Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

koca beyazıd-ı bestami(ks) (1 Kullanıcı)

m_muaz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
7,359
Tepki puanı
0
Puanları
0
Beyazid bestami Hazretleri o sene haccını eda ettikten sonra kafileden kopar.Rum diyarına doğru yola çıkar.Kaç gün yürür,ne kadar gider bilmiyoruz mola vermek için dururlar.Bir rahip ondaki başkalığı farkeder,çağırıp evinde ağırlar ,huzurla ibadet etmesi için ne gerekiyorsa sağlar.Büyük veli mekanı zikr ile nurlandırmaya başlarki rahip bu ALLAH dostunu çağırmakla iyi bir iş yaptığını anlar.Beyazid konuk severliği için teşekkür edip müsaade istediğinde "Yalvarırım bir kaç gün daha kal" der.Bizim bir bayramımız var o gün bütün rahipler burada olurlar,içime öyle doğuyorki senin baş vaizimizle konuşmanda fayda var.
-Beyazıd bestami bundada bir hayır olmalı der,adama uyar vakit gelince onlar gibi mahali bir elbise giyer,toplantıya katılırlar.Nitekim bir hareketlenme olur ,herkes ayağa kalkar ,baş vaiz kürsüye çıkar ama tek kelime konuşmaz.Rahipler niçin sustuğunu sorunca nasıl konuşabilirimki der,aranızda bir MUHAMMED,i var der.
Birden galeyane gelirler ,göster onu parçalayalım diye haykırmaya başlarlar.Baş rahipsiz böyle taşkınlık ederseniz ,söylemem ser.Ona dokunmayacağınıza söz ver.Bunun üzerine adı geçen zata dokunmayacaklarına dair yemin ederler.Baş rahip "ALLAH İÇİN AYAĞA KALK "Beyazid bestami ALAH için denildimi durabilirmi? Derhal ayağa fırlar .Baş rahip sorar .Adın ne?/beyazid/tahsil gördün mü?/Rabbimin öğrettiği kadar/o halde bana ikincisi olmayan biri ,üçncüsü olmayan ikiyi ,dördüncüsü olmayan üçü,beşincisi olmayan dördü,altıncısı olmayan beşi,yedincisi olmayan altıyı,sekisincisi olmayan yediyi,dokuzuncusu olmayan sekizi,onuncusu olmayan dokuzu ,onbirincisi olmayan onu , onikincisi olmayan onbiri ,onüçü olmayan on ikiyi,söyle.
Beyazid bestami bir lahza bile beklemeden cevaplar.
-ikincisi olmayan bir eşi ortağı ,dengi -benzeri olmayan ALLAH,ü teale ,dir.üçüncüsü olmayan iki GECE İLE GÜNDÜZDÜR.dördüncüsü olmayan üç TALAK,TIR,beşincisi olmayan dört :TEVRAT,ZEBUR,İNCİL VE KURAN,I KERİMDİR.altıncısı olmayan beş BEŞ VAKİT NAMAZDIR.yedincisi olmayan altı GÖKLERİN VE YERİN YARATILDIĞI GÜN SAYISIDIR.sekizincisi olmayan yedi,YEDİ KAT GÖKTÜR.dokuzuncusu olmayan sekiz KIYAMET GÜNÜ ARŞI TAŞIYACAK MELEKLERİN SAYISIDIR.onuncusu olmayan dokuz,HAMİLELİK MÜDDETİDİR.onbirincisi olmayan on ,MUSA a.s ŞUAYB PEYGAMBERE ÇOBANLIK ETTİĞİ YILLARDIR.onikincisi olmayan onbir YUSUF PEYGAMBERİN KARDEŞLERİDİR.on üçüncüsü olmayan oniki SENENİN YILLARIDIR.
Güzeeel şimdi bana havadan ne yaratıldı,havada ne muhafaza olundu ve hava ile kim helak edildi söylermisin?
-İSA a.s HAVADAN YARATILDI,HAVADA MUHAFAZA EDİLDİ.AD KAVMİ HAVA İLE HELAK EDİLDİ./ peki ağaçtan yaratıldı,ağaçta kim korundu ve ağaç ile kim helak oldu?
-MUSA a.s MIN ASASI AĞAÇTAN YARATILDI. NUH a.s AĞAÇ İÇİNDE GEMİDE KORUNDU .ZEKERİYA a.s İSE AĞAÇ İÇİNDE BİÇİLDİ.
-Pes doğrusu,peki ateşten kim yaratıldı ,ateşten kim korundu,ve kim ateş ile helak oldu?
-İBLİS ATEŞTEN YARATILDI.İBRAHİM a.s ATEŞTEN KORUNDU .EBU CEHİL ATEŞ İLE HELAK OLDU
-Ya taştan kim yaratıldı ,taş içinde kim korundu ve taş ile kim helak oldu?
-SALİH PEYGAMBERİN DEVESİ TAŞTAN YARATILDI .ESHABI KEYF TAŞ İÇİNDE KORUNDU.EBREHE VE ORDUSU TAŞ İLE HELAK EDİLDİ.
Bir ağaç düşünki on iki dalı her dalında otuz yaprağı ve her yaprağında beş çiçek bulunsun.bu çiçeklerden ikisi güneşe, üçü karanlığa baksın?
-BİR AĞAÇ BİR YILI TEMSİL EDER .ON İKİ DALI AYLARA ,OTUZ YAPRAK GÜNLERE.BEŞ ÇİÇEK DE BEŞ VAKİT NAMAZA DELALETTİR.
Rahip bu ilme bu anlayışa şaşar kalır.ancak baş vaiz dahasını alacağının da farkında dır."söylermisin bana"der alimleriniz Cennette dört nehir vardır ,biri baldan ,biri sütten ,biri sudan ,biride şerbettendir diyorlar.aynı kaynaktan beslenen bir nehir nasıl farklı akabilirki?
-Beyazid-i bestami gülümser"İNSANIN BAŞINDANDA DÖRT KÜÇÜK NEHİR AKAR .KULAK YAĞI ACI ,GÖZ YAŞI TUZLU ,BURUN SALGISI İĞRENÇ,AĞIZ SUYU LEZİZ DEĞİLMİDİR.
Birde şu var sizin alimleriniz "cennet ehli yer içer fakat abdest bozmaz,su dökmez diyorlar.
İYİ YA ANA RAHMİNDEKİ CENİNDE ÖYLE DEĞİLMİDİR?
Peki hacca giden tavaf eden ama canı ruhu olmayan bir şey ne olabilir ?
BEYAZİD BESTAMİ HAZRETLERİ ELBETTE NUH PEYGAMBERİN GEMİSİDİR.Dedikten sonra rahibe döner ve sanırım bu kadar soruya cevap verdikten sonra banada soru sorma hakkı doğdu der.müsaede ederseniz size bir tek şey soracağım ve cevabını bildiğinizden de adım gibi eminim.
Buyrun sizi dinliyorum.
-CENNET KAPILARININ ÜZERİNDE NE YAZAR?
Rahip sükut eder ,bildiği meydana çıkar ama cevap vermekten kaçar.Etrafındakiler çok bozulur.Ey büyüğümüz bizi mahçup etme diye yalvarmaya başlarlar.
-Doğrusu cevabı bilyorum ve sizleri mahçup etmem ama
-Ama ne?
-Siz bu cevabı kaldıramazsınız.
-Söz veriyoruz katlanacağız,bedeli ne olursa olsun ödemeye hazırız.
-O halde beni iyi dinleyin.
-CENNETİN ANAHTARI"LEİLAHE İLLALLAH MÜHAMMEDÜN RASÜLÜLLAH"CENNET KAPILARININ ÜZERİNDE AYNI İBARE YAZAR...
Anlatılmaz bir an yaşanır .Kalplerine ılık ılık bir şeyler akar.Bir ağıdan kelime-i şahadet getirip birlikte müslüman olurlar.
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
RE: koca beyazıd-ı bestami(ks)

BİR DELİNİN ÖĞÜDÜ


ALLAH dostlarindan Beyazidi Bestami (k.s)bir gun talabeleriyle ders yapma gayesiyle kirlara dogru yola cikar yolda giderken bir tabibe (doktor) rast gelir ve ne yaptigini sorar tabib efendim su gordugunuz delilere ilac hazirlamakla ugrasiyorum bunun uzerine
Beyazidi Bestami tabibe yaklasarak benimde bir hastaligim var banada bir ilac hazirlaya bilirmisin diye sorar tabib efendim hastaliginiz ne soylerseniz yardimci olabilirim der bunun uzerine o ALLAH dostu gunah islemek diye soyle tabib efendim ben bu hastaligin ilacini bilmiyorum siz daha bilgili birisine tanissaniz der.Bu sirada konusmayi bastan sona kadar dinleyen parmaklik arkasindaki delilerden birtanesi gel baba ben sana hastaliginin tedavisini soyleyeyim der
Beyazidi Bestami(k.s) deliye donerek soyle bakalim neymis der deli

tovbe koku ile istigfar yapragini karistir kalp havaninda tevhid tokmagi ile dov
insaf eleginde gecir goz yasi ile yogur
ask firininda pisir
aksam sabah bol miktarda ye der
bunun uzerine Beyazidi Bestami(k.s) aglamakli bir halde vay dunyanin haline vay senide deli diye buraya koyanlara der ve oradan uzaklasir


kaynak=ISLAM ANSIKLOPEDISI



selamün aleyküm, çok güzelmiş gerçekten, emeğinize sağlık. Allah razı olsun inş. selametle kalın
 

m_muaz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
7,359
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: koca beyazıd-ı bestami(ks)

aliye_aliye yazdı:
BİR DELİNİN ÖĞÜDÜ


ALLAH dostlarindan Beyazidi Bestami (k.s)bir gun talabeleriyle ders yapma gayesiyle kirlara dogru yola cikar yolda giderken bir tabibe (doktor) rast gelir ve ne yaptigini sorar tabib efendim su gordugunuz delilere ilac hazirlamakla ugrasiyorum bunun uzerine
Beyazidi Bestami tabibe yaklasarak benimde bir hastaligim var banada bir ilac hazirlaya bilirmisin diye sorar tabib efendim hastaliginiz ne soylerseniz yardimci olabilirim der bunun uzerine o ALLAH dostu gunah islemek diye soyle tabib efendim ben bu hastaligin ilacini bilmiyorum siz daha bilgili birisine tanissaniz der.Bu sirada konusmayi bastan sona kadar dinleyen parmaklik arkasindaki delilerden birtanesi gel baba ben sana hastaliginin tedavisini soyleyeyim der
Beyazidi Bestami(k.s) deliye donerek soyle bakalim neymis der deli

tovbe koku ile istigfar yapragini karistir kalp havaninda tevhid tokmagi ile dov
insaf eleginde gecir goz yasi ile yogur
ask firininda pisir
aksam sabah bol miktarda ye der
bunun uzerine Beyazidi Bestami(k.s) aglamakli bir halde vay dunyanin haline vay senide deli diye buraya koyanlara der ve oradan uzaklasir


kaynak=ISLAM ANSIKLOPEDISI



selamün aleyküm, çok güzelmiş gerçekten, emeğinize sağlık. Allah razı olsun inş. selametle kalın

ve aleykum selam...sağolasınız..Rahman sizdende razı olur inş..Rabbim dostlarının yolundan ayırmasın ..onların yüzüsuyu hürmetine bizleri affeder inş..selametle kalın..
 

salata

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Eyl 2008
Mesajlar
4
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
5yıldır bu yazyı arıyorum
 

salata

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Eyl 2008
Mesajlar
4
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Bu dereceye nasıl kavuştun


Büyük zatların büyük olmalarına bazı şeyler sebep olmuştur. Dostlarının ısrarları karşısında dikkat ettikleri, prensip edindikleri hususlardan birkaçını bildirmişlerdir. Bunlardan bazılarını, kıymetli eserlerden alarak yazıyoruz:

Hz. Ebu Bekir’e sordular: Allah için söyle, bu mertebeye ne ile eriştin. Buyurdu ki:
Dinimi dünyaya tercih ettim. Ahiret için, Allah rızasını seçtim. Her zaman Allah’ın hakkını üstün tuttum, her işimde sadece Allah’ın rızasını gözettim ve bunun dışına asla çıkmadım.

Aynı şekilde Hz. Ömer’e sordular. Buyurdu ki:

Allah dilerse bir kulunu aziz eder dilerse zelil eder. Bunu hiç unutmadım.

Hz. Osman’a sordular. Buyurdu ki:

Kur'an ve Sünnete uydum. Allah’ın her şeyime vakıf olduğunu hiç unutmadım.

Hz. Ali de buyurdu ki:

Cihad ile eriştim. 30 yıl mücahede kılıcı ile ve haşyet zırhıyla ve vera kalkanı ile, taat ve ibadet oku ile, gönül kapısında oturdum. Allah’ın rızasından başka hiçbir şeyi, gönlüme koymadım, hatırıma getirmedim.

Hz. Lokman buyurdu ki:

Emanete riayet, doğru söylemek ve malayaniyi [faydasız sözü] terk edip, bana gerekmeyeni bırakmakla bu dereceye kavuştum.

Hz. Musa, Hz. Hızır’a, (Ledün ilmine nasıl kavuştun?) diye sordu.

O da, Günah işlememeye sabretmekle dedi. Kavmi, Hz. Musa’ya, (Allahü teâlâ neden razı ise, onu yapalım) dediler. Vahiy geldi: (Benden razı olursanız, sizden razı olurum.) Allah’tan razı olan, Onun emirlerine uyar ve yasaklarından kaçarak onun takdirine razı olur, böylece yüksek derecelere kavuşur.
 

çatalkaya

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ara 2008
Mesajlar
1
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Bâyezîd-i bistâmî

Bâyezîd-i bistâmî

BÂYEZÎD-İ BİSTÂMÎ


Evliyânın büyüklerinden. İnsanları Hakk'a dâvet eden, onlara doğru yolu gösterip, hakîkî saâdete kavuşturan ve kendilerine Silsile-i aliyye denilen büyük âlim ve velîlerin beşincisidir. Sultân-ül-Ârifîn lakabıyla meşhûrdur. Künyesi, Ebû Yezîd'dir. İsmi Tayfûr, babasının adı Îsâ'dır. 776 (H.160) veya 803 (H.188)de İran'da Hazar Denizi kenarında Bistâm'da doğdu.

Daha annesinin karnında iken kerâmetleri görülmeye başladı. Annesi ona hâmile iken şüpheli bir şeyi ağzına alacak olsa, onu geri atıncaya kadar karnına vururdu.

Çocukken bir gün câmi avlusunda oynuyordu. Oradan geçmekte olan Şakîk-i Belhî kendisini görüp; "Bu çocuk büyüyünce zamânının en büyük velîsi olacak." buyurdu. Yine bir gün hadîs âlimlerinden bir zât onu görünce çok hoşuna gitti. Zekâ ve anlayışını ölçmek için sordu: "Güzel çocuk, namaz kılmasını güzelce biliyor musun?" Bâyezîd-i Bistâmî de ona; "Evet ALLAH dilerse becerebiliyorum." cevâbını verince; "Nasıl?" diye sordu. Bâyezîd-i Bistâmî de; "Buyur yâ Rabbî! Emrini yerine getirmek üzere tekbir alıyor, Kur'ân-ı kerîmi tâne tâne okuyor, tâzim ile rükûya varıyor, tevâzu ile secde ediyor, vedâlaşarak selâm veriyorum." deyince, o zât hayran kalarak; "Ey sevgili ve zekî çocuk! Sende bu fazîlet ve derin anlayış varken, insanların gelip başını okşamalarına niçin izin veriyorsun?" diye sordu. Bâyezîd-i Bistâmî de; "Onlar beni değil, ALLAHü teâlânın beni süslediği o güzelliği meshediyorlar. Bana âid olmayan bir şeye dokunmalarına nasıl engel olabilirim?" cevâbını verdi.

Küçük yaşta iken annesi, kendisini mektebe gönderdi. Bâyezîd hazretleri, büyük bir dikkatle derse devâm ediyordu. Bir gün Kur'ân-ı kerîm okumak için gittiği mektepte, okuduğu bir âyet-i kerîmenin (Lokman sûresi: 14) tesiri ile erkenden eve döndü. Annesi merak edip niçin erken döndüğünü suâl edince, şöyle cevap verdi: "Bir ayet-i kerîme gördüm. ALLAHü teâlâ o âyet-i kerîmede kendisine ve sana hizmet ve itâat etmemi emrediyor. Ya benim için ALLAHü teâlâya duâ et, sana hizmet ve itâat etmem kolay olsun, veyahut da beni serbest bırak, hep ALLAHü teâlâya ibâdet ile meşgûl olayım." dedi. Annesi; "Seni ALLAHü teâlâya emânet ettim. Kendini O'na ver." dedi. Bundan sonra Bâyezîd, kendini ALLAHü teâlâya verdi, emirlerinin hiç birisini yapmakta gevşeklik göstermedi; ama annesinin hizmetini de ihmâl etmedi. Annesinin küçük bir arzusunu, büyük bir emir kabûl edip, her durumda yerine getirmeye çalışırdı. Çünkü ALLAHü teâlânın emri de böyle idi. Elinde olmadan iki sefer annesinin arzusunu yerine getiremedi. Bu husûsu büyük pişmanlık içinde şöyle anlatır: "Hayâtımda yalnız iki defâ annemin arzusunu yerine getiremedim. Her defâsında mutlaka bana zararı dokundu. Birincide düştüm burnum ezildi. İkincisinde ayağım kaydı düştüm, omuzumdaki su testisi kırıldı.

Soğuk ve dondurucu bir kış gecesi idi. Annesi yattığı yerden oğluna seslenip su istedi. Bâyezîd-i Bistâmî hemen fırlayıp su testisini almaya gitti. Fakat testide su kalmamış olduğundan çeşmeye gidip, testiyi doldurdu. Buzlarla kaplı testi ile annesinin başına geldiğinde, annesinin tekrar dalmış olduğunu gördü. Uyandırmaya kıyamadı. O halde bekledi. Nihâyet annesi uyandı ve "Su, su!" diye mırıldandı. Bâyezîd elinde testi bekliyordu. Şiddetli soğuk tesiri ile eli donmuş, parmakları testiye yapışmış idi. Bu hâli gören annesi; "Yavrum, testiyi niçin yere koymuyorsun da elinde bekletiyorsun?" dedi. Bâyezîd-i Bistâmî; "Anneciğim uyandığınız zaman, suyu hemen verebilmek için testi elimde bekliyorum." dedi. Bunun üzerine annesi; "Yâ Rabbî! Ben oğlumdan râzıyım. Sen de râzı ol!" diye cân u gönülden duâ etti. Belki de annesinin bu duâsı sebebiyle, ALLAHü teâlâ ona evliyâlığın çok yüksek mertebelerine kavuşmayı ihsân etti.

Gençlik yıllarında yaptığı bâzı ibâdetlerden zevk alamıyordu. Bu durumu zaman zaman annesine anlatırdı ve yetişmesinde, terbiye edilmesinde bir kusur bulunup bulunmadığını sorardı ve; "Anneciğim; beni emzirdiğin zaman, benim yüzümden haramdan bir şey aldın mı? İçimde beni Rabbimden alıkoyan bir şey hissediyorum. Fakat neden olduğunu bilmiyorum." derdi. Annesi uzun bir müddet düşündükten sonra; "Evlâdım tek şey hatırlıyorum. Sen daha küçüktün. Komşulara oturmaya gitmiştim. Kucağımda iken ağlamaya başladın. Bir türlü susturamadım. Seni susturmak için ocağın üstünde pişmekte olan tarhanaya komşudan izin almaksızın parmağımı batırıp ağzına koydum." dedi. Bunun üzerine annesinden, o komşuya gidip helallik dilemesini istedi. Annesi helallik diledikten sonra yaptığı ibâdetlerden zevk almaya başladı.

Üveysî olup, İmâm-ı Câfer-i Sâdık'ın vefâtından kırk yıl sonra doğduğu hâlde İmâm-ı Ali Rızâ'nın sohbetinden ve bunun bereketiyle İmâm-ı Câfer-i Sâdık'ın rûhâniyetinden istifâde etti. Bâyezîd, İmâm-ı Câfer-i Sâdık'ın rûhâniyetinden feyz almakla meşhûr oldu. Otuz sene Şam civârında bulunup, yüz on üç âlimden ilim öğrenmiştir. Aşk-ı ilâhîde o kadar ileri ve ibâdette o derece yüksekte idi ki, namaz kılarken ALLAH korkusundan göğüs kemikleri gıcırdar, yanında bulunanlar bunu işitirlerdi. Son derece âlim, fâdıl ve edîb idi. Şiirleri meşhûrdur.

Bâyezîd, ilim tahsîl ettiği üstâdlarından birine olan hürmet ve muhabbetinden dolayı, onun kabrinin yanına defnedilmeyi ve kabrinin, hocasının kabrinden daha derin yapılmasını, kendi vücûdunun, hocasının vücûdundan aşağıda olmasını vasiyyet etti. Hocalarının en büyüğü, ALLAHü teâlâya kavuşmak yolunda çok yüksek derecelere kavuşmasına vesîle olan, İmâm-ı Câfer-i Sâdık hazretleridir. Feyz ve mârifeti, İmâm-ı Câfer-i Sâdık'ın mübârek rûhâniyetinden aldı.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt