Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kalp kırmak (1 Kullanıcı)

mustafa11

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ocak 2007
Mesajlar
3,063
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Konum
istanbul-maltepe
Web Sitesi
www.mobilyaonarim.com
İslam dini ve onun peygamberi insanlığa hep hoşgörüyü, alçakgönüllü olmayı, merhameti ve kalp kırmamayı öğütlemiştir. Yalnızca öğütlemekle kalmamış Resulullah bunu tüm insanlığa yaşantısı ve ahlakıyla göstermiştir.


İslam dini insan merkezli bir dindir. Yeryüzündeki her şey onun emrine tahsis edilmiş, ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılayabileceği bir mekanizmayla donatılmıştır. Şüphesiz bu insanı her şeyden önce Malikine borçlu kılmaktadır. Varlık âlemine çıkışıyla başlayan bu ödev ahiret âlemine kadar sürecektir. Ancak bu kadar zarif yaratılan insanında merkezi olan bir noktası vardır ki, bu da kalptir.


Peygamberimiz ‘’kalp kırmak Kâbe yıkmak gibidir.’’ Sözüyle bize bu eylemden sakınmamızı emrediyor. Çünkü Allah insana yeryüzündeki halifesi şerefini bahşetmiştir, bu kadar önemli bir vazife sahibine yapılan zulüm hiç şüphesiz varlığın gerçek sahibi olan Allah’ ı Zül-Celale yapılmış gibidir. Bu zulmün cezası da basit olmasa gerek!


Yukarıdaki hadisi şerifi ilk duyduğumda ‘’Fil Süresi’’ aklıma gelmişti. Sürenin tefsirini okuduğumuz da Allah’ın evini yıkmaya niyetlenen Ebrehe’nin nasıl bir ceza ile yüz yüze geldiğini görürüz. Allah Kâbesini korumuştur ve hep koruyacaktır. Peygamber efendimiz ‘’…Kâbe yıkmak gibidir.’’ İfadesiyle bize en güzel bir örnekle kalp kırmanın ağırlığını anlatmaktadır. Allah’ı Zül-Celal süre-i celile de Kâbe’yi bırakın yıkmayı, yıkmaya niyetlenen bir insana nasıl bir ceza vermiş, ya yıkana nasıl bir ceza verecek? Kur’an da Allah düşünmemizi emrediyor. Düşünen bir insan hiç şüphesiz kalp kırmak gibi kötü bir fiilden kaçınacak ve Mevla’nın huzuruna bu büyük vebalden uzak şekilde çıkacaktır. Aksi durumda Ebrehelerle yan yana gelmemiz kaçınılmaz olsa gerek…


Kalp kırmadan yaşanabilir mi? Sorusu hepimizin aklına gelecektir. Allah, kulundan yapamayacağı bir şeyi istemeyeceğini kitabında söylüyor. Demek ki, bizler Kâbeyi yıkmadan yaşayabilecek bir düzeneğe sahibiz. Sorun bizlerin bu düzeneği hakkıyla kullanamamamızdan kaynaklanıyor. En ufak dünyevi meselelerde bile bu büyük günahı işleyebiliyoruz, kaldı ki dünyalık hiçbir mesele bizim ahiretimizi yıkacak kadar değerli olmasa gerek.


Merhamet sahibi, hoşgörü sahibi bir dinin üyeleri ve bunu yaşayarak insanlığa göstermiş bir Peygamberin ümmeti olarak bizler bu hassasiyeti göstermeli ve Allah’ın Kâbelerini yıkmak bir tarafa Kâbe sahiplerinin hepsini hoşnut edebilmeliyiz. Bu berzah âleminde beşerin emanetindeki kalpleri yıkmaktan kaçınarak bir yaşam sürmeyi kendisine düstur edinmiş bireyler, hiç şüphe yoktur ki varlığın sahibine göstermiş olduğu sadakatten ötürü fazlasıyla mükâfatını görecektir.


Kalpleri Kâbe olarak görmek, emanetleri gerçek sahibi için sevmek ve o sadakatle sahip çıkmak…


Gerisi için mükâfatı beklemek.


alıntı
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt