Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

kıssa (1 Kullanıcı)

mystro

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Ağu 2008
Mesajlar
5
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Sultan Murad Han o gün bir hoş"tur. Telaşeli görünür. Sanki bir şeyler söylemek ister sonra vazgeçer. Neşeli deseniz değil, üzüntülü deseniz hiç değil.


Veziriazam Siyavuş Paşa sorar:

- Hayrola efendim, canınızı sıkan bir şey mi var?

-- Akşam garip bir rüya gördüm.

- Hayırdır inşallah?..

-- Hayır mı şer mi öğreneceğiz.

- Nasıl yani?

-- Hazırlan, dışarı çıkıyoruz.

Ve iki molla kılığında çıkarlar yola. Görünen o ki, padişah hâlâ gördügü rüyanın tesirindedir ve gideceği yeri iyi bilir. Seri, kararlı adımlarla Beyazıt'a çıkar, döner Vefa'ya, Zeyrek'ten aşağılara sallanır. Unkapanı civarında soluklanır. Etrafına daha birdikkatle bakınır. İşte tam o sırada yerde yatan bir ceset gözlerine batar, sorarlar;

-- Kimdir bu?

Ahali:
- Aman hocam hiç bulaşma, derler. Ayyaşın meyhusun biri işte!..

-- Nerden biliyorsunuz?

- Müsaade et de bilelim yani. Kırk yıllık komşumuz... Bir başkası tafsilata girer;

- Biliyor musunuz, der. Aslında iyi sanatkârdır. Azaplar çarşısı'nda çalışır. Nalının hasını yapar... Ancak kazandıklarını içkiye, fuhuşa harcar. Hem şişe şişe şarap taşır evine, hem de nerde namlı mimli kadın varsa takar peşine.. Hele yaşlının biri çok öfkelidir.

- isterseniz komşulara sorun, der. Sorun bakalım onu bir cemaatte gören olmuş mu?.. Hasılı, mahalleli döner ardını gider. Bizim tedbili kiyafet mollalar kalırlar mı ortada!..


Tam vezir de toparlanıyordur ki, padişah keser yolunu :

-- Nereye?

- Bilmem, bu adamdan uzak durmayı yeğlersiniz sanırım.

-- Millet bu, çeker gider. Kimseye bir sey diyemem...


Ama biz gidemeyiz, şöyle veya böyle tebamızdır. Defini tamamlamak gerek.

- İyi ya, saraydan birkaç hoca yollar, kurtuluruz vebalden.

-- Olmaz, rüyadaki hikmeti çözemedik daha.

- Peki ne yapmamı emir buyurursunuz?

-- Mollalığa devam... Naaşı kaldırmalıyız en azından.

- Aman efendim, nasıl kaldırırız?

-- Basbayağı kaldırırız işte.

- Yapmayın, etmeyin sultanım, bunun yıkanması, paklanması var. Tekfini, telkini...

-- Merak etme ben beceririm. Ama önce bir gasilhane bulmalıyız.

- Şurada bir mahalle mescidi var ama...

-- Olmaz, vefat eden sen olsaydın nereden kalkmak isterdin?

- Ne bileyim, Ayasofya'dan, Süleymaniye'den, en azından Fatih Camii'nden...

-- Ayasofya ile Süleymaniye'de devlet erkanı çoktur. Tanınmak istemem. Ama Fatih Camii'ni iyi dedin. Hadi yüklenelim... Ve gelirler camiye. Vezir sağa sola koşturur, kefen tabut bulur. Padişah bakır kazanları vurur ocağa... Usulü erkanınca bir güzel yıkarlar ki, naaş; ayan beyan güzelleşir sanki. Bir nurdur, aydınlanır alnında. Yüzü sâkilere benzemez. Hem manâlı bir tebessüm okunur dudaklarında. Padişahın kanı ısınmıştır bu adama, vezirin de keza... Mechul nalıncıyı kefenler, tabutlar, musalla taşına yatırırlar. Ama namaz vaktine bir hayli vardır daha... Bir ara vezir sıkıntılı sıkıntılı yaklaşır.

- Sultanım, der. Yanlış yapıyoruz galiba...

-- Nasıl yani?..

- Heyecana kapıldık, sorup soruşturmadan buraya getirdik cenazeyi. Kim bilir belki hanımı vardır, belki yetimleri?..

-- Doğru, öyle ya, neyse... Sen başını bekle, ben mahalleyi dolanıp geleyim. Vezir, cüzüne, tesbihine döner, padişah garip maceranın başladığı noktaya koşar. Nitekim sorar soruşturur. Nalıncının evini bulur. Kapıyı yaşlı bir kadın açar. Hadiseyi metanetle dinler. Sanki bu vefatı bekler gibidir.

- Hakkını helal et evladım, der. Belli ki çok yorulmuşsun. Sonra eşiğe çöker, ellerini yumruk yapar, şakaklarına dayar... Ağlar mı? Hayır. Ama gözleri kısılır, hatıralara dalar belki. Neden sonra silkinip çıkar hayal dünyasından...

- Biliyor musun oğlum? Diye dertli dertli söylenir... Bizim efendi bir âlemdi, vesselam... Akşamlara kadar nalın yapar... Ama birinin elinde şarap şişesi görmesin; elindekini avucundakini verir satın alırdı. Sonra getirip dökerdi helaya!..

-- Niye?

- Ümmeti Muhammed içmesin diye...

-- Hayret...

