Kesemi Sen mi Buldun?
"Bir gün Mûsa Aleyhisselam yüce Allah'a şöyle yalvardı: "Allah'ım! şüphesiz inanıyorumki hak ve adalet ahirette eksiksiz yerine gelecektir. fakat merak ediyorum, dünyada kulların arasında hakkı ve adaleti nasıl uyguluyorsun? bana bir numune göster"
Mûsâ Aleyhisselam bu duadan sonra Cenâb-ı Allah'ın vahyi ile bir su başına gitti. burada kalın yapraklı büyük bir ağacın arkasına oturdu ve beklemeye başladı.
Az sonra bir atlı geldi atından indi. su içti, atını suladı, bir süre dinlendi. bu arada su içtiği yere bir kese düşürdüğünün farkına varmamıştı. sonra atına bindiği gibi tozu dumana katarak kayboldu. derken su başına bir çocuk geldi. eğildi ve su içti. çocuk, atlının düşürdüğü keseyi buldu, aldı cebine koydu ve oradan ayrıldı.
biraz daha sonra uzakta eli değnekli kör bir adam belirdi. adam, elinde sopası ile sağı solu yoklayarak güçlükle yürüyordu. su başına gelince omzundaki heybesini bir kenara bıraktı. kuyudan su içti. bu esnada uzaktan az önceki atlının geri dönüp geldiği göründü. atlı süratle kuyu başına geldi ve kesesini aramaya başladı. bulamayınca adama yüklendi.
"Kesemi sen mi buldun? ver onu!"
kör adam neye uğradığını anlayamadı. kendisinin bir şey bulmadığını anlatmaya çalıştı. fakat adam dinlememişti. körü yakasından tuttuğu gibi yere savurdu. kör öldü. atlıda adamın ceplerini yokladı, kesesini bulamayınca atına binerek oradan hızla uzaklaştı.
Mûsâ Aleyhisselam olanları bir bir izlemişti. olayların nasıl sonuçlanacağını merak ederken hitab-ı İlahi erişti.
"Ey Mûsâ! Atlı düşürdüğü keseyi çocuğun babasından çalmıştı. Çocuğun babasını ise kör olan adam öldürmüştü. çocuk su başında keseyi bulmakla babasından miras kalan keseye kavuştu. kör ise, öldürmesinin cezası olarak bir eşkıya tarafından öldürüldü. hiç biriside olayların iç yüzünün farkında değildirler. işte adaletimden bir numune."
Mûsâ Aleyhisselam Cenâb-ı Hakk'a hamd'ü senâ etti."
"Bir gün Mûsa Aleyhisselam yüce Allah'a şöyle yalvardı: "Allah'ım! şüphesiz inanıyorumki hak ve adalet ahirette eksiksiz yerine gelecektir. fakat merak ediyorum, dünyada kulların arasında hakkı ve adaleti nasıl uyguluyorsun? bana bir numune göster"
Mûsâ Aleyhisselam bu duadan sonra Cenâb-ı Allah'ın vahyi ile bir su başına gitti. burada kalın yapraklı büyük bir ağacın arkasına oturdu ve beklemeye başladı.
Az sonra bir atlı geldi atından indi. su içti, atını suladı, bir süre dinlendi. bu arada su içtiği yere bir kese düşürdüğünün farkına varmamıştı. sonra atına bindiği gibi tozu dumana katarak kayboldu. derken su başına bir çocuk geldi. eğildi ve su içti. çocuk, atlının düşürdüğü keseyi buldu, aldı cebine koydu ve oradan ayrıldı.
biraz daha sonra uzakta eli değnekli kör bir adam belirdi. adam, elinde sopası ile sağı solu yoklayarak güçlükle yürüyordu. su başına gelince omzundaki heybesini bir kenara bıraktı. kuyudan su içti. bu esnada uzaktan az önceki atlının geri dönüp geldiği göründü. atlı süratle kuyu başına geldi ve kesesini aramaya başladı. bulamayınca adama yüklendi.
"Kesemi sen mi buldun? ver onu!"
kör adam neye uğradığını anlayamadı. kendisinin bir şey bulmadığını anlatmaya çalıştı. fakat adam dinlememişti. körü yakasından tuttuğu gibi yere savurdu. kör öldü. atlıda adamın ceplerini yokladı, kesesini bulamayınca atına binerek oradan hızla uzaklaştı.
Mûsâ Aleyhisselam olanları bir bir izlemişti. olayların nasıl sonuçlanacağını merak ederken hitab-ı İlahi erişti.
"Ey Mûsâ! Atlı düşürdüğü keseyi çocuğun babasından çalmıştı. Çocuğun babasını ise kör olan adam öldürmüştü. çocuk su başında keseyi bulmakla babasından miras kalan keseye kavuştu. kör ise, öldürmesinin cezası olarak bir eşkıya tarafından öldürüldü. hiç biriside olayların iç yüzünün farkında değildirler. işte adaletimden bir numune."
Mûsâ Aleyhisselam Cenâb-ı Hakk'a hamd'ü senâ etti."