Tayfun_Dokgoz
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 5 May 2006
- Mesajlar
- 853
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
Kelimeler yetersiz...
Sudanlı aç bir çocuğun incecik siyah teni, narin kemikleri ve güneşten pişmiş öne eğik başı. Küçük kızın açlıktan bir adım daha atacak gücü kalmamış. Yere kapaklanmış, emekleyerek bir kaç kilometre ilerideki yardım kampına gitmeye çalışıyor. Biraz arkasında ise bir akbaba sabırla bekliyor. Ölse de yesem diye.
Ve küçük kız için inanılmaz bir fırsat doğuyor: Küçük kızı kurtarabilecek bir insan olayı görüyor ve yanına yaklaşıyor. Ve işte zamanın durduğu an:
Kızın bu halini gören gazeteci Kevin Carter, fotoğraf makinesi ile bu anı donduruyor ve çektiği bu fotoğrafla hayalindeki Pulitzer ödülünü 1994 yılında alıyor.
1994 yılında Sudan da çekilen bu fotoğraf Afrikada ki açlığın simgesi oldu ve belkide bir çok insan bu fotoğraf sayesinde açlıktan kurtuldu.
Ancak insanlar olayı sadece bir fotoğraf karesi olarak görmüyorlardı, Kevin Carter e olayın devamını yani küçük kıza ne olduğunu sordular. Cevap en az fotoğraftaki manzara kadar içler acısıydı:
Carter, küçük kıza yardım etmediğini ama fotoğraf çekerken akbabanın korkup kaçtığını, kızın yaşayıp yaşamadığını bilmediğini ama yaşıyor olması gerektiğini, çünkü gıda yardımı yapılan Amerikan üssünün pek de uzakta olmadığını söyledi.
Kevin Carter, 1994’ün bir Haziran günü bahçe sulama hortumunu araba egzostuna bagladi ve arabasinda bogularak oldu.. Geride bıraktığı intihar notu karmaşıktı ama içinde bulunduğu ızdırap dolu ruh halini sorgulayan hiçbirşey yoktu.Yazmadan birkaç zaman önce ” Kendimi normal insanlara yabancılaşmış hissediyorum. Objektif kapakları kapanıyor ve korkunç kan görüntüleriyle karanlık yerlere doğru geriliyorum.”
Bu karanlık yerler Carter’in cevaplamadığı soruları da beraberinde getirdi. Ondan önce ve ondan sonra gelen fotoğrafçılar gibi o da gözlerinin önünde insanların ölüşünü izledi ve sadece fotoğraflarını çekti. O zavallı Sudanlı çocuğa yardım etmediğini kabul etti.Ama fotoğrafı çektikten sonra bir ağacın altına oturdu ve gözyaşlarına boğuldu......
"uzgunum, gercekten cok uzgunum..."