Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Keşke toprak olsaydım!.. (1 Kullanıcı)

sumisali33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Kas 2010
Mesajlar
93
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
KEŞKE TOPRAK OLSAYDIM!..
Bediüzzaman Hazretleri ikindi vakti için “o vakit hem güz mevsimi hazinanesini ve ihtiyarlık mahzunanesini ve ahir zaman elimanesini andırır ve hatırlattırır hem o koca güneşin ufule meyletmesi işaretiyle insan bir misafir memur ve her şey geçici, bikararar olduğunu ilan etmek zamanıdır.” der. İşte, sonbaharı, ihtiyarlığı, ölümü ve topyekûn kâinatın ölümü olan kıyameti hatırlatan bu vakitte biz namazdan sonra Nebe Suresini okuyoruz.

Bu Sure adını ikinci ayetinde geçen ve ”Mühim Haber” manasına gelen “En-Nebeu’l Azim” den almıştır. Ayette mealen, “Onlar birbirlerine neyi sorup duruyorlar? Hakkında ihtilafa düştükleri o ‘mühim haber’i mi?” (Nebe 12) denmektedir. Bu haberden maksat, ölümden sonra diriliş ve ahiret hayatıdır. İnsanların merak ettiği, sorup durduğu başları döndürecek, insanın aklını başından alacak hadise öyle müthiştir ki, iman kalbine oturmamış kimseler bu hadise neticesinde cehennem azabının dehşetini görüp tadınca şaşıracak, dengesini yitirecek ve bu azap şoku karşısında toprak olmak isteyecektir.

İnsana bu dünyada bir şans tanınmış; o, bu turnikeye bir kere itilmiş, yayına ok konmuş ve ona “Ancak bir ok atma hakkın var; hedefe isabet ettirirsen kurtulacaksın, yoksa mahvolacaksın.” Mahvolacaksın!” kaziyesi mahkûm olmuşluğun perişaniyet ve dehşeti içinde “Ya leyteni turaba! ‘Ah ne olurdu! Keşke toprak olsaydım!” (Nebe 40) diyecek; ayaklar altında, rüzgârla sağa sola savrulan toz toprak olmayı temenni edecektir.

Toprak muhteva ve zenginliğine rağmen, hep tevazu ve mahviyetin remzi olmuştur. Kalbi iman nuruyla aydınlatabilmek ve gönlü gül bahçesine çevirmek için toprak gibi olmak gerektiği; zira topraktan başkası gül bitiremeyeceği hep söylenegelmiştir. Bundan dolayı bazı müfessirler “Keşke toprak olsaydım!..” temennisini “ Keşke dünyada kibir ve gururdan uzak yaşasaydım; alçak gönüllü olup Allah’a iman ve itaat edebilseydim.” manasında mecazi olarak anlamışlardır.
Fakat ayette geçen “toprak” kelimesi hakiki manasında kullanılmış olarak kabul edenler daha çoktur. Şöyle ki; ahirette hayvanlar, nev’ halinde toprak olacaklarından dolayı dünyada insan olmanın hakkını veremeyenler, mesuliyetinin gereğini yerine getiremeyenler de o gün hayvanlar gibi toprak olmak isteyeceklerdir. Bir hadis-i şerife göre, Yüce Allah (celle celaluhu), o gün hayvanları da huzura getirecek, birbirlerinden haklarını alıp ödeştirecek ve sonra onlara , “Toprak olun!” buyuracak, hepsi toprak olacaktır. İşte bunu gören kâfirler de onlar gibi toprak olmayı isteyecektir.

İnsani mevhibelerle donatılmış olarak dünyaya gelen, fakat insan gibi tavır ve davranışları yakalayamayanlar orada tabiatlarını seslendirecekler. Zaten tabiat deformasyonuna maruz kaldıklarından dolayı, tekrar “Keşke hayvan olsaydım” demeyecekler de, belağatta “ma yeulu ileyh” şeklinde ifada edilen “doğrudan neticeyi söyleme” üslubuyla hayvan olmanın hâsıl edeceği sonucu, yani toprak olmayı isteyecekler. Bu açıdan, onların temennisini dünya hayatı itibarıyla hayvan ya da toprak olmayı arzulama değil de, dünyadaki su-i istimalleri nedeniyle maruz kaldıkları cezadan kurtulma ve hiç olmazsa hayvanlara tatbik edilen muameleyi isteme şeklinde anlamak gerekir.

Ah zavallı insanlar!.. Gözleri var; ama görmüyorlar, kulakları var; ama duymuyorlar, sinelerinde “kalp” adını verdileri bir et parçası taşıyor; ama onu işletmiyor, hissetmeleri lazım geleni hissetmiyor, duymaları gerekeni duymuyorlar. Yani, donanım olarak insana verilen her şey kendilerine verilmiş; fakat onlar, o potansiyel gücü pratiğe dökememiş, inkişaf ettirememişler. Sanki insanca donanımları yok gibi. “Ma kane (hal) itibariyle yok “ma yekün (gelecek)” itibarıyla da acı bir temenni var: “Keşke toprak olsaydım!..”
Maalesef çokları bu müthiş haberi duymamış gibi yaşıyor; istikbalde onları bekleyen ve karşılaşmaları muhakkak olan o korkunç güne kayıtsız ve kaygısız bir hal sergiliyorlar. Bazen hayret ediyorum; öyle büyük hadiseler silsilesine karşı böyle lakayt kalınır mı? Bir insan eğer ahirete inanıyorsa kalbi durmalı, en azından biricik okun isabet ettirememe endişesiyle ürpermeli ve kontrollü bir hayat yaşamalı değil mi?
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt