HUSEYIN SASMAZ
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 11 Eyl 2009
- Mesajlar
- 1,204
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 61
KIVRAK ZEKÂ İLE KIVRAK GÖZLEM ARASINDAKİ FARK
Kıvrak zekâ da, kıvrak gözlem de kaynağını, sür’atli idrakten alır. Yalnız kıvrak zekâ, sonuçlarıyla birlikte meydana gelir. Daha önce verdiğimiz iki örneği hatırlayalım: Ömer (RA)’a kocasının "gündüz sâim, gece kâim" olduğunu söyleyen kadın örneği ile; elmayı ikiye bölüp yarısını Rasulullah (SAV)’e veren kadın örneğini ele alalım.
Birinci örnekte Ömer (RA)’ın yanında bulunan bedevi, kadının kocasını övmediğini, aslında onu şikâyet ettiğini anlamıştı. İşte buradaki şikâyetin özünü anlama olgusu, kıvrak zekâdır.
Bir kadın, ikiye ayırdığı elmanın yarısını Rasulullah'a vererek, hayz halinin mahiyetini öğrenmek istediğinde Rasulullah (SAV), kadının ne sormak istediğini anlamış; ona cevap vermiştir. Burada ise kıvrak zekâ değil, kıvrak gözlem karşımıza çıkmaktadır. Zira Rasulullah, kendisine verilen elmadan, hayız hâlinin öğrenilmek istendiğini anlamıştır. İşte bu, kıvrak kavrama esası üzerinde olsa da kıvrak gözlemdir.
Kıvrak gözlem; bir sözün veya davranışın, bünyesinde barındırdığı anlamı hızla kavramaktır. Kıvrak zekâ da bu tanıma uyar. Ancak ikisi arasındaki tek fark; kıvrak zekâda sözün veya davranışın, pek çok anlamlarından veya anlam göstergelerinden bir tanesini seçip kavramak söz konusudur. Kıvrak gözlemde ise, sözü söyleyen veya davranışı işleyen kişinin, sözünü veya davranışını kamufle etme yoluna giderken, kastettiği bir tek anlam vardır. Bu kişi ile muhatabı aynı noktada buluşurlarsa burada, kıvrak gözlem söz konusudur. Başka bir ifadeyle kıvrak gözlem, söz veya davranış kamufle edildiğinde; kıvrak zekâ ise, kastedilen şey kamufle edildiğinde ortaya çıkar. Fakat hem kıvrak zekâ hem de kıvrak gözlem, yalnızca kıvrak düşünceden doğduklarından, ancak zeki insanların sâhip oldukları meziyetlerdir. Yukarıda bahsedilen birinci örnekte Ömer (RA)’a: "kocam gündüz sâim, gece kâim" diyen kadın, asıl söylemek istediğini yani amacını kamufle etmiştir. İkinci örnekte, Peygamber (SAV)’e elmanın yarısını veren kadın ise amacını değil, davranışını kamufle etmiştir Bu nedenle birinci örnekteki kadın da kıvrak gözlem, ikinci örnekteki kadında ise kıvrak zekâ gerçekleşmiştir. İşte kıvrak zekâ (amacın gizlenmesi) ile kıvrak gözlem (sözün veya davranışın kamufle edilerek ifade edilmesi) arasındaki fark budur. Ancak hedef; kıvrak gözlemin değil, kıvrak zekânın eğitilip terbiye edilmesidir.
Kıvrak zekâ da, kıvrak gözlem de kaynağını, sür’atli idrakten alır. Yalnız kıvrak zekâ, sonuçlarıyla birlikte meydana gelir. Daha önce verdiğimiz iki örneği hatırlayalım: Ömer (RA)’a kocasının "gündüz sâim, gece kâim" olduğunu söyleyen kadın örneği ile; elmayı ikiye bölüp yarısını Rasulullah (SAV)’e veren kadın örneğini ele alalım.
Birinci örnekte Ömer (RA)’ın yanında bulunan bedevi, kadının kocasını övmediğini, aslında onu şikâyet ettiğini anlamıştı. İşte buradaki şikâyetin özünü anlama olgusu, kıvrak zekâdır.
Bir kadın, ikiye ayırdığı elmanın yarısını Rasulullah'a vererek, hayz halinin mahiyetini öğrenmek istediğinde Rasulullah (SAV), kadının ne sormak istediğini anlamış; ona cevap vermiştir. Burada ise kıvrak zekâ değil, kıvrak gözlem karşımıza çıkmaktadır. Zira Rasulullah, kendisine verilen elmadan, hayız hâlinin öğrenilmek istendiğini anlamıştır. İşte bu, kıvrak kavrama esası üzerinde olsa da kıvrak gözlemdir.
Kıvrak gözlem; bir sözün veya davranışın, bünyesinde barındırdığı anlamı hızla kavramaktır. Kıvrak zekâ da bu tanıma uyar. Ancak ikisi arasındaki tek fark; kıvrak zekâda sözün veya davranışın, pek çok anlamlarından veya anlam göstergelerinden bir tanesini seçip kavramak söz konusudur. Kıvrak gözlemde ise, sözü söyleyen veya davranışı işleyen kişinin, sözünü veya davranışını kamufle etme yoluna giderken, kastettiği bir tek anlam vardır. Bu kişi ile muhatabı aynı noktada buluşurlarsa burada, kıvrak gözlem söz konusudur. Başka bir ifadeyle kıvrak gözlem, söz veya davranış kamufle edildiğinde; kıvrak zekâ ise, kastedilen şey kamufle edildiğinde ortaya çıkar. Fakat hem kıvrak zekâ hem de kıvrak gözlem, yalnızca kıvrak düşünceden doğduklarından, ancak zeki insanların sâhip oldukları meziyetlerdir. Yukarıda bahsedilen birinci örnekte Ömer (RA)’a: "kocam gündüz sâim, gece kâim" diyen kadın, asıl söylemek istediğini yani amacını kamufle etmiştir. İkinci örnekte, Peygamber (SAV)’e elmanın yarısını veren kadın ise amacını değil, davranışını kamufle etmiştir Bu nedenle birinci örnekteki kadın da kıvrak gözlem, ikinci örnekteki kadında ise kıvrak zekâ gerçekleşmiştir. İşte kıvrak zekâ (amacın gizlenmesi) ile kıvrak gözlem (sözün veya davranışın kamufle edilerek ifade edilmesi) arasındaki fark budur. Ancak hedef; kıvrak gözlemin değil, kıvrak zekânın eğitilip terbiye edilmesidir.