Bir kimsenin şehîd olabilmesi için aranan ilk şart; mü'min olmasıdır.
İkinci şart: Âkil-bâliğ olmasıdır.
Üçüncü şart: Zulmen öldürülmesidir.
Cünüb olan erkek weya hayızlı we nifaslı olan kadın şehîd olursa cünüblük sebebiyle wâcib olan gusl, şehâdetle birlikte düşer.
Haddlerin tatbîki weyâ kısas sebebiyle öldürülenler adâletin gereği olarak öldürülmüşdür. Zîrâ adâlet; Allahû Teâlâ'nın indirdiği hükmlere göre amel etmekdir. Zıddı ise zulmdür. Tâğûtî güçlerin hewâ we heweslerinden kaynaklanan kanunları gereğince öldürülen her mü'min, zulmen öldürüldüğü için "şehîd" hükmündedir. Burada "mü'min" kaydını hassaten zikrediyoruz. Zîrâ Allahû Teâlâ'nın indirdiği hükmleri tasdîk etmeyen we hatta şeriâte karşı sawaş açan kimseler, herhangi bir sebeble öldürüldüğü zaman "şehîd" olmazlar. Maâlesef günümüzde; İslâm'a düşmanlıklarıyla mâ'ruf olan ideolojiler, “şehîd” kawramını yozlaştırabilme gayretindedirler. Mâhiyeti küfr olan ideolojilere itikad eden kimseler; kendi ölülerine başka bir ism bulamadıkları için “şehîd” demekden çekinmiyorlar!... Onların hiç birisi “şehîd” değildir. Tâğûtî güçlerin birbirleriyle mücâdelelerinde weya sawaşlarında; ölen hiç kimse "şehîd" değildir. Tâğûtî güçlerin emri ile sawaşan kimseler de; welew ki müslüman dahi olsalar, şehîd olamazlar. Zîrâ "şehâdet mertebesi"; Allahû Teâlâ'nın, kendi rızâsı için sawaşanlara ihsân buyurduğu bir ni'mettir. Ne mutlu şehâdet nimetine tâlib olanlara!...alıntı...
İktibas
İkinci şart: Âkil-bâliğ olmasıdır.
Üçüncü şart: Zulmen öldürülmesidir.
Cünüb olan erkek weya hayızlı we nifaslı olan kadın şehîd olursa cünüblük sebebiyle wâcib olan gusl, şehâdetle birlikte düşer.
Haddlerin tatbîki weyâ kısas sebebiyle öldürülenler adâletin gereği olarak öldürülmüşdür. Zîrâ adâlet; Allahû Teâlâ'nın indirdiği hükmlere göre amel etmekdir. Zıddı ise zulmdür. Tâğûtî güçlerin hewâ we heweslerinden kaynaklanan kanunları gereğince öldürülen her mü'min, zulmen öldürüldüğü için "şehîd" hükmündedir. Burada "mü'min" kaydını hassaten zikrediyoruz. Zîrâ Allahû Teâlâ'nın indirdiği hükmleri tasdîk etmeyen we hatta şeriâte karşı sawaş açan kimseler, herhangi bir sebeble öldürüldüğü zaman "şehîd" olmazlar. Maâlesef günümüzde; İslâm'a düşmanlıklarıyla mâ'ruf olan ideolojiler, “şehîd” kawramını yozlaştırabilme gayretindedirler. Mâhiyeti küfr olan ideolojilere itikad eden kimseler; kendi ölülerine başka bir ism bulamadıkları için “şehîd” demekden çekinmiyorlar!... Onların hiç birisi “şehîd” değildir. Tâğûtî güçlerin birbirleriyle mücâdelelerinde weya sawaşlarında; ölen hiç kimse "şehîd" değildir. Tâğûtî güçlerin emri ile sawaşan kimseler de; welew ki müslüman dahi olsalar, şehîd olamazlar. Zîrâ "şehâdet mertebesi"; Allahû Teâlâ'nın, kendi rızâsı için sawaşanlara ihsân buyurduğu bir ni'mettir. Ne mutlu şehâdet nimetine tâlib olanlara!...alıntı...
İktibas