uzmanlarından Hamilton Gibb)

“Misyonunun gerçekliğinin bir kanıtı olarak ne zaman Hz. Muhammed (sav)'ten bir mucize istense, O, Kuran'ın İlahi kaynağının bir kanıtı olarak Kuran ifadelerini ve kıyaslanamaz üstünlüğünü kullanmıştır. Aslında Müslüman olmayan kişiler için bile hiçbir şey onun anlaşılır bir bütünlüğe ve kavrayıcı bir tokluğa sahip dilinden daha harika değildir... Gösterişli ahenklerle dolu seslerin bolluğu ve olağanüstü ritimler, en düşmanca ve kuşkuyla yaklaşan kişilerin değişmesinde önemli olmuştur.” (Paul Casanova'nın "L'Enseignement de I'Arabe au College de France" (Fransız Kolejinde Arap Eğitimi) adlı makalesinden)

“Kuran Cebrail tarafından Hz. Muhammed (sav)'e dikte ettirilmiş, kelimesi kelimesine Allah'ın bir vahyidir. Kendisi ve Allah'ın Peygamberi Hz. Muhammed (sav)'in doğruluğunu teyit eden bir mucizedir. Mucizevi niteliği kısmen tarzında yatar -o kadar mükemmel ve yücedir ki hiçbir insan ve cin en kısa suresiyle kıyaslanabilecek tek bir sure yazamaz- kısmen de öğretisinin içeriğinde, gelecek hakkındaki bilgilerinde ve Hz. Muhammed (sav)'in asla kendi kendine elde edemeyeceği bilgilerin muazzam derecede doğruluğunda yatar.” (Harry Gaylord Dorman'ın Towards Understanding Islam (İslam'ı Anlamaya Doğru) adlı kitabından)

“Edebi bir dev yapıt olarak Kuran tek başına durmaktadır; Arap edebiyatının eşsiz bir ürünüdür, kendi deyimiyle selefi ve halefi yoktur. Tüm çağların Müslümanları yalnızca içeriğinin değil, üslubunun da taklit edilemeyeceği konusunda birleşmişlerdir…” (Arap dili uzmanı Hamilton Gibb) Gibb, Arabic Literature-An Introduction, 1963, Oxford at Clarendon Press)

Kuran’ın İlahi Bir Kitap Olması İle İlgili Yorumlar

“Bütün olarak Kuran'da en zeki insanlar, en büyük filozoflar ve en yetenekli politikacılardan alınabilecek bir akıl koleksiyonu buluruz. Ama Kuran'ın ilahiliğinin başka bir kanıtı daha vardır; vahyedildiği günden bugüne kadar çağlar boyunca bozulmadan korunmuş olması. Müslüman dünya tarafından tekrar tekrar okunan bu kitap, iman eden kişide hiçbir bıkkınlık meydana getirmez, aksine tekrarları yoluyla her gün daha da çok sevilir. Onu dinleyen ya da okuyan kişide derin bir huşu ve saygı hissi uyandırır... Bu kitap, her şeyden öte Allah'ın kitabıdır.” (Laura Veccia Vaglieri'ın Apologie de I'Islamisme (İslamiyet Adına Bir Açıklama) adlı kitabından)

“Güç, bilgi ve evrensel İlahi takdir ve birliği (göklerin ve yerin sahibi tek bir Allah'a olan inanç ve güven) niteliklerine atfen Kuran'da geçen İlahi doğa anlayışı, ayrıca yüksek ve derin ahlaki azim, öğüt verici akli konuların Kuran'da yer alması ve güçlü milletler ve büyük imparatorlukların kurulacağını ispatlayan bölümler bulunması sebepleriyle Kuran'ın en üst derecede övgüye layık olduğu da kabul edilmelidir.” (Aziz J. M. Rodwell'in M. A., The Koran (Kuran) adlı kitabından)

“… Arapça Kuran'ın yüce belagatını zayıf da olsa yansıtacak bir şeyler üretme girişimim, mesajın kendisinin yanı sıra, kompleks ve zengin kafiyeleriyle çeşitlenmiş insanlığın en büyük edebi başyapıtı olan Kuran'ın karşısında sönük kaldı... Müslüman Pickthall'ın Kutsal Kitabı tarif ederken kullandığı tabirle bu "taklit edilemez ahenk" daha önceki tercümanlar tarafından neredeyse tümüyle göz ardı edilmiştir; bu yüzden muhteşem şekilde süslenmiş orijinaliyle kıyaslandığında (meallerin) donuk ve düz seslere sahip olması şaşırtıcı değildir.” (Arthur J. Arberry, The Koran Interpreted (Açıklamalı Kuran)

“Modern bilginin ışığında Kuran tamamen objektif olarak incelendiğinde, pek çok kereler belirtildiği gibi ikisi arasındaki uzlaşma fark edilir. Hz. Muhammed (sav)'in zamanındaki bir kişinin o günün bilgisiyle böyle ifadelerin sahibi bir yazar olması düşünülemez. Bu tür düşünceler Kuran'ın eşsizliğini gösteriyor ve tarafsız bilim adamını, materyalist sebeplere dayanan bir açıklama getirmedeki yetersizliğini kabul etmeye zorluyor.” (Dr. Maurice Bucaille, Paris Üniversitesi, Cerrahi Klinik Başkanı)

“… Hem korunmuş olması hem de özü itibariyle tamamiyle eşsiz bir kitap var… hiç kimsenin ciddi bir şüphe ortaya atmayı başaramadığı gerçek bir otorite.” (Aziz Bosworth Smith'in Mohammed and Mohammadanism (Hz. Muhammed ve Muhammedçilik) adlı kitabından)

Böylece Biz onu, Arapça bir Kur'an olarak indirdik ve onda korkulacak şeyleri türlü şekillerde açıkladık; umulur ki korkup-sakınırlar ya da onlar için düşünme (yeteneğini) oluşturur. (Ta-ha Suresi, 113)​
 

elifimbenim(MERHUME)

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 Kas 2007
Mesajlar
1,642
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
64
[FONT=Times New Roman, Times, serif]Evrenin Yeni Mucizeleri Keşfediliyor[/FONT]
universe_evren.jpg
Allah; gökleri, yeri ve ikisi arasında olanları altı günde yarattı, sonra arşa istiva etti. Sizin O'nun dışında bir yardımcınız ve şefaatçiniz yoktur. Yine de öğüt alıp-düşünmeyecek misiniz? Gökten yere her işi O evirip düzene koyar...
(Secde Suresi, 4-5)

Birçok bilim adamı doğadaki fizik yasalarının ve canlıların gelişiminin sebep-sonuç ilişkisi çerçevesinde cereyan ettiğini düşünür. Hatta bunun, doğal bir olayın açıklamasının bilimsel olarak değer kazanabilmesi için şart olduğunu bile ileri sürerler. Ancak bunu iddia edenler bir açmazla karşı karşıyadırlar. Şu ifade kesin bir çelişkiyi barındırır: “Elbette bazı şeyler (bilimsel olgular) aslında bir sebebe dayanır ama her şey, bir sebebe dayanmayan şeyler de dahil olmak üzere, bir sebep olmadan da var olabilir.” (T. D. Sullivan, “Comming to be Without a Cause”, Philosophy, s.176-177.)

Burada kast edilen şey şöyle örneklendirilebilir: Yağmurun nedeni bulutlardır, bulutların nedeni atmosferik olaylar, atmosferin nedeni ise Dünya'nın yapısıdır. Peki Dünya'nın yapısının nedeni nedir? İşte burası her şeyi sebep–sonuç ilişkisine bağlayan zihniyetin iflas ettiği noktadır.

Bugün bilimi sebep-sonuç ilişkisi üzerine kurmaya çalışanlar büyük bir telaş ve sıkıntı yaşıyor. Bu sıkıntının nedeni evrenin başlangıcı olan Büyük Patlama ya da orijinal adıyla Big Bang’dir. Astrofiziğin ulaştığı kesin sonuç, tüm evrenin, bir sıfır anında, büyük bir patlamayla var olduğudur. Büyük Patlama, tüm evrenin tek bir noktanın patlamasıyla yokluktan meydana geldiğini kanıtlamıştır. Kuran’da bu şu şekilde bildirilir:

“O gökleri ve yeri yoktan var edendir...” (Enam Suresi, 101)

Sebep-Sonuç İlişkisi Evreni Açıklamakta Yetersiz Kalıyor

Canlılığı ve diğer fiziksel varlıkları sebep-sonuç ilişkisi ile açıklama “maddenin zaman içinde birbiri ile etkileşimi” temeline dayanır. Ancak maddenin, enerjinin, hatta zamanın dahi bulunmadığı bir an vardır. Bu anı maddi bir sebeple açıklamak da imkansızdır.

Yale Üniversitesi fizik ve doğa felsefesi profesörü Henry Morgenau doğa kanunlarının tesadüflerle açıklanamayacağını şöyle ifade etmiştir:

“Şuna hiç şüphe yok ki, doğa kanunları tesadüfler ya da kazalar sonucu ortaya çıkmış olamaz. O halde doğanın sayısız yasalarının ortaya çıkışına dair sorulacak cevap ne olmalıdır? Doğa kanunlarının evrensel geçerliliğine uygun olan tek bir cevap biliyorum: Doğa kanunlarını Allah yaratmıştır. Allah her şeyi bilen, her şeye gücü yetendir.” (Henry Margenau & Roy A. Varghese, Cosmos. Bios, Theos, Open Court Publishing Company, Illinois, Mayıs 1992)

Oxford Üniversitesinde Tabii Bilimler doktorası yapmış ve 1973 yılında Nobel Tıp Ödülünü kazanmış olan nörofizyolog Sir John Eccles ise hayatın ancak kusursuz bir yaratılışın sonucu olduğunu söyler:

Eğer her şeyde bir amaç ve tasarımın hakim olduğuna inanmazsanız o zaman her şeyin sadece tesadüf ve gereklilikten ibaret olduğunu öne sürebilirsiniz. Ama varoluşunuzu açıklamak için tesadüf ve gerekliliğe bağlı kalmak aptalca birşeydir. Bütün hayat ve elbette bütün insanlar kusursuz bir yaratılış planının parçasıdırlar.” (Henry Margenau & Roy A. Varghese, Cosmos. Bios, Theos, Open Court Publishing Company, Illinois, Mayıs 1992)

Bir kısım insanların -ki bunlara bazı bilim adamları da dahildir- sebep-sonuç etkileşiminde bu kadar ısrarcı olmalarının nedeni, her şeyi maddi dünyayı kendi içinde açıklayabilme arzusudur. Materyalizm olarak adlandırılan bu akıma göre; evren sonsuz boyuttadır. Sonsuzdan beri vardır ve sonsuza kadar da var olacaktır. Bu sonsuzluk içinde en karmaşık olaylar dahi rastlantısal gelişmelerin sonucu olabilir. Sonuç olarak bir materyalist için her şeyin yaratıldığına inanmak söz konusu değildir. Materyalist felsefenin de temelini oluşturan bu görüş, 20. yüzyılda gelişen bilim ve teknoloji ile kökünden yıkılmıştır. Bilim adına ortaya çıkan materyalist iddia, yine bilim tarafından ortadan kaldırılmıştır. Maddenin sonsuzdan beri var olduğu ve sonsuza kadar da var olacağı iddiası artık bir dogmadır (Dogma; doğruluğu sınanmadan benimsenen, bir öğretinin veya ideolojinin temelidir).

1978 Nobel Fizik Ödülü’nü alan Dr. Arno materyalizmin bilimsel bir gerçek değil, ancak inanç olabileceğini şöyle açıklar:

“Bugünün dogması ise maddenin ezeli ve ebedi olduğu yönündedir. Bu dogma, evrenin yaratılmış olduğuna işaret eden gözleme dayalı kanıtların, astronominin bugüne kadar ürettiği gözlemlenebilir verilerin hepsinin evrenin yaratıldığı iddiasını desteklediği gerçeğine rağmen, kabul etmek istemeyen insanların (bunlara fizikçilerin çoğunluğu da dahildir) içgüdüsel inançlarına dayanmaktadır.” (Henry Morgenau & Roy Abraham Varghese, Kosmos Bios Teos, Gelenek Yayıncılık, Ekim 2002, İstanbul, s.101.)

Dr. Penzias evrenin başından beri bir plana göre işlediğini ise şöyle anlatır:

“Astronomi bizi benzersiz bir olaya ulaştırır; hiçlikten yaratılmış olan, hayatın oluşabilmesi için sağlanması gereken koşullara en uygun, hassas bir dengeye ve kendisine temel oluşturan bir plana sahip olan bir evren.” (Henry Morgenau & Roy Abraham Varghese, Kosmos Bios Teos, Gelenek Yayıncılık, Ekim 2002, İstanbul, s.105.)

Bilim çevreleri de artık evrenin ‘insan merkezcil bir amaç’ (Homo-centrici Teleologism) taşıdığını düşünmeye başlamıştır. Buna göre evren, boş yere var olmamıştır; bir amacı vardır, bu amaç da insandır. Bu nedenle evrendeki tüm fizik yasaları üstün yaratış sahibi Rabbimiz'in insanların faydasına verdiği büyük nimetlerdir. Bir ayette Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:

Ey insanlar, Allah'ın üzerinizdeki nimetini anın. Gökten ve yerden sizi rızıklandıran Allah'ın dışında bir başka Yaratıcı var mı? O'ndan başka İlah yoktur. Öyleyse nasıl olur da çevriliyorsunuz? (Fatır Suresi, 3)
 

Kur'ana sevdalı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Ara 2008
Mesajlar
2,706
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
49
Rabbım o şanlı kitabın yolundan ayırmasın cümlemizi inşaallah.Sağolasın kardeşim gönlüne,gözüne,emeğine sağlık.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt