Hıristiyanlar cennetlik yapmak, ehl–i kitabı kurtulmuş ilan etmek için “diyalogcu” taifenin Kuran’ı konjektüre/keyfe ma yeşâ/keyfe göre manalandırılması son surat devam ediyor.
Diğer yüzlerce ayete ve onlarca hadis–i şerife rağmen yapılıyor bütün bunlar.
Cımbızla çekip çıkartılan bir ayet, bir önceki ve bir sonraki ayete hiç bakılmadan batıl anlayışlara delil gösterilmek isteniyor.
Bu metot, geçmişte Tevrat ve İncil’in tahribatında kullanılan metottur.
Ama inancımız odur ki, Kur’an bu batıl girişimden ilahi açıdan korunmuştur.
Hz. Cibril’in, Cenabı peygamber: “Senden sonra on kere daha yeryüzüne ineceğim, son inişte de Kur’an’ı alacağım. Hafılzar uyanınca zihinlerinde Kur’an’a ait bir şeyin olmadığını anlayacaklar. Kur’an’a koşacaklar, sahifelerini boş bulacaklar” haberi dönemini yaşıyorsak, o zaman denecek bir söz kalmaz.
İncil ve Tevrat’ta Müslümanların da kurtulduğuna dair tek bir eyet(!) olmamasına rağmen, “diyalogcuların” ehl–i kitabı kurtulmuş ilan etmek için en çok kullandıkları ayetlerden biri de
Maide Suresi’nin 82. ayetidir.
“İnsanlar içerisinde iman edenlere düşmanlık bakımından en şiddetli olarak yahudiler ile, şirk koşanları bulacaksın. Onlar içinde iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak da “Biz hıristiyanlarız” diyenleri bulacaksın. Çünkü onların içinde keşişler ve râhipler vardır ve onlar büyüklük taslamazlar.” (Maide, 5/83)
İslam alimlerinin bu ayet hakkında yaptıkları açıklama şöyledir:
“Tefsirlerde, bu âyetlerin bahis mevzuu ettiği Hıristiyanların, Habeşistan’a göç eden Müslümanları iyi karşılayan ve onlara anlayış gösteren Hıristiyanlar veya Hz. Peygamber (s.a.) ile antlaşma yapan Necran Hıristiyanları olduğu zikredilmiştir. Bununla beraber Hz. Peygamber’in zuhurunda birçok râhip ve keşiş O’nu sevgi ile karşılamış ve beklenen peygamber olduğunu itiraf etmişlerdir.
Bu izahtan sonra, asıl ele alınması gereken devamı ayetlerir.
İslam terminolojisinde siya–sibak şeklinde ifade edilen bir başlık var. Yani; öncesi ve sonrası.
Yukarıda da ifade ettiğim gibi, bu tartışmalarda buna hiç dikkat edilmiyor.
İşte 82. ayette “sevgi bakımından Müslümanlara en yakın” olan Hıristiyanların sahip oldukları özellikler, devamı ayetlerde ifade ediliyor.
82. ayet–i kerimeyi doğru anlamak için devamı ayetleri de okumak lazım. Tabi bunu yapmadan önceki ayetleri de okumamız lazım.
77. ayetten itibaren 82. ayete kadar okuyup, sonra da 83. ve 84. ayetleri de okumak lazım.
Yani o, “Müslümanlara sevgi bakımından en yakın” olanların vasıfları devamı ayetlerde şöyle geçer.
Bakın o “ruhban sınıfının” özellikleri nedir?
“Resûle indirileni duydukları zaman, tanış çıktıkları gerçekten dolayı gözlerinden yaşlar boşandığını görürsün. Derler ki: “Rabbimiz! İman ettik, bizi (hakka) şahit olanlarla beraber yaz.”
“Rabbimizin bizi iyiler arasına katmasını umup dururken niçin Allah’a ve bize gelen gerçeğe iman etmeyelim?”
Söyledikleri (bu) sözden dolayı Allah onlara, içinde devamlı kalmak üzere, zemininden ırmaklar akan cennetleri mükâfat olarak verdi. İyi hareket edenlerin mükâfatı işte budur.” (Maide, 5/83–85)
Yukarıdaki ayetlerde geçen vasıflara sahip olan “ruhban” sınıf kimlerdir. Papa mı Barthelemeos mu? Yoksa bir başka papaz efendi mi?
Cevap vermemiz gereken soru bu.
İşi sağa–sola çekmeden, eğip bükmeden, günümüz ehl–i kitabı ve onun durumunu en güzel ifade eden ayet 86. ayettir. Bu ayette tasvir edilenler günümüz ehl–i kitabıyla tıpa tıp uyuşuyor.
“İnkâr eden ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince işte onlar cehennemliklerdir.” (Miade, 5/86)
İşte günümüz ehl–i kitabını en güzel anlatan ayetlerden biri de budur.
Şunu tam bir gönül rahatlığı ile söyleyebilirsiniz.
Günümüz ehl–i kitabı ile geçmişin ehl–i kitabı kıyaslanınca kolayca görülecektir ki, günümüz ehl–i kitabının İslam’a karşı daha büyük bir husumet ve kin içindedir.
Az bucuk akıl ve izan sahibi olan bunu çok daha rahat anlar.
Diğer yüzlerce ayete ve onlarca hadis–i şerife rağmen yapılıyor bütün bunlar.
Cımbızla çekip çıkartılan bir ayet, bir önceki ve bir sonraki ayete hiç bakılmadan batıl anlayışlara delil gösterilmek isteniyor.
Bu metot, geçmişte Tevrat ve İncil’in tahribatında kullanılan metottur.
Ama inancımız odur ki, Kur’an bu batıl girişimden ilahi açıdan korunmuştur.
Hz. Cibril’in, Cenabı peygamber: “Senden sonra on kere daha yeryüzüne ineceğim, son inişte de Kur’an’ı alacağım. Hafılzar uyanınca zihinlerinde Kur’an’a ait bir şeyin olmadığını anlayacaklar. Kur’an’a koşacaklar, sahifelerini boş bulacaklar” haberi dönemini yaşıyorsak, o zaman denecek bir söz kalmaz.
İncil ve Tevrat’ta Müslümanların da kurtulduğuna dair tek bir eyet(!) olmamasına rağmen, “diyalogcuların” ehl–i kitabı kurtulmuş ilan etmek için en çok kullandıkları ayetlerden biri de
Maide Suresi’nin 82. ayetidir.
“İnsanlar içerisinde iman edenlere düşmanlık bakımından en şiddetli olarak yahudiler ile, şirk koşanları bulacaksın. Onlar içinde iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak da “Biz hıristiyanlarız” diyenleri bulacaksın. Çünkü onların içinde keşişler ve râhipler vardır ve onlar büyüklük taslamazlar.” (Maide, 5/83)
İslam alimlerinin bu ayet hakkında yaptıkları açıklama şöyledir:
“Tefsirlerde, bu âyetlerin bahis mevzuu ettiği Hıristiyanların, Habeşistan’a göç eden Müslümanları iyi karşılayan ve onlara anlayış gösteren Hıristiyanlar veya Hz. Peygamber (s.a.) ile antlaşma yapan Necran Hıristiyanları olduğu zikredilmiştir. Bununla beraber Hz. Peygamber’in zuhurunda birçok râhip ve keşiş O’nu sevgi ile karşılamış ve beklenen peygamber olduğunu itiraf etmişlerdir.
Bu izahtan sonra, asıl ele alınması gereken devamı ayetlerir.
İslam terminolojisinde siya–sibak şeklinde ifade edilen bir başlık var. Yani; öncesi ve sonrası.
Yukarıda da ifade ettiğim gibi, bu tartışmalarda buna hiç dikkat edilmiyor.
İşte 82. ayette “sevgi bakımından Müslümanlara en yakın” olan Hıristiyanların sahip oldukları özellikler, devamı ayetlerde ifade ediliyor.
82. ayet–i kerimeyi doğru anlamak için devamı ayetleri de okumak lazım. Tabi bunu yapmadan önceki ayetleri de okumamız lazım.
77. ayetten itibaren 82. ayete kadar okuyup, sonra da 83. ve 84. ayetleri de okumak lazım.
Yani o, “Müslümanlara sevgi bakımından en yakın” olanların vasıfları devamı ayetlerde şöyle geçer.
Bakın o “ruhban sınıfının” özellikleri nedir?
“Resûle indirileni duydukları zaman, tanış çıktıkları gerçekten dolayı gözlerinden yaşlar boşandığını görürsün. Derler ki: “Rabbimiz! İman ettik, bizi (hakka) şahit olanlarla beraber yaz.”
“Rabbimizin bizi iyiler arasına katmasını umup dururken niçin Allah’a ve bize gelen gerçeğe iman etmeyelim?”
Söyledikleri (bu) sözden dolayı Allah onlara, içinde devamlı kalmak üzere, zemininden ırmaklar akan cennetleri mükâfat olarak verdi. İyi hareket edenlerin mükâfatı işte budur.” (Maide, 5/83–85)
Yukarıdaki ayetlerde geçen vasıflara sahip olan “ruhban” sınıf kimlerdir. Papa mı Barthelemeos mu? Yoksa bir başka papaz efendi mi?
Cevap vermemiz gereken soru bu.
İşi sağa–sola çekmeden, eğip bükmeden, günümüz ehl–i kitabı ve onun durumunu en güzel ifade eden ayet 86. ayettir. Bu ayette tasvir edilenler günümüz ehl–i kitabıyla tıpa tıp uyuşuyor.
“İnkâr eden ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince işte onlar cehennemliklerdir.” (Miade, 5/86)
İşte günümüz ehl–i kitabını en güzel anlatan ayetlerden biri de budur.
Şunu tam bir gönül rahatlığı ile söyleyebilirsiniz.
Günümüz ehl–i kitabı ile geçmişin ehl–i kitabı kıyaslanınca kolayca görülecektir ki, günümüz ehl–i kitabının İslam’a karşı daha büyük bir husumet ve kin içindedir.
Az bucuk akıl ve izan sahibi olan bunu çok daha rahat anlar.