Kardeşliği imandan bir dal yapan kökler
"Şüphesiz müminler birbiri ile kardeştirler." Hucurat sûresi,10
"Toptan ALLAH ın ipine sarılın, ayrılmayın. ALLAH ın size olan nimetini anın: Düşmandınız, kalplerinizin arasını uzlaştırdı da onun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Bir ateş çukurunun kenarında idiniz, sizi oradan kurtardı. ALLAH, doğru yola erişesiniz diye size böylece ayetlerini açıklar." Al i İmran sûresi, 103
Ebû Hüreyre radıyALLAHu anhtan rivayet edildiğine göre Peygamber sallALLAHu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Başka bir gölgenin bulunmadığı Kıyamet gününde ALLAH Teâlâ, yedi insanı, arşının gölgesinde barındıracaktır:
...Birbirlerini ALLAH için sevip buluşmaları da ayrılmaları da ALLAH için olan iki insan."
Enes İbni Mâlik radıyALLAHu anhtan rivayet edildiğine göre Peygamber sallALLAHu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Üç özellik vardır; bunlar kimde bulunursa o, imanın tadını tadar:
ALLAH ve Resûlünü, (bu ikisinden başka) herkesten fazla sevmek.
Sevdiğini ALLAH için sevmek.
ALLAH kendisini küfür bataklığından kurtardıktan sonra tekrar küfre dönmeyi, ateşe atılmak gibi çirkin ve tehlikeli görmek."
Ebû Hüreyre radıyALLAHu anhtan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallALLAHu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
Hiç şüphesiz ALLAH Teâlâ kıyamet günü:
"Nerede benim rızam için birbirlerini sevenler? Gölgemden başka gölgenin bulunmadığı bugün onları, kendi arşımın gölgesinde gölgelendireceğim." buyurur.
Ebû Hüreyre radıyALLAHu anhtan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallALLAHu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Canım kudret elinde olan ALLAH a yemin ederim ki sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selâmı yayınız!"
Ebû Hüreyre radıyALLAHu anhtan rivâyet edildiğine göre Peygamber sallALLAHu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Adamın biri, bir başka köydeki (din) kardeşini ziyaret etmek için yola çıktı. ALLAH Teâlâ, adamı gözetlemek için onun yolu üzerinde bir meleği görevlendirdi."
Müslim, Birr 38
Ebû İdris el-Havlânî rahımehullahtan şöyle dediği nakledilmiştir:
Dımaşk mescidine girmiştim. Bir de ne göreyim, güleç yüzlü bir delikanlı ve başına toplanmış bir grup insan. Bunlar bir konuda görüş ayrılığına düştüler mi hemen o delikanlıya başvuruyor ve fikrini kabulleniyorlardı. Bu gencin kim olduğunu sordum. "Bu Muâz İbni Cebel radıyALLAHu anhtır." dediler.
Ertesi gün erkenden mescide koştum. Baktım ki o genç benden evvel gelmiş namaz kılıyor. Namazını bitirinceye kadar bekledim, sonra önüne geçerek selâm verdim ve:
- ALLAH a yemin ederim ki ben seni seviyorum, dedim.
- ALLAH için mi seviyorsun? dedi.
- Evet ALLAH için, dedim. O yine:
- (Gerçekten )ALLAH için mi seviyorsun? dedi. Ben de:
- Evet,( gerçekten) ALLAH için seviyorum, dedim.
Bunun üzerine elbisemden tutarak beni kendisine doğru çekti ve şöyle dedi.
- Kutlarım seni. Zira ben Resûlullah sallALLAHu aleyhi ve sellemi şöyle buyururken dinledim:
"ALLAH Teâlâ, "Sırf benim için birbirini seven, benim rızam için toplanan, benim rızam uğrunda birbirini ziyaret eden ve sadece benim rızam için sadaka verip iyilik edenler, benim sevgimi hak ederler." buyurmuştur."
Muvatta, Şa r 16
Ebû Kerîme Mikdâd İbni Ma dîkerib radıyALLAHu anhtan rivayet edildiğine göre Nebi sallALLAHu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Din kardeşini seven kişi, ona sevdiğini bildirsin!"
"ALLAH ın bazı kulları vardır. Ne peygamberdirler ne de şehid. ALLAH a yakınlıklarından ötürü peygamberler ve şehidler, onları imrenirler.
"Onlar kimlerdir bize bildirir misin ya Resulellah?" dediler. Buyurdu ki:
Onlar aralarında bir kan bağı ve mal ilişkisi olmadığı halde ALLAH ın rızası etrafında birleşmiş kimselerdir. VALLAHi onların yüzleri nurdur. Onlar nur üzerindedirler. İnsanlar korktuğunda onlar korkmayacak. İnsanlar mahzun olduğunda onlar mahzun olmayacak." Ebu Davud
Namaz gibi, oruç gibi
"İman etmedikçe cennete giremezsiniz; birbirinizi sevmedikçe de iman edemezsiniz!"
ALLAH ın cennetini kazanmamıza vesile olan amellerimizden biri de, O nun mümin kulları ile kardeşliğimizi koruyup gözetmemizdir. Kardeşlik, diğer müminlere karşı bizden kaynaklanmış bir lütuf değildir. "ALLAH için" vasfı ile anılıyor oldukça kardeşlik, mükemmel bir kulluk çeşididir. Yeri gelir sevab olur yeri gelir cihad olur. Yeri gelir imanı tamamlar, yeri gelir cennete koyar. Kardeşlik bir kulluktur. Kardeşlerimizi anneleri doğurdu; ama bizi onlarla kardeş yapan ALLAH tır. Kardeşin hatırı olmasa bile kardeş yapanın hatırından ötürü, kardeşlik bedeli ödemeye hazır olmalıyız. Bizim için kardeşlik namaz gibidir, oruç gibidir. Değerliliği kadar, şartları vardır. Elbette zorlukları da vardır. Bütün zorlukları ile, her türlü bedeli ile onu yaşamak mümin olmaktır. Nihayetinde ALLAH ın rızası olduktan sonra bedeli ölçülmez.
Müminlerle kardeşliğimizi bir ecir deryasına dönüştürmeliyiz.
Kardeşlik esaslarından ve vazifelerinden hiçbirini basit görmemeli, yapamadıklarımıza esef etmeli, yaptıklarımızın kıymetini bilmeliyiz.
KARDEŞLİK
KURALLARIMIZ
Kardeşlik ibadetlerden bir ibadet olduğuna göre NİYET ister. Namaz nasıl sahibinin niyetine göre değer kazanıyorsa, kardeşlik de niyetler sahih oldukça değerlidir. Kardeşlik, niyet sahibinin ihlâsı kadar ecir kaynağıdır. Riya ve su-i istimal, namaz gibi bunun ecrini de bitirebilir. Yaptıklarımızın karşılığını sadece ALLAH tan beklemek zorundayız.
Kardeşlik düzeyi yüzeysel değildir; mal ve can düzeyindedir. En sevilen şeyler feda edilebilmeli, feda edilenin bedeli ALLAH tan beklenmelidir.
Kardeşliği, birbirimizi boyunduruk altına alma malzemesi olarak görmeyiz. Farklı mizaçlarımıza, farklı yeteneklerimize ve farklı şartlarımıza rağmen "iman kardeşliği" çatısı altında dururuz. Birbirimizin farklılıklarını yok ederek değil, farklılıklara rağmen bir arada kalarak imtihanı kazanmış olacağız. Tahammül sınırımız, ALLAH ın helal ve haramlarıdır. Elbette mizaç farklılığımızdan kaynaklanan -bir anlamda- çekilmezliklerimiz bulunabilir. İttifak ettiklerimizi gündeme getirir, ihtilaf ettiklerimizde birbirimizi mazur sayarız. O bir nimettir. ALLAH’ın üzerimizdeki bütün nimetleri gibi bir yandan korumak, bir yandan da şükrünü eda etmek gayreti içinde olmalıyız.
Geçinen ve geçinilebilen olmak müminliktir. Sevgili Peygamber aleyhisselam efendimiz buyurdular ki: "Mümin geçinir ve geçinilir. Geçinip geçinilemeyende hayır yoktur."
Kardeşliğin temellerinden biri yardımlaşmaktır. Bu yardımlaşma maddi alanda olduğu gibi manevi alanda da geçerlidir. Akrabalık bağlarını da dikkate alarak gittikçe büyüyen ve yayılan bir yardım halkası içinde bulunmak kardeşliktir. Bu yardımın hadislerde dillendirilen bir bölümünde "zalime de mazluma da" yardım etme ifadesi vardır. Mazlumu zalimin zulmünden kurtarmanın yanında, zalimi de zulmetmekten kurtarmak bir kardeşlik gereğidir. Belki de bu İslamî fark, herhangi bir insani yardım anlayışının üstünde olmanın adıdır.
İslam dininin bize emrettiği kardeşliğin şifresi SELAMda saklıdır. Hikmetini anlasak da anlamasak da selam vermeyi, selama ilgi göstermeyi önemsemek zorundayız.
İslam kardeşliğini coğrafi sınırlarla daraltmamak, başka birlikteliklerle ifsat etmemek onu korumaktır.
Kardeşlikte kat edilen mesafenin en güzel göstergelerinden biri, kardeşin sevincine sevinmek, hüznüne mahzun olmaktır. Kardeşin bir nimete ermesine sevinmek, sevinilecek bir meziyettir.
Her mümin, ALLAH ın rızası için olan bir işi şeytanın ifsat etmek isteyeceğini bilir. Mal ve benzeri fitneleri kardeşliği yıpratacak şekilde ortada bırakmamak, töhmet alanlarını önceden gidermek gerekir. Ayrılıkları ve farklılıkları hesaba katarak yapılan planlar daha kalıcıdır. Kardeşliği sürdürürken önemliler ve öncelikliler çizgisi oluşturmak, hüsnüzannı ilke edinmek, açıklık ilkesini sürdürmek koruyucu olur.
Kardeşliğin ne olduğu, nasıl olduğu vahiyle övülmüş, örneği ile gösterilmiştir. Ensar-muhacir kardeşliği, Kur an ve hadislerle övülmüş bir örnektir.
Kardeşler arasında affetmek, görmezden gelmek, suç biriktirmemek olgunluk göstergesidir. Eğer kardeşin hatası, dini yönü olan bir hata ise onu teşhir etmemek, düzeltmeye çalışmak, haddi aşmış bir fıskına karşı onu seviyeli bir şekilde kınamak, ondan uzak durmak görevdir. Eğer hata şahsa karşı ise, şeytana yol açmadan onu bağışlamak görevdir.
Ashab-ı kiramın gençlerinden Abdullah ibni Ömer radıyALLAHu anhuma diyor ki:
"Biz öyle bir zaman gördük ki, kimse dinarını dirhemini Müslüman kardeşinden kıymetli bilmezdi. Şimdi ise, dinar ve dirhem bize, Müslüman kardeşimizden daha değerli geliyor.
Ben Resûlullah sallALLAHu aleyhi ve sellemi şöyle buyururken işittim: Nice komşular kıyamet günü komşusuna yapışıp, ya Rabbi, bu kapısını bana kapatıp iyilik yapmadı, diyecek."
Ya Rabbi!
Ben nihayetinde bir kulum ve bütün kullar gibi bende öfkelenirim.Bu sebeble hangi Müslüman a kızmış,hakaret veya buddua etmişsem,onu, onun için kıyamet günü bir arınma ve rahmet vesilesi kıl.
buhari müslim
alıntı