Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

kayınvalide - aile ilişkisi (1 Kullanıcı)

tuana16

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Nis 2011
Mesajlar
2
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
s.a .dostlar,
öncelikle konuyu doğru bölüme mi açıyorum bilemiyorum.
sizlere danışmak istediğim için hemen konuyu girmek istedim,
sitenin üniversite yıllarında takipçisiydim,şimdi de bu konu için girdim.


kayınvalidem daha evlenmeden benim yakınlarıma eşimin sert ve sinirli olmasından,abisinin iyi olmasından bahsetmiş.
kızım olana kadar ben ile iyidi ,oğlunu arada kötüler benim yanımda görünmeye çalışırdı.
ama görümcemle yapmacık hareketleri içimi sızlatırdı hep.
eşimin bayanlarla tokalaşmaması,benim de kapalı olmam .biraz aşırıya kaçıyoruz onlara göre. yani eşim dışlanmış hep gençliğinde.onlara göre hu hu lara karışmış.
tek okuyan o ,ancak maddi olarak abi ve ablasına destek çıkmasına rağmen ,kendi geleceği için para biriktirmesi annesi ve ailesine karşı ilgisiz olarak nitelendirilmekte.
kızım olup,lohusa mevlidini okuttuktan sonra kayınvalideme bişeyler oldu.
bana ailem ve eşimle arabulucumuzdan dolayı tepkiler vermeye başladı.kurban bayram günü demedğini bırakmadı.
sonrasında haftanın belli bir günü onlara gitme adetimiz teklemeye başladı. insan hazmedemiyor tabii..
sonra allah rızası için torunundan mağrum bırakmamak için gitmeye gayret gösterdik
sanki bişey olmamış gibi hareketler ,tiyatro resmen.
büyük oğlu ,kızının yanında sitemli sözler,
sonra eşime tel de gelme -yoksun benim için demeler
gitmeyincede kaynım niye gelmiyorsunuz kaç haftadır ,3 hafta aradan sonra gidip bişey yokmuş gibi hareketler
2.ciye gidişimizde veryansın ...
bu sonuncusu çok kötü oldu
eşime kızmakla başlıyor ,
niye abinin oğlunun doğum gününü kutlamadın_kaynım kızımı 30.günü görmeye geldi
niye eniştene geçmiş olsuna gitmedin??- diye başlayıp ardından benim babama varan hakeretler...(düğün öncesi ve sonrasında olan olaylara takılıp kalmış)
nerdeyse hırsızlıkla itham edecekti
eşime söyleyip,
odayı değiştirdim.
eşim cevap verince , yaptığı davranışlara sus yapacaksın tabii diye azarlamalar vs vs
niye kaçıyorsun diye bana arkamdan seslenmeler, 20 ay olmuş evleneli hala düğün zamanında takılı kalmış.cevap vermemek için odayı değiştirdim.

al karını git dedi,
arabulucumuza ve kendi kayınvalidesine bela okudu,
beni niye sildin diyo oğluna...
ama herşeyi kendi yaptıı......
bana bayramda hakeret edene kadar ,hep kayınvalidemi anne bilmiştiim
eşime de gönüllerini alması için yardımcı olmaya çalıştım,
ancak tek taraflı çaba ile olmuyor muş
ne olur allah tan korkan bir aile olarak ne yapmalıyız ???
nasıl davranmalıyız?
söylediği şeylerde biri ele avuca alınacak ve benim hatamdan dolayı değil,
daha çnce psikolojık sıkıntıları varmış ,tedavi görmüş .şimdi görümceme bile sormaya çekiniyorum,???
abbeyi kubbe yaptıkları için .hala tedavi görüyor mu , yoksa tekrarlayan bir problem mi ??
lütfen allahtan korkan biri olarak ne yap malıyım???

hakeretleri aklımdan çıkmıyor.
ben islam ı temsil eden biri olarak ne yapacağım ???
 
T

tevbekarım

ALEYNA VE ALEYKÜMSELAM


SILA-İ RAHİM



Akraba ve yakınları ziyaret etme, hallerini ve hatırlarını sorma, gönüllerini alma anlamında bir İslam ahlâkı terimi.

İslam'da insanlar arası ilişkilere önem verildiği gibi özellikle yakınlardan başlayarak anne ve babanın ve sırayla diğer akrabaların ziyaret edilip gözetilmesi prensibi son derece önemlidir.

Halit b. Zeyd (Ebu Eyyüb el-Ensarî) hazretlerinden rivayet edildiğine göre bir adâm Hz. Peygamber'e gelerek: "-Yâ Rasûlallah; beni Cennete sokacak bir ibadet söyler misiniz?" dedi... Rasûlüllah şu cevabı verdi:

"Allah'a ibadet eder ve O'na hiç bir şeyi ortak koşmazsın, namaz kılar, zekât verir ve sıla-i rahm edersin" (Buharî, Zekât, 1).

Peygamber Efendimizin bu kadar önemle üzerinde durduğu ve yapıldığı zaman müslümanların Cennete girmelerine sebep olacağını haber verdiği sıla-i rahim; her türlü hayır işlerinde akraba ve yakınların görülüp gözetilmesidir. Gerek âyetlerde, gerek hadislerde, bunun, namaz, zekât gibi farz ibadetlerden hemen sonra zikredilmesi, İslâmdaki önemini göstermektedir. Alimler sıla-i rahimde bulunmanın vacib olduğu görüşündedirler. Bunun, terkedilmesi, yani akraba ve yakınlarla olan ilgisinin kesilmesi, büyük günâh sayılmıştır. Cenab-ı Hakk şöyle buyuruyor:

"Allah'tan korkun ve akrabalık bağlarını kesmekten sakının" (en-Nisâ, 4/I);

"Onlar ki Allah'ın gözetilmesini emrettiği hakları gözetirler (akrabalık bağlarını devam ettirirler ve iyilikte bulunurlar); Rablerine saygı beslerler ve kötü hesaptan korkarlar...";

Fakat Allah'ın tevhit akidesini kabullendikten sonra onu bozanlar ve Allah'ın bağlanmasını emrettiği bağları koparanlar (akrabalık bağlarını kesenler) ve yeryüzünü fesada verenler var ya; işte bunlar, lânet onlara ve yurdun kötüsü Cehennem de onlara" (er-Ra'd, 13/21, 25).

Ayet ve hadislerde geçen "rahim" (akraba) sözünün hangi derecede akrabaları içine aldığı hususunda farklı görüşler vardır. Bazılarına göre kendileriyle evlenilmesi haram olanlar; bazılarına göre vârisler akraba sayılır. Bazı âlimler de, mahrem olsun olmasın, kişinin bütün yakınları akraba (rahim) dir demişlerdir. Bu son görüş, toplumsal yardımlaşma bakımından daha kapsamlıdır.

Allah (c.c) ve Peygamberi (s.a.s), akrabanın görülüp gözetilmesini emrettiklerine göre, bunun nâsıl yapılacağını iyi bilmek gerekir.

Sıla-i rahmin birkaç derecesi vardır. En aşağı derecesi akrabalarımıza karşı tatlı sözlü, güler yüzlü olmak; karşılaştığımızda selâmlaşmayı, hal hâtır sormayı ihmâl etmemek; dâima kendileri hakkında iyi şeyler düşünmek ve hayır dilemektir. İkinci derece de ziyâretlerine gitmek ve çeşitli konularda yardımlarına koşmaktır. Bunlar daha çok bedenî hizmetlerdir. Özellikle yaşlıları zaman zaman yoklayarak, yapılacak işleri varsa onları takib etmek kendilerini sevindirecektir. Sıla-i rahmin üçüncü ve en önemli derecesi akrabalara malî yardım ve destek sağlamaktır.

Bu yardımlar herkesten beklenemez. Hasta ve yatalak bir kişiden akrabasını ziyâret etmesini istemek anlamsızdır. Fakir birisinden de başkalarına mâlî yardımda bulunmasını beklemek de yanlıştır. Yalnız zengin, hali vakti yerinde bir müslümanın, sadece ziyâret ve hal, hatır sormakla bu görevi yerine getirebileceği de söylenemez. Böyle zengin birisi için sıla-i rahim, yoksul akrabalarına elinden geldiğince malî destekte bulunmaktır. Bu destek ödünç para vermekle olabileceği gibi; karşılıksız mâlî yardımlar şeklinde de olabilir. Şu halde, yakınları görüp gözetmek deyince, yukarıda belirtilen üç derecedeki yardımdan hangisine güç yetiniyorsa, onun yapılması anlaşılmalıdır. Yapabileceği görevi yapmamak müslümanı bu konuda sorumlu kılar. Yukarıdaki âyet-i kerimede, Allah Teâlâ'nın bu görevi yerine getirmeyenlere yönelttiği lânet unutulmamalıdır. Hz. Peygamber de şöyle buyurmuştur: Her Cuma gecesi insanoğlunun amelleri Allah'a arz olunur: Yalnız sıla-i rahimde bulunmayanların amelleri kabul olunmaz" (Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 484).

Yine Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

" Allah'a ve ahiret gününe iman eden kimse akrabasını görüp gözetsin" (Buharî, İlim, 37; Müslim, İmam, 74-77).

"Akrabalık, Arş'ta asılıdır. Der ki: "-Beni gözeteni Allah gözetsin; beni terk edeni Allah terk etsin” (Müslim, Birr ve Sıla, 17);



"Akrabalık bağlarını kesip koparan kimse Cennete giremez" (Buhari, Edeb, 11);

"Her kim rızkının bol olmasını ve ecelinin gecikmesini istiyorsa akrabasını görüp gözetsin" (Buhari, Edeb, 12);

"Ey insanlar, birbirinize selâm verin, akrabanızı gözetin, yemeği yedirin! Geceleyin insanlar uyurken namaz kılın ki selâmetle Cennete giresiniz" (Tirmizî, Et'ime, 45).

"Yoksula yapılan sadaka bir sadakadır. Bu sadaka akrabaya yapılmışsa iki sadaka demektir. Biri sadaka, diğeri sıla-i rahimdir ki bu da sadaka sayılır" (Tirmizi, Zekât, 26).

Akrabalarımız, özellikle hala, teyze, amca, dayı, gibi yakınlarımız aileden sayılır. Onları kendi yakınlarımız bilerek davranışlarımızı ayarlamakta büyük faydalar vardır. Rasûlüllah (s.a.s): "Teyze, anne yerindedir" (Tirmizi, Birr, 5) buyuruyor. Amca da baba yerindedir. Bu kadar yakın olan kişilere karşı yerine getirilmesi gereken bazı ahlâkî görevlerin bulunması tabiidir. Bu görevler arasında olan ziyaretlere özel bir yer ayrılmalıdır. Aşağıda anlatılacak genel ziyaret kurallarına uyarak yakınları, başta bayramlar olmak üzere, zaman zaman ziyâret etmek, mümkünse hediyeler götürmek güzel bir davranıştır. Yapılan ziyareti iâde etmek de gerekir. Müslümanı ziyarete gelene gitmemek aradaki bağların daha çabuk kopmasına sebep olmaktır.

Ziyaretler akrabalar arasındaki sevgi bağlarını güçlendirir. Dargınlıkları sona erdirir. Sevinç ve üzüntülerin karşılıklı paylaşılmasına, sıkıntılara birlikte çareler aranmasına vesîle olur. Özellikle yaşlılar toplumda yalnız kalmadıkları, çevrelerinde kendilerini seven, arayıp soran insanların bulunduğu inancı ile son yıllarını huzur ve mutluluk içinde geçirirler.

Sıla-i rahim konusunda dikkat edilecek hususlârdan biri de şudur: İyilik, karşılık bekleyerek yapılmamalı, sadece görüp gözeten yakınlara karşı sıla-i rahimde bulunulmamalı; aksine, unutan, akrabalık bağlarını koparanlara karşı da bu görev yerine getirilmelidir. Hz. Peygamber şöyle buyuruyor:

"İyiliğe benzeri ile karşılık veren kişi, tam anlamıyla akrabasını görüp gözetmiş olmaz. Hakiki sıla, kişinin kendisi ile ilgiyi kesenleri görüp gözetmesidir" (Buharî, Edeb, 15).

İyilik her durumda düşünülmeli ve yapılmalıdır. Yoksul ve güçsüz iken iyilik ve yardımdan söz edip, zengin ve güçlü duruma yükselince başka türlü davranmak, fesâd ve ahlâksızlıktan başka bir şey değildir.

Cenab-ı Hakk şöyle buyuruyor:

Demek idâreyi ve hâkimiyeti ele alırsanız hemen yer yüzünde fesad çıkaracak, akrabalık bağlarını bile parçalayıp keseceksiniz öyle mi? Onlar öyle kimselerdir ki Allah kendilerini rahmetinden kovmuş da duygularını almış ve gözlerini kör eylemiştir. (Muhammed, 47/22-23).

SEVGİLİ KARDEŞİM NETİCEDE TÜM AMACIMIZ ALLAH IN RIZASINI KAZANMAK DEĞİL Mİ NEFİS VE ŞEYTAN AYNEN SİZİN DEDİĞİNİZ GİBİ BİZİM GÖZÜMÜZDE BAZI ŞEYLERİ ABAYI KUBBE YAPIYOR VE ZATEN İSTEDİĞİ DE BU Kİ ARA BOZMAK SILA-İ RAHİMİ KESMEK SİZ ELİNİZDEN GELDİĞİNCE BAĞINIZ KOPARMAYIN SİZİN ÖRNEK DAVRANIŞINIZ SABIRLA GÖSTERDİĞİNİZ ÖRNEK DAVRANIŞLAR GÜN GELİR ONLARINDA GÖNLÜNÜ YUMUŞATIR HATALARINI GÖRMELERİNE VESİLE OLUR AMA SADECE ALLAH RIZASI İÇİN BAĞLARI KOPARMAYIN ÇOK SIK GÖRÜŞMEK SIKINTIYI BÜYÜTÜYORSA BU SİZİN BİLECEĞİNİZ İŞ AMA NE OLURSAA OLSUN BAĞLARI KOPARMAYIN BİZ RABBİMİZİN BİZDEN İSTEDİĞİ ŞEYLE MÜKELLEFİZ ONUN BUNUN YAPTIĞI BİZE BAHANE OLMASIN RABBİMİZİN BİZLERE NASİP ETTİĞİ ŞEYLER BELKİ ONLARA NASİP OLSAYDI BELKİ ÇOK DAHA İHLASLA HAREKET EDERLERDİ.BİZLERİN HAREKETLERİ TAVIRLARI BİZİ AN BE AN TAKİP EDEN MODEL HALİNE GETİREN EVLATLARIMIZA DA ÖRNEK OLACAKTIR.
ZOR DURUMLAR ŞÜPHESİZ AMA ALLAH KİMSEYE TAŞIYAMAYACAĞINDAN FAZLASINI VERMEZ ALLAH YARDIMCINIZ OLSUN
 

tuana16

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Nis 2011
Mesajlar
2
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
teşekkürler tevbekarım ,

ancak; olanları düşündükçe işin içinden çıkamıyorum, her an patlamaya hazır bir bomba gibiyim. kayınvalideme gitme günü gelince ;bütün gün olanlar film şeridi gibi geçmekte. akşam eşim herhangi bir şey söylemeyip ,gitmezsek ,çoçuklar gibi mutlu oluyorum,
bu ne kadar bçyle gidecek bilmiyorum ,
dua ediyorum hep ,

konuyu farklı bir yere mi açtım ,
başka cevap yok mu???
istişare ortamı olsun istemiştim dostlar.
dualarınızdan unutmayın ,
İMTİHAN ım çok büyük.
allah a emanet olunuz
 
T

tevbekarım

forum çok güncel olduğundan konu ilk sayfada görünemeyebilir okuyan kardeşlerimiz istişareye katılır inşallah.Rabbim yar ve yardımcınız olsun evet imtihanınız zor ama bizim vazifemiz kulluk şeytanın ve nefsin isteklerine karşı uyanık olup direnmeliyiz.aranızdaki sıla-i rahimi kaldırmak için ortamı çok müsait ama bizim vazifemiz Allah rızasından ayrılmamaya çalışmak.
Rabbim cumalar hürmetine o gül Nebi Efendimiz hürmetine imtihanınızı kolaylaştırsın.
 

sonayg

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 May 2008
Mesajlar
455
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
..........................................................
 
T

tevbekarım

Efendimiz buyururlar ki "Herkes hata işler, hata işleyenlerin en hayırlıları da tövbe edenlerdir."
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt