mektubat
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 4 Eki 2006
- Mesajlar
- 2,308
- Tepki puanı
- 1
- Puanları
- 0
- Yaş
- 42
- Konum
- İstanbul
- Web Sitesi
- www.caglarnetwork.com
Kıyâmette işe yarayacak olan şey, İslâmiyetin sâhibinin gösterdiği yolda yürümekdir Hâller, kendinden geçmeler, ilimler, ma’rifetler, işâretler ve kerametler, bu yolda iken hâsıl olurlarsa, çok iyidir ve büyük ni’metdirler.
Bu yoldan sapık iken hâsıl olurlarsa, harâblıkdır, istidrâcdır, felâkete sebeb olurlar. Tasavvuf büyüklerinden Cüneyd-i Bağdâdî hazretlerini “kaddesallahü teâlâ sirrehül’azîz” öldükden sonra, rü’yâda gördüler. (Nasılsın?) diye sordular. Cüneyd hazretleri, cevâb olarak buyurdu ki, (İlm, ma’rifet dolu sözlerimin hiç fâidesi olmadı. İşâretleri, kıymetli bilgileri bana yaramadı. Bir gece yarısı kıldığım iki rek’at namaz, imdâdıma yetişti).
Herşeyden önce, Muhammed aleyhisselâma ve Onun dört halîfesine uymak lâzımdır. Sözlerde, işlerde ve inanmakta İslâmiyetten ayrılmamağa çok dikkat etmelidir. Bunlara uymak, yümün ve bereketdir. Yani, hep iyiliklere kavuşturur. İslâmiyetten ayrılmak ise, insanı utandırır ve felâkete götürür.
Allahü teâlâya ağlıyarak, sızlıyarak ve Ona sığınarak ve güvenerek yalvarmalıyız ki, bu bizleri bid’at olan işleri yapmaktan korusun ve bid’atlerin güzel ve faydalı görünmelerine aldanmakdan muhâfaza buyursun!
(Bid’at) demek, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” zamanında ve Onun dört halîfesi zamanlarında bulunmayıp da, dinde sonradan meydâna çıkan şeylere denir.
Bid’atleri ikiye ayırmışlar: (Hasene-güzel) ve (Seyyie- kötü). Resûlullahın ve dört halîfesinin zamanlarında bulunmayıp da, dinde sonradan meydâna çıkan ve bir sünnetin unutulmasına sebeb olmıyan güzel şeylere, (Hasene) demişlerdir. Sünneti ortadan kaldıran bid’ate de, (Seyyie) demişlerdir.
Bid’atlerin hiçbirinde güzellik ve parlaklık yoktur. Yalnız karanlık ve bulanıklık vardır. Eğer bugün, kalbler kararmış olduğundan, bid’at sâhibinin işleri iyi ve güzel görülürse de, yarın kıyâmet günü, kalbler uyandığı zaman, bunların zarar ve pişmânlıkdan başka bir netîce vermedikleri görülecektir.
Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki, “Bizim dînimizde yapılan her yenilik, her reform fenâdır, atılmalıdır”. Atılması lâzım olan şeyin neresi güzel olur?
Bu yoldan sapık iken hâsıl olurlarsa, harâblıkdır, istidrâcdır, felâkete sebeb olurlar. Tasavvuf büyüklerinden Cüneyd-i Bağdâdî hazretlerini “kaddesallahü teâlâ sirrehül’azîz” öldükden sonra, rü’yâda gördüler. (Nasılsın?) diye sordular. Cüneyd hazretleri, cevâb olarak buyurdu ki, (İlm, ma’rifet dolu sözlerimin hiç fâidesi olmadı. İşâretleri, kıymetli bilgileri bana yaramadı. Bir gece yarısı kıldığım iki rek’at namaz, imdâdıma yetişti).
Herşeyden önce, Muhammed aleyhisselâma ve Onun dört halîfesine uymak lâzımdır. Sözlerde, işlerde ve inanmakta İslâmiyetten ayrılmamağa çok dikkat etmelidir. Bunlara uymak, yümün ve bereketdir. Yani, hep iyiliklere kavuşturur. İslâmiyetten ayrılmak ise, insanı utandırır ve felâkete götürür.
Allahü teâlâya ağlıyarak, sızlıyarak ve Ona sığınarak ve güvenerek yalvarmalıyız ki, bu bizleri bid’at olan işleri yapmaktan korusun ve bid’atlerin güzel ve faydalı görünmelerine aldanmakdan muhâfaza buyursun!
(Bid’at) demek, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” zamanında ve Onun dört halîfesi zamanlarında bulunmayıp da, dinde sonradan meydâna çıkan şeylere denir.
Bid’atleri ikiye ayırmışlar: (Hasene-güzel) ve (Seyyie- kötü). Resûlullahın ve dört halîfesinin zamanlarında bulunmayıp da, dinde sonradan meydâna çıkan ve bir sünnetin unutulmasına sebeb olmıyan güzel şeylere, (Hasene) demişlerdir. Sünneti ortadan kaldıran bid’ate de, (Seyyie) demişlerdir.
Bid’atlerin hiçbirinde güzellik ve parlaklık yoktur. Yalnız karanlık ve bulanıklık vardır. Eğer bugün, kalbler kararmış olduğundan, bid’at sâhibinin işleri iyi ve güzel görülürse de, yarın kıyâmet günü, kalbler uyandığı zaman, bunların zarar ve pişmânlıkdan başka bir netîce vermedikleri görülecektir.
Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki, “Bizim dînimizde yapılan her yenilik, her reform fenâdır, atılmalıdır”. Atılması lâzım olan şeyin neresi güzel olur?