Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kıble yürekli insanlar (1 Kullanıcı)

evindar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2006
Mesajlar
1,413
Tepki puanı
0
Puanları
0
Cephesi kıbleye dönük olmayanın yüreği kıbleye dönük olmaz! '
Osmanlı insanı. Hayatına her alanda rehber ettiği İslam'ı, mimarîsine de yansıtmıştır. Yürek pusulasını kıbleleştirirken, evlerinin cephesi de kıbleye dönük olarak.
Bu asır insanı ise yürek pusulasını şaşırınca, cephesi de şaşırmış ve kafası karışmıştır. Sonuç, kimliğini kaybeden bir toplum.
Osmanlı'da insan birinci planda bir değere sahipti. Bu yüzden batının kiliseleri ruhlara batan bir sivrilikle yükselmekteyken, bizim camilerimizin kubbeleri yuvarlaktır ve insanın ruhuna huzur telkin eden bir yapıdadır. Bu yüzden musikimiz, insan sesinin ön plana çıktığı bir ahenk sergiler batının enstrüman seslerinin yükseldiği klasik müziği yanında. Sükûnet verir kalplere.

Yardımlaşmanın, şefkat ve merhametin, hüküm sürdüğü zamanlarda, yapılan evlerde giriş kapıları bile darda kalana yardım etme maksatlı olarak, geniş bir çatı ile kapatılırdı.
Yağmurda ve güneşten korunmak amacıyla insanlar sığınabilsin diye.
Bu yardım duygusu o kadar geniş bir alana yayılmıştı ki, 'kuş evleri' inşa edecek dereceye varmıştı. Sadece insana değil, bütün canlılara merhamet etme duygusu hâkimdi.
Helal- haram perspektifinden hayatı yaşayan insanlar, bu hassasiyetlerini kapı tokmaklarına bile yansıtmışlardı.

İç içe geçen iki demir halkadan oluşan kapı tokmaklarından, dışta olan daha tok sesli idi ki, eve gelen erkek misafir bu tokmağı kullanırdı. Kapıyı açan da evin erkeği olurdu. İçte bulunan halkanın sesi ise daha ince olurdu ki, gelen kadın olursa bu tokmağı kullanır, kapıyı da kadın açardı.

Dış kapı bir avluya açılır ve bu avlunun etrafı yüksek duvarlarla çevrilirdi. Dışarıdan gözükmeyen bu avlu, kadın ve çocukların özgürlük alanıydı.
Evler, yüksek tavanlı olurdu. Tavanın yüksek olması insan ruhunu hem yüceltir hem de ferahlık ve sükûnet verirdi. Tabi o zamanlar doğal olarak ruhsal yapısı son derece sağlıklı bireyler yetişirdi.
Üst kat pencereleri 'cumba'lı olup, dışarıdan içerisi görünmeyecek şekilde kafeslenmişti. Kafesler, içeriden dışarıya bakanları değil, dışarıdan içeriye bakmak isteyenleri sınırlardı. Çünkü evlerin mahremiyeti vardı.
Evlerin her köşesi, insana tahsis edilmiş, yaşam alanı eşyalarla sınırlanmamıştı. Şimdiki evlerde ise, insanın değil, eşyanın saltanatı var.
Kendi evlerini, faniliği simgelercesine dayanıksız olan kireç, kerpiç gibi malzemelerden yaparken, cami, çeşme, kervansaray, hastane gibi hayır kurumları ile devlet binalarını, sağlamlığın sembolü olan taş malzeme ile yaparlardı.
Osmanlı evlerini Gayr-i Müslim evlerinden ayıran bir özellik de bacalarında leylek yuvalarının olmasıydı ki, o hayvanları rahatsız etmemek için göç zamanlarında ateş yakmazlardı.
Osmanlı evleri, içe dönük, dışa kapalıydı ki, bu yapılanma, İslâmi aile yapısının hassasiyeti ve çocukları dış etkilerden korumayla ilgilidir.
Çünkü İnsan tesadüfen yetişmez.



-alıntı-
 

-Ammar Bin Yasir-

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2007
Mesajlar
4,864
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
36
selamun aleyküm.. Rabbimiz razı olsun inşaallah hayırlı günler..
 

BULENT TUNALI

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ağu 2007
Mesajlar
2,307
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Konum
BURSA-m.k.paşa
Web Sitesi
www.bilsankimya.com
S.A.ALLAH RAZI OLSUN GÜNÜMÜZDE SADECE YAZILARDA KALAN İMRENEREK KEŞKELERLE OKUDUĞUMUZ GÜZELLİKLERİ BURAYA TAŞIMIŞSINIZ.ALLAH RAZI OLSUN SELAM VE DUA İLE KALIN
 

gecekondu

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eyl 2007
Mesajlar
1,726
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
37
Konum
Aşıklar Diyarı
Selamun aleyküm Allah razı olsun çok güzel paylaşımdı Osmanlı Devri İslama Değer verildiği Kıble Yürekli İnsanlarla doluydu :( Atalarımıza Layık torunlar olamıyoruz Manevi değerlerimize sahip çıkamıyoruz Şu zamanda .. Allaha emanet olun selametle..
 

Nevin_1982

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eyl 2006
Mesajlar
5,000
Tepki puanı
8
Puanları
38
Yaş
42
Konum
sakarya
sa güzel kardeşim yazınız çok hoşuma gitti.biz osmanlının tırmağı bile olamayacak durumdayız bence şimdilerde..belki birgün düzeliriz bellimi olur...aeolun
 

CEVDET-71

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
1 Nis 2007
Mesajlar
60
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
62
selamün aleyküm kardeşim .cok güzel bir konu yazmışsınız allah razı olsun elinize gönlünüze sağlık rabbime emanet olun selam ve dua ile
 

efzairem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Kas 2007
Mesajlar
758
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Cephesi kıbleye dönük olmayanın yüreği kıbleye dönük olmaz! '
Osmanlı insanı. Hayatına her alanda rehber ettiği İslam'ı, mimarîsine de yansıtmıştır. Yürek pusulasını kıbleleştirirken, evlerinin cephesi de kıbleye dönük olarak.
Bu asır insanı ise yürek pusulasını şaşırınca, cephesi de şaşırmış ve kafası karışmıştır. Sonuç, kimliğini kaybeden bir toplum.
Osmanlı'da insan birinci planda bir değere sahipti. Bu yüzden batının kiliseleri ruhlara batan bir sivrilikle yükselmekteyken, bizim camilerimizin kubbeleri yuvarlaktır ve insanın ruhuna huzur telkin eden bir yapıdadır. Bu yüzden musikimiz, insan sesinin ön plana çıktığı bir ahenk sergiler batının enstrüman seslerinin yükseldiği klasik müziği yanında. Sükûnet verir kalplere.

Yardımlaşmanın, şefkat ve merhametin, hüküm sürdüğü zamanlarda, yapılan evlerde giriş kapıları bile darda kalana yardım etme maksatlı olarak, geniş bir çatı ile kapatılırdı.
Yağmurda ve güneşten korunmak amacıyla insanlar sığınabilsin diye.
Bu yardım duygusu o kadar geniş bir alana yayılmıştı ki, 'kuş evleri' inşa edecek dereceye varmıştı. Sadece insana değil, bütün canlılara merhamet etme duygusu hâkimdi.
Helal- haram perspektifinden hayatı yaşayan insanlar, bu hassasiyetlerini kapı tokmaklarına bile yansıtmışlardı.

İç içe geçen iki demir halkadan oluşan kapı tokmaklarından, dışta olan daha tok sesli idi ki, eve gelen erkek misafir bu tokmağı kullanırdı. Kapıyı açan da evin erkeği olurdu. İçte bulunan halkanın sesi ise daha ince olurdu ki, gelen kadın olursa bu tokmağı kullanır, kapıyı da kadın açardı.

Dış kapı bir avluya açılır ve bu avlunun etrafı yüksek duvarlarla çevrilirdi. Dışarıdan gözükmeyen bu avlu, kadın ve çocukların özgürlük alanıydı.
Evler, yüksek tavanlı olurdu. Tavanın yüksek olması insan ruhunu hem yüceltir hem de ferahlık ve sükûnet verirdi. Tabi o zamanlar doğal olarak ruhsal yapısı son derece sağlıklı bireyler yetişirdi.
Üst kat pencereleri 'cumba'lı olup, dışarıdan içerisi görünmeyecek şekilde kafeslenmişti. Kafesler, içeriden dışarıya bakanları değil, dışarıdan içeriye bakmak isteyenleri sınırlardı. Çünkü evlerin mahremiyeti vardı.
Evlerin her köşesi, insana tahsis edilmiş, yaşam alanı eşyalarla sınırlanmamıştı. Şimdiki evlerde ise, insanın değil, eşyanın saltanatı var.
Kendi evlerini, faniliği simgelercesine dayanıksız olan kireç, kerpiç gibi malzemelerden yaparken, cami, çeşme, kervansaray, hastane gibi hayır kurumları ile devlet binalarını, sağlamlığın sembolü olan taş malzeme ile yaparlardı.
Osmanlı evlerini Gayr-i Müslim evlerinden ayıran bir özellik de bacalarında leylek yuvalarının olmasıydı ki, o hayvanları rahatsız etmemek için göç zamanlarında ateş yakmazlardı.
Osmanlı evleri, içe dönük, dışa kapalıydı ki, bu yapılanma, İslâmi aile yapısının hassasiyeti ve çocukları dış etkilerden korumayla ilgilidir.
Çünkü İnsan tesadüfen yetişmez.



-alıntı-

paylaşımın için sagol kardeşim harika bir konu,hatırladıgım kadarıyla YAVUZ BAHADIR OGLU nun BİZ OSMANLIYIZ kitabından bir bölüm ,ancak kaynagını belirtirseniz daha iyi olur ilgisini çeken alır okur ...:evet
ALLAH a emanet olun
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
selamün aleyküm
çok dogru yazdıklarınız ... bu ne güzel anlayış bu ne güzel bir kültürmüş ama bize miras kalmadı malesef herşey yozlaştı .... artık bu kültür yazılarda kaldı ... ne yazık ...
emeginize saglık
selametle
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt