Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

"Küçük Hafız Kız" (1 Kullanıcı)

_Tuva

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Mar 2012
Mesajlar
248
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
İlkokulu bitirip kursa gelmişti.Ailesi kendi isteğiyle geldiğini söylemişti. Kayıt için adını sorduğumda,hiç de çekinmeyen bir tavırla:"Fatma."dedi ve ekledi:"Eğer hafızlık yaptırmazsanız kaydolmak istemiyorum." Böyle tehdit edercesine konuşması onu yaşından daha olgun gösteriyordu.Tebessümle:"Korkmayın küçük hanım,siz isteyin hafız da yaparız,hoca da..."

O küçük gözlerinin içi parıldadı birden. Annesi:"Hoca hanım kusuruna bakma hele sen,ille de hafız olacağım der de, başka bir şey demez. Bizim köyün hocasından duymuş;Peygamberimiz (sav), hafız olanlara Cennette taç giydirilecekmiş demiş herhalde.Siz daha iyi bilirsiniz ya, köylü kafası biz de bu kadar duyduk anladık da,çocuk işte."

"Tabi teyze ne demek,keşke herkes sizin gibi duyduklarından etkilense de teslim olsa.Siz hiç merak etmeyin kızınız önce Allah’a,sonra bize emanet." Kadıncağız elime yapıştı öpecekken geri çektim,utandım. Tuttum,ben onun elini öptüm.Gözleri yaşardı."Hoca hanım bu eller, gözler hep günahlı,asıl sizinkiler öpülmeye layık.","Estağfirullah teyze." dedim,"O ahrette belli olur." Bu konuşmadan sonra kaydını yaptığımda Fatma’nın Erzurumlu olduğunu öğrendim.Bir an düşündüm "Küçük, nasıl kalacak bu kadar buralarda?"

Zaman ilerledikçe Fatma’nın edepli tavırları daha da çok etkiledi beni. Azimliydi,geceleri uykusunun arasında ayetleri sayıkladığınıı görüyordum çoğu kez.Böyle devam ederken,arada bir bana gelip soru soruyordu.Bir gün:"Hocam,hafız olmak için Kur’an-ı bitirmek mi lazım?" diye sordu.Ben de:"Tabii ki, hepsini ezberleyeceksin ki hafız adını alacaksın." dedim.Bu cevabıma çok üzülmüş gibiydi.Bir şey demek istiyordu sanki.Teşekkür etti ve döndü arkasına gitti.Derslerim arasında onlara sürekli Kur’an ezberlemekle işin bitmeyeceğini, mutlaka içindekiler uygulamak gerektiğini hatırlatıyordum.Talebelerden biri:"Hocam!" dedi,"Fatma’nın annesi ona abdestli olmayanın hafızlara dokunamayacağını söylemiş,doğru mu?"diye sordu.Çok ilginç doğrusu."Maşaallah." dedim,"Osmanlı zamanında atalarımız Kur’an-a ve Hafız’a kıymet verdiklerinden öyle yaparmış."dedim.Çok hoşlarına gitmişti bu iş. Hepsi adeta kendilerini ulaşılması zor,kasa içindeki altın gibi görüyorlardı."Görsünler."dedim içimden,bu yaşta buralara gelmişler. Allah’ ın kelamını ezberliyorlar,onlara fazla görmem bunu…

Bu arada Fatma ara sıra rahatsızlanıyor ve revirde yatıyordu.Zaman geçtikçe Fatma’nın morali ve sağlığı daha da çok bozuluyordu.Bir gün dersini iki kez aksatınca sordum:"Ne oldu yoksa,anneni mi özledin?" "Hayır." dedi."Neden moralin bozuk?Çok fazlada hasta oluyorsun." dedim."Yanlış anlamayın,inanın ki annemi özleyip de gitmek istediğim yok.Burayı çok seviyorum. Allah’ımdan çok korkuyorum. Buraları terk edersem bana ahrette hesabını sormaz mı?" Bir şey diyemedim. Suçlu gibi hissettim kendimi.

O küçük kalpte bu ne imandı Ya Rabbi!..

Onu hayranlıkla izliyordum.Bir gün çok rahatsızlandı,doktora götürmek zorunda kaldık.Bir çok tahlillerden sonra arkadaşım olan doktor hanım,"Hoca hanım derhal bu talebeyi ailesinin yanına gönder."dedi. Şaşkınlıkla:"Neden?" diye sordum.Bana:"Belki üzülecek,hatta inanmayacaksın, fakat bu talebe kanser.” dedi.

"Adeta başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü.Sanki her tarafımı şefkat sarmıştı.Hastaneden ayrılırken Fatma’ya hiç bir şey diyemedim. Oysa anlamış gibi bana sorular sorup dikkatimi dağıtmaya çalışıyordu. Kulağıma eğilerek:"Hocam." dedi,"Azrail insanların canını alırken nasıldır?" Ağlamamak için kendimi zor tuttum,"Güzel bir surettedir mü’min kullara." dedim.Sevindi,sanki mırıldandı:"Belki hafız olamam, ama Elhamdulillah mü’minim." dedi.

Simdi anlamıştım,bana önceden sormuş olduğu soruyu.Demek ki hastalığını biliyordu.Hafız olmak için Kur’an-ı bitirmesi gerektiğini söylediğimde,neden üzüldüğünü simdi anlamıştım.Birkaç gün sonra eşyalarını hazırlamaya başladık.Çünkü dayanılmaz acılar içinde olduğunu görüyorduk.Evine gitmesi gerekiyordu,ailesi geldi. Fatma yanıma gelerek:"Bana kızmadınız değil mi?Eğer söyleseydim belki kursa almazdınız." dedi,"Ne demek?Nasıl kızarım sana?" dedim."Hem sonra sakin üzülme hafızlığımı bitiremedim diye.Bu yola girdin ya, Rabbim seni hafızlar zümresinden yazmıştır inşallah." dedim.Öyle sevindi ki,sarıldı boynuma:"Gerçekten ben şimdi hafız sayılırmıyım? Anne bak,duydun değil mi?"

Ya Rabbi bu ne aşktı!

Rabbimin hikmeti tecelli etse de iyi olsaydı şu Fatma,ne güzel bir kul olurdu.Böylece Fatma’yı gözyaşları ile Erzurum’a uğurladık.Çok geçmedi,bir iki hafta sonra ailesi ağırlaştı haberini verdi.Bu bir iki hafta içinde ondan iki mektup almıştım. Bana hep hafızlık tacını merak ettiğini,rüyalarına bile girdiğini yazıyordu.

Bir gün sabah namazından sonra telefon çaldı.Fatma’nın annesiydi karşımdaki ses,ağlamaklı bir sesle:"Hoca hanım Fatma’yı uğurladık. Rica etsem bir hatim okurmusunuz?" deyince ben de dayanamadım ağlamaya başladım.Annesi beni teselli edercesine telefonu kapatmadan:"Size ölmeden önce şunu söylememi istedi." dedi hıçkırarak:"Anneciğim hocama söyle,Azrail söylediğinden de güzelmiş..."

"-Ey Rabbim;senin kelamın için yanıp tutuşan, yoluna yapışıp kelamına sımsıkı sarılan kulunu,sen son nefesinde yalnız bırakır mısın hiç?"

(Alıntıdır)
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt