Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kıvrak zekânın özü (1 Kullanıcı)

HUSEYIN SASMAZ

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eyl 2009
Mesajlar
1,204
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
61
KIVRAK ZEKÂNIN ÖZÜ

Kıvrak zekâyla ilgili birtakım ayrıntılar ve onun dinamiklerini bir tarafa bırakırsak, kıvrak zekânın özünün, hızlı düşünme ve hızlı karar verme işleminden ibâret olduğunu kavramış oluruz. Daha önce söz ettiğimiz örnekte kadın, Mü’minlerin Emiri'ne: "kocasının gece kâim, gündüz sâim olduğunu" söylüyordu. Bu sözleri seri bir biçimde kavrayıp kadının bu sözlerle kocasını şikâyet ettiğine karar vermek, kıvrak zekâdan doğan bir sonuçtur. Fakat Ömer (ra), bu olayda, kıvrak zekâsını kullanmadığı için bu sözleri, kadının kocasına bir övgüsü biçiminde algılamış; dolayısıyla hukukî bir karar vermemişti Ömer (ra)’ın yanındaki şahıslardan biri, kıvrak zekâsı sayesinde kadının sözlerinin övgüden değil, şikâyetten kaynaklandığını seri bir şekilde algılamıştı. Bu sözlerle kadının, aslında bir şikâyeti dile getirmek istediğine karar vermiş, böylece kıvrak zekâ örneği sergilemişti.

Kıvrak zekâ; sözü veya herhangi bir işi, eylemi, oluşu anında kavramak ve anında karar vermekten ibârettir. İşte bu anında kavrama ve karar verme mekanizmasına "kıvrak zekâ" diyoruz. Belki ilk bakışta aklımıza, anında kavrama ile anında karar verme unsurlarının aynı olduğu düşüncesi gelebilir. Fakat gerçekte kavrama, anında karar vermeyle yapılan bir hazırlık aşamasıdır. Yukarıdaki örnekte adamın, kadının sözlerini bir şikâyetin ifadesi olarak kavraması; meselenin, bir şikâyetin ifadesi olduğuna karar vermesinin hazırlık aşamasıdır. Karar vermeden önce söz, iş, oluş ve eylemin algılanması; herhangi bir işleme girişmeyi veya bir reaksiyon göstermeyi gerektirmeyebilir de. Eylemin algılanması, bu "kavrama" eyleminden başka bir şey değildir. Zira karar söz konusuysa ancak o zaman, eyleme geçmek söz konusu olur. Kıvrak zekânın temel sonucu "kavrama" unsuru değil, "karar verme" unsurudur. "Kavrama", salt zihinsel bir eylemdir. Yukarıdaki örnekte adam, kıvrak zekâya sâhip biriydi. Kadının, kocasından söz ettiğini ve bu sözlerini, Ömer (ra)’a yönelttiğini algılamış; ardından kafasında bu sözlerin bir şikâyetin ifadesi olduğuna dair zihinsel bir eylem gerçekleşmiş, sonunda bir şikâyetin söz konusu olduğuna karar vermişti. Bu "karar", bir "kavrama" sonucu doğarken "kavrama" ise salt zihinsel bir eylemden doğmuştur. Demek ki kıvrak zekânın meydana gelmesi için, hüküm vermeden önce anında kavramak ve anında karar vermek gerekir. Bu nedenle kıvrak zekâ, anında kavrama eyleminden hemen sonra, anında karar vermektir. Meselenin özünde de bu yatmaktadır. Kıvrak zekâda ilk aşama "anında kavramak"; hazırlık aşamasının hemen ardından gelen ikinci aşama ise, "anında karar vermek"tir. Anında kavrama eylemi, doğal olarak anında karar vermeyi gerektiriyorsa da meselenin özünde, sırasıyla bahsedilen iki aşama yatmaktadır.

Bir sözü, işi, oluşu, eylemi kavramak ne kadar önemliyse, bunlar hakkında karar vermek de o kadar önemlidir. Zira kavranılan şey hakkında, kesinlikle bir karara varılır. Öyleyse kavramak, meselenin temelini teşkil eder. Yukarıdaki örnekte Ömer (ra), kadının sözlerini şikâyet olarak algılasaydı bu sözlerin, övgü değil şikâyet olduğunu anlar ve buna göre bir karar verirdi. Ama kadın şikâyetini, muhatabının anlamadığı bir üslûpla dile getirmişti. Bu yüzden muhatap, kadının sözlerini şikâyet olarak kavramamıştı. Kıvrak zekâ eylemi gerçekleşmediğinden muhatap, bu şikâyeti algılayamamış; dolayısıyla meseleyi çözme yönünde herhangi bir girişimde bulunmamıştır. Bu yüzden muhatabın, önce kadının sözlerini kavraması gerekirdi. Bu tip manzaralara, özellikle şikâyetini açıkça dile getirmekten sıkılan ve şikâyet edilen organ tarafından reddedilmekten korkan kişilerde sıkça rastlanmaktadır. Kıvrak zekâ, insanların taleplerini anlaşılır bir şekilde ortaya koymalarını sağlamak için de gereklidir. Kadının talebi, mâruz kaldığı haksızlığın ortadan kaldırılmasıdır. İslâm toplumunda haksızlıkları ortadan kaldıran tek merci ise, Mü'minlerin Emiri’dir. Fakat bu merciin kadının şikâyetini algılayamaması; kadının kocasının "gündüz sâim, gece kâim" olarak hayatını sürdürmesine, dolayısıyla evliliğin öngördüğü haklardan yoksun kalmasına neden olabilirdi. Kıvrak zekânın olmayışı, bu haksızlığın sürmesine sebep olabilirdi. O halde kıvrak zekânın özünün, çok iyi anlaşılması gerekir. Buna göre kıvrak zekânın özünde, "anında kavrama" ve "anında karar" verme yatmaktadır. Bu gerçek böyle algılanmadığı takdirde ne kıvrak zekâ eylemi gerçekleştirilebilir ne adâlet sağlanabilir ne de tehlike bertaraf edilebilir. Bu yüzden kıvrak zekâyı meydana getirmek için kıvrak zekânın özünü, iyice kavramak kaçınılmaz bir eylemdir.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt