Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kulluğun en güzeli (1 Kullanıcı)

nakşibendi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Mar 2006
Mesajlar
1,946
Tepki puanı
0
Puanları
0
Şükür; verilen nimetleri yerli yerinde kullanmak, nimetleri kullanırken sahibini unutmamak, görülen iyiliğe karşı teşekkür etmek ve Allahü teâlânın emir ve yasaklarına uymak diye tarif edilmektedir.

Şükürden maksat da; insanın aczini itiraf edip, kulluğunu bilmesidir. Cüneyd-i Bağdadi hazretleri; “Şükür demek, Allahü teâlânın verdiği nimeti, ona karşı isyanda kullanmamak demektir” buyurmuştur.

Sure-i İbrahimin yedinci âyet-i kerimesinde mealen; (Nimetlerime şükrederseniz elbette arttırırım) buyurulmaktadır.

Peygamber efendimiz de; (İnsanlara teşekkür etmeyen, Allahü teâlâya şükretmiş olmaz) buyurmuşlardır.

Hazret-i Ali buyuruyor ki:
“Nimetin kıymetini bilmeyip, nankörlük edenlerin elinden o nimet alınır. Nimetin kıymetini bilmemek, onun elden çıkmasına sebeptir. Şükür ise, onu devamlı kılar ve arttırır.”

İyilik edene, mal ve hizmet ile karşılığı yapılır. Bunu yapamayan, teşekkür ve dua eder. Karşılık yapmayanın başına kakılır, kötülenir, incitilir. Çünkü, iyiliğe karşı iyilik yapmak insanlık vazifesidir. Böyle olunca, her iyiliği yapan, en büyük iyilik olarak, yok iken var eden, en güzel şekli veren, lüzumlu uzuvları, kuvvetleri ihsan eden, her birini bir ahenk ile işleterek sıhhat veren, akıl ve zeka bahşeden, çoluk çocuk, ev, ihtiyaç eşyası, gıda, içecek, elbiselerimizi yaratan yüce bir sahibe, bu nimetleri sebepsiz, karşılıksız ihsan eden ve her an yok olmaktan, düşmandan, hastalıktan muhafaza eden ve bize hiç ihtiyacı olmayan, sonsuz kuvvet, kudret sahibi olan Allahü teâlâya şükretmemek, kulluk hakkını ödememek, çok büyük bir suç olur.

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
“İyilik yapana teşekkür edileceğini, herkes bilir. Bu, insanlık icabıdır. İyilik edenlere hürmet edilir. Nimet sahipleri, büyük bilinir. O halde, her nimetin hakiki sahibi olan Allahü teâlâya şükretmek, insanlık icabıdır. Aklın lüzum gösterdiği bir vazife, bir borçtur.

İyice düşünmeli ve anlamalıdır ki, herkese her nimeti gönderen, yalnız Allahü teâlâdır. Her şeyi var eden, ancak Odur. Her varlığı, her an varlıkta durduran hep Odur. Kullardaki üstün ve iyi sıfatlar, Onun lutfü ve ihsanıdır. Hayatımız, aklımız, ilmimiz, gücümüz, görmemiz, işitmemiz, söyleyebilmemiz, hep Ondandır. Saymakla bitirilemeyen çeşitli nimetleri, iyilikleri gönderen hep Allahü teâlâdır.

İnsanları güçlüklerden, sıkıntılardan kurtaran, duaları kabul eden, dertleri, belaları gideren hep Odur. Rızıkları yaratan ve ulaştıran yalnız Odur. İhsanı o kadar boldur ki, günah işleyenlerin rızkını kesmiyor. Günahları örtmesi o kadar çoktur ki, emrini dinlemeyen, yasaklarından sakınmayan azgınları, herkese rezil ve rüsva etmiyor ve namus perdelerini yırtmıyor. Affı ve merhameti o kadar çoktur ki, cezayı ve azabı hak edenlere azap vermekte acele etmiyor. Nimetlerini, ihsanlarını, dostlarına ve düşmanlarına saçıyor. Kimseden bir şey esirgemiyor. Bütün nimetlerinin en üstünü, en kıymetlisi olarak da, doğru yolu, saadet ve kurtuluş yolunu gösteriyor. Yoldan sapmamak ve Cennete girmek için teşvik buyuruyor. Cennetteki sonsuz nimetlere, bitmez, tükenmez zevklere ve kendi rızasına, sevgisine kavuşabilmemiz için, sevgili Peygamberine uymamızı emrediyor. İşte, Allahü teâlânın nimetleri güneş gibi meydandadır. Başkalarından gelen iyilikler, yine Ondan gelmektedir. Başkalarını vasıta kılan, onlara iyilik yapmak isteğini veren, onlara iyilik yapabilecek gücü, kuvveti veren, yine Odur. Bunun için, her yerden, herkesten gelen nimetleri gönderen hep Odur. Ondan başkasından iyilik, ihsan beklemek, emanetçiden, emanet olarak bir şey istemeye ve fakirden sadaka istemeye benzer.
İnsanların Allahü teâlâya karşı, kalb, dil ve beden ile yapmaları ve inanmaları lazım olan şükür borcu, kulluk vazifeleri, Allahü teâlâ tarafından bildirilmiş ve Onun sevgili Peygamberi tarafından ortaya konmuştur. Allahü teâlâya şükür, Onun Peygamberinin getirdiği yola uymakla olur. Bu yola uymayan, bunun dışında kalan hiçbir şükrü, hiçbir ibadeti, Allahü teâlâ kabul etmez, beğenmez. Aklı olan kimselerin, Allahü teâlâya şükretmek için, Muhammed aleyhisselama uymaları lazımdır.”

Netice olarak, kulluğun en güzeli; kulun, Allahü teâlânın verdiği nimetler karşısında, şükürden aciz olduğunu bilmesidir. Bir kimse bir nimete kavuşur da bunun şükrünü yapmazsa, o nimet elinden gider de, o kimsenin haberi bile olmaz. Şunu da unutmamamız gerekir ki, bize gelen bir nimete vesile olan kimseye, teşekkür etmezsek, o nimet için yapacağımız şükrü, Allahü teâlâ kabul etmez. Ve Ebu Osman Mağribi hazretlerinin buyurduğu gibi; “Şükür, şükürden aciz kalındığını idrak etmektir.”
 

sur_gun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Eki 2006
Mesajlar
14
Tepki puanı
0
Puanları
0
esselamun aleykum...
Allah razı olsun emegınıze saglık...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt