Yaşıyorsun, o halde ölüme koşuyorsun
Bütün dermanlar faydasız, Lokman Hekim çaresiz, ölüme koşmak için yaratılmışsın.
Var olur var olmaz başlıyor koşun,
Yaşıyorsun, öleceğini bildiğin halde durmadan son nefesine doğru akıyorsun
Koşarken etrafına bakıyorsun,
Herkesin ölümüne maraton koştuğunu anlayınca, koşmamanın manasızlığını anlıyorsun.
Koşuyorsun
Elbet dinlendikten sonra bir daha koşmamak üzere yaşatılacağını biliyorsun
Daha daha hızlı koşuyorsun,
Ölmeye koşmak anlam kazandıkça ruhunda öne geçmek için çabalıyorsun.
Öne geçince dinlenmek mümkün biliyorsun,
Biliyorsun başardığında hakkıyla ölmeyi, hakkının zerre kadar zayi olmayacağını anlıyorsun
Ve şimdi son nefesini vermek üzeresin
Bitkin, bezginsin, göçebeliğin yorgunluğu sarmış bedenini, sarsmış tenini kavuşmak için bekliyorsun
Sırasıyla senin uğradıkların geliyor aklına kaygıyla hayallerinden sıyrılıyorsun.
Aynı yere gitmek herkesin toprağın altına indirilmesiyle mümkün değil biliyorsun
Çürüyüp yok olacağın yalanına, yorgun dudakların tebessümü andıran bir tepki veriyor
Biliyorsun bu âlemden göçünce başka âlemlerin kapısı gelecek orda, o eşikte bulacaksın kendini
Korkuyorsun, bu korkudan önce korkman gerekenlere hakkıyla, aşk dolusu korkmamış olmaktan korkuyorsun
Korkmaya geç kalmış olmak korkusu, hepimizin korkusu
Azalıyor nefeslerinin sayısı, yorgun dudaklarını ıslatıyor bir yakının teşekkür bile edemiyorsun
Bir şey sıyrılıyor bedeninden, şimdiye kadar varlığını bunca derin belli etmemiş o şey
İçinde olduğunu sana hatırlatmak için bedenine zor veriyor
Yüzün buruşuyor, bedenin artık emrinde değil
Bir yakının kemiklerine inmiş parmaklarını, etli dudaklarına götürüyor, sevgisine karşılık bile veremiyorsun
İçin içinden çıkıyor gibi oluyor
Ruhun ruhun işte ben burdayım demek için çırpınıyor ama bedenin kör, sağır, dilsiz, çaresiz.
Kalbin o bilinmezin korkusunu getiriyor aklına,
Halsizsin bütün bunları başka bir zaman düşünmeyi arzu ederdin ama o zaman şimdiki zaman
Sızıların biraz diniyor
Korkun bedenini saran sızılara galip geliyor daha çok acı çekiyorsun ancak sızıların kayboluyor
Etrafından hızla yükselen ağlama sesleri işitiyorsun
Ölmediğini sadece bilinmezlerin kaygısının bedenini kaskatı kestiğini söylemek istiyorsun ama beceremiyorsun
Nefes nefese bir doktor, nefes nefese bir doktor çare istiyor dudaklarından ama yok, nabız arıyor kollarında şimdilik buluyor ancak sonrasına dair ümidi yok
Artık gün saymıyorsun bile gün ne demek
Artık saatler saatler senin ömrün
Artık her bir saat sana fazladan bir armağan
Zamanın kısaldığını iyi biliyorsun
İyi koşucuysan varışı görmek mutlu etmeni seni,
Mutlu olmak için içindeki kaygıdan kurtulmak gerektiğini anlıyorsun
Bir çaba tekrar hayata dönerek koşmaya devam etmeyi istiyorsun
Doktor geldi
Tam teşekküllü hastane için bir ömür biriktirdiklerin yeterde artar bile
O halde ek süre için eksik olan ne
Yüreğinden kopan korkuların cevaplıyor seni;
Sahibi olamayacağın tek şeyin şimdiye kadar pervasızca kullandığın ömrün olduğunu anlıyorsun
Yitip giden bir ömre bu noktada acımak feci acıtıyor canını
Belki iki damla ağlamak istiyorsun ancak gözlerin bile gözlerin bile gelmiyor yanına
Aklın belli aralıklarla berraklaşıyor
Ha "ölmeden önce ölünüz" denmişti ya neymiş şimdi anlıyorsun
Sonra bulanıklaşıyor her şey tekrar berraklaşıyor,
Son metrelerinde koşunun en çok zorlanacağını anlıyorsun
Ölmemek isteğinin imkânsızlığı karşısında, çaresiz ölümü özlüyorsun
Acını bile unutturan korkulardan kurtulmak nefes alırken mümkün olmayacak anlıyorsun
Hele de sevenlerinin, yakınlarının senin gidişine senin gidişine öylesine bakmaları, öylesine alışmaları, öylesine alışmaya hazır olmaları ne kadarda zoruna gidiyor.
Ben değil bir başkası ölürdü hep
Şimdi niye ben
Anlıyorsun, elinde zannettiğin hayatının iplerinin hiç eline geçmediğini aslında
Anlıyorsun, benim dediğin her şeyin aslında hiç senin olmadığını sadece ve sadece azıcık yanında tutulduğunu anlıyorsun
Senin diyorsun, her şey senin Ey Sahip.
Ben Seninim, topraktan biten tohum Senin, ruha ferahlık veren berrak su Senin Bildiğim bilmediğim her şey Senin, bedenimi ürperten ateş Senin
Sadece iznin olursa ismini anıp karanlıklardan kurtulmak hakkı
Evet evet ismini anıp karanlıklardan kurtulmak hakkı benim sadece sadece o benim
Selamünaleyküm kardeşlerim.
Senai DEMİRCİ abimizin 24/02/2010 tarihli Kur'an'la Yaşamak adlı programında seslendirdiği bu şiiri, dinlerken yazdım.
İmla ve mısra hataları bana aittir.
Metin, İrfan Gürkan ÇELEBİ'ye aittir.
Bütün dermanlar faydasız, Lokman Hekim çaresiz, ölüme koşmak için yaratılmışsın.
Var olur var olmaz başlıyor koşun,
Yaşıyorsun, öleceğini bildiğin halde durmadan son nefesine doğru akıyorsun
Koşarken etrafına bakıyorsun,
Herkesin ölümüne maraton koştuğunu anlayınca, koşmamanın manasızlığını anlıyorsun.
Koşuyorsun
Elbet dinlendikten sonra bir daha koşmamak üzere yaşatılacağını biliyorsun
Daha daha hızlı koşuyorsun,
Ölmeye koşmak anlam kazandıkça ruhunda öne geçmek için çabalıyorsun.
Öne geçince dinlenmek mümkün biliyorsun,
Biliyorsun başardığında hakkıyla ölmeyi, hakkının zerre kadar zayi olmayacağını anlıyorsun
Ve şimdi son nefesini vermek üzeresin
Bitkin, bezginsin, göçebeliğin yorgunluğu sarmış bedenini, sarsmış tenini kavuşmak için bekliyorsun
Sırasıyla senin uğradıkların geliyor aklına kaygıyla hayallerinden sıyrılıyorsun.
Aynı yere gitmek herkesin toprağın altına indirilmesiyle mümkün değil biliyorsun
Çürüyüp yok olacağın yalanına, yorgun dudakların tebessümü andıran bir tepki veriyor
Biliyorsun bu âlemden göçünce başka âlemlerin kapısı gelecek orda, o eşikte bulacaksın kendini
Korkuyorsun, bu korkudan önce korkman gerekenlere hakkıyla, aşk dolusu korkmamış olmaktan korkuyorsun
Korkmaya geç kalmış olmak korkusu, hepimizin korkusu
Azalıyor nefeslerinin sayısı, yorgun dudaklarını ıslatıyor bir yakının teşekkür bile edemiyorsun
Bir şey sıyrılıyor bedeninden, şimdiye kadar varlığını bunca derin belli etmemiş o şey
İçinde olduğunu sana hatırlatmak için bedenine zor veriyor
Yüzün buruşuyor, bedenin artık emrinde değil
Bir yakının kemiklerine inmiş parmaklarını, etli dudaklarına götürüyor, sevgisine karşılık bile veremiyorsun
İçin içinden çıkıyor gibi oluyor
Ruhun ruhun işte ben burdayım demek için çırpınıyor ama bedenin kör, sağır, dilsiz, çaresiz.
Kalbin o bilinmezin korkusunu getiriyor aklına,
Halsizsin bütün bunları başka bir zaman düşünmeyi arzu ederdin ama o zaman şimdiki zaman
Sızıların biraz diniyor
Korkun bedenini saran sızılara galip geliyor daha çok acı çekiyorsun ancak sızıların kayboluyor
Etrafından hızla yükselen ağlama sesleri işitiyorsun
Ölmediğini sadece bilinmezlerin kaygısının bedenini kaskatı kestiğini söylemek istiyorsun ama beceremiyorsun
Nefes nefese bir doktor, nefes nefese bir doktor çare istiyor dudaklarından ama yok, nabız arıyor kollarında şimdilik buluyor ancak sonrasına dair ümidi yok
Artık gün saymıyorsun bile gün ne demek
Artık saatler saatler senin ömrün
Artık her bir saat sana fazladan bir armağan
Zamanın kısaldığını iyi biliyorsun
İyi koşucuysan varışı görmek mutlu etmeni seni,
Mutlu olmak için içindeki kaygıdan kurtulmak gerektiğini anlıyorsun
Bir çaba tekrar hayata dönerek koşmaya devam etmeyi istiyorsun
Doktor geldi
Tam teşekküllü hastane için bir ömür biriktirdiklerin yeterde artar bile
O halde ek süre için eksik olan ne
Yüreğinden kopan korkuların cevaplıyor seni;
Sahibi olamayacağın tek şeyin şimdiye kadar pervasızca kullandığın ömrün olduğunu anlıyorsun
Yitip giden bir ömre bu noktada acımak feci acıtıyor canını
Belki iki damla ağlamak istiyorsun ancak gözlerin bile gözlerin bile gelmiyor yanına
Aklın belli aralıklarla berraklaşıyor
Ha "ölmeden önce ölünüz" denmişti ya neymiş şimdi anlıyorsun
Sonra bulanıklaşıyor her şey tekrar berraklaşıyor,
Son metrelerinde koşunun en çok zorlanacağını anlıyorsun
Ölmemek isteğinin imkânsızlığı karşısında, çaresiz ölümü özlüyorsun
Acını bile unutturan korkulardan kurtulmak nefes alırken mümkün olmayacak anlıyorsun
Hele de sevenlerinin, yakınlarının senin gidişine senin gidişine öylesine bakmaları, öylesine alışmaları, öylesine alışmaya hazır olmaları ne kadarda zoruna gidiyor.
Ben değil bir başkası ölürdü hep
Şimdi niye ben
Anlıyorsun, elinde zannettiğin hayatının iplerinin hiç eline geçmediğini aslında
Anlıyorsun, benim dediğin her şeyin aslında hiç senin olmadığını sadece ve sadece azıcık yanında tutulduğunu anlıyorsun
Senin diyorsun, her şey senin Ey Sahip.
Ben Seninim, topraktan biten tohum Senin, ruha ferahlık veren berrak su Senin Bildiğim bilmediğim her şey Senin, bedenimi ürperten ateş Senin
Sadece iznin olursa ismini anıp karanlıklardan kurtulmak hakkı
Evet evet ismini anıp karanlıklardan kurtulmak hakkı benim sadece sadece o benim
Selamünaleyküm kardeşlerim.
Senai DEMİRCİ abimizin 24/02/2010 tarihli Kur'an'la Yaşamak adlı programında seslendirdiği bu şiiri, dinlerken yazdım.
İmla ve mısra hataları bana aittir.
Metin, İrfan Gürkan ÇELEBİ'ye aittir.