Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kalplerinizin kapı ve pencerelerini açın (1 Kullanıcı)

muhammed25

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Kas 2008
Mesajlar
879
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Kendisine Rabbinin âyetleri hatırlatıldıktan sonra
onlardan yüz çevirenden daha zalim kim olabilir?
Muhakkak ki biz, günahkârlara, lâyık oldukları cezayı veririz."
(Secde, 32/22)

Bu âyet�i kerimeyi duyup da duymamış gibi
davrananların vay hâline.
Bu âyetleri duyup da yan gelip
yatanlar zalimlerin ta kendileridir.
Bu konuda bir başka âyet�i kerimede de
şöyle buyrulmaktadır:
"Kendine Rabbinin âyetleri hatırlatıp da ona
sırt çevirenden, kendi elleriyle yaptığını
unutandan daha zalim kim vardır?
Biz onların kalplerine, bunu anlamalarına engel
olan bir ağırlık, kulaklarına da sağırlık verdik.
Sen onları hidayete çağırsan da artık ebediyen hidayete eremeyeceklerdir." (Kehf, 18/57)

Bu âyetleri duyduktan sonra yan gelip
yatanlardan olmayalım, tevbe, istiğfar edip,
Rabbimizin rızasına koşalım.
Şeriat ve tarikat vadilerinde yürüyelim.
Gelecek neslimizi doğru dürüst yetiştirelim,
yarın bir de elimizde yetişenlerden dolayı ebedî hayatımızı mahvetmeyelim.

Kardeşlerim! Evlat yetiştirelim, akrep değil.
bunu okuyanlar diyecek ki:
"Bizim çocuklarımıza akrep diyorsunuz, bu nasıl olur?"
"Şüphesiz ALLAH katında hayvanların en kötüsü,
düşünmeyen sağırlar ve dilsizlerdir." (Enfal, 8/22)

Bu âyet kerime üzerine de şunu diyenleriniz olacak:
"Tamam, bizim kulaklarımız var, aklımız var.
Sabah evden çıkıyor, çalışıp didindikten sonra
akşama evimize gidiyoruz, başkalarının evine gitmiyoruz.
Gözlerimiz de görüyor, dilimiz de dönüyor.
" Bunu diyenlere derim ki; siz varın öyle düşünün.
Bizim bahsettiğimiz göz, başka gözdür,
kulak başka kulaktır.
Sizin anladığınız göz ve kulaklardan bütün hayvanatta var.

Mü'min kardeşlerim!
Her insanda dört tane göz var,
dört tane de kulak vardır.
Bu göz ve kulakların eşleri kalbimizdedir.
Âyet�i kerimenin anlatmak istediği de zaten budur,
insanın kalbindeki kulağının işitmesi,
kalbindeki gözünün görmesidir.
Âyet�i kerimenin uyarısı, kalp gözü ve
kalp kulağı kapalı olanlaradır.
Bu açıklama ile şöyle bir düşünün bakalım,
bu âyet�i kerime bizi içine aldı mı, almadı mı?
Aldıysa vay hâlimize! ALLAH bizi kurtarsın,
ALLAH bizi kalp gözü, kulağı açık olanlardan eylesin.

KALPLERİNİZİN KAPI VE PENCERELERİNİ AÇIN
"Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için
üzerinize rahmetini gönderen O'dur.
Melekleri de size istiğfar eder. ALLAH, mü'minlere karşı çok merhametlidir." (Ahzab, 33/43)

İçinizde güneşi bilmeyen var mı? Yok.
Güneş doğduğu zaman,
aydınlatmadığı bir tek nokta kalır mı?
Velev ki bir iğne ucu kadar olsun.
Güneş bütün karanlıkları aydınlığa çıkarır.
Güneş bizim evimizdeki lâmba gibi değildir.
Güneşin aydınlığından istifade etmek isteyen evler ne yapacaklar? Perdelerini açacaklar.
Sen evinin perdelerini sıkı sıkıya kapalı tutacaksın,
hatta ışık girmesin diye kalın perdeler kullanacaksın,
sonra da şikâyet edeceksin ki,
güneş benim evimin içini aydınlatmıyor.
Demezler mi adama ki, kardeşim sen evinin
perdelerini açtın da güneşin ışığı evine girmem mi dedi?
Burada kabahat güneşte mi yoksa ev sahibinde mi?
Elbetteki ev sahibinde.
Aç evinin perdelerini, güneş de içeriyi aydınlatsın.
İşte insanın kalbi de böyledir.
İnsanın kalbi bir ev gibidir. Beytullah'tır, ALLAH'ın evidir.
Kalp evinin de kapısı, penceresi var.
Mevlâ Teâlâ'nın nuru kalp evinin kapısına,
penceresine gelip dayanıyor, dışarıda nur parlıyor,
ama ne yazık ki ne kapıyı açan var,
ne de pencereyi. Ne oluyor?
Kapıya kadar gelen nimetten istifade edilemiyor.

Burada şu soru sorulur:
Kalbin kapısı ve penceresi nasıl açılır?
Kalbin kapısını açacak olan zikirdir.
Kul zikrettikçe,
kalbin kapısı ve penceresi yavaş yavaş açılmaya başlar.
Açılan kapı ve pencerelerden Mevlâ Teâlâ'nın nuru içeri girer.
Mevlâ Teâlâ'nın nuru kalbe girmeye başladı mı,
kalp aydınlanmaya başlar,
kalpteki zülumat nura dönüşür.
Kalp, Mevlâ Teâlâ'nın nuru ile dolunca,
kalp evi tamamen aydınlanmış oluyor.
Kalp evinin sürekli aydınlık kalması için kapı ve pencerenin hiç kapanmaması gerekiyor.
Eğer kapı ve pencere kapanırsa, sonuç yine karanlık olur.
Bu mânayı dikkate alarak âyet�i kerimenin
bize anlatmak istediği şudur:

"Ey kullarım! Her vakit kalbinizin penceresi açık olsun,
benim nurum her zaman kalplerinize
girip orayı aydınlatsın."
Daha açık bir ifade ile;
"Beni çok anın, beni her an zikredin,
ben nerede zikrediliyorsam benim nurum oradadır." deniyor.

Güneşi düşünelim,
şimdi bizi aydınlatan şu gördüğünüz güneş,
bundan on saat evvel dünyanın öbür ucundakileri aydınlatıyordu. Mevlâ'mız tarafından yaratılmış bir varlık
olan güneş böyle.
Ya Rabbimiz?
O, nasıl olduğunu şöyle haber veriyor:
"Ben her zaman hazırım,
bir an bile gafil olmam mümkün değildir. Ne arkadayım,
ne de öndeyim. Sizler benden habersiz,
gafil bir hâldesiniz.
Benim nurumun parlamadığı zaman yoktur.
Sizler kalplerinizin kapılarını,
pencerelerini kapalı tutuyorsunuz,
sonra da benim nurumdan nasip alamıyorsunuz,
benden habersiz oluyorsunuz."

Mahmud Efendi Hazretleri k.s. hazretleri....
alıntı
 

ayşe.a

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Tem 2008
Mesajlar
3,140
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Rabbim kalp gözü açık olanlardan eylesin inşaallah, amin..
selam ve dua ile..
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt