delinin biri
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 16 Tem 2009
- Mesajlar
- 135
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 38
- Web Sitesi
- delininbiriyimiste.tr.gg
kim herhangi bir canlının resim ve heykelini yaparsa, o kıyamette bu yaptığına can ver diye teklif olunarak azab olunur. halbuki ona can vermesi mümkün değildir.’’ (Buhari, Ta’bir, 45)
ibni Ömer Radıyallahu Anhum rivayetine göre Rasulullah Aleyhisselatu Vesselam şöyle buyurdu: ‘’bu resim ve heykelleri yapanlar kıyamet günü bu yaptıklarınıza can verin bakalım diye azap edileceklerdir.(Buhari, Büyü, 40; Müslim, Libas, 96)
kıyamet günü azabı en şiddetli olanlar resim ve heykelleri yapanlardır. (Buhari, Libas, 89)
Ebu Hureyre Radıyallahu Anhum, ben Rasulullah Aleyhisselatu Vesselam’ı şöyle buyururken işittim:
‘ALLAHU TAALA: benim yarattığım gibi resim ve heykel yapmak suretiyle yaşatmaya kalkışanlardan daha zalim kim vardır? haydi bir zerre kadar karıncayı yahut bir hububat tanesini veya bir arpa tanesini yoktan var etsinler bakalım. ne mümkün! buyurdu! (Buhari, Libas, 90; Müslim, Libas, 101)
daha ilkokula başlar başlamaz resim yaptırıyorlar. çocuk yaşta resim yaptırıyorlar. hayvanların, insanların resimlerini yaptırıyorlar. büyüyünce, okulu bitirince ressamlığı seçenler bile var. sürekli resim yapanlar.
bir taraftan da teknoloji sağolsun, fotoğraf makineleri varken resim yapmakla kim uğraşır. her şeyi renkli, renksiz, olduğu şekliyle dondurup resmedebiliyoruz artık. teknoloji sağolsun.
teknolojiyle ilgili yeni bir şey olduğunda din elden gidiyor diyenler var değil mi? sebebini söylemiyorlar, yada söyletmiyorlar ama. dinde bir çok kısıtlama var değil mi. yasak var. neden yasak olduğunu merak eder miyiz. merak etsek araştırırız ama, bize gerekli olduğunu düşündüğümüz bilgileri bize zaten öğretiyorlar nasıl olsa. aslında öğrettikleri boş ve lüzumsuz şeyler. beynimizi işgal edecek şeyler. dini hükümlerde haram olan bir şey her yönden haramdır! Yapana! Yaptırana! Saklayana! Bakana! kısacası ondan her şekilde faydalanana. fotoğraf çekene! Çektirene! eski günleri hatırlamak için, anı, hatıra olarak çektirdiğimiz fotoğrafları sakladığımız fotoğraf albümleri bile var. hatıra ama! Hatıra! şeytan hatıraları hatırlatarak kalbimizi, maneviyatımızı bozuyor hiç durmadan. ama biz umursamıyoruz. eskileri hatırlayıp durmak hoşumuza gidiyor.
üstüne üstelik birde insanların, hayvanların hareketli suretlerini gösteren kameralar ve televizyonlar var. teknoloji daha da gelişti. nerdeyse herkesin evinde var. olmayan yok. sürekli televizyona bakıp duruyoruz. cep telefonlarıyla bile çekebiliyoruz fotoğrafları. üzerimizde ki kıyafetlerde resimler, hayali, yada gerçek hayvan resimleri var. çocuklarımızın kıyafetlerinin neredeyse hepsinde. kullandığımız paralarda, artık teknoloji sayesinde kıyafetlerde canlı suretler, resimler var.
okullarda öğretilen her kitapta; resimler, suretler var. öğretmenlerin, öğrencilerin sürekli kullandıkları kitaplarda.
dinde her şey yasak!, yaşamayalım o zaman! islamdan soğutuyorlar böyle yaparak! islam dini hoş görü dinidir! Diye tepkiler veriyor değil mi bazılarımız? islam dini hoş görü dinidir, ama haramların helal sayılmasıyla değil. zaten müslüman olan, gerçekten imanı olan bir müslüman, islamdan soğutuyorlar cümlesini bile telaffuz etmez. müslüman olan dininden soğumaz, müslüman olmayan çekimser kalır, soğur.
Said bin Ebi’l-Hasen’den rivayet edilmiştir:
‘’bir adam, abdullah ibn Abbas’a gelip ona:
‘’ben şu suretleri yaparak geçimimi ondan sağlayan bir adamım. onlar ve sanatım hakkında bana bir fetva ver!’’ dedi. Abdullah ibn Abbas, ona: ‘’ bana yaklaş dedi!’’. dedi. o da, Abdullah ibn Abbas’a yaklaştı. sonra yine ona:
‘’bana yaklaş! dedi. o da yaklaştı. nihayet elini onun başının üzerine koyup:
‘’sana Resulullah Aleyhisselatu Vesselam’dan dinlediğim bir hadis-i haber vereceğim. ben, Resulullah Aleyhisselatu Vesselam’ı:
‘’ her ressam cehennemdedir. ALLAH, ressamın yaptığı her surete kıyamet gününde hayat verecek ve o canlı suret de cehennemde kendini yapan sahibine azap edecektir.’’ buyururken işittim’’ dedi. (Sahih-i Müslim. 1938. hadis.)
fotoğraflar artık nüfus cüzdanlarında bile var. suretler, resimler her yerde var.
bir de süs eşyası olarak biblolar var. tarihi eserler, heykeller. artık o kadar kolay şekilde satın alınabiliniyor ki bunlar. bazen de düşünüyoruz; ya insanlar eskiden bunlara nasıl tapıyormuş diye.
Hazreti Ali Kerremullahi Vechehü ‘den rivayete göre; Aleyhisselatu Vesselam şöyle demiştir: ALLAH Rasulü Aleyhisselatü Vesselam cenazede idi: <<hanginiz yolda kırılmadık bir put, yerle bir kılınmadık bir kabir, bozulmadık bir resim bırakmadan Medine’ye gider?>> diye sordu. bir adam: <<ben, Ey ALLAH’ın Rasulü!>> diye cevab verdi. Ali Kerremullahi Vechehü dedi ki: <<Medineliler korktu. adam yola koyuldu. (bir süre) sonra dönüp: <<ey ALLAH’ın Rasulü, kırılmadık put, yerle bir edilmedik kabir, bozulmadık resim bırakmadım.>> dedi. sonra Aleyhisselatu Vesselam şöyle buyurdu:
<<kim bu sanatlardan birine tekrar dönerse, o kimse Muhammed’e indirilene küfretmiştir.>> (Ahmed bin Hanbel; Fıkhu’s-Sunne, seyyid Sabık)
Muhammed’e indirilen’e küfretmek, yani Aleyhisselatu Vesselam’a indirilene küfretmek. ALLAHU TAALA’nın kitabına, kelamına küfretmek. kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’e küfretmek.
biz gördüğümüz fotoğrafları bozmak yerine, yırtıp atmak yerine, seyrederek, bakmakla geçiriyoruz vaktimizi. fotoğraf çektirmekle, çekmekle geçiriyoruz zamanımızı. bozmayı bırakın, bozulan, yıpranan resimleri bile eskisinden daha güzel hale getirebiliyoruz artık teknoloji sayesinde. göze hitap ediyor ama. güzel görünüyor. Kuran’a küfretmek pahasına yapıyoruz bunları. dini konularda şu yasak bu yasak diyen alimleri de yobaz diye isimlendiriyoruz ama.
bir taraftan da o kadar alim, imam var, hatta bunları yapanlar, çektirenler, gazetelerde boy gösterenler.
--ahir zamanda öyle adamlar çıkacak ki, dinlerini dünya menfaatleri karşılığında satacaklardır. bunlar yumuşak görünmek için koyun postuna bürünecekler, dilleri şekerden tatlı, fakat kalpleri kurt kalbi gibi katı olacaktır. (imam Tirmizi, Zühd, sayfa 60)
--melekler, içinde köpek ve resim heykeli olan eve girmezler. (Buhari, Libas, 94)
gazeteler, dergiler afişler. bu ülkenin her yerinde fotoğraflar var. bu ülkenin her yerinde suretler var. artık resim olmayan kitapları almak bile istemiyor birçokları. ders kitaplarının hepsinde resimler, suretler var. camilere namaz kılmak için gidenlerin kıyafetlerinde suret resimleri, cep telefonlarında, şeytanın ezanı olan müzikler, kıyamet gününde can verin denilecek olan suretler, fotoğraflar. cüzdanlarında taşıdıkları kimliklerinde; paralarda bile resimler var. bu ülke meleklerden mahrum. bu ülkeyi meleklerden mahrum edense yine bizleriz. camilere giderek namaz kılarken bile taşıyoruz bu suretleri. kapalı olduğunda bir şey olmaz ama değil mi? üstünü kapattık mı mesele yok. her şeye bir kulp uyduruluyor değil mi? kimse helali istemiyor ama, haram bir şey olduğunda minareyi çalan kılıfını hazırlıyor. neden herkes böyle nasıl olsa. nefsimize hoş geliyor. şeytan dürtüklüyor. Kuran’a küfretmek pahasına her yeri resimlerle, fotoğraflarla süslüyoruz, üstüne müslüman olduğumuzu iddia edip, ibadet etmeye çalışıyoruz.
ibni Ömer Radıyallahu Anhum rivayetine göre Rasulullah Aleyhisselatu Vesselam şöyle buyurdu: ‘’bu resim ve heykelleri yapanlar kıyamet günü bu yaptıklarınıza can verin bakalım diye azap edileceklerdir.(Buhari, Büyü, 40; Müslim, Libas, 96)
kıyamet günü azabı en şiddetli olanlar resim ve heykelleri yapanlardır. (Buhari, Libas, 89)
Ebu Hureyre Radıyallahu Anhum, ben Rasulullah Aleyhisselatu Vesselam’ı şöyle buyururken işittim:
‘ALLAHU TAALA: benim yarattığım gibi resim ve heykel yapmak suretiyle yaşatmaya kalkışanlardan daha zalim kim vardır? haydi bir zerre kadar karıncayı yahut bir hububat tanesini veya bir arpa tanesini yoktan var etsinler bakalım. ne mümkün! buyurdu! (Buhari, Libas, 90; Müslim, Libas, 101)
daha ilkokula başlar başlamaz resim yaptırıyorlar. çocuk yaşta resim yaptırıyorlar. hayvanların, insanların resimlerini yaptırıyorlar. büyüyünce, okulu bitirince ressamlığı seçenler bile var. sürekli resim yapanlar.
bir taraftan da teknoloji sağolsun, fotoğraf makineleri varken resim yapmakla kim uğraşır. her şeyi renkli, renksiz, olduğu şekliyle dondurup resmedebiliyoruz artık. teknoloji sağolsun.
teknolojiyle ilgili yeni bir şey olduğunda din elden gidiyor diyenler var değil mi? sebebini söylemiyorlar, yada söyletmiyorlar ama. dinde bir çok kısıtlama var değil mi. yasak var. neden yasak olduğunu merak eder miyiz. merak etsek araştırırız ama, bize gerekli olduğunu düşündüğümüz bilgileri bize zaten öğretiyorlar nasıl olsa. aslında öğrettikleri boş ve lüzumsuz şeyler. beynimizi işgal edecek şeyler. dini hükümlerde haram olan bir şey her yönden haramdır! Yapana! Yaptırana! Saklayana! Bakana! kısacası ondan her şekilde faydalanana. fotoğraf çekene! Çektirene! eski günleri hatırlamak için, anı, hatıra olarak çektirdiğimiz fotoğrafları sakladığımız fotoğraf albümleri bile var. hatıra ama! Hatıra! şeytan hatıraları hatırlatarak kalbimizi, maneviyatımızı bozuyor hiç durmadan. ama biz umursamıyoruz. eskileri hatırlayıp durmak hoşumuza gidiyor.
üstüne üstelik birde insanların, hayvanların hareketli suretlerini gösteren kameralar ve televizyonlar var. teknoloji daha da gelişti. nerdeyse herkesin evinde var. olmayan yok. sürekli televizyona bakıp duruyoruz. cep telefonlarıyla bile çekebiliyoruz fotoğrafları. üzerimizde ki kıyafetlerde resimler, hayali, yada gerçek hayvan resimleri var. çocuklarımızın kıyafetlerinin neredeyse hepsinde. kullandığımız paralarda, artık teknoloji sayesinde kıyafetlerde canlı suretler, resimler var.
okullarda öğretilen her kitapta; resimler, suretler var. öğretmenlerin, öğrencilerin sürekli kullandıkları kitaplarda.
dinde her şey yasak!, yaşamayalım o zaman! islamdan soğutuyorlar böyle yaparak! islam dini hoş görü dinidir! Diye tepkiler veriyor değil mi bazılarımız? islam dini hoş görü dinidir, ama haramların helal sayılmasıyla değil. zaten müslüman olan, gerçekten imanı olan bir müslüman, islamdan soğutuyorlar cümlesini bile telaffuz etmez. müslüman olan dininden soğumaz, müslüman olmayan çekimser kalır, soğur.
Said bin Ebi’l-Hasen’den rivayet edilmiştir:
‘’bir adam, abdullah ibn Abbas’a gelip ona:
‘’ben şu suretleri yaparak geçimimi ondan sağlayan bir adamım. onlar ve sanatım hakkında bana bir fetva ver!’’ dedi. Abdullah ibn Abbas, ona: ‘’ bana yaklaş dedi!’’. dedi. o da, Abdullah ibn Abbas’a yaklaştı. sonra yine ona:
‘’bana yaklaş! dedi. o da yaklaştı. nihayet elini onun başının üzerine koyup:
‘’sana Resulullah Aleyhisselatu Vesselam’dan dinlediğim bir hadis-i haber vereceğim. ben, Resulullah Aleyhisselatu Vesselam’ı:
‘’ her ressam cehennemdedir. ALLAH, ressamın yaptığı her surete kıyamet gününde hayat verecek ve o canlı suret de cehennemde kendini yapan sahibine azap edecektir.’’ buyururken işittim’’ dedi. (Sahih-i Müslim. 1938. hadis.)
fotoğraflar artık nüfus cüzdanlarında bile var. suretler, resimler her yerde var.
bir de süs eşyası olarak biblolar var. tarihi eserler, heykeller. artık o kadar kolay şekilde satın alınabiliniyor ki bunlar. bazen de düşünüyoruz; ya insanlar eskiden bunlara nasıl tapıyormuş diye.
Hazreti Ali Kerremullahi Vechehü ‘den rivayete göre; Aleyhisselatu Vesselam şöyle demiştir: ALLAH Rasulü Aleyhisselatü Vesselam cenazede idi: <<hanginiz yolda kırılmadık bir put, yerle bir kılınmadık bir kabir, bozulmadık bir resim bırakmadan Medine’ye gider?>> diye sordu. bir adam: <<ben, Ey ALLAH’ın Rasulü!>> diye cevab verdi. Ali Kerremullahi Vechehü dedi ki: <<Medineliler korktu. adam yola koyuldu. (bir süre) sonra dönüp: <<ey ALLAH’ın Rasulü, kırılmadık put, yerle bir edilmedik kabir, bozulmadık resim bırakmadım.>> dedi. sonra Aleyhisselatu Vesselam şöyle buyurdu:
<<kim bu sanatlardan birine tekrar dönerse, o kimse Muhammed’e indirilene küfretmiştir.>> (Ahmed bin Hanbel; Fıkhu’s-Sunne, seyyid Sabık)
Muhammed’e indirilen’e küfretmek, yani Aleyhisselatu Vesselam’a indirilene küfretmek. ALLAHU TAALA’nın kitabına, kelamına küfretmek. kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’e küfretmek.
biz gördüğümüz fotoğrafları bozmak yerine, yırtıp atmak yerine, seyrederek, bakmakla geçiriyoruz vaktimizi. fotoğraf çektirmekle, çekmekle geçiriyoruz zamanımızı. bozmayı bırakın, bozulan, yıpranan resimleri bile eskisinden daha güzel hale getirebiliyoruz artık teknoloji sayesinde. göze hitap ediyor ama. güzel görünüyor. Kuran’a küfretmek pahasına yapıyoruz bunları. dini konularda şu yasak bu yasak diyen alimleri de yobaz diye isimlendiriyoruz ama.
bir taraftan da o kadar alim, imam var, hatta bunları yapanlar, çektirenler, gazetelerde boy gösterenler.
--ahir zamanda öyle adamlar çıkacak ki, dinlerini dünya menfaatleri karşılığında satacaklardır. bunlar yumuşak görünmek için koyun postuna bürünecekler, dilleri şekerden tatlı, fakat kalpleri kurt kalbi gibi katı olacaktır. (imam Tirmizi, Zühd, sayfa 60)
--melekler, içinde köpek ve resim heykeli olan eve girmezler. (Buhari, Libas, 94)
gazeteler, dergiler afişler. bu ülkenin her yerinde fotoğraflar var. bu ülkenin her yerinde suretler var. artık resim olmayan kitapları almak bile istemiyor birçokları. ders kitaplarının hepsinde resimler, suretler var. camilere namaz kılmak için gidenlerin kıyafetlerinde suret resimleri, cep telefonlarında, şeytanın ezanı olan müzikler, kıyamet gününde can verin denilecek olan suretler, fotoğraflar. cüzdanlarında taşıdıkları kimliklerinde; paralarda bile resimler var. bu ülke meleklerden mahrum. bu ülkeyi meleklerden mahrum edense yine bizleriz. camilere giderek namaz kılarken bile taşıyoruz bu suretleri. kapalı olduğunda bir şey olmaz ama değil mi? üstünü kapattık mı mesele yok. her şeye bir kulp uyduruluyor değil mi? kimse helali istemiyor ama, haram bir şey olduğunda minareyi çalan kılıfını hazırlıyor. neden herkes böyle nasıl olsa. nefsimize hoş geliyor. şeytan dürtüklüyor. Kuran’a küfretmek pahasına her yeri resimlerle, fotoğraflarla süslüyoruz, üstüne müslüman olduğumuzu iddia edip, ibadet etmeye çalışıyoruz.