Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

KURAN AHLAKI'NIN SOSYAL HAYATA KAZANDIRDIĞI GÜZELLİKLER (1 Kullanıcı)

sahin bey

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ocak 2007
Mesajlar
273
Tepki puanı
0
Puanları
0
KURAN AHLAKI'NIN SOSYAL HAYATA KAZANDIRDIĞI GÜZELLİKLER

Kuran ahlakının yaşandığı toplumlarla Kuran dışı felsefelerin hakim olduğu toplumlar arasında sosyal yaşam açısından çok büyük farklılıklar vardır. Kuran ahlakının temeli, Allah'ın razı olacağı güzel ahlak üzerine kuruludur. Bu ahlakın hakim olduğu toplumlarda insanlar kendilerini mutlak bir huzur, barış ve güven ortamı içinde hissederler. Herkes güzel ahlak yarışı içinde olur.

Temelini din dışı felsefelerden alan toplumlarda yaşanan ahlak ise çok farklıdır. Bu toplumlarda insanları sürekli bir kavga, çekişme ortamı içinde tutmaya, huzursuzluğu, sevgisizliği empoze etmeye çalışan bir ahlak hakimdir. Bu toplumların anlayışında, yücelebilmek için mücadele esastır. İnsan sevgisi, merhamet, acıma duyguları yerini zalimlik, sevgisizlik, acımasızlık gibi şeytani duygulara bırakır. İnsanların hayatına, huzur ve mutluluğuna hiçbir şekilde önem verilmez. İnsani değerler aşağılanır ve bunun yerine maddi değerleri yüceltilir. Dünya maddi çıkarların, gücün, iktidarın ve hırsın tatmin edileceği bir yer olarak tanımlanır.

Oysa bu maddi değerlerin hiçbiri insanlığa tek başına barış, huzur ve güven dolu bir ortam sağlayamaz. Dünya üzerinde hakim olan zulmü, savaşları, açlığı, kıtlığı, ülkeler arasındaki siyasi çatışmaları ve diğer toplumsal sorunları çözemez. Çünkü din dışı felsefelerin temeli bu gibi yüksek ideallerden uzaktır.

Bu nedenle günümüzde, dinden uzak yaşayan, Allah korkusu olmayan insanların oluşturduğu toplumlarda refah seviyesi sürekli olarak düşmekte, yoğun ekonomik ve siyasi istikrarsızlık, adaletsizlik, menfaatperestlik yaşanmaktadır. Bu tip ortamlarda güzel ahlak önemini tamamen kaybettiği gibi, güzel ahlakı savunan ve yaşayan insanlar da ezilip hor görülmeye çalışılmaktadır. Bu şekilde güzel ahlakın toplum içinde geçerli olması engellenmek istenmektedir. İnsanlar üzerinde korku ve dehşet hakim edilirken, insanların sömürülmesi ve dünyevi çıkarlara uygun olarak kullanılması temeline dayalı bir yaşam tarzı geliştirilmektedir. Toplumda fakirlik ile zenginlik uç noktalarda yaşanırken, bir yandan ahlaki değerler tamamen çökmekte, diğer yandan da yoğun bir dejenerasyon yaşanmaktadır.

Unutulmamalıdır ki, bu ortamların oluşmasına neden olan unsurlar yalnızca maddi veya siyasi unsurlar değildir. Bunun ana nedeni insanların Allah'a iman etmemeleri ve O’ndan korkup sakınmamaları, yani dinden uzak bir yaşam sürmeleridir. Bunun sonucunda Allah katında tek geçerli ölçü olan güzel ahlak ve takva ortadan kalkmakta, bunların yerini sadece maddiyat almaktadır.

Oysa toplumların ve dünyanın, huzura, barışa ve adil bir yönetim şekline ihtiyacı vardır. Bu ortamın oluşması, dinsizliği hakim kılan felsefelerle etkin bir fikri mücadeleyi gerekli kılar. Kuran ahlakının insanlar tarafından benimsenmesi, Allah korkusunun kalplere yerleşmesi dünyanın içinde bulunduğu sıkıntıları ortandan kaldıracak tek yoldur. Çünkü Allah korkusunun olduğu yerde insanlar zulüm yapamazlar. Adaletsizlik yapmaktan, kendi menfaatlerini ön plana çıkarmaktan sakınırlar. Niyetlerini her zaman temiz tutarlar. Allah'ın razı olmayacağı tavırlar içine girmekten imtina ederler.

Bediüzzaman Said Nursi Onikinci Sözün Üçüncü Esasında; dinsiz felsefelerin ve Kuran ahlakının topluma kazandırdığı bu değerleri şöyle sıralamıştır:

“Hikmet-i felsefe ile hikmet-i Kur'âniyenin sosyal hayata verdiği terbiyeler:

Amma felsefi görüş ise, sosyal hayatta dayanak noktasını "kuvvet" kabul eder. Hedefi, "menfaat" bilir. Hayat prensibi olarak "mücadeleyi" tanır. Cemaatlerin yakınlaşmasını "ırkçılık, menfi milliyeti" tutar. Menfaati ise, "gelip geçici arzuları tatmin ve insanlığın ihtiyaçlarını çoğaltmadır."

Halbuki, kuvvetin neticesi tecavüzdür. Menfaatin neticesi, her arzuya kâfi gelmediğinden, üstünde boğuşmaktır. Sürekli çarpışmanın neticesi çarpışmaktır. Irkçılığın neticesi, başkasını yutmakla beslenmek olduğundan, tecavüzdür. İşte bu hikmettendir ki, beşerin saadeti ortadan kalkmıştır.

Amma hikmet-i Kur'âniye ise, dayanak noktası kuvvete bedel "hakkı" kabul eder. Gayede menfaate bedel "fazilet ve rıza-i İlâhîyi" kabul eder. Hayatta çarpışma prensibi yerine "dayanışma prensibini” esas tutar. Cemaatlerin yakınlaşmasındaki ırkçılık, milliyet yerine "din, sınıf ve vatan bağı" kabul eder. Gayeler, nefsani arzuların tecavüzüne sed çekip ruhu insan aklının zor yetiştiği yüksek fikirlere ve derin bilgilere teşvik ve yüce duyguları tatmin eder ve insanı olgunluğa sevk edip insan eder.

Hakkın neticesi ittifaktır. Faziletin neticesi tesanüddür. Yardımlaşma prensibinin neticesi, birbirinin imdadına yetişmektir. Dinin neticesi samimi dostluk, kardeşlik, çekilmedir. Nefsi gemlemekle bağlamak, ruhu olgunluğa kamçılamakla serbest bırakmanın neticesi, dünya ve ahiret saadetidir.”

Üstadın ifadelerinde de belirttiği gibi, dini reddeden felsefeler ile Kuran ahlakının toplumlara kazandırdığı değerler birbirlerine taban tabana zıttır. Biri toplumda savaş ve kavga ortamı oluşturmak, güçlü olanın ayakta kalacağı, zayıfların aşağılanacağı ve ezileceği bir sistemi hakim kılmak isterken, diğerinde barış, dayanışma, kardeşlik ve özveri öne plana çıkar. Toplumu oluşturan insanlar güçlü bağlarla birbirlerine bağlanır, vatan sevgisi güçlenir. Zayıflara, güçsüzlere yardım edilir, zengin fakir, güçlü güçsüz ayırımları ortadan kalkar. İnsanlar gösterdikleri güzel ahlakla doğru orantılı olarak Allah katında ve insanların gözünde bir değer kazanırlar. Dünya üzerinde itilaflar yerine ittifaklar, ırk, dil ve din düşmanlıkları yerine samimi dostluklar, karşılıklı saygı ve sevgi hakim olur. Çünkü bu sistemin temeli Allah'ı razı etmektir. Bu temel üzerine kurulan bir yapının çok güçlü ve sürekli olacağı açıktır.
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Selamün Aleyküm kardeşim..
İstifadeli paylaşımınız için Rabbimiz c.c razı olsun..
Ahlak ilkeleri, bizlere emredilen ahlak ve bu ahlakı kazanarak uhrevi ve dünyevi alemimizi düzenleme konusunda bizlere ışık olan, birincil bir kaynaktır Kur'an.. Ahlak konusunda da kamil insan modeline sıkça değinilmektedir muhtelif ayetler ile.. Allah c.c; eşref-i mahlukat olarak nitelediği insana, onun şahsına ve yaradılış gayesine uygun bir yol ve
razı olduğu bir ahlakı emreder.. Rabbimiz c.c, bizleri kitabının en güzel temsilcisi eylesin inşallah.
Selam ve Dua ile.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt