Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Komşularına İslâm'ı anlatmayanlar (1 Kullanıcı)

muhammed25

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Kas 2008
Mesajlar
879
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
"İçinizden bir takım kimselere ne oluyor ki komşularına İslâm'ı anlatıp onlara bildiklerini öğretmiyorlar ve niçin iyiliği emredip kötülüklerden nehyetmiyorlar?

*
komsularina-isl%C3%A2mi-anlatmayanlar-medium-0.jpg





Hz. Peygamber bir gün hutbesinde Müslümanlardan bazı grupları hayırla andıktan sonra şöyle buyurmuştur: "İçinizden bir takım kimselere ne oluyor ki komşularına İslâm'ı anlatıp onlara bildiklerini öğretmiyorlar ve niçin iyiliği emredip kötülüklerden nehyetmiyorlar?
Öte yandan bilmeyenler neden komşularından ve bilenlerden sorup öğrenmiyorlar? Allah'a yemin ederim ki ya sizden bilenler, kendi komşularına öğretip onları bilgi sahibi yaparak iyiliği emredip kötülüklerden menedecek, bilmeyenlerse komşularından sorup öğreneceklerdir ya da onları cezalandıracağım".
Hz. Peygamber bu sözleriyle kimi kastetti?

Hz. Peygamber bu sözlerden sonra minberden inip hücre-i saadetlerine gittiler. Bunun üzerine sahabiler kendi aralarında: "Acaba Hz. Peygamber bu sözleriyle kimi kastetti?" demeye başladılar. İçlerinden bazıları: "Hz. Peygamber bu sözleriyle Eşaroğullarını kastetmişlerdir. Çünkü onlar dinde bilgi sahibi kimseler olup komşuları da cahil ve hiç bir şeyden haberleri olmayan göçebelerden ibarettir" dediler. Bu sözler Eş'aroğullarının kulağına gittiğinde bunlar Hz. Peygamber'e gelerek: "Ey Allah'ın Resûlü! Sen bir kavmi hayırla yâd etmiş, bizleri ise tehdit etmişsin. Suçumuzun ne olduğunu öğrenebilir miyiz?" dediler.
Hz. Peygamber de şöyle buyurdular: "Bir kavim ya dinî konularda komşularını bilgilendirecek, iyiliği emredip kötülüklerden menedecek, bilmeyenlerse komşularından sormak suretiyle öğreneceklerdir; ya da ben onları daha bu dünyada cezalandıracağım" buyurdular.
"O halde bize bir sene mühlet ver!"

Gelenler: "Ey Allah'ın Resûlü! Biz komşularımızı nasıl bilgilendireceğiz?" diye sordular. Hz. Peygamber sözlerini bir kere daha tekrar eylediler. O zaman Eş'aroğulları: "O halde bize bir sene mühlet ver!" dediler. Hz. Peygamber de onlara istedikleri mühleti vererek:
"İsrâiloğullarından kâfir olanlar Dâvud ve Meryem oğlu İsa'nın dilleriyle lanetlendiler. Bu lanetlenmeleri de isyan ettiklerinden ve hadlerini aştıklarından ötürüdür. Yaptıkları fenalıktan birbirini uyarıp menetmezlerdi. Andolsun yaptıkları pek çirkin şeylerdir" (Mâide: 5/78-79) mealindeki ayet-i kerimeleri okudular. [Taberani]
Cehennemin yakılmasında kullanılacak kişiler

Süfeyye el-Eshabî şöyle anlatıyor: Bir keresinde Medine'ye gittiğimde halkın bir kişinin başına toplanmış olduklarını gördüm. Onun kim olduğunu sordum: "O Ebu Hüreyre'dir" dediler. Bunun üzerine varıp yanına oturdum. Halka hadis naklediyordu. Konuşması bitip de halk dağıldığında: "Senden, Allah için, Hz. Peygamber'den dinlemiş ve aklında çok iyi tutmuş olduğun bir hadis nakletmeni istiyorum" dedim. Bunun üzerine: "Bu isteğini yerine getirip sana Hz. Peygamber'den dinleyip de aklımda çok iyi kalmış olan bir hadisi söyleyeceğim" dedi ve sonra da bir çığlık atarak düştü bayıldı. Bir müddet sonra gözlerini açarak: "Sana kendisiyle benden başka kimsenin bulunmadığı bir sırada bu evde Hz. Peygamber'in bana söylemiş olduğu bir hadisi nakledeceğim" dedi ve bir kez daha bayıldı. Ayıldığında yüzünü sıvazlayarak: "Sana, Hz. Peygamber'in bana bu evde söylemiş oldukları ve söylerken de kendisiyle benden başka kimsenin bulunmadığı bir hadisi nakledeceğim" dedi.
Hesaba ilk çağrılacak olanlar

Arkasından da yine korkunç bir çığlık kopararak bayıldı. Yüzüstü düşeceği sırada onu tuttum ve ayılana kadar da kucağıma yatırdım. Kendisine geldiğinde bana şunları anlattı:
"Hz. Peygamber şöyle buyurdular: "Allah Teâlâ kıyamet gününde kullarının aralarında hükmetmek üzere iner. Bu sırada her ümmet dizüstü çökmüş sıralarının gelmesini beklemektedir. Hesaba ilk çağrılacak olanlar Kur'an'ı göğüslerinde muhafaza edip çok okuyan, Allah yolunda öldürülen ve malı çok olan kişilerdir. Allah Teâlâ Kur'an okuyan kişiye: "Ben sana, Peygamber'ime indirmiş olduğum Kur'an'ı öğretmedim mi?" diye sorar. Kişi: "Evet, ey Rabb'im! Bunu bana öğrettin" der. Bu kez Allah Teâlâ: "Sana öğretilenlerle nasıl amel ettin?" buyurur. Onun: "Ben onunla gecenin ve gündüzün bir kısmında ibadet ettim" demesi üzerine de: "Yalan söylüyorsun! Buyurur. Melekler de O'nu tasdik ederek o kişiye: "Sen yalan söylüyorsun!" derler. Nihayet Allah Teâlâ ona: "Sen, bunu, sana "Falan adam çok okur" desinler diye yaptın! Nitekim sana böyle de denildi" buyurur.
Hesap günü sorulacaklar

Bu kez huzura malı çok olan kişi getirilir. Allah Teâlâ ona: "Ben sana çok mal verip seni kimseye muhtaç olmayacak şekilde zengin etmedim mi?" diye sorar. Kişi: "Evet, Rabb'im! Bu doğrudur" der. O zaman Allah Teâlâ: "Peki, sana vermiş olduğum bu malı nasıl kullandın?" buyurur. Zengin kişi: "Ben onunla sıla-i rahim yapıp akrabalarımı gözetiyor ve ihtiyaç sahiplerine sadaka veriyordum" cevabını verir.
Bunun üzerine Allah Teâlâ ve melekler ona: "Sen yalan söylüyorsun?" derler. En sonunda da Allah Teâlâ: "Sen bütün bunları senin için "Falan adam çok cömerttir" denilsin diye yaptın. Nitekim böyle de denildi" buyurur. Ondan sonra da huzura Allah yolunda öldürülen kişi getirilir. Allah Teâlâ ona da: "Sen niçin öldürüldün?" buyurur. Kişi: "Senin yolunda cihat etmekle emrolunmuştum. Bu emrine uyarak savaştım ve bu sırada da şehit düştüm" karşılığını verir. Bunun üzerine hem Allah Teâlâ ve hem de melekler bu kişiye: "Sen yalan söylüyorsun!" derler. Bütün bunlardan sonra da: "Allah Teâlâ "Sen, hakkında "Falan adam çok cesaretlidir" denilmesi için savaştın. Nitekim sana dünyada böyle denilmiştir" buyurur. Hz. Peygamber bu sözlerinden sonra dizime vurarak: "Ey Ebâ Hüreyre! İşte bu üç sınıf halk, Allah Teâlâ'nın, mahlûkatından cehennemin yakılmasında kullanacağı ilk gruptur" buyurdular." [Tirmizi]
[Kaynak: M. Yusuf Kandehlevi, Hayatü's-Sahabe]
Abdullah bin Ömer'i ağlatan hadis

Abdullah bin Ömer ile Abdullah bin Amr İbnü'l-As Merve tepesi üzerinde karşılaştılar ve oturup konuşmaya başladılar. Daha sonra Abdullah bin Amr kalktı gitti.
Abdullah bin Ömer'se orada kaldı ve ağladı. Onu bu halde gören birisi: "Ey Ebâ Abdurrahman! Niçin ağlıyorsun?" diye sordu. Abdullah bin Ömer: "Biraz önce yanımdan kalkan Abdullah bin Amr, Hz. Peygamber'den: "Kalbinde hardal tanesi kadar kibir bulunan kişiyi Allah Teâlâ yüzüstü cehenneme atar" sözlerini işittiğini söyledi. Onun için ağlıyorum" dedi.
İlim isteyene verilir

Ölüm döşeğinde yatmakta olan Muaz bin Cebel sık sık bayılıyordu. Hele bir keresinde o kadar uzun süre baygın kaldı ki çevresindekiler onun ruhunun kabzedildiğini zannettiler.
Bir ara gözlerini açtığında tam karşısında ağlamakta olan Yezid bin Umeyre'yi görerek: "Niçin ağlıyorsun ey Yezid!" diye sordu. O da: "Allah'a yemin ederim ki senden gelmekte olan bir dünya menfaatinin kesilmesinden ya da aramızda bir akrabalık bulunmasından dolayı ağlamıyorum. Ben, senden dinlemekte olduğum ilim ve hakikatin kesileceğini düşünerek ağlıyorum" dedi.
Bunun üzerine Muaz bin Cebel şöyle buyurdu: "Sakın ağlama. Çünkü ilim ve iman asla kaybolmaz. Arayanlar bu ikisini mutlaka elde ederler. Sen de ilmi İbrahim (as)'ın istediği yerden iste. İbrahim (as), nerede olduğunu bilmediği ilim ve imanı: "Ben Rabb'ime gidiyorum. O beni doğru yola iletecektir" (Sâffât: 37/99) demek suretiyle Allah Teâlâ'dan istemiştir.
Vefatımdan sonra aradığın bir şeyi bulamayacak olduğunda bunu halkın ileri gelenlerinden olan dört kişiden birine sor. Bunlar Abdullah bin Mes'ud, Selmân-ı Fârisî, Abdullah bin Selam ve Ebu'd-Derdâ'dır.
Hikmet sahibi kimselerin hatalarından ve münafıkların hükümlerinden sakın!" Yezid bin Umeyre: "Hikmet sahibi kimselerin hatalarını nasıl anlayacağım?" diye sordu.
Muaz bin Cebel şunları söyledi: "Şeytan, insanın dini üzerine batıl bir söz atar. O da düşünmeksizin bu sözü söyleyiverir. Münafıklar da bazen hakkı söyleyebilir. İlim ve hakikati nereden gelirse gelsin kabul et! Çünkü hakkın üzerinde bir nur vardır. Sakın halledilmesi güç işlerle uğraşmaya kalkışma!" [Hâkim]
alıntı
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt