Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kesin Bilgiden önce (1 Kullanıcı)

RiSaLei-NuR

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eki 2007
Mesajlar
301
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Web Sitesi
www.powereglence.com
KESİN BİLGİDEN ÖNCE




Kesin bilgi sana ulaşıncaya kadar Rabbine ibadet et.
Hicr Sûresi, 15:99

KUR’ÂN, bazan birşeye atıfta bulunurken, onu adıyla anmak yerine, belirgin bir özelliğiyle anar. Böylelikle, o şeyin, anılan özelliği vurgulanmış olur.

Burada da “kesin bilgi” anlamına gelen “yakîn” kelimesiyle kendisine gönderme yapılan bir hakikat vardır ki, o hakikatin bir özelliğine dikkatlerimiz çekilmektedir.

Bu özellik, onun kesin, şaşmaz, en küçük bir kuşku ve tereddüde yer bırakmayacak derecede kat’i bir gerçek olduğunu gösterir.

“Acaba bu gerçek ne olabilir?” diye Kur’ân’dan soracak olursak, aynı kelimenin, tamamen aynı ifade ve aynı kalıp içinde, bir başka yerde daha geçtiğini görürüz:

“Bize kesin bilgi ulaşıncaya kadar.”

Müddessir Sûresinin sonlarında yer alan bu âyette, fiil de, fail de aynen geçmektedir. Yalnız, Hicr Sûresindeki âyet “sana ulaşıncaya kadar” diyerek bize hitap ediyor; Müddessir Sûresinin âyeti ise, daha başkalarının ağzından, “bize ulaşıncaya kadar” şeklinde bir ifade kullanıyor.

Bu âyeti biraz öncesinden okuduğumuz takdirde, konu aydınlanmaya başlayacaktır:




Mücrimlere sorarlar:
“Sizi Sakar’a ne attı?”
Derler ki: “Biz namaz kılmazdık.
“Yoksulları doyurmazdık.
“Bâtıla dalanlarla biz de dalıp gitmiştik.
“Hesap gününü de yalanlıyorduk:
“Kesin bilgi bize ulaşıncaya kadar.”
[1]
Burada kesin bilgi kendilerine ulaşmadan ibadet etmeyen kimselerin pişmanlığı anlatılırken, Hicr Sûresinin âyetinde de, kesin bilgi ulaşıncaya kadar ibadet emrediliyor. İşte, bu, herşeyin açık seçik ortaya çıktığı, dinin bütün hakikatlerinin apaçık görüldüğü, inanan ve inanmayan kimse arasında bir farkın kalmadığı andır.

Yani, ölüm ânıdır.

Daha başka âyetlerde de bu hakikate işaretler vardır. Meselâ Vâkıa Sûresinin son kısmında, iman ve inkâr ehlinin ölümlerinden ve onları bekleyen şeylerden ayrı ayrı söz edildikten sonra, “İşte bu kesin bilginin tâ kendisidir”
[2] buyurulur.

“Kesin bilgi” ile ifade edilen an bir kere geldi mi, iman etmeyen kalmaz. Firavun da boğulacağını anlayınca “İnandım” demiş, ama bu iman ona bir fayda vermemişti.
[3]

Kur’ân, doğrudan doğruya, “Ölüm sana erişinceye kadar ibadet et” de diyebilirdi. Bunun yerine “kesin bilgi ulaşıncaya kadar” denmiş olması, dikkatlerimizi bazı noktalar üzerinde yoğunlaştırmak için olmalıdır.

Bir defa, ölümün kendisi gerçek ve kesin bir bilgidir. Bu hayatın sonunda gelip dayanacağı, kesin, açık, su götürmez hakikat ondan ibarettir. Bu, inanan ve inanmayan herkesin paylaştığı bir bilgidir.

Ayrıca, siz gördüğünüze değil, gayba inanmakla yükümlüsünüz. Rabbiniz, size, görmediğiniz ve maddî duyularınızla algılayamadığınız şeyler hakkında da bilgi sahibi olmanızı sağlayacak yetenekler vermiş, bir kitap ve bir elçi göndermiştir. Bakara Sûresinin 3. âyetinde tanımlandığı gibi, mü’min demek, Allah ve Resulü tarafından verilen duyular ötesi âlemlere dair haberlere, gözüyle görmüş gibi bir kesinlikle iman eden kimse demektir. Ölüm ânı gelip çattıktan ve herkes eşit şekilde kesin bilgiye ulaştıktan sonra, imanın da, ibadetin de bir anlamı kalmaz. Siz, yapacağınız ne iyilik varsa, kesin bilgiden önceki şu kısa dünya günlerinde yapmaya bakın. Birgün nasıl olsa o kesin bilgi size de ulaşacak ve o zaman, dünyada geçirmiş olduğunuz ömür size pek kısa görünecektir. Onun için, henüz gaybî olan imanınızla şu kısa dünya hayatından alabileceğiniz verimi almaya bakın.

Kesin bilginin mü’min için asıl anlamı ise, Rabbine kavuşmak demektir. O an eriştiğinde, mü’min, daha önce görmediği, ama görmüş gibi inanıp kulluk ettiği Rabbine kavuşmuştur. Bu Allah’ın vaadidir; Allah’ın vaadi ise hayatın kendisi kadar kesin ve gerçek bir bilgidir. Mü’minden beklenen de, o mutlu âna erişinceye kadar iman ve ibadetinde sebat etmektir.

Ayet-i kerime, bunlar gibi daha nice işaretleriyle, hayatımızı anlamlı kılacak bir formülü son derece özlü bir ifade içinde bize sunuyor:

“Kesin bilgi sana ulaşıncaya kadar Rabbine ibadet et.”


[1] Müddessir Sûresi, 74:41-47.
[2] Vâkıa Sûresi, 56:95.
[3] Yunus Sûresi, 10:90-91.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt