Resul Aydın
Kayıtlı Kullanıcı
İsrail oğullarını bekleyen kıyamet aslında İsra süresinde tam olarak vurgulanmıştır. Ancak sürenin başı ve sonu arasındaki bağlantıya kimsenin dikkat etmediğine şahit olmaktayım. Ayetlerin arasındaki ince örgüler mükemmel bir mesajı yansıtmaktadır: "İsrailoğullarını bekleyen kıyamet" mesajını...
Şimdi İsra Süresinin ilgili ayetlerini inceleyelim.
İsra Süresi 1-8:
Kulu Muhammed'i geceleyin, Mescid-i Haram'dan kendisine bazı âyetlerimizi göstermek için, etrafını mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya götüren ALLAH, her türlü noksan sıfatlardan münezzehtir. Şüphesiz ki her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla gören O'dur.
Musa'ya da kitap verdik ve beni bırakıp başkasını vekil edinmeyiniz diye onu İsrail oğulları için bir hidayet rehberi kıldık.
Ey Nuh'la beraber gemiye taşıyarak kurtardığımız kimselerin soyundan olanlar! Doğrusu o çok şükredici bir kuldu.
Biz İsrailoğulları'na Tevrat'ta şu hükmü verdik: "Muhakkak siz, yeryüzünde iki defa fesat çıkaracaksınız ve muhakkak büyük bir yükselişle yükseleceksiniz."
Birincisinin zamanı gelince,üzerinize güçlü kuvvetli kullarımızı gönderdik. Onlar, evlerin aralarına girip araştırdılar. Bu yerine getirilmesi gereken bir vaad idi.
Sonra sizi tekrar o istilacılar üzerine galip kıldık ve size mallarla ve oğullarla yardım ettik. Ve toplum olarak sizin sayınızı artırdık.
Eğer iyilik ederseniz, kendinize iyilik etmiş olursunuz ve eğer kötülük ederseniz yine kendinizedir. Artık ikinci/diğer/sonuncu fesadınızın zamanı gelince, yüzlerinizi üzüntüye sokmaları, kötülük yapmaları ve ilk kez girdikleri gibi yine Mescid'e girmeleri, yükseltiklerini yerle bir etmeleri için onları tekrar göndereceğiz.
Olur ki Rabbiniz size merhamet eder. Ama siz tekrar dönerseniz biz de döneriz. Cehennemi, kâfirler için kuşatıcı bir zindan yaptık.
Tefsirlerde genellikle Tevratta bildirilen birinci vaad ve ikinci vaad dikkatleri çekiyor. Birincisinde İsrail oğulları büyük bir fesat çıkarıyorlar ve ALLAH üzerlerine güçlü, kahredici bazı kullarını göndererek onları cezalandırıyor.
Bazı tarihçiler cezalandırmanın Buht'un Nasır tarafından olduğunu bildiriyor. İkincisinin ise Yahudilerin Roma saldırısı ile hezimete uğramaları ve dünyanın dört bir yanına sürülmeleri hadisesi olduğu vurgulanıyor.
Ancak bu yorumun fiilen doğru olma ihtimali bulunmamaktadır. Birinci cezalandırma Babil kralı Buht'un Nasır döneminde olabilir. Fakat ikinci cezalandırma ne Romalıların cezalandırması, ne de başka bir dönemdeki olay değildir. Çünkü eğer sürenin 7. ayetine dikkat edilirse ikincisinin (isna/saniye) vaadi geldiğinde değil, sonuncusunun (ahire) vaadi geldiğinde demektedir.
"Va iza cae vadul ahireti ..." Böylece o ikinci vaad denilen cezalandırmanın aynı zamanda son vaad, son fırsat, son fesat ve son cezalandırma olduğunu anlamaktayız. Çünkü 8. ayette "ne zaman bir fesat yaparsanız sizi cezalandırırız" buyurmaktadır.
Şimdi İsra Süresinin ilgili ayetlerini inceleyelim.
İsra Süresi 1-8:
Kulu Muhammed'i geceleyin, Mescid-i Haram'dan kendisine bazı âyetlerimizi göstermek için, etrafını mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya götüren ALLAH, her türlü noksan sıfatlardan münezzehtir. Şüphesiz ki her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla gören O'dur.
Musa'ya da kitap verdik ve beni bırakıp başkasını vekil edinmeyiniz diye onu İsrail oğulları için bir hidayet rehberi kıldık.
Ey Nuh'la beraber gemiye taşıyarak kurtardığımız kimselerin soyundan olanlar! Doğrusu o çok şükredici bir kuldu.
Biz İsrailoğulları'na Tevrat'ta şu hükmü verdik: "Muhakkak siz, yeryüzünde iki defa fesat çıkaracaksınız ve muhakkak büyük bir yükselişle yükseleceksiniz."
Birincisinin zamanı gelince,üzerinize güçlü kuvvetli kullarımızı gönderdik. Onlar, evlerin aralarına girip araştırdılar. Bu yerine getirilmesi gereken bir vaad idi.
Sonra sizi tekrar o istilacılar üzerine galip kıldık ve size mallarla ve oğullarla yardım ettik. Ve toplum olarak sizin sayınızı artırdık.
Eğer iyilik ederseniz, kendinize iyilik etmiş olursunuz ve eğer kötülük ederseniz yine kendinizedir. Artık ikinci/diğer/sonuncu fesadınızın zamanı gelince, yüzlerinizi üzüntüye sokmaları, kötülük yapmaları ve ilk kez girdikleri gibi yine Mescid'e girmeleri, yükseltiklerini yerle bir etmeleri için onları tekrar göndereceğiz.
Olur ki Rabbiniz size merhamet eder. Ama siz tekrar dönerseniz biz de döneriz. Cehennemi, kâfirler için kuşatıcı bir zindan yaptık.
Tefsirlerde genellikle Tevratta bildirilen birinci vaad ve ikinci vaad dikkatleri çekiyor. Birincisinde İsrail oğulları büyük bir fesat çıkarıyorlar ve ALLAH üzerlerine güçlü, kahredici bazı kullarını göndererek onları cezalandırıyor.
Bazı tarihçiler cezalandırmanın Buht'un Nasır tarafından olduğunu bildiriyor. İkincisinin ise Yahudilerin Roma saldırısı ile hezimete uğramaları ve dünyanın dört bir yanına sürülmeleri hadisesi olduğu vurgulanıyor.
Ancak bu yorumun fiilen doğru olma ihtimali bulunmamaktadır. Birinci cezalandırma Babil kralı Buht'un Nasır döneminde olabilir. Fakat ikinci cezalandırma ne Romalıların cezalandırması, ne de başka bir dönemdeki olay değildir. Çünkü eğer sürenin 7. ayetine dikkat edilirse ikincisinin (isna/saniye) vaadi geldiğinde değil, sonuncusunun (ahire) vaadi geldiğinde demektedir.
"Va iza cae vadul ahireti ..." Böylece o ikinci vaad denilen cezalandırmanın aynı zamanda son vaad, son fırsat, son fesat ve son cezalandırma olduğunu anlamaktayız. Çünkü 8. ayette "ne zaman bir fesat yaparsanız sizi cezalandırırız" buyurmaktadır.
Şu halde İsrail oğullarının fesatları tarih boyunca sürecek ve her fesadı takip eden bir cezalandırma olacaktır. Bu durumda Romalılar döneminde yaptıkları fesadın son fesat olması gerekmez, bu herhangi bir fesattan biridir.
Günümüzde İsrailoğulları bütün insanlığı saracak bir fesat ateşi yakmışlardır. Giderek daha çok yayılan bu fesat doğuyu ve batıyı birbirine kırdıracak kadar büyüktür. Şu halde geçmişteki bir fesatlarının, sonuncu olma ihtimali aklen mümkün değildir.
Şimdi sürenin başına geri dönelim.
Sürenin ilk ayeti; ilk bakışta, israiloğulları ile ilgili sonraki tüm ayetlerle alakasız görünmektedir. En azından İsra/Miraç anlamından dolayı bir zemin kayması sözkonusudur.
"Kulu Muhammedi bir gece Mescid-i Haram'dan, kendisine bazı ayetlerimizi göstermek için etrafını mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya götüren ALLAH noksanlıklardan münezzehtir."
Tarih boyunca islam alimleri bu ayeti Miraç için bir ön aşama olarak yorumlamışlardır. Peygamber'in (S.A) Mescid-i Aksa'ya yürütüldüğünü ve oradan semaya yükseltildiğini bildirmektedirler. Kuşkusuz Miraç olayının; bu ayetin sonraki ayetlerle ilişkisi ve sunduğu muazzam mesaj ile çelişmesi gerekmez.
Şu halde ilk ayetin yani İsra olayını anlatan ayetin, sonraki ayetlerle bir bütünlük arzettiği ortadadır. Şimdi bu bütünlüğü tekrar gözden geçirelim:
Şu halde ilk ayetin yani İsra olayını anlatan ayetin, sonraki ayetlerle bir bütünlük arzettiği ortadadır. Şimdi bu bütünlüğü tekrar gözden geçirelim: