Nur_u Secde
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 5 Eki 2007
- Mesajlar
- 5,244
- Tepki puanı
- 3,615
- Puanları
- 163
- Yaş
- 46
--Kıldığım namazdan feyz alamıyorum; ne tavsiye edersiniz?
--Feyz almak için çok şeyler lâzım; başta, lokmanın helâl olması lâzım!.. Haram lokma ile feyizli ibadet yapılmaz. Lokma haram... Midesinde duruyor... Allah sevmez ki!..
Sevilmeyen bir kimse senin kapına gelmiş, kapıyı çalmış, içeri girmek istiyor. Nasıl bakarsın? Düşün, ordan anla!
Lokma helâl olacak; bir... Abdesti tamam olacak; iki... Yüznumaraya gidiyorlar, doğru düzgün istibrâ, istincâ olmuyor. Üstleri, başları temiz olmuyor. Paçalı pantolonların paçaları yerleri süpürüyor. Şimdi bizim pantolonlarımızın hepsi, --moda dolayısıyla-- paçaları arkadan yerleri süpürür. Temiz şeyler gelir, pis şeyler gelir. Elbisesi temiz olmayınca, namaza tesir eder.
Bilgisi az, söylediği söz hakkında bilgisi yok, tekbir hakkında bilgisi yok... Tabii ordan huzur alamaz. Onun için bir kere helâl lokma yesin!.. Ondan sonra, abdestini düzgün alsın!.. Ordan başlıyor iş... Dualarını yapa yapa güzel abdest alsın!.. Temiz olsun; hem kalbi temiz olsun, hem elbisesi temiz olsun!.. Ondan sonra, biraz dinî bilgi sahibi olsun, dinî kitapları okusun!.. "Allahu ekber" ne demek, "Sübhânallah" ne demek? Fâtihâ'nın mânâsı ne, İhlâs'ın mânâsı ne?. Namazda rükû ne oluyor, secde ne oluyor; bunları düşünsün tefekkür eylesin!.. O zaman inşaallah feyzini çok alacak, Allah'ın lütfuyla...
Namaza yeni başlayıp da kaza namazları çok olan bir kimse, vakit namazlarındaki sünnetleri terkedip kaza namazı kılabilir mi?
--Câiz değildir. Vakit sünnetlerini kılacak. Ayrıca bizim tarif ettiğimiz işrak namazı, duha namazı, evvâbin namazı, teheccüd namazı ve sâireyi de kılacak, onları da bırakmayacak. Ötekisini de ödemeye geçecek. Bizim mezhebimiz --Hanefî mezhebi-- böyledir.
Bazı başka kaviller var... Şafiî mezhebinde, "Önce farzları ödesin!" demişler ama, bizim mezhebimizde büyüklerimiz diyorlar ki: "Bu namazları vaktinde kılmadın, bir edepsizlik yaptın, bir günaha girdin, bulaştın. Şimdi o günahı telâfi edeceğim derken, bu sefer Peygamber Efendimizin sünnetlerini kılmayıp, oradan bir başka kusur yapıyorsun; uygun olmuyor.
Sen onları kıl; ötekilerini de belirli bir plan dairesinde, yavaş yavaş ödemeğe giriş. Allah nasıl olsa, rûz-i mahşerde kulların namaz ibadetlerini hesaplarken, farzlarını hesaplayacak; farzlarda eksik varsa, sünnetlerle tamamlayacak. Ondan sonra nafilelerle tamamlayacak. Hesabı Allah'a ait... Sen Allah'a güzel kulluk et; o hesabı doğrultur. Yoksa, kimse ameliyle cennete girecek değil... Büyüklerimiz bu kanatte, bizim mezhebimiz bu... Başka mezheplerde, başka türlü düşünceler olabilir.
--Bir arkadaş hem namaz kılıyor, hem içki içiyor. "Bu kötü alışkanlığını bırak!" dediğimizde, "Onun yeri ayrı, onun yeri ayrı..." diye cevap veriyor. İkisinin bir arada yapılması hakkında bilgi verir misiniz?
--Aziz ve muhterem kardeşlerim, bu çok büyük bir hastalıktır. Bizim Türkiye'de müslümanlar, fikrî bakımdan çok çeşitli hastalıklara tutulmuşlardır. Kimisi veremden beterdir, kimisi kanserden beterdir, kimisi AIDS'ten beterdir. Bir büyük meşhur fikir hastalıklarından bir tanesi budur. "Onun yeri ayrı, onun yeri ayrı..." Öyle saçma şey mi olur? Bu kadar saçma şey olamaz yâni... İnsan Allah'ın emrini tutacak, Allah'a teslim olacak. Müslüman ne demek, müslim ne demek? Kendisini Allah'a teslim eden kul demek...
Hani geliyor askerlik şubesine, 19 yaşında - 20 yaşında delikanlı... Diyor ki: "Tamam, ben geldim; filâncanın oğlu falancayım, askerlik yapmağa geldim!" diyor ya... Müslim ne demek? Kendini Allah'a teslim eden... Onun emrini tutacak; onun emrine razı, buyruğuna razı... Haramlarını haram belleyecek, haramlardan sakınacak... Helâlleri helâl belleyecek, emirleri emir belleyecek, yapacak... Müslüman bu demek... "Yâ Rabbi ben senin buyruğunu tutmağa razı oldum. Tevbe ettim, yanlış yolu bıraktım, doğru yola geldim." demek...
Şimdi böyle söyleyen insanların hali ne olur, biliyor musunuz? Sonunda imansız gider. Çünkü oyuna gelmez bu iş, oyuncak değil; alaya gelmez!.. İnsan elinden geldiğince Allah'ın yolunda gitmeğe çalışacak, her günahtan kaçınmağa çalışacak!..
Hattâ büyüklerimiz demişlerdir ki: "Günahın küçüğü bile olmaz."
--Canım küçük günah aldırma!..
--Hayır! Küçük günahlar bile yapıla yapıla büyür, ejderha gibi olur. Solucan gibiyken ayağınla def edebilecekken, ejderha gibi olur, yedi başlı olur. Ondan sonra, padişahın oğlu gelse kesemez kafasını...
O bakımdan bu kötü huyları atmak lâzım!.. Bu çok fena bir hastalıktır.
--Onu da yaparım, onu da yaparım... Onun yeri başka, onun yeri başka...
--Haa, böyle yaparsan cehenneme gidersin. Çünkü bu, Allah'ın diniyle alay etmek gibidir. İnsan elinden geldiğince Allah'ın yolunda gitmeğe çalışacak da, nefse uyarsa, şeytana uyarsa, ayağı kayarsa kayacak; o ayrı... Kayarsa, yine tevbe edecek, yine yola gelecek. Ama "Onun yeri başka, onun yeri başka..." diye haramı helâl sayarsa, o zaman kâfir olur insan... Bu, küfür kokan bir duygudur, çok tehlikeli bir hastalıktır.
Bir de "Zaman sana uymazsa, sen zamana uy!" diyorlar. Bu da "Bu zaman küfür zamanıdır, gel kâfir ol!" demenin bir başka ifadesidir. Öyle şey yok!.. İslam'ın emirleri 1400 yıldır hep aynıdır. Kâinat var olduğu müddetçe, kıyamet kopuncaya kadar hep aynı olacaktır, hiç değişmeyecektir. İçki haramsa, haramdır. Namaz farzsa, farzdır.
--Üç vakte indiremez miyiz?
--Hayır! Dörde de indiremezsin, üçe de indiremezsin, bire de indiremezsin.
--Pazar günleri kılsak olmaz mı?
--Hıristiyanlar öyle yapıyor. Onlar dinlerini kestiler, kestiler, kestiler... Onların dinleri artık işe yaramaz hale geldiğinden, Allah İslam'ı gönderdi. Bozdukları için gönderdi. Bozmasalardı devam edecekti. Kâfirler gibi, hristiyanlar gibi olmayalım!.. Allah'ın emirlerini ciddiyetle uygulamağa çalışalım.
Eğer ciddiyetle uygulamazsa insan, bir edepsizlikten, bir böyle şapşal konuşmaktan, bir böyle edepsizce düşünceden dolayı --Allah saklasın-- öyle bir felâkete uğrar ki, belini doğrultamaz. Sülâlesinin beli doğrulmaz. Onun için bu gibi hallere düşmeyin!..
Müslüman nasıl olacak? İmana geldikten sonra tekrar günah işlemekten, tekrar o eski hale gelmekten, ateşe atılmaktan korkar gibi korkacak!..
Bunlar züğürt tesellisidir, beynamaz özrüdür. Günaha devam etmek için şeytanın uydurduğu bahanelerdir. Şeytan insana çok bahaneler bulur, insanları çok aldatır. Zâlimi zulüm yönünden aldatır, âbidi ibadet yönünden aldatır; ille bir kusura, günaha sokar. Bu kardeşimizi de demek ki öyle aldatıyor. "Onun yeri ayrı, onun yeri ayrı..." O zaman insan mahvolur. Allah saklasın...
Kur'an-ı Kerim'de buyuruyor ki Allah-u Teâlâ Hazretleri:
(Efetü'minûne biba'dıl kitâbi ve tekfurûne biba'd) "Allah'ın bazı ayetlerine, kitabının bazı cümlelerine inanıyorsunuz da, ba'zılarına kâfir mi oluyorsunuz? Bunun cezâsı ne kadar büyüktür, biliyor musunuz?" diye Allah-u Teâlâ Hazretleri, böyle ikili, kaypak, oynak olanların cezâsının büyüklüğünü bildiriyor bu ayet-i kerimede... Sakın ha, böyle cahilliklere düşmeyin!..
Kaynak: M. Esad Coşan - Güncel Meseleler 2
--Feyz almak için çok şeyler lâzım; başta, lokmanın helâl olması lâzım!.. Haram lokma ile feyizli ibadet yapılmaz. Lokma haram... Midesinde duruyor... Allah sevmez ki!..
Sevilmeyen bir kimse senin kapına gelmiş, kapıyı çalmış, içeri girmek istiyor. Nasıl bakarsın? Düşün, ordan anla!
Lokma helâl olacak; bir... Abdesti tamam olacak; iki... Yüznumaraya gidiyorlar, doğru düzgün istibrâ, istincâ olmuyor. Üstleri, başları temiz olmuyor. Paçalı pantolonların paçaları yerleri süpürüyor. Şimdi bizim pantolonlarımızın hepsi, --moda dolayısıyla-- paçaları arkadan yerleri süpürür. Temiz şeyler gelir, pis şeyler gelir. Elbisesi temiz olmayınca, namaza tesir eder.
Bilgisi az, söylediği söz hakkında bilgisi yok, tekbir hakkında bilgisi yok... Tabii ordan huzur alamaz. Onun için bir kere helâl lokma yesin!.. Ondan sonra, abdestini düzgün alsın!.. Ordan başlıyor iş... Dualarını yapa yapa güzel abdest alsın!.. Temiz olsun; hem kalbi temiz olsun, hem elbisesi temiz olsun!.. Ondan sonra, biraz dinî bilgi sahibi olsun, dinî kitapları okusun!.. "Allahu ekber" ne demek, "Sübhânallah" ne demek? Fâtihâ'nın mânâsı ne, İhlâs'ın mânâsı ne?. Namazda rükû ne oluyor, secde ne oluyor; bunları düşünsün tefekkür eylesin!.. O zaman inşaallah feyzini çok alacak, Allah'ın lütfuyla...
Namaza yeni başlayıp da kaza namazları çok olan bir kimse, vakit namazlarındaki sünnetleri terkedip kaza namazı kılabilir mi?
--Câiz değildir. Vakit sünnetlerini kılacak. Ayrıca bizim tarif ettiğimiz işrak namazı, duha namazı, evvâbin namazı, teheccüd namazı ve sâireyi de kılacak, onları da bırakmayacak. Ötekisini de ödemeye geçecek. Bizim mezhebimiz --Hanefî mezhebi-- böyledir.
Bazı başka kaviller var... Şafiî mezhebinde, "Önce farzları ödesin!" demişler ama, bizim mezhebimizde büyüklerimiz diyorlar ki: "Bu namazları vaktinde kılmadın, bir edepsizlik yaptın, bir günaha girdin, bulaştın. Şimdi o günahı telâfi edeceğim derken, bu sefer Peygamber Efendimizin sünnetlerini kılmayıp, oradan bir başka kusur yapıyorsun; uygun olmuyor.
Sen onları kıl; ötekilerini de belirli bir plan dairesinde, yavaş yavaş ödemeğe giriş. Allah nasıl olsa, rûz-i mahşerde kulların namaz ibadetlerini hesaplarken, farzlarını hesaplayacak; farzlarda eksik varsa, sünnetlerle tamamlayacak. Ondan sonra nafilelerle tamamlayacak. Hesabı Allah'a ait... Sen Allah'a güzel kulluk et; o hesabı doğrultur. Yoksa, kimse ameliyle cennete girecek değil... Büyüklerimiz bu kanatte, bizim mezhebimiz bu... Başka mezheplerde, başka türlü düşünceler olabilir.
--Bir arkadaş hem namaz kılıyor, hem içki içiyor. "Bu kötü alışkanlığını bırak!" dediğimizde, "Onun yeri ayrı, onun yeri ayrı..." diye cevap veriyor. İkisinin bir arada yapılması hakkında bilgi verir misiniz?
--Aziz ve muhterem kardeşlerim, bu çok büyük bir hastalıktır. Bizim Türkiye'de müslümanlar, fikrî bakımdan çok çeşitli hastalıklara tutulmuşlardır. Kimisi veremden beterdir, kimisi kanserden beterdir, kimisi AIDS'ten beterdir. Bir büyük meşhur fikir hastalıklarından bir tanesi budur. "Onun yeri ayrı, onun yeri ayrı..." Öyle saçma şey mi olur? Bu kadar saçma şey olamaz yâni... İnsan Allah'ın emrini tutacak, Allah'a teslim olacak. Müslüman ne demek, müslim ne demek? Kendisini Allah'a teslim eden kul demek...
Hani geliyor askerlik şubesine, 19 yaşında - 20 yaşında delikanlı... Diyor ki: "Tamam, ben geldim; filâncanın oğlu falancayım, askerlik yapmağa geldim!" diyor ya... Müslim ne demek? Kendini Allah'a teslim eden... Onun emrini tutacak; onun emrine razı, buyruğuna razı... Haramlarını haram belleyecek, haramlardan sakınacak... Helâlleri helâl belleyecek, emirleri emir belleyecek, yapacak... Müslüman bu demek... "Yâ Rabbi ben senin buyruğunu tutmağa razı oldum. Tevbe ettim, yanlış yolu bıraktım, doğru yola geldim." demek...
Şimdi böyle söyleyen insanların hali ne olur, biliyor musunuz? Sonunda imansız gider. Çünkü oyuna gelmez bu iş, oyuncak değil; alaya gelmez!.. İnsan elinden geldiğince Allah'ın yolunda gitmeğe çalışacak, her günahtan kaçınmağa çalışacak!..
Hattâ büyüklerimiz demişlerdir ki: "Günahın küçüğü bile olmaz."
--Canım küçük günah aldırma!..
--Hayır! Küçük günahlar bile yapıla yapıla büyür, ejderha gibi olur. Solucan gibiyken ayağınla def edebilecekken, ejderha gibi olur, yedi başlı olur. Ondan sonra, padişahın oğlu gelse kesemez kafasını...
O bakımdan bu kötü huyları atmak lâzım!.. Bu çok fena bir hastalıktır.
--Onu da yaparım, onu da yaparım... Onun yeri başka, onun yeri başka...
--Haa, böyle yaparsan cehenneme gidersin. Çünkü bu, Allah'ın diniyle alay etmek gibidir. İnsan elinden geldiğince Allah'ın yolunda gitmeğe çalışacak da, nefse uyarsa, şeytana uyarsa, ayağı kayarsa kayacak; o ayrı... Kayarsa, yine tevbe edecek, yine yola gelecek. Ama "Onun yeri başka, onun yeri başka..." diye haramı helâl sayarsa, o zaman kâfir olur insan... Bu, küfür kokan bir duygudur, çok tehlikeli bir hastalıktır.
Bir de "Zaman sana uymazsa, sen zamana uy!" diyorlar. Bu da "Bu zaman küfür zamanıdır, gel kâfir ol!" demenin bir başka ifadesidir. Öyle şey yok!.. İslam'ın emirleri 1400 yıldır hep aynıdır. Kâinat var olduğu müddetçe, kıyamet kopuncaya kadar hep aynı olacaktır, hiç değişmeyecektir. İçki haramsa, haramdır. Namaz farzsa, farzdır.
--Üç vakte indiremez miyiz?
--Hayır! Dörde de indiremezsin, üçe de indiremezsin, bire de indiremezsin.
--Pazar günleri kılsak olmaz mı?
--Hıristiyanlar öyle yapıyor. Onlar dinlerini kestiler, kestiler, kestiler... Onların dinleri artık işe yaramaz hale geldiğinden, Allah İslam'ı gönderdi. Bozdukları için gönderdi. Bozmasalardı devam edecekti. Kâfirler gibi, hristiyanlar gibi olmayalım!.. Allah'ın emirlerini ciddiyetle uygulamağa çalışalım.
Eğer ciddiyetle uygulamazsa insan, bir edepsizlikten, bir böyle şapşal konuşmaktan, bir böyle edepsizce düşünceden dolayı --Allah saklasın-- öyle bir felâkete uğrar ki, belini doğrultamaz. Sülâlesinin beli doğrulmaz. Onun için bu gibi hallere düşmeyin!..
Müslüman nasıl olacak? İmana geldikten sonra tekrar günah işlemekten, tekrar o eski hale gelmekten, ateşe atılmaktan korkar gibi korkacak!..
Bunlar züğürt tesellisidir, beynamaz özrüdür. Günaha devam etmek için şeytanın uydurduğu bahanelerdir. Şeytan insana çok bahaneler bulur, insanları çok aldatır. Zâlimi zulüm yönünden aldatır, âbidi ibadet yönünden aldatır; ille bir kusura, günaha sokar. Bu kardeşimizi de demek ki öyle aldatıyor. "Onun yeri ayrı, onun yeri ayrı..." O zaman insan mahvolur. Allah saklasın...
Kur'an-ı Kerim'de buyuruyor ki Allah-u Teâlâ Hazretleri:
(Efetü'minûne biba'dıl kitâbi ve tekfurûne biba'd) "Allah'ın bazı ayetlerine, kitabının bazı cümlelerine inanıyorsunuz da, ba'zılarına kâfir mi oluyorsunuz? Bunun cezâsı ne kadar büyüktür, biliyor musunuz?" diye Allah-u Teâlâ Hazretleri, böyle ikili, kaypak, oynak olanların cezâsının büyüklüğünü bildiriyor bu ayet-i kerimede... Sakın ha, böyle cahilliklere düşmeyin!..
Kaynak: M. Esad Coşan - Güncel Meseleler 2