Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

kimselere diyemedim ~~çok güzel.. (1 Kullanıcı)

AY-YA

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Ara 2008
Mesajlar
2,370
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Öyle çok pazarlık ettim ki Seninle ey Rabbim. Sen çağırınca,
kendime ayırdığım vakitlerden çalındığını düşündüm. Ezan okununca,
sevdiklerimle geçirdiğim zamanların azalmasından korktum. Vakit girince,
içim "cız" etti hep. Odamdan uzaklaştım, bıraktım işimi, bozdum keyfimi;
öylece namaza durdum.
Ayak diredim, az sonra kılsam da olur! dedim.
Az sonra"larım "çok sonralara döndü, geç kaldım, geç kalmaktan utanmadım.
Sonunda ayaklarımı sürüye sürüye vardım huzuruna. Pazarlığımı vaktin
daralmışlığını bahane ederek yeniden ileri sürdüm. Kaçıyordu namaz ya; o
yüzden çabucak kıldım, selam verdim, hemen kalktım, rahatladım. Oysa
rahatlığı Sana borçluyum. Ağrımayan her bir dişim kadar huzur borçluyum
sana. Damarlarımın her bir noktasında pıhtılaşmayan kanım kadar sükûnet
borçluyum Sana. Tenimin kaşınmayan her bir noktası kadar rahatlık borçluyum sana. Dişlerim ağrıyacak olsa her biri için harcayacağım zaman Senin.
Kanım pıhtılaşıp damarlarım tıkanacak olsa, her defasında ızdırap ve korkuyla geçireceğim saatlerin hepsi Senin. Tenim her noktasında yırtılacakmış gibi acıyacak olsa, kendi kendime dar geleceğim huzursuz günler Senin.
Gün oldu; usandım. Sabrımı tükettim; tükendim. Kendimi yontmaya
heveslendim.
Benden istediğin zamanı çok gördüm. Benden istediğini, benim için
istediğini bile bile, huzurunda huzursuz durdum. Fazla buldum namazın rekatlarını; kısaltmak için bahaneler aradım. Günümü delik deşik etmeni, işimin arasına kesintiler sokmanı, hayatımın ortasına duraklar koymanı, uykumu bölmeni lüzumsuz gördüm. Beni bana bıraklarla durdum huzuruna; içim başka bir yerlerin türküsünü söylerken, ben seccadende, belki sadece bedenimle, mıhlı kaldım. Oysa Sen, dileseydin dar edebilirdin zamanı bana! Bir uçurumun dibine savrulmuş bir arabada çaresizce Sana yalvartıyor olabilirdin beni. Korkulu bir savaşın orta yerinde ateş ve kan kusan bombaların altında günümü de, işimi de, uykumu da, hatta rüyalarımı da delik deşik etmelerini takdir edebilirdin. Düşmeyen bombalar kadar, uçuruma savrulmayan arabalar kadar
genişlik borçluyum Sana. İçten pazarlıktı benimkisi. Öyle içten ki kendime bile söyleyemedim.
Gözlerimle birlikte gönlümü de secdene kilitlemeyi çok gördüm. Kendimi
sıfırlamayı, benliğimi hiçe indirgemeyi beceremedim. Ensemde kaderin
sıcacık nefesini hissedecek o teslimiyetin vadisine inemedim. Acelem vardı; alnımı koyduğum gibi kaldırdım seccadeden. Bütün benliğimle aşağı inemedim. İşim vardı, secdemi işime zaman kazandım. Secdeye kalbimi de sığdırmaya çalışmadım. Uykum vardı, secdemi sığ bırakıp uykumu derinleştirdim.
İtirafımdır: Bencilliğimi de sırtıma alıp rükûlarda eritemedim. Bedenim
eğilirken huzurunda, "emrolunduğum gibi dosdoğru olma"nın ağırlığını sırtıma almayı erteledim. "Sırası değil!"di; "hele dur; sonra da
olur!"du. En Sevgili'ni bir gecede ihtiyarlatan emri üzerime alınmadım.
Sen dileseydin, çocuğumun cılız nabızlarının eşliğinde, loş ve neşesiz bir
yoğun bakım odasında, gözümü de gönlümü de, umutsuzca, çaresizce,
ürpertiyle, korkuyla bir monitörün ekranına kilitleyebilirdin. Dileseydin,
yeryüzünün sükûnetini bir anda kesip, küçücük bir duvar kıpırtısının
gölgesinde, mini mini bir sarsıntının beklentisi içinde saçlarıma aklar
düşürebilirdin. İçten pazarlık mı denir buna? Sen bilirsin Seninle ettiğim pazarlığı.
Kendime sakladığım ve hatta kendimden de sakladığım sır bu. Dilime bile
değdirmekten korktuğum, ağzıma almaktan utandığım öyle bir sır işte.
Fısıldaması bile acı veriyor ya Meselâ, uzayınca Fatiha, uzayınca sûre,
heceler sanki özgürlüğe giden yolu taşlar gibi kestikçe, bitmez şimdi bu
namaz! dediğim çok oldu. Ama içimden. Kimseler duymadı.
Bir Sen duydun beni ey Rabbim. Sırrımı bir Sen bildin. Kendimi lüzumsuz
hissederken seccadenin üzerinde, dudağım anlamına yetişemediğim kelimeler
için oynarken, Sen beni söylediğimden fazlasıyla duydun, söyleyemediğimi de, dile getiremediğimi de bildin. Ruhumu alıp uzaklara gittiğim halde, bir bedenimi bıraktığım halde huzurunda, kovmadın beni, yakınlığında tuttun.
İtirafımdır; öyle anlatıldığı gibi özleyebilmeyi beceremedim henüz namazı
Aradan çıkarmaya çalıştığım oldu namazı. Geçiştirdim namazı. Bir
"sorun"du çözdüm, hallettim. Selam verip sonra yaşamaya başladım. Yaşamayı namazın içinde aramalıydım. Namazı yaşamanın içine sızdırmalıydım oysa.
Bilemedim.
Kafa tuttum, ayak diredim, pazarlık ettim; ama Sen utandırmadın, yine yine
yine huzuruna aldın beni. Her secdede rahmetinle okşadın alnımı. Her
rükûda "aferinler" fısıldadın gönlüme. Her vakitte yeni bir sayfanın
aklığına çağırdın ruhumu. Yüzüme vurmadın. Azarlamadın. Aşağılamadın. Hepten umut kesmedin benden. Yok saymadın. Utandırmadın.
Pazarlık ettiğimi Seninle bir Sen bildin ey Rabbim. Kimselere söylemedin.
Sırdaşım Sensin, bir Sana açabilirim içimi, bir Senin beni ayıplamandan
korkmam. Ben işte böyleyim; yine bana aitlerin hesabındayım. Başka kime söyleyeyim? Başka kimin anlayışından medet umayım?


senai demirci...
 

AY-YA

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Ara 2008
Mesajlar
2,370
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
********************************** :(
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt