feylosof851
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 22 Tem 2008
- Mesajlar
- 16
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 53
KARDEŞİNİ KENDİNE TERCİH ETMEK
“…Onlar ihtiyaçları olsa bile onları (muhacirleri) kendilerine tercih ederler.Kim, nefsinin cimriliğinden korunursa işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.”(Haşr Suresi 9.ayet)
Bu ayetle başladık yazımıza. Amaç Asr-ı Saadet dönemini günümüze taşımak ve o dönemin güzelliklerinin o dönemde kalmadan günümüzde de yaşanabileceğini tüm dünyaya ilan etmek
Günümüz modernist insanı bencilleşmiş, egoist ve hedonist olmuş, kendinde başkasını düşünemez hale gelmiştir. Hani derler ya “Rabbena hep bana” tam işte öyle.
Gelin birde Asr-ı Saadet dönemine gidelim de o güzel insanlar nasıl yaşamışla? nasıl kendileri ihtiyaç içerisinde olmalarına rağmen kardeşlerini kendilerine tercih etmişler? bir göz atalım. Sonra da kendimizi bir hesaba çekelim acaba ne değişti, neler değişti de bizler bu hallere geldik? Bencil yalnızca kendini düşünen günü birlikçi insanlar nasıl olduk bunun muhasebesini yapalım.
Kureyş kabilesinin ileri gelen sahabelerden biri anlatıyor:
Yermük Savaşı’nın yapıldığı gündü. Savaş bittikten sonra amcamın oğlunu aramaya koyuldum. Elimde de bir kova su vardı. Kendi kendime “Eğer o ölmeden yetişebilirsem ona biraz su içirir, elini yüzünü yıkarım “diyordum. Nihayet amcamın oğlunu buldum, yaralanmıştı can vermek üzereydi.”Su vereyim mi?” diye sordum. İsterim diye işaret etti. Tam ona su verecekken ilerden yaralı bir asker “suuu “diye bağırdı. Amcamın oğlu eliyle suyu ona götür diye işaret etti. Onun yanına vardım tam ona su vereceğim sırada ilerden bir askerin “suuu” diye bağırdığını duydu. Oda suyu içmeden eliyle işaret ederek suyu ona götürmemi istedi. Ben o askerin yanına varınca o asker ruhunu teslim etti. Hemen bir önceki askerin yanına döndüm “bari ona su vereyim “diye düşündüm. Ama birde baktım ki oda hayata gözlerini yummuş.”Bari amcamım oğluna suyu yetiştireyim “diye düşündüm, onunda yanına geldiğimde oda Mevla’sına kavuşmuştu.
Evet, olay böyle. Gelin bu olayı günümüz modernist kafasıyla yorumlamaya çalışalım. Siz ne dersiniz bilemem ama benim söylemeğim o kadar çok şey var ki… Ama buna ne yer ne de zaman müsait.
Paylaşma ve yardımlaşmayı unutan insanlarımıza duyurulur. Hikmet KAÇMAZ
7.KASIM.2007
“…Onlar ihtiyaçları olsa bile onları (muhacirleri) kendilerine tercih ederler.Kim, nefsinin cimriliğinden korunursa işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.”(Haşr Suresi 9.ayet)
Bu ayetle başladık yazımıza. Amaç Asr-ı Saadet dönemini günümüze taşımak ve o dönemin güzelliklerinin o dönemde kalmadan günümüzde de yaşanabileceğini tüm dünyaya ilan etmek
Günümüz modernist insanı bencilleşmiş, egoist ve hedonist olmuş, kendinde başkasını düşünemez hale gelmiştir. Hani derler ya “Rabbena hep bana” tam işte öyle.
Gelin birde Asr-ı Saadet dönemine gidelim de o güzel insanlar nasıl yaşamışla? nasıl kendileri ihtiyaç içerisinde olmalarına rağmen kardeşlerini kendilerine tercih etmişler? bir göz atalım. Sonra da kendimizi bir hesaba çekelim acaba ne değişti, neler değişti de bizler bu hallere geldik? Bencil yalnızca kendini düşünen günü birlikçi insanlar nasıl olduk bunun muhasebesini yapalım.
Kureyş kabilesinin ileri gelen sahabelerden biri anlatıyor:
Yermük Savaşı’nın yapıldığı gündü. Savaş bittikten sonra amcamın oğlunu aramaya koyuldum. Elimde de bir kova su vardı. Kendi kendime “Eğer o ölmeden yetişebilirsem ona biraz su içirir, elini yüzünü yıkarım “diyordum. Nihayet amcamın oğlunu buldum, yaralanmıştı can vermek üzereydi.”Su vereyim mi?” diye sordum. İsterim diye işaret etti. Tam ona su verecekken ilerden yaralı bir asker “suuu “diye bağırdı. Amcamın oğlu eliyle suyu ona götür diye işaret etti. Onun yanına vardım tam ona su vereceğim sırada ilerden bir askerin “suuu” diye bağırdığını duydu. Oda suyu içmeden eliyle işaret ederek suyu ona götürmemi istedi. Ben o askerin yanına varınca o asker ruhunu teslim etti. Hemen bir önceki askerin yanına döndüm “bari ona su vereyim “diye düşündüm. Ama birde baktım ki oda hayata gözlerini yummuş.”Bari amcamım oğluna suyu yetiştireyim “diye düşündüm, onunda yanına geldiğimde oda Mevla’sına kavuşmuştu.
Evet, olay böyle. Gelin bu olayı günümüz modernist kafasıyla yorumlamaya çalışalım. Siz ne dersiniz bilemem ama benim söylemeğim o kadar çok şey var ki… Ama buna ne yer ne de zaman müsait.
Paylaşma ve yardımlaşmayı unutan insanlarımıza duyurulur. Hikmet KAÇMAZ
7.KASIM.2007