Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kırkından Sonra Azınca! (1 Kullanıcı)

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
Nihat HATİPOĞLU





253b.jpg
Kırkından sonra azınca!


Meşhur sözdür, ’Kırkından sonra azanı teneşir paklar’ diye. Önce bu sözü açalım.

Yani 40 yaş artık olgunluk yaşı olmalıdır. Tecrübe ve yılların birikimi kırktan sonra dengeli olmayı gerektirir. Kırk yaşına kadar olan hataları anlarız da (!) ama kırktan sonra olanlara iyi gözle bakmayız.

Peki, kırkından sonra hata yapanı, yanlışlara düşeni ne yapalım? Yapacak bir şey yok artık. O adamın günahla doluşmuş vücudunu ancak teneşir tahtası (ölünün üzerinde yıkandığı sedir) temizler. Sözün özü bu.

Yukarıdaki ifadelere katılıyor muyum? Çoğuna hayır. Niye ve nereye katılmadığımı yazımın sonunda yazacağım ama bu sözün bir anlamda gerçekliğini kabul ediyorum.

* * *

Kırklı yaşlar yalnızlığa doğru giden yıllardır. Çoğumuz bu yaşları geçmişizdir. Bu yaşlarda özellikle 50’li yaşlar sonrasında neler olur? Olan şudur:

1- Bir kısmımız çocuklarını evlendirmiş, eşiyle yalnız kalmıştır. Hele çocuklar uzaklara göçmüşse, torunlarından da mahrumsa iyice yalnızlığa itilir, artık kapıyı çalacak bir misafir beklemeye başlar. Zor yıllardır bu yıllar. Kalabalık bir hayattan yalnızlığa alışmak kolay değildir. Yıllar ilerledikçe bu psikolojik kaos iyice koyulaşır.

2- Bir kısmımız bu yaşlarda değişik hobiler edinir. Bazı alışkanlıklarını devam ettirir veya yenilerini edinir. Kitap okumak, gezmek, dolaşmak, konferanslara katılmak, dost sohbetleri, koleksiyon edinme gibi. Bu da yalnızlığa karşı direncini artırır kişinin. Ona bazı zorlukları aşma yollarını gösterir.

3- Maddi durumu daha da iyi olan bir kısmımız, kendisine güzel bir yazlık yapıp, villasında bahçesiyle meşgul olur. Bu bir anlamda inzivaya çekilme, bir anlamda iç álemiyle yoğunlaşma diğer bir anlamda da hareketli bir hayattan sonra sükûnete koşmaktır. Belki imkán bulsa dünya turuna çıkar, denizlere açılır.

4- Bir kısmımız bu yıllarında hacca ve umreye yönelir. Belki birikimleri ancak o zaman fırsat vermiştir kendisine. Çocuklarını evlendirmiş, emekli maaşını almış ancak bir çıkış kapısı bulmuştur. Veya belki de bu yaşlar daha da manen olgunlaştırmıştır onu. Çünkü artık her şeyin bir sonunun olduğunun farkındadır, hayatı güzel bir ziyaretle anlamlandırmadır.

5- Bir kısmımız ise daha şanslıdır. Çocukları, torunları ve çevresi içinde yukarıda yazdığım her şeyi dengeli, ölçülü, tertemiz bir olgunluk dönemi yaşar. Danışılan, iz bırakan ve ne yaptığının farkında olan bir hayat sürer.

Tabii ki ’bir kısmımız’ diye maddeleştirdiğim hayatlar bunlardan ibaret değildir. Bu maddeleri daha da çoğaltabiliriz. Ama herhalde neyi anlatmaya çalıştığımız anlaşılmıştır. Aslında bu maddelerle, yazının başına aldığım ’kırkından sonra azanı teneşir (tahtası) paklar’ atasözünü kurcalamayı hedefledim.

Doğrudur. Kırkından sonra azmak kötüdür. Doğrudur, hoş değildir. Doğrudur, yakışık kalmaz. Doğrudur, güzel yaşayan gençlere bakılıp ibret alınmalıdır. Doğrudur, bu yaşlar güzel ibret bırakma yaşıdır. İbretlik olma yaşı değildir.

* * *

Bütün bunlar doğrudur da, boşluğa düşmüş, günaha savrulmuş, elleriyle kıyıya tutunamadan dalgalara kapılmış, nefsinin esiri olmuş, şeytanın aldatıcı gülümsemesine aldanıp ona uymuş, ’önünde daha uzun bir ömür var, Allah bağışlar, bir gün tövbe edersin’ diyerek Allah’la aldatmış olan şeytanın tezgáhına gelerek yığınla hata işlemiş kişiye ne yapalım.

Seni ancak gusülhanedeki tahtada hocamızın dökeceği su temizler, yani ölmekle álem senden, sen álemden kurtulursun mu diyeceğiz.

Bunu söylemeye hakkımız var mı? Allah’ın kapatmadığı kapıyı biz kapatabilir miyiz? Bunu yapmakla tövbeye engel koymuş olmaz mıyız? Bence bunu söylememeliyiz. Peki, o zaman ne diyelim. Ne yapalım, olur böyle şeyler mi diyelim.

Aslında biz şunu demek isteriz; kırkından önce de sonra da azılmamalı, yanlış şeyler yapılmamalıdır. Ama ya azılmışsa o zaman bu deyimin bütün anlamlarını anlamakla beraber derim ki: ’Kırkından sonra azanı tövbe temizler, teneşir tahtası değil.’:a23:
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
Selamünaleyküm hayirlu günler
 

yahova

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Tem 2008
Mesajlar
21
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
50
Yazdıkların çok doğru kardeşim ALLAH (c.c.) razı olsun selametle
 

_-yolcu-_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Ağu 2008
Mesajlar
155
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Kırkından sonra azanı tövbe temizler, teneşir tahtası değil.

aleykümselam ne kadar da doğru bir söz


selam ve dua ile...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt