ALLAH-u Zülcelal ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur:
"Kalpler ancak ALLAH'ın zikriyle mutmain olur." (Ra’d; 28)
İmam Şârâni kuddise sırruh şöyle diyor:
"Kişinin ALLAH-u Zülcelal'e karşı ihlaslı olabilmesi için yapması gereken dört şey vardır:
1- Dili ALLAH'ın zikriyle meşgul olmalı.
2- Kalbi ALLAH-u Zülcelal'i müşahede etmeli.
3- Nefsinin günaha sevk eden arzularına uymamalı.
4- Yediği lokma helal olmalı.
Bunlarla insanın zahiri âzâları temizlenir, halis olur. Ayrıca, kişi nefsini çok perişan etmeyecek. Ona yemek de yedirecek ama heva ve hevesine uymayacak. Tamamıyla nefsini öldürecek şekilde davranmamalı, çünkü nefis, ALLAH-u Zülcelal'in emanetidir.
İnsanın dilinden ALLAH'ın zikri gidip, günahlara meyilli konuşmalar olursa, kalbindeki nifaktan dolayıdır. Kalbin ALLAH katındaki ecir ve sevabı almadığındandır.
Böyle olduğu zaman, insan ALLAH-u Zülcelal'e karşı tevbe etmeli, o hatalardan ve sonuçlarından, ALLAH-u Zülcelal'e sığınmalıdır. Çünkü, insana yardımcı olarak ALLAH-u Zülcelal kafi gelir.
Mesela; namazdaki tekbir imamla beraber olmalı. Tekbirin imamla beraber alınması, İslam dininde çok kıymetlidir. Eğer insan ona kıymet vermezse, ALLAH-u Zülcelal'in rızasını tam hakkıyla taleb etmediğinin bir işaretidir.
Çünkü, her vakitte bir taat vardır. O vaktin taatinin kıymetini bilmeli ve tehir etmemeli. Eğer tehir ederse, olabilir ki ALLAH-u Zülcelal başka ibadetleri de ona nasip etmez. Onun için insan ALLAH-u Zülcelal'in insanlara tayin ettiği sevapların zamanını bilmeli ve fırsatı kaçırmamalıdır. Umulur ki, onları kaçırmadığı zaman ve fırsatını değerlendirdiği zaman, ALLAH-u Zülcelal ona daha güzel ibadetleri nasip eder.
"Kalpler ancak ALLAH'ın zikriyle mutmain olur." (Ra’d; 28)
İmam Şârâni kuddise sırruh şöyle diyor:
"Kişinin ALLAH-u Zülcelal'e karşı ihlaslı olabilmesi için yapması gereken dört şey vardır:
1- Dili ALLAH'ın zikriyle meşgul olmalı.
2- Kalbi ALLAH-u Zülcelal'i müşahede etmeli.
3- Nefsinin günaha sevk eden arzularına uymamalı.
4- Yediği lokma helal olmalı.
Bunlarla insanın zahiri âzâları temizlenir, halis olur. Ayrıca, kişi nefsini çok perişan etmeyecek. Ona yemek de yedirecek ama heva ve hevesine uymayacak. Tamamıyla nefsini öldürecek şekilde davranmamalı, çünkü nefis, ALLAH-u Zülcelal'in emanetidir.
İnsanın dilinden ALLAH'ın zikri gidip, günahlara meyilli konuşmalar olursa, kalbindeki nifaktan dolayıdır. Kalbin ALLAH katındaki ecir ve sevabı almadığındandır.
Böyle olduğu zaman, insan ALLAH-u Zülcelal'e karşı tevbe etmeli, o hatalardan ve sonuçlarından, ALLAH-u Zülcelal'e sığınmalıdır. Çünkü, insana yardımcı olarak ALLAH-u Zülcelal kafi gelir.
Mesela; namazdaki tekbir imamla beraber olmalı. Tekbirin imamla beraber alınması, İslam dininde çok kıymetlidir. Eğer insan ona kıymet vermezse, ALLAH-u Zülcelal'in rızasını tam hakkıyla taleb etmediğinin bir işaretidir.
Çünkü, her vakitte bir taat vardır. O vaktin taatinin kıymetini bilmeli ve tehir etmemeli. Eğer tehir ederse, olabilir ki ALLAH-u Zülcelal başka ibadetleri de ona nasip etmez. Onun için insan ALLAH-u Zülcelal'in insanlara tayin ettiği sevapların zamanını bilmeli ve fırsatı kaçırmamalıdır. Umulur ki, onları kaçırmadığı zaman ve fırsatını değerlendirdiği zaman, ALLAH-u Zülcelal ona daha güzel ibadetleri nasip eder.