- Sonra, malum kadınların ücretlerini öder eve getirirdi. Ben sizin zamanınızı satın aldım mı? Aldım, derdi. Öyleyse şimdi dinlemeniz gerek... O çeker gider, ben menkîbeler anlatırdım onlara... Mızraklı ilmihal. Hucceti islam okurdum...

-- Bak sen! Millet ne sanıyor halbuki...

- Milletin ne sandığı umrunda değildi. Hoş, o hep uzak mescidlere giderdi. Öyle bir imamın arkasında durmalı ki, derdi. Tekbir alırken Kabe'yi görmeli...

-- Öyle imam kaç tane kaldı şimdi?

- işte bu yüzden Nişancı'ya, Sofular'a uzanırdı ya... Hatta bir gün; Bakasın efendi, dedim. Sen böyle böyle yapıyorsun ama komşular kötü belleyecek. inan cenazen kalacak ortada...

-- Doğru, öyle ya?..

- Kimseye zahmetim olmasın deyip, mezarını kendi kazdı bahçeye. Ama ben üsteledim. iş mezarla bitiyor mu, dedim. Seni kim yıkasın, kim kaldırsın?

-- Peki o ne dedi?

- Önce uzun uzun güldü, sonra;

- Allah büyüktür hatun, dedi. Hem padişahın işi ne?
 

BirAdem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Ağu 2008
Mesajlar
16
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
56
bir çok açıdan tartınca harika diyebileceğim bir kıssa

serde filologluk , kriptologluk var ya kelimeler bana herkesin göremeyeceği işleri de anlatır, kıssadan ne tür hisseler alınır babında

okuyan her insana başka işler çağrıştırır, tüm işlerşin gizli krucusu ve her işe Hakim Allah'ın gizli parmağını anımsar bir çoğu, bana kehf ayetindeki kısasını anımsattı

Yûsuf 3
(Mekkî 53) Yûsuf 3
(Mekkî 53) Sana bu Kur'an'ı vahyederek kıssaların en güzelini hikaye edeceğiz ve bundan önce sen elbette onu bilmeyenlerdendin. ve bundan önce sen elbette onu bilmeyenlerdendin.

şüphe yok ki en güzel kıssalar Allahın da bildirdiği gibi Kurandadır ama bir çoğumuz Kuranın mansına yabancıyız, kaderin oyunu olsa gerek vardır açıklaması , Sırat'ı geçeince öğrenecez


Yusuf süresi 3 üncü ayeti, okumaya doyamadığım bir ayet, Allah rahmet indirmiş , ismini koymuş : " Yûsuf 3
(Mekkî 53) Sana bu Kur'an'ı vahyederek kıssaların en güzelini hikaye edeceğiz "

kıssaların en güzelini hikaye edeceğiz

Kıssaalrın en güzeli Kurandadır amma, insanlarımız Allahın kısslarına yabancı: vardır açıklaması geçecekken Sıratı anlaşılacak

Ve işin Kader tarafı, gizli hükümlere sahip Allahın kurdukları açısından bu kıssa bana yine kehf süresini anımsattı, Hızır ile hazreti Musanın yol arkadaşlığı kıssası zuhur etti , anlatıyor Allah o kıssada, gizli işlerinden birer demet


kehf 65. Derken kullarımızdan bir kulu buldular ki biz, katımızdan ona rahmet ihsan etmiştik ve katımızdan ilim belletmiştik. *


kehf 66. Musa, ona, sana öğretilen gerçek bilgiden bana da öğretmen şartıyla sana uyayım mı dedi.


kehf 67. O, sen dedi, benimle beraber bulunmaya dayanamazsın.

kehf 71. Derken kalkıp yola düştüler, nihayet bir gemiye bindiler, o zat, gemiyi deldi. Musa, içindekileri boğmak için mi gemiyi deldin dedi, andolsun ki pek kötü bir iş yaptın.

Kuranın manasına iyice ermiş birine, diğer tüm kıssalar çok güzel de olsa yavan geliyor, ki Allah buyurmuştur "en güzel kısslar Kuranda"...


****************************************************

Bu kıssayı başka açıdan düşününce,

- Biliyor musun oğlum? Diye dertli dertli söylenir... Bizim efendi bir âlemdi, vesselam... Akşamlara kadar nalın yapar... Ama birinin elinde şarap şişesi görmesin; elindekini avucundakini verir satın alırdı. Sonra getirip dökerdi helaya!..

-- Niye?

- Ümmeti Muhammed içmesin diye...

Tutuculuğun başkenti, merkezi Konya şehri aklıma geldi, içki tüketiminde birinci sırayı kimseye kaptırmıyorlarmış,

ki parallelik çağrıştırıo bana, acaba bu kıssa tutucu Konya halkının içki tüketimine kılıf felan mı, kim ki bir şişeyle yakalansa" Ümmeti Muhammed içmesin diye... " midir sorusu belirdi

********************************************

diğer yandan Allah dilediğine lutfeder, gerçek iman kimse, kimi doğru yola sevketmiş bunlar Gayb aleminin işlerinden bizler bilemeyiz O bilir


**************************************************

Son olarak da okumaktan , paylaşımından sayısız kıssa çıkarmamıza vesile olan "m"ystro" isimli katılımcıya minnetarım, onun sayesinde, üç beş ayet daha zuhur etti , aradık, bulduk, paylaşıyoruz


Allah bizleri Fatiha süresi uyarınca o " nimmetlendireceği kişilerden eylesin, ne sapıtmışlardan, ne yolunu yitirmişleden"
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt