Komşular arası gidiş gelişlerde bu soru sıkça sorulmakta, hatta bazı komşularda belli ölçüde bir şüphe de meydana getirmektedir. Bugün bu şüpheleri ortadan kaldıracak bazı ölçülerimizi arz etmek istiyorum sizlere. Bu ölçüler bilinirse zannederim komşuluk münasebetlerimizde bir şüphe meydana gelmez, bir gevşeme ve çözülme söz konusu olmaz.
Anladığım kadarıyla bazı hanımlar, (belki bazı beyler de buna dahildirler) misafirliğe gittikleri evde komşularının kazancına haram karıştığını düşünerek sunulan ikramları almaktan çekinmekte, bu yüzden komşuluk münasebetlerine sınırlama getirmeyi dahi düşünenler olmaktadır. Bu durumda dindar kimselerle komşuları arasında iletişim zayıflamakta, zararlı bir uzaklaşma hali de söz konusu olmaktadır. Halbuki komşuluk münasebetlerimizde herkes bizden hoşgörü ve saygı görmeli, biz de çevremizden benzeri karşılığı beklemeye hak kazanmalıyız. Bilindiği üzere, saygı gösteren saygı görür, saygı göstermeyen saygısızlığa maruz kalır. Bu temel anlayış içinde komşularımızla münasebetimizi düzenleyen ölçülerimizi şöyle sıralayabilirim.
[big]Madde bir: [/big]Hanımlar, misafirlik sohbetine gittikleri komşu evlerindeki ikramlarda haram-helal incelemesine ihtiyaç duymamalılar. Kimsenin kazancını araştırmaya mecbur olmadığımız bilinmeli, herkese hüsn-ü zanda bulunarak peşinen helal kazınıyorlar diye düşünmeliyiz. Hatta böyle peşin bir hüsn-ü zanda yanılsak bile vebali olmayacağını da hatırlamalı, su-i zanda ise yanıldığımız takdirde vebalin kesin olduğu bilinmelidir. Öyle ise komşuluk münasebetlerimizde hüsn-ü zannı öne almalı, hoşgörülü ve saygılı bir komşuluk örneği vermeyi temel görevimiz olarak bilmeliyiz.
[big]Madde iki:[/big] Ailenin kazancına haram karışmış da olabilir. Bu durumda biz kazancın helal olan kısmına niyet ederiz, haram olan kısım, haramı kazananın şahsına mahsus kalır. Çünkü biz helale talibiz. Haram, harama talip olarak kazananın hissesine düşer. Bu sebepledir ki, sattığı helal gıdaların içinde içki de bulunan bir bakkal ile mecburen bankada çalışan memurun kazancında helal olan kısmın da bulunduğunu düşünür, biz hep helal olan kısmı niyet ederek bu komşularımızla da irtibatımızı kesmez, sürdürürüz. Biliriz ki, bankanın yaptığı işlerin içinde ülke ekonomisine faydalı olan hizmetleri de vardır. Buralarda çalışanların kazancında helal kısmın bulunması da bu sebeple söz konusudur. Bankada çalışıyor diye irtibat kesilmesini uygun bulmayız.
[big]Madde üç:[/big] Bir hanımefendi beyinin haram olan kazancından kendisi sorumlu olmaz, zaruret derecesinde bu haram kazançtan harcama yapabilir. Şayet böyle bir haramlık söz konusu ise bu hanım, kendine helal olan kısımdan misafirlerine de ikramda bulunabilir. Bu husus da hatırlanmalı, hanımların kendi aralarındaki sohbetlerinde bir çözülme ve gevşeme olmamalı, söylentiye meydan verilmemelidir.
[big]Madde dört:[/big] Bütün bunlara rağmen kendini vesveseden kurtaramayanlar olursa, kitap gibi münasip hediyelerle gitmeli, böylece komşuda ikram edilen hediyeye hediye ile karşılık verme sünnetiyle huzur bulmalıdır.
[big]Madde beş:[/big] Komşuluk münasebetlerinde esas olan, saygı göstermek ve saygı görmek olmalıdır. Saygı gösteren komşuyla irtibat asla kesilmemeli, saygılı muhatap olmayı da vazgeçilmez bir görev olarak bilmelidir.
Bir hadis-i şerif bizi bu konuda örnek olmaya davet ederek şöyle ikazda bulunur:
-Mümin, çevresine hep saygı gösterir, çevresinden de hep saygı görür!
Hadis şu ikazla bitmektedir:
-Saygı göstermediğinden dolayı saygı görmeyen müminde hayır yoktur! (Kenz?ül-ummal)
Alıntı
Anladığım kadarıyla bazı hanımlar, (belki bazı beyler de buna dahildirler) misafirliğe gittikleri evde komşularının kazancına haram karıştığını düşünerek sunulan ikramları almaktan çekinmekte, bu yüzden komşuluk münasebetlerine sınırlama getirmeyi dahi düşünenler olmaktadır. Bu durumda dindar kimselerle komşuları arasında iletişim zayıflamakta, zararlı bir uzaklaşma hali de söz konusu olmaktadır. Halbuki komşuluk münasebetlerimizde herkes bizden hoşgörü ve saygı görmeli, biz de çevremizden benzeri karşılığı beklemeye hak kazanmalıyız. Bilindiği üzere, saygı gösteren saygı görür, saygı göstermeyen saygısızlığa maruz kalır. Bu temel anlayış içinde komşularımızla münasebetimizi düzenleyen ölçülerimizi şöyle sıralayabilirim.
[big]Madde bir: [/big]Hanımlar, misafirlik sohbetine gittikleri komşu evlerindeki ikramlarda haram-helal incelemesine ihtiyaç duymamalılar. Kimsenin kazancını araştırmaya mecbur olmadığımız bilinmeli, herkese hüsn-ü zanda bulunarak peşinen helal kazınıyorlar diye düşünmeliyiz. Hatta böyle peşin bir hüsn-ü zanda yanılsak bile vebali olmayacağını da hatırlamalı, su-i zanda ise yanıldığımız takdirde vebalin kesin olduğu bilinmelidir. Öyle ise komşuluk münasebetlerimizde hüsn-ü zannı öne almalı, hoşgörülü ve saygılı bir komşuluk örneği vermeyi temel görevimiz olarak bilmeliyiz.
[big]Madde iki:[/big] Ailenin kazancına haram karışmış da olabilir. Bu durumda biz kazancın helal olan kısmına niyet ederiz, haram olan kısım, haramı kazananın şahsına mahsus kalır. Çünkü biz helale talibiz. Haram, harama talip olarak kazananın hissesine düşer. Bu sebepledir ki, sattığı helal gıdaların içinde içki de bulunan bir bakkal ile mecburen bankada çalışan memurun kazancında helal olan kısmın da bulunduğunu düşünür, biz hep helal olan kısmı niyet ederek bu komşularımızla da irtibatımızı kesmez, sürdürürüz. Biliriz ki, bankanın yaptığı işlerin içinde ülke ekonomisine faydalı olan hizmetleri de vardır. Buralarda çalışanların kazancında helal kısmın bulunması da bu sebeple söz konusudur. Bankada çalışıyor diye irtibat kesilmesini uygun bulmayız.
[big]Madde üç:[/big] Bir hanımefendi beyinin haram olan kazancından kendisi sorumlu olmaz, zaruret derecesinde bu haram kazançtan harcama yapabilir. Şayet böyle bir haramlık söz konusu ise bu hanım, kendine helal olan kısımdan misafirlerine de ikramda bulunabilir. Bu husus da hatırlanmalı, hanımların kendi aralarındaki sohbetlerinde bir çözülme ve gevşeme olmamalı, söylentiye meydan verilmemelidir.
[big]Madde dört:[/big] Bütün bunlara rağmen kendini vesveseden kurtaramayanlar olursa, kitap gibi münasip hediyelerle gitmeli, böylece komşuda ikram edilen hediyeye hediye ile karşılık verme sünnetiyle huzur bulmalıdır.
[big]Madde beş:[/big] Komşuluk münasebetlerinde esas olan, saygı göstermek ve saygı görmek olmalıdır. Saygı gösteren komşuyla irtibat asla kesilmemeli, saygılı muhatap olmayı da vazgeçilmez bir görev olarak bilmelidir.
Bir hadis-i şerif bizi bu konuda örnek olmaya davet ederek şöyle ikazda bulunur:
-Mümin, çevresine hep saygı gösterir, çevresinden de hep saygı görür!
Hadis şu ikazla bitmektedir:
-Saygı göstermediğinden dolayı saygı görmeyen müminde hayır yoktur! (Kenz?ül-ummal)
Alıntı