Evet, hele "Sûra üfürüldü mü, işte o gün çok çetin bir gündür; (bilhassa) kâfire (hiç de) kolay değildir." Ya o "Göklerin yarılıp parçalandığı, cehennemin köpürüp alevlendiği ve cennetin yaklaştırıldığı an, her nefis, dünyada ne hazırlayıp oraya sunduğunu (mutlaka) bilecektir."
"(İşte) O gün kişi kardeşinden, anasından, babasından, eşinden ve oğullarından kaçar (kaçar; çünkü) o gün herkesin, başından aşkın bir işi var.. yüzler vardır o gün parıl parıl, gökçek ve sevinçle mütebessim.. yüzler de vardır, karanlık ve toz-toprak bürümüş, işte onlar kâfirler ve mücrimlerdir."
"Şüphesiz kâfirler için zincirler, bukağılar ve çılgın alevler hazırladık. İyilikle oturup kalkanlara (gelince, onlar) kadehlerle kâfûr karışımı (kevserler) içerler."
Arzın darmadağınık olup, yıldızların bağı kopmuş tesbih taneleri gibi sağa-sola savrulduğu o dehşetli gün, dimağlardaki cehennem tohumu ve gönüllerdeki cennet çekirdeğinin ayrı bir inkişaf faslıdır: Evet bir yanda: "Hayır hayır! Yer çarpılıp paramparça olduğu, meleklerin saf saf (olup durduğu) ve cehennemin getirildiği o gün (evet işte o gün) insan her şeyi anlar (anlar ama) onun için (artık anlamanın) ne yararı var ki? (O) keşke bu hayatım için (bir şeyler hazırlayıp) gönderebilseydim, der.. artık O'nun azabı gibi kimse azab edemez ve O'nun gibi kimse zincire vuramaz." Ürperten bir tablo; diğer yanda da: "Ey itminan içindeki nefis! O senden, sen de O'ndan râzı olduğun halde dön Rabbine! (Dön) kullarım arasına katıl ve cennetime gir!"
"(İşte) O gün kişi kardeşinden, anasından, babasından, eşinden ve oğullarından kaçar (kaçar; çünkü) o gün herkesin, başından aşkın bir işi var.. yüzler vardır o gün parıl parıl, gökçek ve sevinçle mütebessim.. yüzler de vardır, karanlık ve toz-toprak bürümüş, işte onlar kâfirler ve mücrimlerdir."
"Şüphesiz kâfirler için zincirler, bukağılar ve çılgın alevler hazırladık. İyilikle oturup kalkanlara (gelince, onlar) kadehlerle kâfûr karışımı (kevserler) içerler."
Arzın darmadağınık olup, yıldızların bağı kopmuş tesbih taneleri gibi sağa-sola savrulduğu o dehşetli gün, dimağlardaki cehennem tohumu ve gönüllerdeki cennet çekirdeğinin ayrı bir inkişaf faslıdır: Evet bir yanda: "Hayır hayır! Yer çarpılıp paramparça olduğu, meleklerin saf saf (olup durduğu) ve cehennemin getirildiği o gün (evet işte o gün) insan her şeyi anlar (anlar ama) onun için (artık anlamanın) ne yararı var ki? (O) keşke bu hayatım için (bir şeyler hazırlayıp) gönderebilseydim, der.. artık O'nun azabı gibi kimse azab edemez ve O'nun gibi kimse zincire vuramaz." Ürperten bir tablo; diğer yanda da: "Ey itminan içindeki nefis! O senden, sen de O'ndan râzı olduğun halde dön Rabbine! (Dön) kullarım arasına katıl ve cennetime gir!"