Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kisaca kerbela olayi (1 Kullanıcı)

DiLaRa_I NuR

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2009
Mesajlar
2,576
Tepki puanı
4
Puanları
0
Yaş
45
KISACA KERBELA OLAYI



Yezit, babası tarafından Müslümanların başına halife tayin edildiği günden itibaren İslam dini kökünden ciddi bir şekilde tehlikeye maruz kaldı. Muaviye, Hicretin 95. yılında oğlu Yezit’i kendisinden sonra halife olarak tayin etmeye karar vermişti. Bu işi kesin şekilde yerine getirmek için daha hayatta olduğu sırada Yezit için biat topladı ve kendisi de ona biat etti.

İbn-i Sa’d, Tabakat isimli eserinde şöyle yazıyor:

“Hüseyin bin Ali, Yezid’e biat etmeyenlerden biriydi. Muaviye hicretin 60. yılında öldüğünde oğlu Yezit hilafet makamına oturdu, halk da ona biat etti. Sonra Yezit Medine’nin hakimine şöyle bir mektup yazdı: “Halkı çağırarak onlardan biat al. İlk önce Kureyiş’in büyüklerinden başla; onların ilki de Hüseyin bin Ali olsun.” [1]

Medine’nin hakimi, İmam Hüseyin’den biat almak isteyince, İmam Hüseyin (a.s) cevabında şöyle buyurdular:

“Biz, nübüvvet ailesi ve risalet madeniyiz. Yezit ise fasık, şarap içen ve adam öldüren birisidir. Benim gibi birisi öyle bir insana biat etmez...”[2] İmam (a.s) başka bir sözünde de şöyle buyuruyor: “Artık İslam’la vedalaşmak gerekir; çünkü ümmet Yezit gibi bir yöneticiye duçar olmuştur ...”[3]

Tanınmış İslam tarihçilerinden Mes’udî şöyle yazıyor:

“Yezit, ayyaş birisi idi; köpek, maymun ve avcı kuşlar besliyordu; içki içiyordu ... Onun zamanında, Mekke ve Medine’de şarkı ve haram müzikler yaygınlaşmış, halk açıktan açığa içki içmeye başlamıştı.

Firavun, halkın işi hususunda ondan daha adil, yakın ve uzak insanlar hakkında ise ondan daha insaflı idi.” [4]

* * *

İmam Hüseyin (a.s), Medine’nin durumunu karışık görünce, o şehirde kalmayı doğru görmeyip hicretin 60. yılı Recep ayının sonuna iki gün kala pazar günü ailesi ve dostlarıyla birlikte Mekke’ye doğru hareket etti.[5]

İmam Hüseyin (a.s), hareketinin hedefini, kardeşi Muhammet bin Haneffiye’ye yazdığı bir vasiyette şöyle açıklamıştır: “Ben azgınlıktan, makam sevdasıyla, fesat çıkarmak ve zulüm yapmak için Medine’den ayrılmadım. Ben ceddimin ümmetini ıslah etmek, iyiliği emredip kötülükten sakındırmak ve ceddim Resulullah (s.a.a) ve babam Ali bin Ebi Talib’in yolunda hareket etmek için o şehirden ayrıldım...”[6]

İmam Hüseyin (a.s), Şaban ayının üçüncü gününün Cuma akşamı (yani beş gün sonra) Mekke’ye vardı.[7]

* * *

Kufe halkı, Muaviye’nin ölümünü ve İmam Hüseyin (a.s)’ın Yezid’e biat etmekten kaçındığını öğrenince pek çok mektuplar yazıp imzalayarak İmam Hüseyin’i Kufe’ye davet ettiler.[8]

Onlar mektuplarında İmam Hüseyin’e (a.s) şöyle yazdılar: “Biz senin yolunu bekliyoruz, kimseye biat etmemişiz. Senin yolunda can vermeye hazırız. Senin için onların Cuma ve cemaat namazlarına katılmıyoruz.” [9]

İmam Hüseyin (a.s), Kufe halkının isteklerine olumlu cevap vererek, Ramazan ayının yarısında, Muslim bin Akil’i Kufe’ye gönderdi. İmam Müslim’e şöyle dedi: “Kufe halkına git, eğer yazdıkları doğruysa, sana kavuşmamız için bize haber gönder.”[10]

Muslim, Şevval ayının beşinci günü Kufe’ye vardı. Onun Kufe’ye geliş haberi şehirde yayılınca on iki bin kişi, (bir başka rivayete göre on sekiz bin kişi) onun aracılığıyla İmam Hüseyin’e (a.s) biat ettiler. O bu durumu İmam Hüseyin’e bildirerek İmam’ın Kufe’ye gelmesini istedi.[11]

Kufe’de yaşanan olayların haberi Yezid’e ulaşınca, ilk iş olarak Kufe’nin hakimi olan Numan bin Beşir’i azledip Ubeydullah bin Ziyad’ı onun yerine atadı.[12] Muslim bin Akil’in de yakalanıp öldürülmesini emretti.[13] Diğer taraftan da, İmam Hüseyin’i (a.s), Mekke’de gafil avlayıp öldürmek için kendi adamlarını seferber etti.

İmam Hüseyin (a.s) bu komplodan haberdar olunca, Allah’ın (c.c.) evi Kabe'de kan dökülmesini engellemek ve o yüce mekanın hürmetini korumak için, hac amellerini aceleyle bitirdi ve hicretin 60. yılı Zilhicce ayının sekizinci günü Mekke’den ayrılarak Irak’a doğru hareket etti.[14]

İbn-i Abbas, Kerbela vakıasından sonra bir mektubunda şöyle yazıyor:

“Şunu hiçbir zaman unutmayacağım ki, sen Hüseyin bin Ali’yi Peygamberin hareminden (Medine’den) Allah’ın haremine (Mekke’ye) sürdün, orada da onu gafil avlayıp öldürmek için, bazı adamlarını gizlice gönderdin. Sonra onu Allah’ın hareminden Kufe’ye sürdün. Hz. Hüseyin, Batha’nın (Mekke’nin) en aziz insanı olmasına rağmen üzgün bir şekilde Mekke’den ayrıldı. Eğer Mekke’de kalarak orada kan dökülmesini isteseydi, Mekke ve Medine halkının tümünden daha çok taraftarı olurdu. Ama o, Allah’ın evi ve Rasulullah’ın hareminin saygınlığnı ve kutsallığını korudu. Sen ise onların hürmetini ve saygınlığını korumadın. Çünkü sen, haremde onunla savaşmak için adamlarını Mekke’ye göndermiştin.”[15]

Ubeydullah, Muslim bin Akil’i ve ona sığınak veren Hani bin Urve’yi Kufe’de yakalayıp feci bir şekilde şehit etti.[16]

Ubeydullah, İmam Hüseyin’in (a.s) Kufe’ye geldiğini öğrenince, İmam’ın ordusunu gözetimi altında tutmak için, Hür bin Yezid-i Riyahi’nin komutasında bir orduyu “Kadisiyye” bölgesine gönderdi. Hür Bin Yezid, “Şeraf” denilen bir bölgede İmam Hüseyin’le (a.s) karşılaştı, aralarında bazı konuşmalar geçti. İmam (a.s), Kufe’lilerin iki heybe dolusu mektuplarını Hür bin Yezit’e gösterdi ve kendisini onların davet ettiklerini söyledi. Sonra yoluna devam etti...

Hicretin 61. yılı Muharrem ayının ikinci günü İmam Hüseyin’in (a.s) kervanı “Neyneva” bölgesine varmıştı. Bu bölgede bulundukları sırada İbn-i Ziyad’ın elçisi, Hür bin Yezid’e bir mektup getirdi. Mektubun içeriği söyleydi: “Bu mektubum sana ulaşır ulaşmaz ve elçim senin yanına gelir gelmez, Hüseyin’i sıkıştırıp onu suyu ve sığınağı olmayan bir çöle sür.” [17]

Hür bin Yezid, İbn-i Ziyad’ın emri doğrultusunda İmam Hüseyin’in (a.s) kafilesini “Kerbela” denilen bölgede durdurdu. Ertesi gün Ubeydullah bin Ziyad’ın elçisi olan Ömer bin Sa’d da dört bin savaşçıyla Kerbela’ya geldi.[18]

Söylemeden geçmeyelim ki Hür bin Yezid, İmam Hüseyin’in şahadetinden önce yaptıklarına pişman olup tövbe etti ve İmam’ın (a.s) safında savaşırken şahadete erişti.[19]

Ömer bin Sa’d, Aşura gününe üç gün kala, İmam Hüseyin’in (a.s) kafilesinin suya ulaşamaması için beş yüz süvariyi Fırat nehrini korumaları için görevlendirdi.[20]

Muharrem ayının dokuzuncu günü (Tasuâ), İmam Hüseyin (a.s) ve ashabı, tamamen düşman tarafından ablukaya alındılar; öyle ki düşman, İmam’ın (a.s) yardımına hiç kimsenin gelmeyeceğine emin olmuştu.[21]

Tasuâ akşamı, düşman tarafından savaşın başlaması için saldırı emri verildi. İmam Hüseyin (a.s), düşmanın hareketini görünce kardeşi Abbas bin Ali’ ye şöyle buyurdu:

“Kardeşim, -canım sana feda olsun- atına bin de onlara doğru git ve onlara; sizin amacınız nedir, ne yapmak istiyorsunuz? diye sor.”

İmam Hüseyin (a.s)’ın kardeşi Hz. Abbas, onlarla görüşüp konuştu. Sonuçta saldırıyı yarına ertelemeyi kabul ettiler.[22]

* * *

Nihayet “Aşura” günü yetişti... Ömer bin Sa’d, otuz bin savaşçıyla saldırıyı başlattı.[23] Otuz iki süvari ve kırk piyadeden oluşan[24] İmam Hüseyin’in (a.s) ordusu, onların saldırıları karşısında korkusuzca direnip, yiğitçe savaştılar. Hem şehit verdiler ve hem de onlardan bir kısmını öldürdüler. İmam’ın (a.s) askerlerinden biri şehit olunca yeri boş kalıyordu, halbu ki düşmanın ordusundan bir kişi öldüğünde yerini hemen bir başkası dolduruyordu.

İmam Hüseyin’in (a.s) ashabının hepsi şehit olunca, sıra İmam’ın (a.s) kendi ailesine geldi. Çünkü İmamın ashabı, biz yaşadıkça sizin ailenizin savaş meydanına gitmesini kabullenemeyiz, diye İmamın ailesinin meydana gitmesini engellemişlerdi. İmamın ailesinden savaş meydanına ilk ayak basan aziz oğlu Ali Ekber oldu.[25] Ondan sonra, İmam Ali’nin (a.s), İmam Hasan’ın (a.s), Cafer-i Tayyar’ın ve Akil’in evlatları savaş meydanına çıktılar. Birer birer yiğitçe savaştıktan sonra onlar da şahadet şerbetini içtiler. Hz. Abbas bin Ali’de (a.s) İmam Hüseyin’in evlatlarına su getirmek için gayret gösterdiği bir sırada, düşmanın kalleşçe saldırısı neticesinde, savaşarak canını İmam Hüseyin (a.s) ilahi kıyamı yolunda feda etti.

Aşura gününün en hassas zamanı, Peygamber’in ciğer paresi ve sevgili kızı Fatıma’nın aziz oğlunun yardımcısız kaldığı zaman idi. Düşman ordusu, İmam’ı yalnız gördüğü için her taraftan ona saldırıyordu ...

Aşura günü orada bulunan Haccac bin Abdullah şöyle diyor:

“Allah’a ant olsun ki, oğlu, kardeşi, kardeş oğulları, akrabaları ve yaranları öldüğü halde onun (İmam Hüseyin) gibi dirençli, sebatlı, şecaatli ve yiğit birisini görmedim. Allah’a ant olsun ki ondan önce ve ondan sonra onun gibi birisini görmedim. İmam Hüseyin (a.s) düşman ordusuna saldırdığında, onlar kurt korkusuyla dağılan keçiler gibi, İmam’ın sağ ve solundan kaçışıyorlardı... Allah’a ant olsun ki, Fatıma’nın kızı Zeynep, İmam’a taraf yaklaştı... Bu esnada Ömer bin Sa’d da İmam’ın yanına yaklaşmıştı, Zeynep, İbn-i Sa’d’a hitaben şöyle dedi: “Ebu Abdullah (İmam’ın künyesi) öldürülüyor ve sen durup bunu seyrediyor musun?!”

Devamında şöyle diyor:

Ömer bin Sa’d’ın göz yaşlarının yüzüne ve sakalına aktığını ve Zeynep’ten yüz çevirdiğini adeta görür gibiyim …’’

Nihayet İmam Hüseyin’de (a.s) o zalimlerin eliyle feci bir şekilde şehit edildi ve bu inanların yüreklerinde ebede kadar sönmeyecek bir hüzün ateşi yaktı.



[1] - Tabakat-ı İbn-i Sa’d, c.10, s.164.

[2] - Musir’ul- Ahzan, s.24.

[3] - A.K. s.25.

[4] - Müruc’uz- Zeheb, c.3, s.77.

[5] - İrşad, c.2, s.34.

[6] - Bihar’ul- Envar, c.44, s.329.

[7] - İrşad, c.2, s.35.

[8] - A.K. c.2, s.36.

[9] - Müruc’uz- Zeheb, c.3, s. 64.

[10] - A.K.

[11] - A.K.

[12] - A.K.

[13] - Tarih-i Taberi, c.4, s.258.

[14] - İrşad-ı Mufid, c2, s.66.

[15] - Tarih-i Yakubi, c1, s.221.

[16] - Tarih-i Taberi, c.4, s.300.

[17] - A.K. c.4,s.302-308.

[18] - A.K. s.310.

[19] - A.K. s.325.

[20] - A.K. s.311.

[21] - Kafi, c.4, s.147.

[22] - Tarih-i Taberi, c.4, s.314.

[23] - Emali-yi Saduk, s.111 ve 374.

[24] - Kamil-i İbn-i Esir, c.2, s.560.

[25] - Tarih-i Taberi, c.4, s.341.

_________________
 

İlm-i Ledun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2009
Mesajlar
17
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
İmam Hüseyin ve İhanet Ehli Küfeliler ve Yezit Ordusu

İmam Hüseyin ve İhanet Ehli Küfeliler ve Yezit Ordusu

".....İmam Hüseyin, kucağında kanlar içindeki Ali Asgar olduğu halde, Savaş meydanına girdi ve düşman saflarının tam karşısında durup:

".... Ey Küfeliler!! Beni buraya sizler çağırmadınız mı? Davet edenler sizler değil misiniz? Beni tanımıyor musunuz? Ben Kimim? Hz. fatıma'nın oğlu, alemlere rahmet olarak gönderilen peygamber'nizin torunu değil miyim? Herhangi birinize Ehl-i beyt'en zarar geldi mi? bunun intikamını mı alıyorsunuz? Hiç olmazsa şu kucağımdaki yavruya acıyın ve ona bir yudum su verin" dedi..

O vakit karşı tarafın cevabı, bir ok atarak Ali Asgar'i şehid etmek oldu.. Elindeki çadıra getirip, Ehl-i Beyt kadınlarına teslim eden İmam Hüseyin, derhal kılıcını çekti ve düşman saflarına saldırıp,onlarla vuruşmaya başladı, her vurduğunu yere seriyor.. düşman askerleri bir O yana bir bu yana kaçıyor kimse Peygamber Torununun karşısına çıkamıyordu..

Tam bu sırada gaibden bir ses: " Ey Habibim Muhammed Mustafa'nın habibi Hüseyin! ben senden yiğitlik değil, şehadet bekliyorum. Deden Muhammed baban Ali ve Hasan seni beklerler! diye sesleniyordu...

Bu hitabı duyan İmam Hüseyin, savaşmaktan vazgeçince, düşman askeri derhal etrafını sardı, mızrak ve kılıç darbeleriyle O'nu yere düşürdüler... İmam Hüseyin Peygamber Emaneti Zülcanah'ı çadırlara gönderdi.. (Zülcenah Zeynel-Abidin'i ve İmam Hüseyin'in eşini Medine'ye taşıdı)

Düşman İmam'ın etrafını sardı.. kafirin biri İmam Hüseyin'in gögsüne basıp boğazını kesmeye çalıştı.. O vakit İmam Hüseyin hal diliyle şunları söylüyordu...

Basma zalim sineme hakk-ı ilahi andadır
kalp derler adına Hakk evi andadır

Boş mu sandın, padişahlar padişah'ı andadır
derim derim bir yudum su ver.

Düştü Hüseyin atından sahray-ı Kerbela'ya
Cibril git haber ver, Sultan-ı Enbiya'ya


Allah lanet Etsin.. İhanet içinde olanlara Muaviye ve oğlu yezitle bir olup Altın için gümüş için İmam'ın karşısına geçenlere.. ve lanet olsun Bu hain küfelileri savunanlara onların yolunda olanlara ve izinde yürüyenlere..


Allah Eyvallah... Şeyhen İlallah
 

İlm-i Ledun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2009
Mesajlar
17
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Yüce Allah her Ümmeti Peygamberiyle sınadı... Hakk kelamını söyleyen her Peygamber, türlü cefalara uğradıda yolundan dönmedi.. özünü canını ol hakk'ın yoluna Kurban eyledi.. Yusufa çektirilen cefa.. İbrahimi Ateşe atan Ümmet.. Nuh'u terk eden halk... İsa'yı Çarmıha geren Ümmet..

Hz. Muhammed'in emanetleriyle sınandı...Allah'ın emriyle, İki emanet bıraktı Ol Muhammed Mustafa, Biri Kur'an diğeri Ehl-i beyt..


Cümle Peygamber'lere kast eden Allah kelamını bırakıp, dünyaya tapan ümmetler Hz. Hüseyin'i de şehit etti.. Bir torba gümüşe sattılar...

Selam Olsun.. Kal-ü Bela'da verdiği sözde kadim kalana.. selam Olsun.. Ervah-ı Ezelde sözünde durana..

Selam üstüne selam olsun hz. Muhammed'in Ehl-i beyt'in izinde olana.
 

İlm-i Ledun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2009
Mesajlar
17
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Tarihi kaynaklarda ve belgelerde İmam Hüseyin

Tarihi kaynaklarda ve belgelerde İmam Hüseyin

İmam Hüseyin ile ilgili kaynaklar..


1- - Maktel’ul-Huseyn, c. 1, s. 87-88. Zehair’ul-Ukba, s. 119.

2- - Müstedrek’us-Sahihayn, c. 3, s. 176. Hz. Peygamber’in Ümmü Seleme’nin evinde ağladığını anlatan kaynaklar : Zehair’ul-Ukba, s. 147. Fusul’ul-Muhimme, s. 154. Sırat’us-Seviyy, s. 94. Mecma’uz- Zevaid, c. 9, s. 118-119. Kenz’ul-Ummal, c. 6, s. 223. Müstedrek’us-Sahihayn, c. 4, s. 398.


3- - Hz. Peygamber’in Aişe’nin evinde bulunduğu zamanlar Hüseyin’e ağladığı şu kaynaklarda da geçmektedir:

Mucem’ul-Kebir; Hz. Hüseyin’in hayatıyla ilgili bölüm. Müsned-i Ahmed, c. 6, s. 294. Haysemi “el-Mecma”, c. 9, s. 187. Sevaik’ul-Muhrika, s. 115. Mecma’uz Zevaid, c. 9, s. 187-188. Suyuti “Hasais”, c. 2, s. 125-126.


4- - Müsned-i Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 60-61’de.

5- - Müsned-i Ahmed, c. 2, s. 60-61. El- Musannef, c. 12; Tabakat-ı İbn-i Sa’d; Müsned-i Ebu Ya’li; Mucem’ul-Kebir; Zehair’ul-Ukba, s. 148; Cami’us-Sağir, c. 1, s. 13; Sevaik’ul-Muhrika, s. 115.

6- - Bihar’ul-Envar, c. 46, s. 108.


Hadis kaynakları dışında Alevi-bektaşi literatüründe ise aşağıdaki kitaplar bulunur​

1- Fuzuli, " Hadikatü's süeda (Saadete ermişlerin bahçesi)

2-Fuzuli , Mersiyeyi Al-i Aba

3- Yusufi'nin, Maktel (1361 yılında yazıldı Yıldırım beyazıd Hana sunuldu.)

4-Kastomolulu Şadi, Destan-ı Maktel-i Hüseyin

5-Lami çelebinin, maktel-i Hüseyin

6-Fazlullah Rahimi'nin, Gülzar-ı Hasaneyn

7- Mirza Muhammed Naki'nin, Kumru


Bu konudaki kaynak eserler arasında gösterilebilir

Hz. Hüseyin'in şehid edilmesiyle neticelenen acı olay... Ehl-i Beyt yarenlerini derinden etkilemiş büyük bir hüzün meydana getirmiş.. Hz. Hüseyin'in şahsında Ehl-i Beyt'e olan sevgi ve muhabbet.. Edebiyatta "maktel-i Hüseyin" adlı türüm doğmasına neden olmuştur..


Hüseyin adını Peygamber'imiz koymuştur.. Oysaki o zamana kadr böyle bir isime raslanmamaktadır.. Rivayet o dur ki.. İmam Hüseyin'in kulağına peygamber "O cennet gençlerinin efendisi (Seyyid) dir" diye seslendiği söylenir..

kerbela olayını anlatan ilk kitaplar kitapçık şeklindeydi.. ve maktel ismini taşımaktaydı.. maktel= Katl (katledilen ..öldürülen.. öldürmek) kelimesinden alınmıştır.


Tarih biliminde ise, İmam hüseyin ve katledilişi anlaşılır.. mektel-i Hüseyin'ler manzum ve nesir olarak bazende her ikisi birlikte yazılmıştır.


İlk defa arap aleminde Ebu Mihnef tarafından ele alınan Kerbela hadisesi bir çok arap edibin (şair) eserleri ile geliştirilmiştir. Bu türün en tanınmış ve kabül göreni ise Fuzuli'nin saadete ermişlerin bahçesi adlı eseridir.

Fuzuli saadete ermişlerin bahçesi adlı eserinde şöyle der.


" Mah-ı muharrem oldı meserret haramdur
Matem bugün şeriata bir ihtiramdur
Şad olmasun bu vakıada şad olan gönül
Bir dem bela vü gussadan azad olan gönül. "


Allah Eyvallah

Saygılarımla..
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt